FULYA KALFA- Efendim, merhabalar, iyi akşamlar. CNN Türk-Kanal D ortak yayınıyla bu akşam Ankara’dan Çankaya Köşkü’nden Cumhurbaşkanı Özel Yayınıyla ekranlarınıza konuk oluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı, CNN Türk ve Kanal D ekranlarına hoş geldiniz. Ev sahipliğiniz için de teşekkür ederiz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hoş bulduk, sağ olun.
FULYA KALFA- Bu akşam kıymetli gazeteciler ve meslektaşlarım beraber bu yayını gerçekleştireceğiz; Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sayın Ahmet Hakan. Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat. Kanal D Ankara Temsilcisi Sayın Zafer Şahin. Ve Hürriyet Gazetesi yazarı Sayın Abdulkadir Selvi birlikte olacağız bu akşam.
Efendim, şimdi seçime 32 gün kaldı, artık cumhurbaşkanı adayları belli, milletvekili listeleri de Yüksek Seçim Kurulu’nda. Siyasetin de, Türkiye’nin de gündemi oldukça sıcak değerli izleyenler. Bir diğer yandan, depremle alakalı çalışmalar da sürüyor, bunu da detaylı bir şekilde yayınımız içinde konuşacağız.
Cumhurbaşkanı seçim beyannamesini açıkladı, beyannamede yer alan önemli başlıklar; kamuda mülakatın kalkması, yeni dönemde ekonomi politikaları ve sosyal medyadan bizlere ulaşan çalışma hayatıyla alakalı sorular ve terörle mücadele kuşkusuz gündemimizde olacak bu akşam, ama tabi en önemli konu depremle alakalı yaraların sarılması. Hande Fırat, sizinle başlamak isterim ben, buyurun.
HANDE FIRAT- Sayın Cumhurbaşkanı, tabii çok büyük bir felaket yaşadık, fakat beyannamenizin en büyük bölümünü bununla mücadele aslında, bir tek sadece deprem değil afetlerle mücadele kapsıyor. “Afetlere Dirençli Toplum ve Şehirler” başlığıyla yola çıktınız. Yasalarda değişiklik, yönetmeliklerde değişiklik, yatay mimari, rezerv şehirler, İstanbul’da rezerv şehirler ve tüm standartların değişmesi var.
Benim sorum şu: Şimdi ciddi bir çalışma yapılmış, Ulusal Risk Kalkanı var, acaba İstanbul dahil olmak üzere tüm Türkiye’nin güvenli hale getirilmesi, yani tabii ki fay hattı üzerindeki şehirlerimiz açısından soruyorum. Nasıl bir yol haritanız olacak, nasıl bir takvimlendirmeniz var, nasıl çalışacaksınız, çünkü çok ciddi bir ekip aynı zamanda? Ve tabii en çok merak edilen konu imar affı efendim, acaba imar affı Anayasada affedilmeyecek suçlar arasına girecek mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle tabii günümüzün en önemli başlığı, herhalde siz de ondan dolayı bu başlığı seçtiniz. Asrın felaketini yaşadığımız 6 Şubat afetler konusunda bizim için bir milat ve bunu da ifade ettik daha önce. Bu vesileyle bir kez daha ben tabii depremlerde vefat eden vatandaşlarıma Allah’tan rahmet diliyorum, çok canımız yandı ve 50 bini aşkın vefatımız var. Tabii yaralılarımız çok çok fazla, onlara da yine Allah’tan şifalar diliyorum. Çok kararlı adımlar atmamız kesinlikle şart. Bunun için de biz iktidara gelmeden önce en önemli başlık olarak eğitim ve sağlığı arka arkaya koyduk. Ve sağlıkta dünyada herhalde en ileri ülkelerle yarışır durumdayız. Özellikle bu şehir hastanelerimizle örnek bir ülke haline geldik. Ama daha da güçlü ve daha da kararlı adımlar atmamız gerekiyor. Öncelikle deprem bölgesindeki vatandaşlarımızı sizin de ifade ettiğiniz sağlam konutlara yerleştirmemiz gerekiyor.
Belediye Başkanlığımdan itibaren dikey mimariye her zaman karşı çıktım, hep yatay mimariyi savundum. Şu anda tabii dikey mimarinin karşısında olan bir Cumhurbaşkanı olarak yatay mimari konusunda öyle zannediyorum ki artık vatandaşlarımız da bizim bu tezimizi kabullenir duruma geldi.
Yapım sürecine başladığımız konut ve köy evi sayısı bugün itibariyle 100 bine ulaştı. Toplamda da 650 bin konut ve köy evi inşa edeceğiz. Bunların 319 binini de inşallah 1 yıl içinde tamamlayıp vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Tabii bir kısmı inşallah bayrama kadar bu köy evlerinden tamamlanıp onları teslim etme durumuna geleceğiz. Devletimiz hamdolsun böylesine büyük bir felaketin ardından 60 gün içerisinde bu konutları teslim eder noktaya gelme tezini Van’da ispat etti, Bingöl’de ispat etti, İzmir’de ispat etti, bunun yanında Kütahya’da ispat etti, Malatya’da, Elazığ’da, oralardaki afetlerde ispat etti. Antalya, Manavgat, Muğla, buralardaki afetlerde ispat etti, aynı şekilde Karadeniz’de ispat etti. Yani biz bunları ispat etmiş bir iktidarız, biz söz verdiysek, bunu yaparız. Deprem bölgesinde de evi yıkılan vatandaşlarım bize güvensinler, inansınlar, her birini en kısa zamanda sağlam, dayanıklı konutlara yerleştireceğiz.
