CANAN REÇBER- Mutlu akşamlar sevgili seyirciler, İstanbul’da Dolmabahçe Çalışma Ofisinde Cumhurbaşkanı Özel Yayıyla karşınızdayız.
14 televizyon kanalı temsilcisiyle birlikte bugün Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırlıyoruz.
Hoş geldiniz efendim, aşağınızın tozuyla mitingden eldiniz, teşekkür ederiz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hoş bulduk, sağ olun.
CANAN REÇBER- Sevgili seyirciler, Türkiye Pazar günü sandığa gidiyor, hem cumhurbaşkanını seçeceğiz, hem Parlamento üyelerini seçmek için oylar kullanılacak. Biz de değerli meslektaşlarımla birlikte Cumhurbaşkanımıza sorularımızı yönelteceğiz. Hemen başlayalım, vaktimiz dar zira.
İlk soruyu müsaadenizle efendim, moderatör olma özelliğiyle ben sormak istiyorum, teşekkür ediyorum bunun için de.
Sayın Cumhurbaşkanım, Türkiye yüzyılı vizyonuyla sahaya çıktınız ve bu vizyonla sahada birçok kentte mitingler yaptınız, uzun ve yorucu bir süreçti. Sahada neler karşılaştınız? Pazar günü için bize bir tahmininiz var mı, nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle tüm arkadaşlarıma adeta final diyebileceğimiz böyle bir ortak televizyon yayınında hakikaten bu benim için de bir güzellik oldu. Ve bugün çok yoğun programlarımızın da olduğu bir gündü, şimdi sizlerle birlikte bu Pazar gününe gidişte son televizyon programını yapıyoruz.
Türkiye yüzyılı vizyonumuzun ilk işaret fişeğini bildiğiniz gibi Cumhuriyetimizin 99. Kuruluş Yıl Dönümünde atmıştık, Pazar günü elde edeceğimiz sonuçla Cumhuriyetimizin ikinci asrı olan Türkiye yüzyılı resmen başlayacaktır. Milletimiz sandıkta Cumhur İttifakı’na ve AK Partiye yeni bir adeta zafer armağan edecektir. AK Parti 14 Mayıs’tan sonra da kendisiyle yarışmaya devam edecek. 85 milyonun tamamı için daha özgür, huzurlu ve daha müreffeh Türkiye inşası için çalışmayı sürdüreceğiz ve bu konuda hazırlıklarımız mevcut. Türkiye yüzyılını tüm vatandaşlarımızla el ele, gönül gönle inşa edeceğiz. Zira vatandaşımızın yanımızda olmadığı, arkamızda olmadığı böyle bir süreci devam ettirmek mümkün değil. Pazar günü milletim ülkesini ne terör örgütlerinin eline, ne de tefecilerin insafına bırakmayacağını tüm dünyaya gösterecektir.
Seçim günü, genciyle, yaşlısıyla, kadını ve erkeğiyle 85 milyonun her bir ferdi kazanacak. O gün gönül coğrafyamızda bizim için, Türkiye için dua edenler kazanacak. Dünyanın dört bir yanındaki mazlum ve mağdurlar kazanacak. Örneğin bugün Balkanlar’dan gelen birçok dostlarımız vardı, bunlar yeni değil, yıllardır, 20 senedir, 30 senedir tanıştığımız dostlarımız. Ya benim Balkan ziyaretlerinde ya da bunların bizi ziyaretlerinde tanıştığımız dostlarımız, kardeşlerimiz. Ve bugün onlarla Cuma’da beraber olduk, daha sonra onlar akşam tüm Rumeli sakinleriyle bir araya geldiler.
Ardından 4 bin civarında gençle bir araya geldik. Gençlerle heyecan dolu, coşku dolu bir akşamı geçirdik. Ve onlarla olan birlikteliğimizde aynı zamanda ödüller vardı, bilimde, sanatta, kütürde, sporda, depremle ilgili süreçle alakalı. Ve o toplantı da hakikaten benim herhalde hayat hikâyemde ayrı bir yer alacak. Yöneticilerini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Başarılı sporcularımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum ve bundan sonraki süreci de bu anlamda çok değerli buluyorum.
CANAN REÇBER- Peki hemen sorularımıza devam edelim müsaadenizle. 24 TV’den Sayın Murat Çicek’le devam edelim.
SORU- Teşekkür ederim. Sayın Cumhurbaşkanım, gündemin sıcak başlıklarından bir tanesi, rakiplerinizden birinin, Sayın Muharrem İnce’nin FETÖ vari bir taktikle, bir kaset kumpasıyla yarıştan çekildiğini açıklaması oldu. Siz sıcağı sıcağına bu duruma üzüldüğünüzü, keşke devam etseydi şeklinde yorumunuz oldu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu işin arkasında olduğunu iddia ettiniz. Kemal Kılıçdaroğlu bir açıklama yaptı, Amerika’yı ve FETÖ’yü aklarcasına yapmış olduğu bu açıklamada, bu işin arkasında Rusya var dedi. Malum Rusya’dan da cevap var bununla ilgili olarak. Hem bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz, hem de Memleket Partisi seçmenine cumhurbaşkanlığı yarışında bir mesajınız olacak mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şeyden önce tabii bu yarışa birlikte çıktığımız Muharrem Bey’in buradan ayrılışına doğrusu üzüldüm. Maalesef kaset kumpaslarıyla makama gelen bay bay Kemal’in karşısına rakip olunca, böyle bir komployla karşılaştı. Terör örgütleriyle kol kola yürüyen, ortaklık kuran Kılıçdaroğlu, özellikle tabii karşısına çıkınca böyle bir saldırıyla karşılaştı. Terör örgütlerini içselleştirmiş bir kişiden söz ediyoruz, böylelerinden her türlü saldırı beklenmeli. Tabii ben özellikle bugün Muharrem Bey’i aradım, kendisine bu süreçle ilgili böyle bir şey nasıl saldırı oldu filan diye bunları bir konuşayım istedim. Tabii anladığım kadarıyla ortada Kılıçdaroğlu’nun şu anda kol kola olduğu, el ele olduğu, bu Muharrem Bey’den saldırı olan bir şeydir diye söylemiyorum, ama bu bir FETÖ taktiği, yani bunlar bunu her an yapabilir, geçmişte de bunlar yapıldı. Tabii Kılıçdaroğlu bu makama malum bir kaset komplosuyla geldi ve bunu da olmayacağını açıklayarak geldi. Ama olmayacağını açıklayan, ertesi gün kalktı bu defa da aday olduğunu açıkladı.
Şimdi enteresan olan, Muharrem Bey’in bu kararının arkasında tabii birçok şüphesiz ki gerçekten namuslu, haysiyetli insanların kabullenemeyeceği bazı saldırıların olduğunu ben bugünkü görüşmemizden anlıyorum, böyle bir durum söz konusu. Şimdi bir insanın her şeyden önce haysiyeti, namusu çok çok önemli. Yani bu tür iftiralarla karşı karşıya kalınırsa, tevessül edeceği yollardan bir tanesi, en son da olsa böyle bir yoldur ve gelinen nokta da budur. Nitekim tabii avukatlarına vesaire bu konuyla ilgili böyle bir görevi verdiğini de kendileri zaten ifade ettiler. Ve biz de özellikle, yani devlet olarak yapılabilecek neyse bu konuda her türlü yardıma bizler hazır olduğumuzu da söyledik, çünkü böyle bir yarışta yalnız bırakmak da asla doğru olmaz. Ve devlet olarak yapmamız gereken, gerek Adalet Bakanlığı noktasından, gerek İçişleri Bakanlığı noktasından bunların yapılabileceği zaten bizim bulunduğumuz makamın da görevidir ve bu süreç de tabii böylece başlamış olacaktır.
