15 Temmuz

 

10 Soruda FETÖ

 

 

 

“İslam Coğrafyasında Krizlerden Çıkışın Yegâne Şartı; Birlik, Dayanışma ve İttifaktır”

27.11.2014
“İslam Coğrafyasında Krizlerden Çıkışın Yegâne Şartı; Birlik, Dayanışma ve İttifaktır”

 

İSEDAK 30. Bakanlar Toplantısı açılış oturumuna katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasının ekonomik açıdan ciddi bir güce ulaşmasına rağmen insani ve siyasi bakımdan uluslararası arenada yeteri kadar etkin olmadığına işaret ederek, “Mescid-i Aksa gözlerimizin önünde barbarların postallarıyla çiğneniyor. Sesimiz çıkıyor mu? Hayır. Bizim sorunlarımızı dışarıdan birileri gelip çözmeyecek; bunları İslam dünyası olarak sadece ve sadece biz çözebiliriz” dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İSEDAK (İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi) 30. Bakanlar Toplantısı açılış oturumuna katıldı. 

İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen törende yaptığı konuşmasına Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm misafirlere Türkiye’ye “hoş geldiniz” diyerek başladı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İSEDAK Başkanı sıfatıyla ilk kez konuklarını ağırladığına dikkat çekerek bundan duyduğu heyecan ve memnuniyeti dile getirdi. Şimdiye kadar yakından takip ettiği, Başbakanlığı döneminde her türlü desteği vermeye çalıştığı İSEDAK çalışmalarını, 5 yıl süreyle birlikte gerçekleştireceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu süre içinde İSEDAK’ın ülkelerimiz için, halklarımız için, tüm insanlık için hayırlı adımlar atması şahsımın da, inanıyorum ki tüm üyelerimizin de gayesi olacaktır. Niyetimiz hayır, İnşallah akıbet de hayır olacaktır” dedi. 

“İSLAM ÜLKELERİ KALKINMA GÖSTERGELERİ AÇISINDAN SON YILLARDA ÖNEMLİ İLERLEMELER KAYDETTİ”

İslam ülkelerinin gerek ticaret, gerek kalkınma göstergeleri açısından son yıllarda önemli ilerlemeler kaydettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 10 yılda dünya ticareti içerisinde İslam ülkelerinin payı yaklaşık yüzde 50 oranında arttığını, aynı dönemde iç ticarette de çok önemli gelişmeler yaşandığını İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler arası ticaretin de yüzde 50’nin üzerinde bir artış kaydettiğini belirtti. 

“EKONOMİK ANLAMDA İYİ OLAN İSLAM ÜLKELERİ, İNSANİ VE SİYASİ MANADA KRİZ YAŞIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel reel büyüme oranın, 2002-2012 yılları arasında ortalama yüzde 2.7 olarak gerçekleşmişken, İslam ülkelerinin yanı dönemde yüzde 5.4 oranında büyüdüğünü söyledi. Bu ve benzeri rakamların ekonomik anlamda İslam ülkelerinin başarılı bir performans ortaya koyduğun gösterdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak sizler de takdir edersiniz ki, ekonomik anlamda bu kadar iyi olan İslam ülkeleri, insani ve siyasi manada tarihinin en büyük krizlerini de eş zamanlı olarak yaşıyor. Bazı üye ülkelerimiz kişi başı millî gelirde dünyada en üst sıralarda yer alırken birçok üye ülkemiz de ne yazık ki en alt sıralarda yer alıyor. 57 üye ülkemizden, 21 tanesi BM en az gelişmiş ülkeler kategorisinde bulunuyor. Nihayetinde hepimiz insanız. İnanın bu tabloyu kendi nefislerimize bile izah edebilmenin yolu yoktur. Ayrıca hepimiz bir Allah’a inanıyoruz. Hepimiz hesap gününe inanıyoruz. Kendimize, nefsimize, vicdanımıza izah edebilsek bile, böyle bir gelir uçurumunu hesap gününde, o yüce mahkemede izah edebilmenin asla ve asla yolu yoktur. Hepimiz günde birkaç hurma ile açlığını bastıran bir Peygamber’in ümmetiyiz, Hepimiz, kendisi, ailesi aç olduğu halde hediye edilen birkaç hurmayı komşularına, kardeşlerine hediye eden, yani paylaşan, hayatı boyunca sofradan bir tek kez olsun bile sofradan tam doymadan kalkan bir Nebi’nin takipçileriyiz. Komşusu açken tok yatanı uyaran bir rehberin arkasından gidiyoruz” dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kardeşliğin ve paylaşmanın dini, İslam’ın mensupları olarak, mevcut manzarayı izah edebilmenin ve meşrulaştırabilmenin yolu olmadığının çok iyi bilindiğini vurguladı. 