Tabii bir yandan da dikkat ederseniz, siz de ifade ettiniz; Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli şu anda devreye alınmış vaziyette. Bu modeli önümüzdeki dönemde yer alan çalışmalarımız için yeni yol haritamız olarak kabul ediyoruz. Üniversitelerle bu konuda müşterek bir çalışmanın içerisine girdik. İlk toplantımızı İstanbul’da yönetim ve hocalarımızla, 120-130 kişiyle beraber yaptık. İkinci ve üçüncüyü de bu konuda Çevre Şehircilik Bakanım yaptı ve bunu devam ettireceğiz, belli aralıklarla bu çalışmaları yürüteceğiz. Tabii kolay değil, deprem, sel, yangın, kuraklık, bütün bunlar afetlerin çeşitleri olarak hep önümüzde, buna da her zaman hazırlıklı olmamız lazım. Ve zemin+3, bilemedin 4, bunlar en ideal yapı çeşitleri. Ve bir de tabii buralarda hafif malzemeler kullanmak suretiyle yapılacak olan bu konutlar bizi daha güvenli hale getirecektir. Bunun yanında ayrıca, tabii çelik konstrüksiyon bu çalışmaların içerisinde önemli yer tutuyor. Bilhassa 1999 öncesi yapılan binaların risk analizini yapmaya başladık ve bunları yoğun bir şekilde çalışarak bitireceğiz. Hakkaniyete dayalı bir dönüşümle de sağlıksız yapı stoku ortadan kaldırılacak, yeni yerleşim alanları tespit edilecek, denetimler sıklaştırılacak, bütün bu konularda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
İstanbul dediniz, tabii ki İstanbul burada ayrı bir önem taşıyor. İstanbul’un 39 ilçesinde tüm risk unsurlarını ele alacak şekilde bir harita çıkarttık. Bugün İstanbul’da yaklaşık 1,2 milyon bina ve 5,9 milyon konut bulunuyor. Gördük ki İstanbul’da toplam 220 bin bina ve yaklaşık 1,5 milyon bağımsız bölüm risk altında, bunlardan 300 bininin acil dönüşmesi gerekiyor. Tabii bir de, bugüne kadar yaptıklarımız var.
Hepsinden öte, benim vatandaşımın bir defa devletine inanması lazım, güvenmesi lazım. Yani buyurun, gelin, şu kentsel dönüşümü yaparken, yani muhalefetin “bu kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm” programlarına, propagandalarına kesinlikle aldanmaması lazım. Bakınız ben bir örnek vereceğim şu anda; mesela İstanbul’da ben Burhaniye’de oturuyordum, Üsküdar. Biz orada süratle kentsel dönüşüme girdik; Küplüce’de, Ferah Mahallesinde, yani Çamlıca Cami’nin altındaki bölümlerde bu kentsel dönüşüme başladık ve bizim davetimize icabet edenler binalarını gerçekten yıktırdılar. Biz onlara çünkü kiralarını verdik, vereceğiz dedik, gidin nereyi beğeniyorsanız beğenin, oralara yerleşin ve biz evlerinizi yaptıktan sonra da gelip buralara döneceksiniz. Bize evet diyenler şu anda hallerinden çok memnun, 1’e 5, 1’e 10 fiyatları arttı. Bundan 15 gün-1 ay önce yolumu kestiler; Başkanım, biz yanlış yaptık, benim hemşerilerim…
AHMET HAKAN- Kentsel dönüşüme girmeyenler, değil mi? Bizi de sokun mu diyorlar?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, biz yanlış yaptık, ne olur gelin bizimkileri de yıkın. Tam ben size dediğim zaman bunu yapsaydınız, şimdi sizin binalarınız da bitmiş olacaktı, siz de oralara yerleşmiş olacaktınız. Şimdi, yanlış yaptık, gelin bizim buraları da yıkın. Tabii Belediye Başkanıma da gerekli talimatı verdik, şimdi onlarda da aynı çalışmalar başladı…
AHMET HAKAN- Pişman olma hakları var yani.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii, ama şimdi orada yapılan binaları bir görseniz.
AHMET HAKAN- Biliyorum, çok güzel orası.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Gördünüz mü?
AHMET HAKAN- Tabii tabii, biliyorum.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Peki, bay bay Kemal ne diyordu? Diyor ki benim için; Boğaza nazır binalarımızı yıktı. Ya sorsan Küplüce neresidir, Ferah Mahallesi neresidir, inanın buraları bilmez. Burhaniye neresidir, bilmez. Ve şu anda oradaki binalar, herkes halinden mutlu, memnun ve zemin+3, zemin+4 orada binalar yaptık. Hakikaten yani gören, ya keşke ben de buradan bir yer alabilseydim der, öyle bir hale geldi.
AHMET HAKAN- Bir de çok geniş bir havza orası yani.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Geniş bir yer. Ve şu anda da oranın havası, hele şimdi bir de çevre, peyzaj, ağaçlandırma, bu çalışmalar da bir taraftan devam ediyor ve her geçen gün daha da güzel bir hal alıyor. İnanıyorum ki bitince muhteşem olacak.