Tabii yarış keşke dörtte dört devam etmiş olsaydı, ama şu anda bir eksiğiyle gidiyor. Ama tabii oy pusulasında değişen bir şey yok, yani oy pusulasında yine bütün bu dörtlü orada yerini alıyor. Temennim odur ki. sonucu hayır olsun.
CANAN REÇBER- Bengü Türk TV’den Ünal Kaya; buyurun lütfen.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanım, seçim sürecinde hiç görmediğimiz kadar terörist elebaşlarından açıklamalar geldi ve bu açıklamaların mahiyette Millet İttifakı’na ve Millet İttifakı adayı olan Sayın Kılıçdaroğlu’na destek ifadeleriydi. Bir; bu kadar çok açıklamanın gelmesini nasıl yorumluyorsunuz?
İkincisi; bu açıklamalar karşısında Millet İttifakı’ndan karşı koyan veya “hayır, böyle bir desteğe ihtiyacımız yok” şeklinde kayda değer bir değerlendirmeyi de duyamadık. Sizin yorumunuz ne olur efendim?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii bu soru çok çok önemli, belki de bu kampanyanın nirengi noktası diyebiliriz. Türkiye’nin 40 yıllık terörle mücadele tarihinin en büyük kazanımlarını elde ettiğimiz safhasındayız. Cudi’de biz varız, Gabar’da biz varız, Tendürek’te biz varız, Bestler Deresi’nde biz varız, şu anda bay bay Kemal’in el ele, omuz omuza olduğu mahfiller ile şu anda biz adeta savaş halindeyiz. Bölücü örgütü sınırlarımız içinde adeta bitme noktasına getirdik, sınırlarımız dışında da inlerinden çıkamaz haldeler, kafasını çıkartanın tepesini eziyoruz. Ama şu anda bay bay Kemal’in, CHP’nin ve yanındakilerin el ele, omuz omuza oldukları kimler? Bunlar ve onlar da umutlarını kendilerine özerklik sözü veren Kılıçdaroğlu’na bağladılar, Suriye’den çekilerek alan açma taahhüdünde bulunan bay bay Kemal’e bağlamış durumdalar. Cezaevlerini boşaltmaktan, teröristleri yeniden kamuya doldurmaya kadar nice vaatler şu anda havada uçuşuyor. Dikkat ederseniz, bu pazarlıkları tarafların hiçbiri de reddetmiyor, sadece kelime oyunlarıyla milletimizi oyalamaya çalışıyor. Zaten HDP’nin temsilcileri açık açık bunları meydanlarda da söylüyorlar. Bu seçimin sonunda ya terör örgütü tamamen bitecek ya da yeniden milletimizin canına, malına, namusuna göz dikecek güce kavuşacak.
İşin en acı tarafı da, kendilerini milliyetçi, milli görüşçü, ulusalcı, demokrat olarak tanımlayan masa ortaklarının bu pazarlığa göz yummasıdır. Parlamentoda bu işi boşuna konuşmadılar, dikkat ederseniz partiye gelip görüşmediler. Hatta sadece göz yummakla kalmıyor, meşrulaştırmak için kırk dereden su getiriyorlar. Rabbim kimseyi Kılıçdaroğlu’nun peşine düşüp de bir ömür boyu savunduğu değerlere sırtını dönenlerin durumuna düşürmesin diyorum.
Gerçekten de masada tamamen suç ortaklığına dayalı bir iş birliği oluşmuş durumda, bu yüzden kimse kimseye hatasını, yanlışını söyleyemiyor. Milletim, konuşması gerektiği zaman susanları görüyor. Bize karşı efelenenlerin, teröristlere karşı nasıl da biçare kaldığını görüyor. Terör örgütleriyle kol kola yürüyerek, şehitlerimizin ruhunu incitenlere vatandaşım Pazar günü cevabını verecek ve Kandil’den talimat alanlara, Pazar günü benim milletim cevabını en güzel şekilde verecektir.
CANAN REÇBER- CNN Türk’ten Zafer Şahin, sizinle devam edelim.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanım, şimdi benzer açıklamalar da Batı basınından geliyor bu seçimde. Abartılı bir şekilde Türkiye’deki seçimlere ilgililer. Bu noktada siz özellikle Batı’nın sadece basının değil, Amerika Birleşik Devletleri’nin, Avrupa Birliği’nin rakibinizden yana bir pozisyon aldığını düşünüyor musunuz, eğer düşünüyorsanız bunun sebebi sizce nedir?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Zafer Bey, hatırlarsanız kampanyanın öncesinde Biden’ın açıklamaları vardı, isim vererek konuşuyorum. Bu neydi? Erdoğan’ın saf dışı edilmesiydi. Ki bu Biden benimle özel muhabbeti de güya olan birisi, ama bu açıklamayı ne yazık ki, yani dil sürçmesi diyemeyeceğim, acımasızca yaptı. Bu açıklamasından sonra defalarca da biz bir araya geldik, görüşmelerimiz oldu. Kendisine sorunca, o maalesef böyle çark etmeye çalıştı.
Şimdi çıktı bu defa bay bay Kemal, Rusya’ya saldırdı. Şimdi Rusya’dan da Sözcü Peskov, bunu ispatlaması gerekir, dedi, bunu ispatlayamazsa bunun altından kalkamaz dedi. Şu anda eğer ben siyasetçiysem, 40 yıllık bir geçmişim varsa, burada tabii bir şeyi çok açık ortaya koymamız lazım. Bay bay Kemal, bak sen bu siyaseti hâlâ öğrenemedin, sen çırak bile olamadın. Türkiye’nin yönetimine sahip olan, kalkıp ben Batı’yı dost edineyim; çünkü ne diyor? Rusya’ya yaptırım uygulayacağım diyor, Batı’nın uyguladığı yaptırım neyse onu Rusya’ya uygulayacağım diyor. Ya senden devlet adamı olmaz, senden yönetici olmaz. Sen kimsin de Rusya’ya yaptırım uygulayacaksın? Adama demezler mi ya, sen Rusya’ya yaptırım uyguladığın zaman Avrupa’daki birçok ülke buyur Rusya’ya yaptırım uygulayacağım diye ortaya çıktı, sonra hepsi geri vitese taktı. Niye? Çünkü böyle devlet adamlığı olmaz.
Devlet yönetmede Japonların bir atasözü var, adeta iplikle bağlı tutacaksın, gün olur lazım olur, koparmayacaksın bağları. Ben Amerika’yla da dostum, Rusya’yla da dostum, Batı’da bize kindar olanlarla da dosttum. Örneğin Fransa’da Macron, sağı-solu belli olmayan birisi, bir gün bakıyorsun böyle dost havalarında yürütüyor, oturuyorsun konuşuyorsun, hadi diyorsun bak bir daha bu yanlışlar yapılmasın, eğer bu yanlışlar yapılırsa ben seninle kolay kolay bir daha görüşmem. Ama bakıyorsun, hayır diyor, yok öyle bir şey falan, ama gidiyor sağda-solda başlıyor yine aleyhimizde konuşmaya. Ama şu anda da buyur Le Pen, Macron’u solladı geçti. Devlet adamı böyle olmaz, devleti böyle yönetemezsiniz. Yani sen herkesle münasebetlerini iyi tutacaksın, koparmayacaksın bağları, gün ola ihtiyaç olur; onun sana ihtiyacı olabilir, senin ona ihtiyacın olabilir.