“MESCİD-İ AKSA BARBARLARIN POSTALLARIYLA ÇİĞNENİRKEN İSLAM DÜNYASININ SESİ ÇIKMIYOR”

Meselenin sadece yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizlik olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam coğrafyası tarihinde hiç olmadığı kadar kanla, acıyla, gözyaşı ve çatışmayla anılır hale gelmiş durumda. Hemen her gün farklı ülkelerde bir hatta birkaç tane Kerbela’ya şahit oluyoruz. Her gün kardeşlerimiz can veriyor. Her gün çocuklarımız ölüyor, öksüz, yetim kalıyor. Kadınlarımız ölüyor, en emin yerler olması gereken mescitlerimiz, türbelerimiz ne yazık ki, yine bizzat Müslüman olduğunu iddia edenler tarafından alçakça, barbarca, vahşice katliam mekânlarına dönüştürülüyor. Kendi mescitlerimizi, kendilerini Müslüman diye tanıtan canilerden emin hale getiremediğimiz için, işte en kutsal mekânlardan birisi Mescid-i Aksa gözlerimizin önünde barbarların postallarıyla çiğneniyor. Sesimiz çıkıyor mu? Konuşabiliyor muyuz? Hayır. Bizler, gerek içimizdeki sorunları, gerek dışarıdan gelen sorunları durduracak, hem coğrafyamızda, hem yeryüzünde barışı kalıcı şekilde tesis edecek güce sahibiz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğer istenirse Irak’ta akan kanı durdurmanın mümkün olabileceğini ve Suriye’de çocukların ölmesinin önüne geçilebileceğini söyledi. 

“İSLAM DÜNYASININ SORUNLARINI SADECE BU COĞRAFYANIN İNSANLARI ÇÖZEBİLİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Az önce Rabbimin ayetlerini dinledik. Bu ayetlerde Rabbim bizi ikaz ediyor. Bu ikazların içerisinde adaleti tesis edinceye kadar zulüm edenin karşısında taraf olun diyor. Her şey açık ve net ortada. Eğer birlik olunursa, eğer birlikte hareket edilirse neredeyse bir asırdır devam eden Filistin’in yalnızlığı ayıbına derhal son verilebilir. Bizim sorunlarımızı, dışarıdan birileri gelip çözmeyecek. Bizim sorunlarımızı sadece ve sadece biz çözebiliriz. Bakın açık açık söylüyorum. Dışarıdan gelenler İslam coğrafyasının petrolünü seviyorlar, altınlarını seviyorlar, elmaslarını seviyorlar. Ucuz iş gücünü seviyorlar. Çatışmalarını, kavgalarını, anlaşmazlıklarını seviyorlar. İnanın bizi sevmiyorlar. Dışarıdan gelenler, yüzümüze dost gibi görünenler, bizim ölümüzü, bizim çocuklarımızın ölüsünü seviyorlar. Buna daha ne kadar seyirci kalacağız? Buna daha ne kadar sabredecek, daha ne kadar tahammül edeceğiz? Bu acı manzara karşısında daha ne kadar mazeretlere sığınacağız soruyorum. Burası bir aile meclisi, tabii dünya bizi dinliyor. Şii olmak, Suriye’de öldürülen çocukları, Suriye’de katledilen 300 bin masumu, yerinden edilen 7 milyon insanı seyretmeye bahane olabilir mi? Yine soruyorum, Sünni olmak, türbelere yapılan saldırıları, terör örgütlerini, seçilmiş yöneticilerinin darbeyle görevden uzaklaştırılmasını, hakkını arayanların sokakta vurulmasını meşrulaştırabilir mi?” diye konuştu. 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN İSLAM DÜNYASINA MUHASEBE ÇAĞRISI

Hangi mezhepten olursa olsun İslam coğrafyasının tamamına çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne olur şöyle kenara çekilelim ve manzaraya bir bakalım. Kim kazanıyor, kim kaybediyor? Ölümlerden kazanan kim, çatışmalardan kazanan kim, aramızda var olan sorunlardan kazanç sağlayan kim? Eğer bu soruların cevaplarını verebilirsek, o cevapların gereğini yerine getirmek için bir küçük adım dahi atabilirsek, işte o zaman çözümün fitili tutuşturulmuş demektir” dedi. 