Aynı durum şeyde oldu, Kadıköy ile Üsküdar ilçelerinin ortak bölgesi olan yerde, o da tabii çok-çok ilginç bir yer. Orada mesela Kadıköy Belediyesi’yle maalesef uyum sağlanamadığı için orası halledilemedi, kabul ettiler ve sonunda orada da başladı ve orayı da yine bizim Çevre Şehircilik Bakanlığımız üstlendi, yapıyor ve orası da süratle gelişti, inanıyorum ki orası da yine muhteşem olacak.
HANDE FIRAT- İki rezerv şehir var değil mi efendim İstanbul’da? İki rezerv şehir kurulması öngörülüyor, bir takvimlendirme var mı? Bir de, imar affı Anayasaya suçlar arasına girecek mi sorusunu hatırlatmak isterim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi tabii rezerv şehir derken herhalde siz Kanal İstanbul’un sağını-solunu kastediyorsunuz.
HANDE FIRAT- Evet.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Kanal İstanbul’la birlikte o rezerv şehirler meydana çıkacak, o rezerv şehirler meydana çıktığı anda tabii yoğun bir şekilde oralarda konut inşaatları başlayacak ve bu kentsel dönüşümü kabul eden, örneğin Avcılar’dan kabul eden vatandaşlarımıza biz o rezerv şehirlerden yer vereceğiz, onları oralara çekeceğiz.
Ama aynı şekilde mesela bu imar affı vesaire diyorsunuz, yani bu konuyla ilgili de inşallah yeni dönemde Parlamentoyla ilgili, burada zaten Anayasanın aklımda kaldığı kadarıyla 50. maddesi olsa gerek, orada böyle bir…
HANDE FIRAT- Affedilemeyecek suç var.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, yani bunların içerisinde, katalog suçlar denilen, onların içerisinde o da yerini alacak, ama biz onunla daha da köşeye sıkıştıracağız, çünkü bu işin affı-maffı olmaz.
AHMET HAKAN- Efendim, şöyle bir tartışma var, siz rezerv şehirler, oradan oraya alacağız dediğiniz anda herkes şöyle zannediyor: İstanbul zaten çok kalabalık, yeni nüfus mu getirecekler İstanbul’a, yani yeni bir nüfus mu gelecek İstanbul’a?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Ahmet Bey, eğer hatırlarsanız benim Belediye Başkanlığımda İstanbul’a girişi…
AHMET HAKAN- Vize demiştiniz, evet.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Vize demiştim.
AHMET HAKAN- Belediye Başkanlığınız döneminde, hatırlıyorum. Çok tartışılmıştı, tepki de göstermişlerdi size.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çok tartışıldı ve dediler ki; yani siz şehirden şehre gidişi vizeye mi bağlayacaksınız. Şimdi bunlar dünyayı tanımıyorlar.
AHMET HAKAN- Londra’da uygulanıyor.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Londra’da bu uygulanıyor. Londra’da, Londra merkeze giremezsiniz ve adeta vizeye tabi, belli ücrete tabi; bunlarla girersiniz-çıkarsınız. İstanbul, o zaman benim Belediye Başkanlığımda 8 milyondu, şimdi İstanbul yaklaşık 16 milyon oldu, yani katladı. Şimdi o gün bunu söyleyenler şehircilik nedir, göç nedir, bunlardan haberleri yoktu. Ve o gün bizim iddialarımız, şimdi haklılığı getirdi. Eğer bizim o zamanki dediklerimize saygı duyulmuş olsaydı, o günkü planlamalarımız çok daha güçlü olacaktı ve o planlamalar neticesinde de İstanbul’a gelenler; önce iş buldun mu, gerçekten belli bir imkâna sahip misin, akraban vesairen var mı, bu şekilde sorarak gelecekti ve vizeye tabi oldukları için de öyle İstanbul’a herkes giremeyecekti. Ama şimdi öyle olmadı ki, şimdi rahatlıkla herkes İstanbul’a geliyor-giriyor, dolayısıyla da İstanbul’un nüfusu bu rakamlara ulaştı. Ve tabii bir de kaçak yapılaşma çok ileri derecede, bu kaçak yapılaşma da tehdit ediyor. Bunları yaparken de maalesef zemin etütleri yapılmıyor veya yapanlar dikey mimariye özellikle vurgun vuruyorlar, çünkü oradan rant elde edecekler, bunun adı rant ekonomisi ve buna tabii fırsat vermemek gerekiyor.
AHMET HAKAN- Sizin bu söylediğinizden şunu mu anlamalıyız: Bu rezerv şehirler kuracağız dediğinizde İstanbul’a yeni bir nüfus asla gelmeyecek?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Asla asla, tabii. Şimdi rezerv şehir şudur: Yani mevcudu bir yerden bir yere naklederek, o mevcudun da zemin tahlillerini yapıp, oralara müdahale. Şimdi, İstanbul’u bilirsin…
AHMET HAKAN- Oraların seyreltilmesi belki.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İstanbul’u bilirsin, Avcılar aslında sağlam bir zemin değildir, tehdit eden bir zemindir. Yani Avcılar’dan al Beylikdüzü vesaire o taraflara doğru, oralar hep sıkıntılı yerlerdir. Zaten denize yakın bölgeler her zaman için çok-çok sıkıntılı bölgeler.