Şu anda Biden, beni evimde ziyaret edecek kadar dostluğumuz olan bir insan olduğu halde, aynı şekilde biz Amerika’da onlarla eşim olsun, ben olayım, bu tür münasebetlerimiz olduğu halde ama bu açıklamayı yapması beni mesela rencide etmiştir. Ama öbür tarafta ben, Amerika Rusya’ya olumlu bakmıyor diye hiçbir zaman Sayın Putin’le münasebetlerimi kesmedim, tam aksine münasebetlerim onunla güçlü, güçlü olduğu kadar da Amerika’yla olan ekonomik iş birliğimiz Rusya’da çok daha güçlü olduğunu görüyoruz ve daha da artacağı istikametinde meyiller var. Şu anda turizm gelirimizin en ciddi potansiyeli nereden? Rusya’dan, Almanya’yı bile geçti, böyle bir durum var. Ben kalkıp da böyle bir iş birliğimizin olduğu ülkeyi nasıl dışlarım, böyle bir şey olabilir mi?
Ne diyor? Batı’nın istediği yaptırımları yapacağız diyor. Bay Kemal, yanlış yoldasın, böyle bir şeyi, zaten bu fırsatı dahi bulamayacaksın o ayrı bir şey de, ama bu ifadeyi kullanmak bile, Peskov bunu ispat etmen gerekir diyor, böyle bir şey söz konusu değil. Rusya’dan Türkiye’ye karşı böyle bir ifade kullanılmamıştır, böyle bir yaklaşım yoktur, dolayısıyla bunu ispat etmen gerekir. Hadi bakalım, ver cevabını şimdi. Böyle bir duruma düşmek istemeyiz.
Maalesef Batılılar borç verdikleri, emir verdikleri, hizaya çektikleri bir Türkiye istediler. Muhalefet üzerinden Türkiye’yi dizayn etme planlarını hatırlayın, seçim yaklaştıkça Erdoğan gitsin, bay bay Kemal gelsin mesajını her mecradan ilan ettiler. Tabii Kılıçdaroğlu kimin adayı olduğu buradan bakınca ortaya çıkıyor. Seçim özellikle milletin iradesiyle yapılacağına göre de Pazar akşamı her şeyi çok açık, net göreceğiz.
CANAN REÇBER- TV 100’den Cansu Canan’la devam edelim.
SORU- Efendim, özellikle bazı kesimlerde “AK Parti iktidarı kaybederse, seçimi kaybederse hükümeti bırakmazlar, devretmezler” açıklamaları geldi ve birtakım kaygılar var. Siz bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz, seçimi kaybederseniz tavrınız nasıl olur?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani bunu tabii değerlendirmeyi bile gereksiz buluyorum, çok saçma bir soru. Yani bu tür soru, ancak olsa olsa terör örgütlerine sorulur. Biz Türkiye’de demokratik yolla iktidara geldik, halkımızın teveccühüyle iktidara geldik, nasıl halkımızın teveccühüyle iktidara geldiysek, yani milletimiz ola ki böyle bir farklı karar verecek olursa, demokrasinin gereği neyse biz yine aynen bunu yaparız, başka yapılacak bir şey yoktur. İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığını, bakın meclisi değil, Belediye Başkanlığını CHP aldığı zaman bizim Belediye Başkanımız, hayır, biz buradan çıkmıyoruz dedi mi? Ne yaptılar? Belediye Başkanlığını kazananlara kalktılar makamı verdiler. Ha mecliste açık ara İstanbul Büyükşehir’de önde olduğumuz halde, hiç böyle bir tereddüde yer bırakmadılar. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazınınca bizim arkadaşlarımız hayır, vermeyiz dediler mi? Orada da meclis kahir ekseriyette bizde olduğu halde başkanlığı verdiler. Bu tür anlayış, bu tür yapı CHP’ye aittir. Onlar istemezük derler, vermeyiz derler. İşte şimdi sanatçıları-manatçıları adeta şimdiden sokağa döküldüler, huy bu, ama bizde böyle bir şey söz konusu olamaz. Kaldı ki, ben milletime inanıyorum.
Ve sandıktan çıkan sonuca saygısı olmayanın, millete de saygısı yoktur. Ülkenin meşru yönetimine ve Meclisine görev süresi boyunca saygı duymak, demokrasiye saygısı olan bireyin zaten vazifesidir. Hiçbir zaman milli iradenin üstünlüğünden biz taviz vermedik. Cumhur İttifakı bu ülkede demokrasinin teminatıdır. Demokrasiyi özümsemiş partilerin birlikteliğiyle kurulan Cumhur İttifakı, sandıktan sonuçtan her sonucu meşru kabul edecektir. Karşımızdakilerden de aynı taahhüdü bu açıklıkta bekliyoruz. Ancak, maalesef CHP tarafı her seçim öncesinde ve sonrasında demokrasiye zarar verecek söylentiler yaymayı maharet sanıyor. İşte şimdi tutturdular, sandık güvenliği aşağı sandık güvenliği yukarı. Sandık, demokrasinin namusudur, koy adamlarını oraya, eksik bırakma. Hepsi, bizim elemanlarımız orada nasıl güvenceyse, senin elemanların da güvence olsun. Milletimizin Pazar günü inşallah şahsıma tekrar Cumhurbaşkanlığı görevini tevdi edeceğine ben inanıyorum yurt içinde, yurt dışında. Aynı şekilde yasama tarafında da AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın önde olacağı bir irade ortaya koyacağına inanıyorum. Gerisi koalisyon masasının kendi meselesidir, o da bizi ilgilendirmez.
CANAN REÇBER- Efendim, mitinglerinizde birçok video da yayınladınız bu seçim döneminde, o videolardan birini şimdi ekranlarınıza getireceğiz sevgili seyirciler. O videoda AK Parti iktidarları boyunca yapılanlar var, birazdan da devam edeceğiz sorularla.
…
CANAN REÇBER- Cumhurbaşkanı Özel Yayınımız devam ediyor. 14 televizyon kanalı temsilcisiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorularımızı yöneltiyoruz. Şimdi TVNET’ten Sayın Merve Başkurt’a bırakıyorum ben sözü.
SORU- Teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, birçok ilde gençlerle buluşmalar gerçekleştiriyorsunuz, hatta yayına gelmeden önce de gençlerle bir araya geldiniz yine. Bir gün önce de söyleşinizi izleme fırsatımız olmuştu. Orada da gördük ki aslında gençler siyasetle yakından ilgileniyorlar, bu umut vadeden bir şey aslında.
Tabii gençler için oldukça kritik bir seçim, yaklaşık 6 milyon genç ilk oyunu kullanacak bu seçimde. Bir nevi seçimin kaderini gençler de belirleyecek diyebiliriz. Peki siz, yaptıklarınızla, vaatlerinizle ikna edebildiğinizi düşünüyor musunuz gençleri ve gençlerin size ve partinize ilgisi nasıl, bunu merak ederim? Bir de, sizce gençler seçimde nasıl bir tercihte bulunacaklar?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şeyden önce tabii gençler çok heyecanlı. Bunu Külliyemizdeki gençlerle yaptığımız toplantıda çok açık, net gördüm. Bu benim tabii ilk görüşmem değildi. Yani her ay yaklaşık o salonda bir toplantı yapardık, fakat bu defa tabii katılımı biraz yüksek tuttuk, 300 kadar gencimiz bu Külliyedeki toplantıya katıldılar. Ve her biri gerçekten birbirinden farklı, diyebilirim ki kendi alanlarıyla da alakalı, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, tarih, bütün bu alanlarda okuyan ve siyasete de ilgisinin olacağına inandığım sorular yönelttiler ve biz de bu sorulara cevaplarımızı verdik. Ve bu cevaplarla birlikte de onlardan toplantı sonrasındaki ilgi aramızda ciddi bir sinerjinin doğduğuna ben de kani oldum. Bunlar sadece Ankara’nın belli üniversiteleri değil, Türkiye genelinde birçok üniversiteden buraya gelen gençler vardı ve bu da beni ayrıca mutlu etti, sevindim.