“PETROL, ELMAS, ALTIN VE ENERJİ UĞRUNA ÇOCUKLARA KIYANLARDAN OLAMAYIZ”

Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıl dönümüne, İslam coğrafyasında kurgulanan siyasete dikkati çektiği için Batı medyası tarafından en ağır eleştiri ve hakaretlerin hedefi haline geldiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Birinci Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dinî Liderler Zirvesi’nde Amerika kıtasına Kristof Kolomb’dan önce Müslümanların ulaştığını söyledim. Bilimsel gerçeklere dayanan bu tezi sadece tekrar ettiğim için Batı medyası tarafından, aynı zamanda maalesef içimizdeki yabancılaşmış kompleksliler tarafından hedef yapıldım. Müslümanlara ayrım yapmaksızın terörist yaftasını yakıştıranlar, İslamofobi konusundaki uyarılarımızı dikkate almıyorlar. Müslümanlara hiç tereddüt etmeden geri yaftasını yakıştıranlar, ırkçılık, adaletsizlik ve çifte standart konusunda uyarılarımızı duymazdan geliyorlar. Bizim sormamızı, sorguluyor olmamızı istemiyorlar. Bizim tarihî gerçekleri, medeniyet tarihini, bilim tarihini, siyasi, askerî, ilmî tarihi hatırlatmamızdan çok ama çok rahatsız oluyorlar. Bizim, dünyanın tamamında din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın, yoksulların hakkını savunmamızdan, dayanışmadan, barıştan söz etmemizden rahatsız oluyorlar. Onlar, adaletsizlik üstüne kurdukları iktisadi sistemin gereği neyse onu yapıyorlar. Ama biz ne onlara ne de kendimize böyle bir ayrımcılığı asla reva göremeyiz. Biz petrol, elmas, altın ve enerji yolları uğruna bitmek tükenmek bilmeyen hırs uğruna, canlara, hatta ve hatta çocuklara kıyanlardan olamayız. Biz, terörün tarafında duramayız. Hoşgörüsüzlüğün, ibadethanelere saldırının, ırkçılığın, antisemitizmin yanında duramayız. Biz, onlara karşı da birbirimize karşı da kıyıcı ve kırıcı olamayız.” 

“HESAP GÜNÜNDE MASUM ÇOCUKLARIN ELLERİ KATİLLERİNİN YAKASINDA OLACAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam coğrafyasının yaşadığı acılardan daha acı olanın süregelen manasız ihtilaflar, yaşanan trajediden daha ağır olanın tepkisizlik, suskunluk, anlamsız mazeretlere sığınmak olduğunu vurgulayarak, “Dünyada kendimize geçerli mazeretler bulabiliriz. Ama inanın hesap gününde, yani Fatiha Suresi’nde her gün tekrar ettiğimiz, ‘Malik-i Yevmiddin’, o hesap gününde, o hesap gününün sahibi karşında hiçbir mazeret geçerli olmayacaktır. Iraklı, Filistinli, Suriyeli masum çocukların elleri, katilleri kadar, o katillerin sırtını sıvazlayan hatta o katillere susanların da, inanıyorum ki o mazlumların eli, onların yakasında olacaktır” dedi. 

“SİZLER GİBİ BİZLER DE BÖLGEMİZDEKİ HER MESELEYE İNSANİ VE İSLAMİ NAZARLA BAKIYORUZ”

Türkiye olarak, hiçbir ülkenin toprak bütünlüğüne, iç barışına, iç işlerine, siyasetine yönelik bir niyetinin asla olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olmaya çalışan, yönü bir taraftan Batı’ya diğer taraftan Doğu’ya dönük ama 10 yıllardır ihmal ettiği kardeşleriyle hasretle kucaklaşmak arzusunda olan bir ülkeyiz. Bölgemizdeki hiçbir meseleye çıkar nazarıyla bakmadık. Tıpkı sizler gibi bizler de bölgemizdeki her meseleye insani, İslami nazarla bakıyoruz. Tarihinin en talihsiz günlerini yaşayan İslam coğrafyasında krizlerden çıkışın yegâne şartı; birlik, dayanışma ve ittifaktır. İnanın her ne mesele varsa çözeriz, her sorunun üstesinden geliriz, yeter ki bir ve beraber olalım. Kur’an-ı Kerim’in emrettiği gibi Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım ve birbirimize kardeş olalım. Kimin ne şahsi meselesi varsa, kimin ne mezhebi meselesi varsa, hatta ulusal çıkarı varsa bunu bir kenara bırakmalı bölgenin barışı, istikrarı, refahı için çaba harcamalıdır.” 