AHMET HAKAN- Yani oradaki nüfusu rezerv bölgeye taşıdığınızda Avcılar’a yeni bir nüfus gelmeyecek mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hayır hayır, gelebilir, şöyle gelir: Yani siz orada hakikaten bütün zemin etütlerini vesaire yapmak suretiyle sağlam bir zemin Avcılar’da varsa ki vardır, o sağlam zeminde bir yapılanmaya gider ve orada kentsel dönüşümü yaparsınız.
AHMET HAKAN- O zaman seyreltilecek orada nüfus.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- O kadar. Seyreltme zaten şart, onu yaparsak kendimizi sağlama alırız.
FULYA KALFA- Evet, şimdi en önemli gündemimiz deprem dedik, depremin yaralarının sarılması dedik, yayınımıza da zaten bu şekilde başladık. Şimdi dilerseniz Sayın Cumhurbaşkanı, siyasetle devam edelim.
AK Parti’de yüzde 65 oranıyla listelerde en büyük değişimin ve yeniliğin yapıldığını gördük. Bu değişim neden yapıldı, neden ihtiyaç duyuldu böyle bir değişikliğe? Bir de; listelerde göremediğimiz bazı isimler, bu isimleri Kabinede ya da yerel seçimlerde görecek miyiz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi şöyle ifade edeyim: Yani AK Parti’yi biz kurduğumuz günden bu yana hep yenilikten ve gelişmeden yana olduk, biz dinamizmimizi zaten buradan alıyoruz. Ve burada şunu çok açık, net söyleyeyim: Biz sıradan bir parti değiliz, kongrelerimizde hep hücre yenilenmesi adı altında değişimlere gittik. Şimdi bu yenilemeyi Meclis’e de yansıtmak istedik, en az dedik 3 dönem görev yapmış olan arkadaşlarımızdan böyle bir dönüşüm, değişim yapalım dedik…
AHMET HAKAN- İstisna yapmadınız değil mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hayır.
AHMET HAKAN- Üç dönemlikler…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ara vermişse ayrı, ama ara vermemişse değişime gittik.
AHMET HAKAN- İstisnası olmadı yani.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Olmadı ki en yakın mesai arkadaşlarımda dahi bu adımı attık ki sağ olsun hiçbirisi de bu konuda niçin bizi yana koydun, demiyor. Ama hepsinin yeni bir görevi var veya var olan bir görevi var ki bundan sonraki süreçte de bu görevler olmayacak diye bir şey yok. Eğer biz bir dava isek, öyle bakmışsak bu işe, o zaman zaten bugün burada, yarın bir başka yerde bu işi ne yapacağız, yine devam ettireceğiz.
AHMET HAKAN- Bir de herhalde tecrübeyi de esas alıyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii, çünkü siyasi mücadelenin içinde tecrübenin çok çok önemli bir yeri var ve onlarla zaten siyasi hareketi, parti çalışmalarını çok daha önemli bir şekilde sürdüreceğiz.
Tabii bütün bunlara bakarken her seçim bölgesine, her adaya ilişkin kapsamlı değerlendirmelerimiz oldu bu çalışmayı yaparken. Bölgenin nüfus yapısından hassasiyetlerine kadar, kadın ve genç temsiline kadar bütün demografik yapıyı masaya yatırmak suretiyle biz bu seçimleri, tespitleri yaptık. Mesela alt komisyonlarımızın çalışmalarını üst komisyonda değerlendirdik ve nihai karara öyle vardık. Bizim en üst komisyon ki başkanlığımda toplanmıştır ve burada yaptığımız toplantılarımızda da yine bütün elemine edilerek, önümüze gelen tabloyu orada da gözden geçirdik. Karşımızda haritalar ve bu haritaların karşısında demografik yapı, nüfus, seçmen sayısı, bütün bunları tabloya yatırdık ve bütün bunlara rağmen bir atlama olmuşsa gerekirse yine geri döndük. Ha eksiklerimiz, hatalarımız filan da olmuş olabilir, doğrudur, ama hassasiyetle buna dikkat ettik ve tespitlerimizi de buna göre yapmış olduk. Ve bütün bunlara rağmen tabii çok da az olsa bazı hatalarımız bazı illerimizde olmadı değil, oldu.
AHMET HAKAN- Düzeltme şansı yok değil mi onları şimdi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İşte Cuma günü her şey bitiyor zaten.
HANDE FIRAT- Cuma’ya kadar değiştirebiliyorsunuz ama galiba değil mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, ben de yeni dönemde cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanların sayısında bir değişiklik olacak mı? Şu anda milletvekili olan bakanları seçimden sonra içlerinde Kabinede yeniden değerlendirmeyi düşündükleriniz var mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Abdulkadir Bey, sistem böyle bir şeye gerek duyulursa zaten adım atmaya müsait. Ama biz kalkıp da tabii şu anda CHP zihniyetinin yaptığı uygulamayı asla yapamayız, o bizim temel ilkelerimizle de ters.
AHMET HAKAN- Hangi uygulama?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şu anda işte diyor ya hani hepsine bir tane sana, bir tane sana, bir tane sana, derken her birine ne yaptı? Bir cumhurbaşkanlığı yardımcılığı sözü verdi. Bizim o kadar bol keseden atmak gibi bir anlayışımız yok. Biz, devlet nasıl yönetilir, bunu bilen bir hareketiz ve bunu da başarıyla 2014’ten bu yana zaten yaptık, demek ki bir cumhurbaşkanı yardımcısıyla bu iş yürütülüyor. Öbür tarafta da daha önceye gidelim, Başbakanlığım dönemimde 36 bakanla devraldım,
AHMET HAKAN- 36 bakan mı vardı siz devraldığınızda?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Devraldığımızda evet.