Bu akşam ise çok daha farklıydı. Bu akşam 4 bin kadar genç vardı, bunlar daha çok İstanbul üniversite gençliğiydi ve İstanbul’daki üniversitelerden buraya katılanlar oldu. Tabii bu akşamki soru-cevaptan öte benim konuşmam ve bir de ödül töreni vardı. Bu ödül töreni de bilim, sanat, spor, kültür ve deprem bölgesinden gelenlerle ilgiliydi. Onların ödüllerini verdik ve bir taraftan da konuşmamız. Ancak konuşmamda da tabii bu 4 bin gencin heyecanı beni ciddi manada etkiledi. Yani neredeyse konuşmamın her paragrafında ve oradaki genç kitlenin nasıl ayaklandığını, nasıl heyecanlandığını gördüm. Şeyde ise, Külliye’de ise karşılıklı soru-cevap oldu ve bu karşılıklı soru-cevapta da yaklaşık 30’u aşkın genç orada bize sorular yönelttiler. Tahmin ederim ki inşallah ben o gençlere de verdiğim cevaplarla tatmin etmiş olurum. Çünkü farklı bir şey olmayıp hemen toplantının sonrasında yoğun bir resim talebinde bulunulması da bu heyecanı, bu aşkı gösterdi. Ama gençlik siyasete de mütemayil, bu havayı aldım. Buradakinde de aldım. Temennim o ki; 21 yılda gençlerimizin birçok hayalini gerçekleştirdik. Harcı biz kaldırdık. Biz geldiğimizde burs 45 liraydı, şimdi taban-tavan baktığınız zaman 850 liradan asgari ücrete kadar şu anda bizim verdiğimiz burslar var. Krediyi zaten saymıyorum, burs önemli. Çünkü bursun ödenmesi söz konusu değil. Ama kredide devlette veya herhangi bir SSK’lı iş yerinde göreve başladıktan sonra ödeme şeyi var, faizi yok, hiçbir şeyi yok, böyle bir durum. Bunu sağlayan biziz, bu kapıları açan biziz. Tabii böyle bir durum karşısında özellikle de 6 milyonu aşkın bir genç seçmen bu seçimde hakikaten etkili olacaktır diye düşünüyorum. Bu konuda da gençlikle aramızdaki muhabbet bayağı ileri derecede.
CANAN REÇBER- Sayın Cumhurbaşkanım, şimdi kısa bir ara vereceğiz müsaadenizle. Sevgili seyirciler, bu kısa aranın ardından Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sorularımızla özel yayınımız devam edecek.
…
CANAN REÇBER- Tekrar merhaba sevgili seyirciler. Seçime 1 gün kaldı ve biz de 1 gün kala seçime Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırlıyoruz 14 televizyon kanalı temsilcisiyle birlikte. Özel yayınımız devam ediyor sorularımızla Cumhurbaşkanına. Hem seçimi değerlendiriyoruz, seçim öncesi mitinglerini, atmosferi değerlendiriyoruz, hem de gündeme dair sorular yöneltiyoruz.
Şimdi hemen devam edelim. Akit TV’den Muharrem Coşkun, buyurun efendim.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanım, çok teşekkür ediyorum, sağ olun, eksik olmayın. Şimdi efendim, meydanlarda aile ve LGBT vurgunuz öne çıktı bu seçimde, ciddi olarak aileyi önemsiyorsunuz ve vaatleriniz arasında da zaten aileye dair ciddi maddeler var. Tabii baktığımız zaman özellikle İstanbul Sözleşmesi noktasında Türkiye İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış ve uygularken, içindeyken Saadet Partisi örneğin çok ciddi tepki gösteriyordu, eleştiride bulunuyordu. Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti, Millet İttifakı’nın diğer bileşenleri de sahipleniyorlardı. Türkiye bundan çekildi sizin sayenizde. Ancak şimdi bakıyoruz sizi eleştiren, AK Parti’yi eleştiren Saadet Partisi’nin, yani Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayına bakıyoruz, 1 hafta içerisinde geri getireceğiz, diyor İstanbul Sözleşmesi’ni; sessiz kaldığını görüyoruz Saadet Partisi’nin, bunu yorumlarınızı istirham edeceğim. Bir de efendim, tabii ki LGBT vurgunuz var, seçim sonrası LGBT ve o tür yapılanmalara yönelik bir adım atılacak mı, onu da merak ediyorum?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle tabii bu sorunun ahlaki, vicdani ve bizim dini değerler açısından oturduğu bir yer var. AK Parti bu ülkede 85 milyon insanın tamamının hakkını, hukukunu, beklentilerini hayata geçirmiş bir partidir. Bu çerçevede hiç kimsenin farklılığına karşı özel bir husumet beslememiz mümkün değildir. Ancak bizim aynı zamanda milletimizin temelini oluşturan aile yapımızı koruma, evlatlarımızın geleceğine sahip çıkma sorumluluğumuz da var. LGBT türü akımların bireylerin kendi dünyalarında yaşadığı sapkınlıklar olmaktan çıkıp toplumsal dayatmaya dönüşmesi milli varlığımızı tehdit eder. Bunun için biz asla bu tür sapkın akımların meşrulaştırılmasına izin veremeyiz. Bu yöndeki gayretleri tasvip de edemeyiz. AK Parti olarak ülkemizde LGBT’nin savunulmasına karşı da, yaygınlaştırılmasına da karşı da mücadelemizi sonuna kadar yürüteceğiz. LGBT’yi savunan hiç kimseye ve hiçbir kuruma da asla müsamaha göstermeyeceğiz; tavrımız bu kadar nettir, bu kadar açıktır.
Hatırlayın, aileyi korumaya yönelik olarak Anayasa değişikliğine dair biz bir teklif verdik, bu bizim için verilmiş bir teklif var. Meclis’in çalışma takvimi içerisinde bunu gerçekleştiremedik. Seçim sonrasında yine aynı çerçevede adımlarımızı atacağız. Birilerinin bu sapkın akımların oyuncağı haline dönüşmesini üzüntüyle elbette takip ediyoruz, Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin diyorum. İnşallah 14 Mayıs’tan sonra ülkemizde bu konuda da önemli gelişmelerin yaşandığına şahitlik edeceğiz.
Yalnız şunu söyleyeyim, özellikle sizin de partinin adını verdiniz, ama ben de oradan bir hareketle söyleyeyim: Yani Allah rahmet etsin, Oğuzhan Bey bu konuyla ilgili biz İstanbul Sözleşmesi’ni bir kenara yani koyma adımını attığımızda bana bizzat telefon edip teşekkür etmişti bu duruşumuz sebebiyle. Şimdi bunu tekrar yeniden geri getireceğiz diyenler, aslında kendi içlerinde bir tenakuzun, bir çatışmanın içindeler. Kaldı ki şu anda Saadet Partisi’nin başındaki zat LGBT’ye yönelik herhangi bir tavır ortaya koyuyor mu? Koymuyor. Bu kadar şeyler oluyor. Mesela biz şimdi açık açık söylüyorum; LGBT AK Parti içine sızamaz, MHP’ye de sızamaz, Cumhur İttifakı’na da sızamaz. Ama CHP’ye LGBT sızar mı? Tam içinde. İYİ Parti, tam içinde. HDP, tam içinde. Savunuyorlar ve bu konuda ciddi manada tutuculukları var. Hatta bazı şu anda diğer partilerin adını zaten vermeyelim, hepsi bu işte iş birliği yapmış vaziyetteler. Fakat biz seçim öncesi olduğu gibi aile kurumunu tehdit eden ne varsa, bütün bu sapkın akımlar dahil bunlara karşı tavrımızı sürdüreceğiz ve bu çelişkili ittifaklara karşı da gücümüzü ortaya tam manasıyla koyacağız. Çünkü her zaman söylerim; güçlü milletler, güçlü ailelerden oluşur. Eğer güçlü ailelere sahip değilseniz, güçlü bir millet oluşturamazsınız. Onun için de seçim sonrası attığımız bu adımı daha önce devamını sağlayacağız.