“KÜRESEL EKONOMİYE BÜYÜK KATKILAR SUNAN İSLAM DÜNYASI KÜRESEL EKONOMİYE İSTİKAMET DE ÇİZEBİLİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İİT’nin, 57 ülke ve 5 gözlemci ülkeyle BM’den sonra üye sayısı en çok olan örgüt olduğuna işaret ederek, BM’nin, çocukların akan kanına seyirci kalırken, İİT’nin buna seyirci kalamayacağını vurgulayarak,  “Gerek İİT ile gerek İSEDAK ile diğer komitelerle kurumlarımız, sivil toplum örgütlerimiz, üniversitelerimizle dünya barışı adına farklılık oluşturabilecek güçteyiz. Dünya bilimine yeniden büyük katkılar sağlayabiliriz. Dünya barışına, dünya siyasetine daha büyük katkılar sunabiliriz. Sadece coğrafyamızda değil, yeryüzündeki her çatışmaya müdahale edebilir, her mazlumun her yoksulun elinden tutabiliriz. Küresel ekonomiye zaten büyük katkılar sunuyoruz, ama küresel ekonomiye istikamet de çizebiliriz. Hamdolsun bunları yapacak gücümüz, birikimimiz, tecrübemiz, potansiyelimiz var. Tek ihtiyacımız olan ittifaktır, birliktir, kardeşlik hukukunun gereğini yerine getirmektir. İşte İSEDAK’ın 30. toplantısının bu yeni ittifak anlayışı için bir başlangıç olması açıkçası en büyük arzumuzdur” diye konuştu. 

“ADALETİN OLMADIĞI BİR YAPI, DÜNYAYA GÜVEN TELKİN EDEBİLİR Mİ?”

“BM şu ana kadar, bütün yaşananlara karşı acaba bir çözüm üretti mi; bir çözüm ortaya koydu mu? BM Güvenlik Konseyi’ne baktığımızda bu yapıda adalet var mı?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir defa BM Güvenlik Konseyi’ne baktığınız zaman bu yapıda adalet var mı? Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinden bir tanesinin “Hayır” demesi, bütün meseleleri kilitlemeye yetiyor. Bu, 5 tane daimi üyenin içerisinde bir tane İslam ülkesi var mı? Kıtalar orada temsil edilebiliyor mu? Bakıyorsunuz işte tablo ortada: Avrupa, Asya, Amerika. Bunun dışında daimi üyeler içerisinde bir tane ülke yok. Mezhebî anlamda, dinî anlamda bakıyorsunuz bir tane Müslüman ülke orada yok. Adaletin olmadığı bir yapı, dünyaya güven telkin edebilir mi? ‘Geçici üyeler’ diyorlar; bir anlamı var mı? Yok. Her şey o daimi üyelerin içerisinde bir ülkenin dudakları arasında. Buradan adalet bekleyemezsiniz. Şu anda Irak’ta, Suriye’de, bütün bu bölgede, Orta Doğu’da yaşananlara baktığınız zaman, hiçbir an oradan bir olumlu ses çıkmıyor, çıkmaz. Bunu boşuna beklemeyelim. BM Genel Kurulu’nda da söyledim: Dünya 5’ten büyüktür. Dünya 5’ten büyüktür ama ne yazık ki şu anda dünya 5’e mahkûmdur. Önce dünyayı bu mahkûmiyetten kurtarmamız gerekiyor. Yani BM’nin gerçek manada bir reforma ihtiyacı vardır. Şu anda bütünüyle bir İİT acaba bir etkinlik bu anlamda yapabildi mi? 197 ülke var, bunun içerisinde 57 ülke İİT’nin üyesi. Bir şey yapabildik mi, yaptık mı? Hayır. Ne zaman, ne gibi adım atacağız? Buralarda stratejilerimizi gözden geçirmemiz lazım, her alanda. BM’nin reforme edilmesi noktasında ciddi adımların atılması lazım” dedi. 