AHMET HAKAN- Yani ilk iktidara geldiğiniz zaman.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Başbakanlığım döneminde. Biz onu ne yaptık? Ta 17’ye kadar, hatta 15’e kadar düşürdük, Cumhurbaşkanlığımız döneminde de 17, en son 18 olarak, 17 bakanla işleri aldık tıkır-tıkır da yürütüyoruz. Ancak…
AHMET HAKAN- Bu 36 koalisyon dönemlerinin bakanları.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii. İşte orada da ulufe dağıtıyor. Çünkü onu yanında tutabilmesi, onu yanında tutabilmesi için ne yaptılar? Bol bol devlet bakanlığı ihdas ettiler. Peki, bir işe yarıyor mu? Hayır ya, bir işe yaradığı yok. Şimdi mesela geliyorlar bize teklifler yapıyorlar, isim vermeyeceğim, diyorlar ki, şu kurumu bakanlık yapsak, bu kurumu bakanlık yapsak. Ya o kurum şu anda kurumsal olarak personeliyle, A’dan Z’ye her şeyiyle yürüyor mu? Yürüyor. Niye kalkıp bunu bir bakanlık haline getireceksin? Mesele işin yürütülmesi değil mi? Yürütülmesi. Hatta hatta bazıları diyor ki…
AHMET HAKAN- Buraya bir koltuk lazım demek ki.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Mesel o. Koltuk ver ki sana sadık olsun. Daha da ileri gidiyorlar, Cumhurbaşkanım, size bağlasak. Ya zaten hepsi bana bağlı değil mi? Hepsi bana bağlı. Bunların hepsini de Cumhurbaşkanı olarak yürütmek durumunda değil miyim? Yürütmek durumundayım. Yani burada bir taraftan israf diyorlar, öbür taraftan israf için yeni yollar arıyorlar. Çünkü ulufe dağıtırsan sana sadık olur havasındalar, ama bizim böyle bir derdimiz yok. Bu ülkeye biz bir daha, şimdi işte açık söylüyorum, o karanlık koalisyon dönemlerini, kirli bakanlık pazarlıklarını; meşhur ne oteliydi?
AHMET HAKAN- Güneş Motel.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Güneş Motel sendromlarını yaşatmak istemiyoruz. Bunlar şimdi ne yaptılar? Güneş Motel yerine ya partilerin merkezlerini aldılar veyahut da işte Ahlatlıbel’de, şurada-burada filan yeni yeni yerler ihdas ettiler, oralarda bu pazarlıkları yaptılar. Ama biz böyle şeylerin içerisine ülkemizi sokmadık, sokmayacağız.
Ve israf diyorlar; asla, bizim kitabımızda israf yok. Tam anlamıyla finansın en ideal şekilde yönetilmesinin örneklerini biz verdik. Eğer bunun başarılı şekilde örneklerini veremeseydik, şu deprem felaketinin altıdan kalkamazdık. Eğer biz bugün deprem felaketinin altından rahatlıkla kalkabiliyorsak, finans yönetimini başarıyla yürüttüğümüz için kalkıyoruz. Şu anda biz finans yönetiminde başarılı bir ülkeyiz. Ve birilerinin öyle veya böyle konuşması filan değil, atılan adımlara bakalım.
Bugün göreve geldiğimizde, örneğin 23,5 milyar dolar bizim IMF’e borcumuz vardı. IMF’in temsilcileriyle otellerde konuşan kimdi? CHP’nin yöneticileriydi. Ve biz 23,5 milyar dolar borçla devraldığımız IMF’i 2013 yılında ne yaptık? Sıfırladık ve IMF’i gönderdik. Ve şu anda o masanın etrafında olanlardan bir tanesi de, malum her yılsonu Davos’ta bir araya gelinir, o zaman o da benim yanımda Davos’a gelmişti ve o zamanki IMF’in başında olan zatla orada bir görüşme yaptık. Dedim ki, siz bize memurlarınızı gönderebilirsiniz, ama memurlarınız bize siyaseten akıl vermeye değil, sadece gelir bütçe tahlillerini yapar, alacağı parayı alır, taksitini, gider, ama bize yön veremez, çünkü Türkiye’yi yöneten benim, siz değilsiniz. Ve 2013, bunlarla biz işi bitirdik.
Bakın, ondan sonra kaç kere CHP hep meydanlarda IMF’le ilişkiler tekrar kurulmalı gibi bütün bu propagandaları yaptı. Biz kurduk mu? Kurmadık, kurmayız, asla kimseye de tavsiye etmem, çünkü IMF’e eğer uçkuru kaptırırsanız, yandı keten helva.
Mesela o zaman 27,5 milyar dolar bizim Merkez Bankası döviz rezervimiz vardı, Başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara kadar biz Merkez Bankası döviz rezervimizi yükselttik. Şu anda yine üç haneli rakamlara yeniden döndük, inşallah o rakamları yeniden yakalayacağız. Ama şu anda Merkez Bankamız hamdolsun muhtaç değil, rahatlıkla o da finansı yönetebilir durumda ve bundan sonraki süreçte çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Ama bunlar israf ekonomisinin olmadığı, ama verim ekonomisinin hayatta olduğu bir Kabinenin, bir yönetimin icraatıdır. Ve bizim zaten tezimiz de israf ekonomisi değil, tüketim ekonomisi değil, verim ekonomisidir.