CANAN REÇBER- Ülke TV’den Hasan Öztürk sizinle devam edelim.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanım, yani yıllardır sizin yaptıklarınız, daha doğrusu elde ettiklerine rağmen Kürtlerle ilgili bir tartışma var, hâlâ bu tartışma yürüyor. Sizin döneminizde büyük özgürlüklere kavuştu Kürtler, Kürt demek bile suçtu bu memlekette, ama şimdi çok daha rahatlar. Ama buna rağmen hem içeride, hem dışarıda bir eleştiri var; bütün Kürtleri PKK’yla özdeşleştirdiğiniz, PKK üzerinden aslında Kürtlere karşı olduğunuz ve bunun üzerinden de Kürtleri asimile ettiğiniz yönünde size ithamlar var, bu konuda ne dersiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Hasan Bey, yani Kürt kardeşlerimizin iradelerini gasp etmek, bu kardeşlerimizi terör örgütleriyle aynileştirme bir defa gayretleri çabası –çok açık söylüyorum- küresel bir tezgâhtır. PKK tıpkı diğer eli kanlı yapılar gibi sadece bir terör örgütüdür. Bakın, buradan ben Kürt kardeşlerimi tenzih ederim.
Şimdi burada ister istemez Selo’ya gelmem lazım. Selo, niçin içeride? Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimin ölümüne neden olan Selo değil mi? Onları sokağa döken Selo değil mi? Ve onları sokağa döktükten sonra bu 51 Kürt kardeşimiz öldü, peki bunun hesabı sorulmayacak mı? Eğer biz bir hak, hukuk, adaletten bahsediyorsak, bir hukuk devletinde bu Kürt kardeşlerimizin hakkını, hukukunu aramak da bizim görevimiz. O yavru Yasin Börü’yü öldüren bu alçaklar değil mi? Ben burada şimdi katil olan kişiler ayrı, ama orada maktul olan Yasin Börü ve 51 kişi onlar Kürt kardeşlerimiz değil mi? Kimse bunların hesabını sormuyor, bizim PKK’yla, YPG’yle aynileştirdiğimizden bahsediyor, yakından uzaktan alakası yok. Onlar terör örgütü, ayrı bir konu. Ama öbür tarafta benim öldürülen Kürt kardeşlerimizin hukukunu korumak, aramak; o da bizim görevimiz.
Benim şu anda partimde bunca Kürt kardeşimiz var, bakanlık yapan kardeşlerimiz var. Şu anda benim Şanlıurfa’dan Bekir Bey, aynı zamanda Adalet Bakanım Kürt’tür. Ama Yozgatlı diye herkes onu zannediyorlar ki Kürt değil, Kürt. Ama şu anda Şanlıurfa’dan milletvekili adayı olarak liste başına ben Bekir Beyi koydum. Niye? Bundan dolayı koydum, bazıları bilsin bunu diye. Ve oturuşuyla, kalkışıyla, geçmişiyle, yetişmişiyle, her şeyiyle Bekir Bey bu noktada inşallah Şanlıurfa’ya da yakışacak bir aday olmuştur.
Biz hayatımız boyunca Kürt kardeşlerimizi PKK’dan hep ayrı tuttuk, ayrı tutuyoruz. AK Parti Türkiye’de Kürt kardeşlerimizin en çok oyunu alan partidir. Kürtçe konuşuluyor muydu bölgede? Hayır. Bunun önünü biz açtık. Bütün levhalara vesaire Kürtçe konuluyor muydu? Hayır, önünü biz açtık. Bütün bunlarla beraber billboardlar vesaire buralarda Kürtçe billboardların asılması bizim yapmış olduğumuz atılımlarla oldu, bunu kimse görmüyor. Siz bakmayın böyle yalan, yanlış iddialarla ortada gezenlere, diğerleri bizim çok gerimizden gelirler.
Ülkemizde Kürt kardeşlerimizle ilgili bir sorun yoktur. Sorun, terör örgütünün Kürt kardeşlerimizin iradesini gasp etme sorunudur. Özellikle onun siyasi uzantısının bunu istismar etme sorunudur. Ve bunların, şu anda birçok Kürt kardeşimizin yavrularını Kandil’e kaçıranların hesabını kim verecek? Bunu soruyorlar mı? Sormuyorlar. Ama biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik, asla böyle bir ayrıma, böyle bir bölücülüğe fırsat vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Kimlik siyasetini biz değil terör örgütü ve onun uzantısı olan parti yapıyor.
CANAN REÇBER- Şimdi de Habertürk TV’den Sayın Mehmet Yeşilkaya, buyurun.
SORU- Efendim, HDP, yeni adıyla Yeşil Sol milletvekilliği seçimlerine kendi kurduğu ittifakla giriyor. Ancak herhangi bir cumhurbaşkanı adayı göstermedi, bunun yerine Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vereceklerini açıkladır. Siz de bu süreçte HÜDA PAR’la bir ittifak içinde seçime giriyorsunuz. Seçim meydanlarında siz HDP üzerinden Millet İttifakı’nı çok sert bir dille eleştirdiniz, onlar da keza HÜDA PAR üzerinden sizi eleştiriyorlar. Siz, Millet İttifakı’nın HÜDA PAR’la ilgili size yönelik eleştirilerine ne dersiniz, nasıl değerlendirirsiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi arkadaşlar, yani bay bay Kemal’in HDP’yle ortaklığı, HÜDA PAR’ın bizimle birlikte olmasıyla kıyas dahi kabul edilemez. HDP, terör örgütü PKK’yla ilişkisini reddetmek şöyle dursun, tam tersine her gün selam göndererek, aradaki bağını sürekli teyit ediyor. Kandil’de bunların birlikte resimlerini hep gördük, izledik. HÜDA PAR’ın ise kendisine atfedilen terör örgütüyle ilişkisine dair herhangi bir emare olmadığı gibi, kendilerinin de bu konuda çok açık reddi var, kabul etmiyorlar böyle bir şeyi. Aslında bu konuyu hiç öyle uzun uzadıya tartışmaya gerek de yok. İnternetten açın bir HDP mitingine bakın, bir de HÜDA PAR mitingine bakın. Birinde tek bir Türk bayrağı bile göremeyeceksiniz. Atılan sloganların tamamı da terör örgütünü desteklemeye yönelik sloganlardır. Diğerinde ise sadece Türk bayrağıyla kendi partisinin bayrağını göreceksiniz. Atılan sloganların tamamı da milli birliğimize ve beraberliğimize yöneliktir. Mesele bu kadar basittir. AK Parti, ülkesine ve milletine bağlı herkesle ittifak yapar, yol yürür, aksini zaten kabul etmesi mümkün değildir. Ülkesine ve milletine düşmanlık eden, bölücülük peşinde koşan herkese de kapımız kapalıdır.
CANAN REÇBER- A Haber’den Banu El, sevgili meslektaşım, buyurun.