Geçen yıl uygulamasına başlanan İSEDAK stratejisinin, üye ülkelerin aktif rol aldığı bir çalışma yöntemi öngördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, stratejinin ilke ve hedeflerinin hayata geçirilmesinde üye ülkelerin ilgili kurumlarının sürükleyici olmalarını beklediklerini söyledi. 

“İİT ÜLKELERİ ARASINDA ‘TERCİHLİ TİCARET SİSTEMİ’Nİ HAYATA GEÇİRMELİYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir çağrıda bulunarak, “Tüm İSEDAK çalışanlarına, tüm İSEDAK çalışmalarına, özellikle temel iş birliği alanlarında oluşturulan çalışma gruplarına lütfen aktif katılım sağlayalım. İlgili tüm bakanlıklarımızı İSEDAK çalışmalarına etkin bir şekilde dâhil edelim. Malumunuz olduğu üzere, İSEDAK’ın ticaret alanındaki en önemli projesi olan İİT Tercihli Ticaret Sistemi yaklaşık 20 yıldan bu yana uygulamaya geçmeyi bekliyor. Biz kendi aramızda Tercihli Ticaret Sistemi’ni uygulamaya koymayacağız da kiminle bunu yapacağız? Hadi soruyorum, kiminle yapacağız? 2011’de yasal zemini tamamlanmış olan Tercihli Ticaret Sistemi’nin yürürlüğe girmesi için ilgili üye ülkelerimiz tarafından atılması gereken sadece birkaç adım var. Bu vesileyle tüm ilgili ülkelere buradan çağrıda bulunarak, Tercihli Ticaret Sistemi’nin bir an evvel yürürlüğe girmesi için gerekli adımları atmalarını istirham ediyorum” diye konuştu. 

“ARTIK NETİCE ALACAĞIMIZ TOPLANTILAR YAPMAMIZ LAZIM”

İranlıların, “Oturdular, konuştular, dağıldılar” sözünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer bu konuda ciddi adım atmazsak, otururuz, konuşuruz, dağılırız. Yani bu ne demektir? Neticesi olmayan toplantılar. Neticesi olmayan toplantı değil, neticesi olan toplantılar yapmamız lazım ve kendimizi sürekli check etmemiz lazım. Patinaj yapmayacağız, artık bunu aşmamız lazım. Devir, netice alma zamanıdır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İSEDAK’ın ticaret alanındaki en önemli projelerinden bir diğerinin de İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü olduğunu kaydeden enstitünün kurulması, kurumsal altyapısını tamamlanması ve üye sayısının her geçen gün artmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, enstitüye tüm üye ülkelerin desteklerini sürdürmelerini beklediğini ifade etti. 

İSLAM ÜLKELERİNİN FİNANSMAN KABİLİYETİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İSEDAK’ın ilk yıllarından itibaren ticaret finansmanına büyük önem verdiğini belirterek, “Düşünerek ama gönlümden geleni açıkça konuşmak istiyorum. İİT, iç ticaretin 15 yıl önceki yüzde 10 seviyesinden 2013 itibarıyla yüzde 18’in üzerine çıkmasında önemli rol oynamıştır. Bu yeterli mi? Bana göre yeterli değil. Tüm ülkeler olarak bu finansmanda bir dayanışma yapabildik mi? Acaba biz finansman kabiliyetimizi İslam ülkeleri içinde değerlendirebildik mi? Acaba bizim bu finansman gücümüz nerelerde değerlendiriliyor? Bizim bu finansman gücümüzü biz kimlere aktarıyoruz? Bunların üzerinde durmamız gerekiyor. Ve bu finansman gücümüz ne yazık ki çok farklı yerlerde bize çok ters olarak dönüyor. Bunun üzerinde iyi düşünmemiz lazım ve belki de grup çalışmalarında, yapılacak belki de bundan sonra da yeni bir çalışma biçimi, karakteri olarak timetable’larda bu işi farklı bir şekilde masaya yatırmamız lazım. Finans yönetiminde ne yapmamız lazım? Bilgi yönetiminde ne yapmamız lazım? Bunların üzerinde özellikle durulması gerekiyor” diye konuştu. 