AHMET HAKAN- Yani siz Kabinede bakan sayısının, cumhurbaşkanı yardımcısı sayısının artmasını israf ekonomisi olarak mı görüyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii, bunların hepsi israf ekonomisi. Bakın, biz geldiğimizde kişi başı milli gelir 2 bin 600 dolardı, ama şu anda 10 bin 600 dolara çıktık.
AHMET HAKAN- Kabinedeki sayının azalması bunda etkili mi oldu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Etki tabii. Her bakan şu anda çok çok verimli çalışmaların içerisinde.
AHMET HAKAN- Ha verimlilik açısından diyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabi tabi. Şu anda mesela bizim Ticaret Bakanlığı’nda şöyle ihracatı bir aldığımızda, ihracatta hamdolsun patlamamız var. Yani şu anda 240 milyar doların üzerine çıktık, daha da tırmanıyor, daha da iyi olacak bütün bu zor şartlara rağmen. Ama kamu mali disiplininden taviz vermedik, Türkiye bu şekilde büyüdü, zenginleşti. Biliyorsunuz bizim bir tezimiz var, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme. Şunu yapıyor musunuz? Yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Sağ olsun arkadaşlarımın da Kabinedeki hepsi görevlerine sıkı sıkıya sadıklar.
Bakın, şu depremde arkadaşlarımızı gönderdiğim bölgelerde canhıraş bütün bakan arkadaşlarım yoğun çalışma içerisinde oldular ve o bölgeyi, hepsi evlerini falan unuttular, çalışmalarını yürüttüler. Ve şimdi de kendilerine ikinci bir talimat, ikinci talimat da, her bir arkadaşıma seçim bölgelerinde görevler verdim ve şimdi onlar da o seçim bölgelerini inanıyorum ki hallaç pamuğu gibi atacaklar ve oralardan da gümbür-gümbür inşallah gelecekler.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, ben muhalefetle ilgili noktaya dönmek istiyorum. Muhalefeti kirli bakanlık pazarlığı yapmak, kirli koltuk pazarlığı yapmakla mı suçluyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani bunu zaten halkım zaten suçluyor, yani bu tür pazarlıklar olur mu ya diyor. Şimdi düşünün, bir Ana Muhalefet partisi, bakın Ana Muhalefet partisi, ya Ana Muhalefet partisi yavrucuklarla bir araya geliyor ve bu yavrucuklarla oturup pazarlık yapıyor. Sen ne kadar istersin? 5 tane. Sen?. 10. Sen?.. Daha fazla. Şimdi bakıyorsun hepsine bir de bunların yer bulacaksın, kolay değil. Yer beğendireceksin, kolay değil. Şimdi bütün bu çalışmalarla birlikte seçime gidiliyor. Şimdi tabi 14 Mayıs’ta bütün bu tabloyu göreceğiz.
Bu nedir biliyor musunuz? Bu, bir defa siyasi ahlakın iflasıdır. Bırakın herkes rüştünü ispat etsin ve bu tür bir yolla siyasi mücadele veya demokrasi mücadelesi verilemez ya. Ve şu andaki durumlar da işte kavgalar, gürültüler vesaire vesaire, her şey çıkıyor ortaya.
Temenni ederiz ki, inşallah 14 Mayıs’ta da herkes buradan öyle veya böyle nasibini alacaktır ve Cumhur İttifakı bunlara da en güzel bir siyasi ahlak dersini verecektir.
HANDE FIRAT- Peki efendim, şimdi yeni bir sistem sonuçta seçimde, ittifaklar, D'Hondt sistemi, Cumhur İttifakı kendi logosu, öteki partiler kendi isimleriyle girecekler. Bugün Mustafa Destici’nin bazı açıklamaları oldu.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kimin?
HANDE FIRAT- Sayın Destici’nin efendim 300’den fazla alırdık diye. Bu yeni sisteme göre acaba kendi isim ve logolarınızla girmesi Cumhur İttifakı’nın avantaj mı, dezavantaj mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi tabii onun takdiri bize ait değil. Onun takdirini biz yaparsak, bu defa biz şu anda Cumhur İttifakı içinde yer alan arkadaşlarımıza, liderlere müdahil olmuş oluruz. Şimdi o tabii Cumhur İttifakı içerisindeki arkadaşlarımızın kendi takdiridir. Yani kendi logosuyla girmek veyahut da Cumhur İttifakı içerisinde bizim logomuzun altında girmek hepsi kendi takdirleridir. Şimdi bu konuyla ilgili olarak tabii Cumhur İttifakı’nın ortakları olarak herkes takdirini kullanmış, kendi logosuyla girecek olan kendi logosuyla, yok biz tamamıyla şu anda Adalet ve Kalkınma Partisi’yle beraber bu işi yaparız diyen de bizim logomuz altında bu seçimlere girmiş olacak. Bu bakımdan bizim tabii diğerleriyle, yani Millet İttifakı’yla benzer yanımız hemen hemen hiç yok. İşte sadece malum HÜDA PAR bu konuda bizim logomuzla birlikte giriyor ve beraberce bu seçimi şey yapacağız, Ama tabi mesajlar bakımından diğer şu anda Cumhur İttifakı’nın içerisindeki partilerle de bu ittifakımızı koruyacağız.