SORU- Efendim, Kahramanmaraş merkezli depremlerle birlikte aslında dünyanın belki de gelmiş geçmiş en acı neticeli afetlerinden birini yaşadık. Bugün hâlâ vatandaşlarımız çadır kentlerde, konteyner kentlerde yaşama tutunmaya çalışıyor. 144 binin üzerinde zannediyorum konutun yapımına başlanmış durumda. Daha önce genel başkan düzeyinde eleştirilen, hatta alay edilen Defne Devlet Hastanesi’nin bugün neredeyse açılmaya hazır halde olduğunu gördük. Son durum nedir? Aynı Kahramanmaraş ve Gaziantep’te olduğu gibi depremzede vatandaşlarımıza köy konutları da olabilir, normal kalıcı konutlar da olabilir, 1 yıldan önce teslim edilebilmeleri mümkün olacak mı, bunu görecek miyiz? Çünkü sizin en az 300 bin konutu 1 yıl içerisinde tamamlayıp depremzede vatandaşlarımıza teslim etme sözünüz var. Sizi dinlemek istiyoruz efendim, eminim bölge halkı da merakla sizi dinleyecek.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Banu Hanım, öncelikle seçim sürecinde olsak da deprem bizim öncelikli gündemimiz olmaya devam ediyor. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamaya, şehirlerimizi ayağa kaldırmaya devam ediyoruz. 142 bin konut ve köy evinin inşa sürecini başlattık, 59 binin de temelini attık. Deprem bölgesinde 650 bin yeni konut yapacağız. Köy evlerinde zaten teslimatlar başladı, bunun bir kısmını ben gittim teslimatını Devlet Beyle beraber yaptım. Bunun 319 binini de 1 yıl içinde inşallah tamamlayacağız dedik. En geç Ekim ayıyla birlikte yüzlerce, binlerce konutun teslimine de başlamayı planlıyoruz. Nasıl inşaatlar gün-gün başladıysa, teslimler de gün-gün gerçekleşecek. En geç Ekim ayıyla birlikte yüzlerce, belki de binlerce bu noktada konut teslimini yapacağız. TOKİ’nin birikimi ve ülkemiz inşaat sektörünün gücü bunu sağlamaya yeterlidir.
Tabii sadece konut değil sosyal ve ticari alanlarıyla, hastaneleriyle şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırıyoruz. İşte az önce Defne’yi söylediniz. Tabii Defne biliyorsunuz çelik konstrüksiyonla yapılan bir hastane ve buna inanmadılar. İYİ Parti’nin bir temsilcisi, sözde birisi, bakın şu anda Defne’yi görüyorsunuz. Süratle çelik konstrüksiyonla bu yapılmış ve şu anda da bütün iç donanımları süratle devam ediyor ve Defne Hastanesinin temeli atılalı şu anda 48 gün oldu. Hedefimiz, 60 günde tamamlamaktı, hamdolsun planlandığı gibi de ilerliyor. Büyük oranda tamamlandı ve artık kapıların üstüne Defne Devlet Hastanesi yazacak kadar ileri gitti. İşte içerideki tomografiler vesaire onlar yerleştirilmeye başlandı.
Depremin ülke ekonomisine maliyetini de söyleyeyim bu arada, 100 milyar maliyeti var. 100 milyar doları aşan bir maliyet, ama biz hiçbir şeyden taviz vermeden bu afetin altından bizim kadar hızlı kalkacak başka bir ülke yok. Bay bay Kemal önce Adana’da gidip affedersiniz sahra hastanesi adı altında şöyle malum oradaki Hâl’e ait olan bir yeri açtım diyor ve burası hastane diyor; aldatmayın milleti ya, bıktık artık sizin bu yalanlarınızdan. Eğer hastane diyorsan işte buyur. Çelik konstrüksiyondan Defne Hastanesini yaptık ve Defne Hastanesi de şu anda inşallah çok kısa bir sürede hizmete başlayacak. Biz buyuz, yaparsa eyvallah AK Parti yapar, Cumhur İttifakı yapar.
Söz verdiğimiz ayrıca 650 bin konutu da teslim etmeden vatandaşlarımızın yaralarını sarmadan durup dinlenmeyeceğiz, yolumuza devam edeceğiz. Beğendin mi, gördün mü?
SORU- Harika.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şöyle bir sağına dön. Burası Defne Devlet Hastanesi.
SORU- Bakan Koca paylaşmıştı, hakikaten hayran kalmamak mümkün değil.
CANAN REÇBER- Efendim, malumunuz siyaset aynı zamanda vaat işidir özellikle seçim dönemlerinde, seçmen de ayağı yere basan tutarlı vaatleri tercih eder. AK Parti olarak sizin vaatlerinizin yer aldığı bir videoyu getireceğiz şimdi ekranlarımıza, ardından de sevgili meslektaşım NTV’den Seda Öğretir’in bir sorusu olacak.
Videomuzu izleyelim.
…
CANAN REÇBER- İstanbul’da Dolmabahçe Çalışma Ofisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ağırlıyoruz, sorularımız devam ediyor. Şimdi de NTV’den Seda Öğretir’e bırakıyorum sözü.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanım, kazandığınız takdirde dış politikadan ekonomiye ve iç siyasete kadar, şimdiye kadar yürüttüğünüz politikalarda değişikliğe gitmeyi düşünüyor musunuz, özellikle ekonomide yeni adımlar atacak mısınız?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii öncelikle Türkiye Ekonomi Modelimizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme üzerine kurduk ve bunu bugüne kadar da adım-adım uyguladık. Bu sayede yıllardır maruz kaldığımız ekonomik saldırılara, finans sistemimize yönelik operasyonlara başarıyla direndik. Tüm bankalarımız ayakta. Özellikle de kamu bankalarımız çok çok güçlü. Amerika’yı, Batıyı görüyorsunuz, banka iflasları birbiri ardına geliyor. Şimdi Karadeniz’de keşfettiğimiz doğal gaz, enerji sistemimize o da dahil oldu, bu bizim için ayrı bir güç. Gabar’daki petrolü de giderek artan bir şekilde sisteme dahil ediyoruz. Yıllarca terör gölgesinde kalan buraları şimdi artık açıldı ve ilgililerin ifadesi; Erzurum’un biliyorsunuz dut pekmezi meşhurdur, bunun kalitesi-kıvamı aynen dut pekmezinin kıvamı gibi ifadesini kullandılar.
Ayrıca, nükleer güç santralimiz üretim aşamasına yaklaştı ve birinci üniteyi biliyorsunuz açtık. Hidroelektrik santraline gelince, bunun yanında GES’lere, yani güneş enerjisi santrallerine gelince, tüm enerji kaynaklarımızı harekete geçirdik. Savunma sanayimiz, ülkemizin en önemli kazanç kapılarından biri haline gelmeye başladı. İstihdamda, ihracatta kırdığımız rekorlar ortada. Yıllardır ciddi kaynaklar ayırarak inşa ettiğimiz dev eserlerimiz ülke ekonomimize artı katkılar sağlıyor. Sağlıktan ulaşıma, turizmden çevreye, her alanda tarihi başarılar elde ediyoruz.