İSEDAK BORSA ENDEKSİ’NİN İİT ÜLKELERİNE KATKISI

İslam Kalkınma Bankası grubu bünyesinde çalışmalarını sürdüren İslam Uluslararası Ticaret Finansmanı Şirketi’nin sağladığı ticaret finansmanının ciddi boyutlara ulaştığını ancak bunu dünyanın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda yeterli görmediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Bu her iki kurumu da yoğun gayretlerinden dolayı tebrik ediyorum ama yeterli olmadığını da ifade etmek istiyorum. İSEDAK bünyesinde mali iş birliği alanında gerek sektör temsilcilerinin gerek üye ülke kurumlarının aktif katılım sağladığı çok önemli çalışmalar bulunuyor. Menkul Kıymetler Borsaları Forumu, İSEDAK Sermaye Piyasaları Düzenleyici Kurumları Forumu, Merkez Bankaları ve Para Otoriteleri Toplantıları son derece başarılı şekilde faaliyetlerini sürdürüyorlar. Menkul Kıymetler Borsaları Forumu altında yürütülen çalışmaların önemli bir neticesi olan İSEDAK Borsa Endeksi’nin önümüzdeki dönemde üye ülkelerimize gerçekleşecek sermaye akımlarına önemli katkılar yapacağını düşünüyorum.” 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN İSEDAK ÇATISI ALTINDA ‘GAYRİMENKUL KIYMETLER BORSASI’ ÖNERİSİ

Tartışılması için yeni bir öneride bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bence İSEDAK Menkul Kıymetler Borsası’nın yanında artık bir de belki ‘Gayrimenkul Kıymetler Borsası’nın kurulmasında çok büyük faydalar elde edilecektir. Bizim için gayrimenkul kıymetler artık dünyada yeni bir değer ifade ediyor. İSEDAK’ın altın borsası noktasında bir adım atması gerekir. Bunu da çok önemsiyorum. Çünkü altın, kâğıt karşısında belirleyici üst derece rolü olan bir varlıktır. Bunun üzerinde de durulması gerekir. Bunun hukuki altyapısı vesairesi bunlar çalışılabilir, uluslararası hukuk noktasında nedir, ne değildir çalışılabilir ama bunların hepsinin çıkış yolu vardır. Tüm üye ülke ve ilgili kuruluşlarımıza burada adaleti yakalama açısından bu adımların atılmasında fayda var diyorum. Bu endeksin aktif bir rol, aktif yatırımcı unsurlar haline gelmesinde fayda var diye inanıyorum. Onun için de burada bir çalışmanın, faaliyetin önemsendiğini de ifade ediyorum.” 

Konuşmasının sonunda İSEDAK toplantısının çok verimli geçeceğine olan inancını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcılara MÜSİAD 15. Uluslararası Fuarı’nı da gezmelerini tavsiyesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca Filistin İş Forumu ve Filistin Ürünleri sergisine ilgi gösterilmesini konusunda da tavsiyede bulundu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birinci oturum sonunda İSEDAK’ın 30. yılı münasebetiyle “İSEDAK 30. Yıl Özel Ödülleri”, “En Aktif Katılım Ödülleri” ve “İSEDAK 30. Yıl Akademi Ödülleri” alanında ödül almaya hak kazananların ödül ve plaketlerini verdi. 

“BARIŞ DÖNEMİNDE KUDÜS” FOTOĞRAF SERGİSİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada etkinliğe katılan ülke temsilcileriyle aile fotoğrafı çektirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile fotoğrafı sonrası etkinlik kapsamında düzenlenen “Barış Döneminde Kudüs” fotoğraf sergisinin açılışını yaptı. Sultan İkinci Abdülhamid’in albümlerinden ve İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) arşivinden seçilen Kudüs fotoğraflarının yer aldığı serginin açılışını da yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sergiyi gezerek fotoğrafları inceledi ve yetkililerden bilgi aldı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra İslam Kalkınma Bankası ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) iş birliğiyle gerçekleştirilen “Filistin Ticaret ve İş Expo 2014” fuarının da açılışını yaptı. Burada kısa bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin sevgisiyle ilgili olarak etkinliğin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederek, “Bu serginin geleceğe yönelik bir ilham kaynağı olmasını, Allah’tan temenni ediyorum” dedi. 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN KABULLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İSEDAK toplantısının ardından İİT Genel Sekreteri İyad Medeni ve İslam Ticaret Odası Başkanı Salih Kamil’i İstanbul Kongre Merkezi’nde ayrı ayrı kabul etti.

Tüm Haberler