AHMET HAKAN- Peki, siz şimdi muhalefeti siyasi ahlak açısından eleştirdiniz ama, siz de ittifak yapıyorsunuz, yani sizin farkınız nedir? Bakanlık pazarlığı yapmıyoruz anlamında mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii, yani bu tür pazarlıklara… Yani seçimi yaparsın, ha seçimden sonra bu noktada hakikaten Kabinede öyle veya böyle birilerine diğerlerinden yer vermek, bu olabilir. Ama bütün bunları yaparken de bir şeye dikkat etmek lazım; nedir? Yani Parlamentoya girebilmişse, biliyorsunuz Parlamentodan seçeceğiniz bir kişi milletvekili olamıyor. Onlara böyle bir yer verirsin. Niye? Sen beraber girdin, böyle bir adım atarsın.
AHMET HAKAN- Siz muhalefeti, ittifakını bakanlık pazarlıkları üzerine bina etmekle suçluyorsunuz yani.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sıkıntı orada.
AHMET HAKAN- Bir şeyi merak ediyorum, şimdi seçime…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani bakanlıktan öte. Ne diyor? Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı, daha da öte yani.
AHMET HAKAN- Sizin eleştiri noktası burası yani.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii. Şimdi bunlar Parlamentoya da giremeyecekler cumhurbaşkanlığı yardımcılığı veriyor ya. Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı verdiği için şimdi partilerin genel başkanları Parlamentoya girme şanslarını da böylece ne yapıyorlar?
AHMET HAKAN- Milletvekili olamıyorlar eğer kazanamazlarsa.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Milletvekili olamıyorlar.
AHMET HAKAN- Ben de tam onu soracağım size, yani siz kazanacağız…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani kazanacaklarına ihtimal veriyor musun?
AHMET HAKAN- Siz kazanacağınızdan emin misiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ne demek? Şu anda bizim bütün yaptığımız, ki bu dönemlerde anketlere şu deprem sebebiyle güven de olmaz ama, bizim bütün anketlerimiz, anketlerimizin dışında şu anda yaptığımız açılış törenleri vesaire, benim her zaman bir tezim var, meydanların dilini herhalde mevcutların içerisinde en iyi bu fakir anlar.
AHMET HAKAN- Ama gördünüz mü meydan şu ana kadar?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Aaa…
AHMET HAKAN- Açılış yaptınız ama, miting yapmadınız.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ama işte bu açılışlar bizim aslında doğal mitinglerimizdir.
AHMET HAKAN- Oradaki meydan.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii.
HANDE FIRAT- O meydan dili ne diyor şu an size mesela?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Meydanların dili bize yürüyün diyor, yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan diyor, şu anda meydanlarda bunu görüyorum. Yani bunu Bağcılar’da gördüm, bunu Pendik’te gördüm.
AHMET HAKAN- Bu 22 yıllık deneyimle söyleniyor değil mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii, yani burada bir tecrübe var.
AHMET HAKAN- Peki, şöyle bir şey var: Siz ilk turda bu iş biter mi diyorsunuz, ikinci tura kalma ihtimalini gözetiyor musunuz, yani o da düşündüğünüz bir şey mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani ben milletimin bu noktada her şeyden önce işi zora sokmadan bitireceği inancındayım ve bu kararlılığı da özellikle gerek Bağcılar’da, gerek Pendik’te, gerek deprem bölgesinde, buralarda gördüm. İnşallah milletim hiç işi zora sokmadan bitirecektir diye inanıyorum.
ABDULKADİR SELVİ- Bayramdan sonra miting yapacak mısınız efendim?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Son ana kadar.
AHMET HAKAN- Yani açılış değil Abdülkadir Bey’in sorduğu…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Açılış da, miting de.
AHMET HAKAN- Miting de yapacaksınız?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii, yani hepsini benim yapmam şart değil, bizim bir kadromuz var. Bu kadronun içerisinde şu anda milletvekili adayı olsun-olmasın, bütün arkadaşlarımın hepsi arazide mitingler yapacaklar, bir taraftan ben açılışları yapacağım ve süreci son ana kadar devam ettireceğiz.
AHMET HAKAN- Abdülkadir Bey’in sorduğu sorunun bir anlamı var, şöyle bir şeyden bahsediliyor: Deniliyor ki hani seçim zamanları Erdoğan meydanlara çıkar, böyle bir seçimin havasını değiştirir, diyenler var.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İşte çıktım.
AHMET HAKAN- Miting olarak.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hayır hayır, açılışlarla çıktım, ama şimdi açılışların dışında miting olayına da inşallah açılışlar dışında yapacağım programlarla çıkacağım.
AHMET HAKAN- Tamam.