Yatırımlarımızın ülkemize katkılarından örnekler verecek olursak, bakın şu anda İstanbul Havalimanı 80 milyar dolar, İstanbul-İzmir Otoyolu 29 milyar dolar, Osmangazi Köprüsü 10 milyar dolar, öbür tarafa Avrasya Tüneli 7 milyar dolar, Yavuz Sultan Selim Köprüsü 5 milyar dolar; daha şimdiden bunlar ülkemize bu katkıyı sağladılar. Ve bizim akıldan-izandan yoksun muhalefetimiz, biliyorsunuz tüm bunlara karşı çıkmıştı. Ekonomiye katkısı bu kadar çok olan yatırımları geçmişte istemeyenlerin bugünkü tek vaadi de, ülkeyi tefecilere borçlandırmak. Neymiş, Londra’daki tefecilerden 300 milyar dolar alacakmış. Dünyada ülkesini borçlandırmayı seçim vaadi yapan ve bunu tefecilerden elde etmeye gayret eden bir başka örnek kolay kolay göremezsiniz. Biz bunların hiçbirine bakmıyoruz. İnsanlarımızın yaşadığı sıkıntıların farkındayız ve tüm gücümüzü inşallah bunların çözümüne hasrediyoruz. Bütün mesele; seçim sonrası bunların yargıya yansıyanı olacaktır, bütün bunlarla birlikte bizim direkt müdahale edeceğimiz yönler olacaktır, ama insanlarımızın yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için de atılması gerekli adımların neler olduğunu bilip ve bunları da özellikle… Bu, bir çalışmanın ürünü, bu kitabımızda bunların hepsi belli, yeri belli, kronolojik yapısı da belli ve bunlarla birlikte bu adımlarımızı atarak takvimi çalıştıracağız ve Türkiye yüzyılı için doğru adımlar nelerdir, Seçim Beyannamesinin içinde bunlar da yerini almış vaziyette.
CANAN REÇBER- Efendim, şimdi de Anadolu medyası adına aramızda bulunan Millet Haber Ajansından Sayın Sinan Burhan sorusunu soracak.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle milli irade ve demokrasiye her zaman destek veren Anadolu medyasının zatıâlinize selamlarını getirdim. Anadolu medyasını hatırlatmakta fayda var, zaten siz her zaman Anadolu medyasına gerekli desteği veriyorsunuz, öncelikle teşekkür ediyorum.
Efendim, bir taraftan mili sanayi, milli üretim, milli kalkınma hamleleri var; işte İHA yapılıyor, TOGG yapılıyor, SİHA’lar yapılıyor. Ama muhalefetin de şöyle bir eleştirisi var: Ya bunlar karın doyuruyor, işte hayat pahalılığı var, enflasyon var, işte soğan üzerinden yapılan tartışmalar var. Bu fiyat istikrarı, hayat pahalılığı ve enflasyonla ilgili çalışmalarımız ne düzeyde efendim?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sinan Bey, öncelikle yani biz milletimizin yaşadığı sıkıntıları bilirken, biliyorsunuz yani bu millete bir operasyon çektiler, bu operasyonu çekenlerin başında CHP var. İşte patates, soğan, domates, bunlarla ilgili birçok oynadıkları oyunlar var. Bakın şimdi ben arkadaşlarımı bu ara tekrar şöyle bir piyasaya gönderdim, dolaşın bakın nedir-ne değildir diye. Bugün şimdi soğan-patates 7,5 liraya düştü, market fiyatı bu, buraya kadar inmiş vaziyette. Bu bir şeyi gösteriyor, demek ki arz-talep dengesinde o spekülatif oyunlar giderildikçe durum daha da netleşecek.
Sayın Putin’le geçenlerde yaptığım görüşmede, sağ olsun benden yoğun bir miktarda domates istedi. Şimdi tabii onun bu domates talebi, bizim ister istemez domates üreticisini sevindirdiği gibi, fiyatları da ne yaptı, aşağı çekti. Şimdi bu hani Batının yaptırımlarını Rusya’ya uygulayacağını söyleyen bay bay Kemal’in inanın aklı bunları almıyor. Yani uluslararası camiada nereye yöneleceğiz, ne yapacağız, ne yaparsak bunun ülkeme yansıması olumlu olur, bunun hesabını yapmıyor. Biz çiftçimiz için böyle çalışıyoruz. Yani Rusya benden ne kadar daha fazla domates alırsa, ne yapacaktır, bu benim çiftçimi sevindirecektir, aynı zamanda da ülke içindeki fiyatları aşağı çekecektir. Biz bunu sadece domateste değil diğer ürünlerimizde de aynı şekilde yapıyoruz, yapmalıyız. Yani bu sanayi ürünlerinde de aynı şekilde olabilecek şeylerdir. Mesela biz öyle anlar oldu ki malum bu Manavgat, Muğla, Antalya yangınlarında ben kalkıp Sayın Putin’i aradığım zaman, hiç tereddüt etmeden anında yangın söndürme uçaklarını Türkiye’ye gönderdi ve bu uçaklar öyle sıradan rastgele uçaklar değil. Hemen bakıyorsunuz, geliyor denize iniyor, denizden suyu depoluyor ve hemen yangın mahalline inerek orada söndürme işlemlerini yapıyor. Bizim bu dostluğumuz olmazsa, aramızdaki bu münasebetler olmazsa siz bu neticeyi alabilir misiniz?
Arkadaşlar; çok açık söylüyorum; dev projeler yapmak da, fahiş fiyat artışlarını önlemek de ekonomik programımızın içinde ve biz bunları birbirinden ayrı görmüyoruz, göremeyiz, görmeniz yanlışlıktır. Eğer fiyat istikrarı istiyorsanız, bunu çözecek yol da buradan geçer. Ne diyor; hastane, yol, köprü inşa etmeyelim, bunlar yenir mi, bunlar karın doyurur mu? Ya bunlar olmazsa, sen diğer alanlardaki adımları nasıl atacaksın? Tam tersine, bizim her alanda sürekli üretmemiz lazım. Bir ülkenin zenginliği üretimle olur, bizim çalışmaktan ve üretmek başka çaremiz yok.
Ben, muhalefete tekrar sesleniyorum; üretim, üretim, üretim, hangi alanda olursa olsun. Çünkü bunlar hep birbirinin nesidir, destekleyicisidir, biri olmazsa öbürü olmaz. Hepsinin ayrı bir getirisi vardır ve bu getiriden ayrı çalışmak birbirini imha eder; ama bunların kafası buna basmaz.
CANAN REÇBER- Haber Global’den sevgili meslektaşım Başak Şengül’le devam edeceğiz, sorusunu soracak şimdi.
SORU- Çok teşekkür ediyorum. Efendim, bu soruyla biraz daha dış politikaya döneceğiz galiba. Malumunuz seçim döneminde tüm kamuoyu, bütün seçmen, sizlerin, adayların vaatlerini ve projelerini dikkatle takip ediyor. Kemal Kılıçdaroğlu da, “hayatımın projesi” diyerek Türk Yolu adıyla bir projeyi açıkladı, tarihi İpek Yolu’nun canlandırılmasına dönük bir proje. Zaten ilk etapta bu hayata geçirilmiş bir proje itirazları yükseldi, ama öte yandan eleştirilen bir başka boyut şu ki; projede Azerbaycan’ın yer almaması, onun yerine İran’dan iki durağın bulunması, Zengezur Koridorundan hiç bahsedilmemesi. Dolayısıyla bununla ilgili Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev’in de eleştirisi var, diyor ki; “Azerbaycan’ı böyle stratejik projelerden uzak tutmak isteyenler, dışında bırakmak isteyenler, onların hevesleri kursaklarında kalacaktır” diyor.
Sizin yorumunuzu merak ediyoruz efendim, neden Azerbaycan böyle bir proje içerisinde yer almaz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Olaya bence oradan bakmamak gerekir. Bir defa, yani İpek Yolu hattı olayı yeni bir olay değil, inanın bu adam cahil. Bu adam, ne zaman, nerede, hangi adımlar atıldığından haberi yok. Yani bizim özellikle Çin’de yapılan bu uluslararası toplantıya bizzat ben de katıldım o zaman ve bu millet tek parti CHP’sinin 1945 yılında Boraltan Köprüsü’nde yaşattığı utançla uzun yıllar yaşadı. Boraltan Köprüsü’nde yüzlerce Azerbaycanlı kardeşimizi Stalin Rusya’sına teslim ederek katline seyirci kalan CHP’nin, bize yaşattığı utancı biz Karabağ Savaşında silip attık ve o utancı bize yaşatan o zamanın CHP’sidir. Bay bay Kemal, şimdi yine bu millete bir utanç yaşatmaya söz vermiş olacak ki Azerbaycanlı kardeşlerimizi görmezden geliyor. Sözüm ona milliyetçi geçinen masa ortağı hanımefendi de tüm bunlara sessiz kalıyor.
Azerbaycan ve Türkiye arasında tesis ettiğimiz kardeşliği kimse bozamayacaktır. Bay bay Kemal’in elindeki haritanın ne olduğunu bilmiyorum. Ama biz Kars-Tiflis-Bakü demiryoluyla Azerbaycan üzerinden İpek demiryolunu zaten inşa ettik. Zavallı, senin bunlardan haberin yok. İki yıldır bu hat üzerinde Çin’e biz yük trenleri gönderiyoruz, gidip-geliyorlar, ama haberi yok. Zengezur Koridoru devreye geldiğinde ipek demir yolunun da içinde yer aldığı orta koridora yeni bir soluk borusu daha açılacak, haberin olsun, bunu da bil Kılıçdaroğlu. Bunun için Nahçıvan’ı Azerbaycan’a, dolayısıyla Türkiye Azerbaycan’a bağlayacak Zengezur Koridoruna büyük önem veriyoruz.
Bay bay Kemal’in aklı bu işlere ermez, çünkü o dış politika nedir bilmez, kardeşlik hukuku nedir bilmez, bölgenin dengeleri nedir hiç bilmez. Milli güvenlik nedir bilmez, terör örgütleriyle yol yürür. İşte Karabağ savaşında, onun yanındaki çok önemsediği bir tane büyükelçinin ne denli bir densizlik yaptığını hatırlayın; bunlar siyaset nedir bilmez. Bizim yıllar önce hayata geçirdiğimiz işleri proje diye bunlar anlatmaya kalkarlar. Aklına geleni, eline tutuşturulanı okuyarak bu ülkenin yönetimine talip olunmaz.
Kardeşim Aliyev çok güzel ifade etti, Azerbaycan’ı bölgede dışlamak isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır. Azerbaycan’la kardeşliğimize halel getirecek hiçbir projeye benim milletim izin vermez. Milletim Bay bay Kemal’e de bu fırsatı tanımaz.
CANAN REÇBER- TGRT Haber’den Ercan Seki’yle devam edelim.
SORU- Efendim, altılı masayı sık sık eleştirdiniz, ağır eleştiriler getirdiniz. Ancak bu masanın kurulmasının sebebi, cumhurbaşkanlığı seçimi için getirilmiş olan 50+1 şartı. Cumhurbaşkanı seçilmek için konulan bu şart ne kadar zor uygulanır olduğunu canlı canlı yaşadık milletçe ve yaşıyoruz hâlâ. Yüzde 50 oy potansiyeli olan partiler, yüzde 1’lik partilerle, hatta 0,5’lik partilerle iş birliği yapmaya mecbur kaldı, hatta yan yana gelmeleri asla mümkün olmayan partiler bu sistem yüzünden birbirlerine adeta mahkûm oldu. Bu seçim geçti belki artık ama, bundan sonra benzer sıkıntılar yaşanmaması için 50+1 şartından cumhurbaşkanlığı için geri dönülmesi söz konusu olabilir mi, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii böyle bir yapılanmaya veya böyle bir düzenlemeye katılacak olan siyasi partiler olursa, bunun olmaması söz konusu değil, olabilir, doğrusu ben de olmasından yanayım. Tabii buradaki 50 artı 1 oran itibarıyla 50+1 oranı değil biliyorsunuz, yüzde 50, artı 1 oy, bu demek. Bu seçimden sonra böyle bir adım atılabilir ve eğer bu adım karşılık bulursa, çünkü anayasa değişikliği gerektiriyor, olmaması için hiçbir neden yok. Ben şahsen böyle bir adımın atılması halinde buna taraftarım. Ve temennim odur ki, seçim sonrasında atılacak bu adımla bir netice alırsak, o zaman seçim süreçleri çok daha rahat olacaktır, çok daha kolay olacaktır.
CANAN REÇBER- Efendim, son soru olarak da tekrar Cansu Canan size bir soru yöneltecek.
SORU- 14 Mayıs'ta seçimi kazandığınız takdirde ilk icraatınız ne olacak?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şöyle ifade edeyim: Bizim biliyorsunuz bu seçimlerden sonra ilk icraat, bizim kardeş, dost ülkelere ziyaretlerdir. Ve 21 yıldır aralıksız eser ve hizmet üreten, yatırım yapan bir parti olarak 14 Mayıs'tan sonra da eser, hizmet üretmeye, yatırımlarımızı süratle devam ettirmeye gayret edeceğiz. Tabii tüm enerjimizi öncelikli olarak deprem bölgesindeki inşa ve ihya çalışmalarına vereceğiz, buraları ziyaret. Ve bu ziyaretlerle beraber de uluslararası diplomaside bizim gitmemiz ülkeler var, Azerbaycan var, Kuzey Kıbrıs gibi, bunun yanında Körfez ülkelerinde ziyaret edeceğimiz ülkeler var, bunlarla bu işleri devam ettireceğiz.
Tabii ülke genelinde de topyekûn bu kentsel dönüşümümüzü çok daha güçlü bir şekilde devam ettireceğiz. İnşallah seçimden sonra ekonomiden savunma sanayine, enerjiden teknolojiye her alanda Türkiye yüzyılı atılımlarımızla az önce gösterdiğim bu seçim beyannamemizdeki kronolojik yapıyı çalıştırmaya devam edeceğiz. Vatandaşlarımıza sözümüz var, sözümüzü yerine getirene kadar da durmak yok, yola devam diyeceğiz.
CANAN REÇBER- Efendim, teşekkür ediyoruz bu yoğun gündeminizin içinde bize de zaman ayırdığınız için. Yayınımızın sonuna geliyoruz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben de özellikle tüm arkadaşlarıma böyle bir akşamda bizlere misafir oldular, şahsım, milletim adına çok teşekkür ediyorum. Pazar günü inşallah seçimlerimizin hayırlısıyla tamama ermesi, fazla uzamadan da milletin iradesinin tecellisini görmek, milletin yönetimde asıl söz sahibi olduğunu görmek ve 14 Mayıs'ta bir kere daha demokrasi bayramı olacaktır, bu bayramı yine hep birlikte kutlamayı Allah bizlere nasip etsin diyorum. Sizlere de tekrar çok teşekkür ediyorum.
CANAN REÇBER- Ben de sorularıyla katkıda bulunan tüm meslektaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Size ayrıca tekrar teşekkür ediyoruz. Ve sevgili seyirciler, İstanbul’daydık biz bu akşam, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Dolmabahçe Ofisinde ağırladık, sorularımızı yanıtladı.
Özel Yayınımız burada sona eriyor, 14 televizyon kanalı ortak yayını aynı zamanda, onun da altını bir kez daha çizmekte fayda var elbette.
Çok teşekkür ediyoruz bizleri izlediğiniz için, iyi akşamlar.