ZAFER ŞAHİN- Efendim, şimdi dış dünya da bizdeki bu seçimleri çok yakından takip ediyor, zaman-zaman şöyle yazılar gördük: İşte Türkiye’deki seçimler dünya dengelerini değiştirecek önemde, diye, her gün makaleler yayınlanıyor. Siz, dış dünyanın bizim bu 14 Mayıs seçimlerine olan ilgisini nasıl yorumluyorsunuz, neden bu kadar ilgililer acaba?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bu tabii Türkiye’nin dünyadaki yerini göstermesi bakımından çok önemli. Şimdi AKPM’den bir grup gelmiş, ondan sonra bugün ben onları Binali Bey’e havale ettim, Binali Bey’le görüşsünler dedim, çünkü bizim malum diğer programımız vardı. Fakat Binali Bey dedi ki bana; ya bunlar bizimle otelde görüşmek istiyorlar. Binali Bey, biz Cumhuriyet Halk Partisi değiliz, bunlarla bu tür gelişmeleri otellerde CHP yapabilir, ama bunlar eğer bizimle görüşmek istiyorlarsa… Bak ben, daha önce bunlar geldiler, biz seçim karargâhında bunlarla görüştük. Şimdi de sen bunları partiye davet et, gelsinler partide görüş, otelde ne işimiz var bizim, bizim yerimiz var ya, partimiz var. Gelsinler, partide bunlarla görüşülsün, son durumu bilmiyorum.
Şimdi tabii Türkiye’yle ilgili Batının hesapları var, bakın şu anda Macron’un durumunu görüyorsunuz, Macron’un Çin seyahatinin acaba perde arkası nedir? Amerika’yla olan ilişkilerdeki durum nedir? Şimdi bütün bunlara baktığımız zaman, bakıyorsunuz Macron niçin Çin’e gitti, çok mu muhabbeti vardı? İşte bu soru işaretlerinin cevabını veyahut o dosyanın ara yapraklarında neler olduğunu bu işi inceleyip şöyle bir görmek lazım. Ve bakın Le Pen şu anda Macron’un önüne geçmiş, oradan aldığımız anket sonuçlarını söylüyorum. Nasıl oldu bu? Demek ki bir yerde grafiklerde bir değişim var.
Şimdi Türkiye, bu seçimle beraber Batıya bir mesaj verecek, bu mesajı çok iyi değerlendirmemiz lazım. Bu ülke artık terörle mücadele ederken de, ekonomi politikalarını belirlerken de Batı ne der, diye bakmıyor. Bizim böyle bir derdimiz var mı? Yok. Biz şu anda işimize bakıyoruz. Ve biz savunma sanayinde eğer yüzde 20’den –yerlilik açısından söylüyorum- yüzde 80’e çıktıysak, bu bir başarının adımıdır.
Ve Batı dikkat ederseniz bir şeyi daha söylüyor, nedir o? Erdoğan’a karşı olduğunu söylüyor. Dergilerin adını vermeyeyim, siz de biliyorsunuz bunları. Ve Erdoğan’a karşı aldıkları bu cephe, benim milletime karşı aldıkları cephedir. Benim milletim bu oyunu bozacaktır, 14 Mayıs’ta bozacaktır. Çünkü 14 Mayıs, adeta bir kırılma noktası olacaktır ve bu kırılma noktasıyla da Türkiye’yi yeniden kendi çizgilerine kim çekecekse, onlar onlara mavi boncuk dağıtıyorlar.
Tabii Türkiye’deki seçimleri sadece Batı yakından takip etmiyor, aynı zamanda İslam alemi takip ediyor. İslam aleminden görüştüklerim, Afrika’dan görüştüklerim, hepsi bize 14 Mayıs ne alemde, diye onu soruyor.
İşte bugün Özbekistan Cumhurbaşkanı ile de bir görüşmemiz oldu. Azerbaycan’dan sonra bir TOGG da Özbekistan’a gönderdik arka arkaya. Öyle mutlu, öyle mutlu ki.
AHMET HAKAN- Beğenmiş mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çok beğenmiş. Yani siz diyor, bizim diyor yolumuzu açıyorsunuz. Bize İHA’lar, SİHA’lar gönderdiniz, şimdi de TOGG, bunun kullanımı çok çok güzel, çok çok rahat diyor. İşte buyur ekranda.
AHMET HAKAN- Makam arabası yapsınlar.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Zaten öyle kullanıyorlar. Kendisi de kullanmış, çok da mutlu olmuş.
ZAFER ŞAHİN- Üretim bandının, hatta fabrikanın olmadığı söylenmişti TOGG’un, takip edebildiniz mi bilmiyorum ama, bugün…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Zafer Bey, beyefendiye dedim; ben orada olmayacağım, buyur TOGG’a gel, seni benim Sanayi ve Teknoloji Bakanım orada ağırlasın, fabrikayı sana gezdirsin. Gelemedi ya.
AHMET HAKAN- Kime, Kılıçdaroğlu’na mı söylediniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet. Rifat Beyle gezerse olurmuş…
AHMET HAKAN- Bu görüntüler…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İşte bunlar bugünkü görüntüler, bugün bugün bunlar.
HANDE FIRAT- Rifat Beyle mi gezerse gelirmiş Kemal Bey, öyle mi dedi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öyle demiş.
HANDE FIRAT- Özel bir nedeni var mı bunun?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Anlamıyor musun yani Hande Hanım? Özel nedeni; şimdi Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank…
HANDE FIRAT- Bilgi verecek ya…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Varank benim adıma orada olacak, o tabii onu rahatsız ediyor. Ve fabrikanın yerini bilmiyor, üretime inanmıyor, kime satacaksınız, nasıl satacaksınız? Ya millet sırada, şu anda herkes sırada. Tabii bütün bunlarla beraber dünyadan liderler, şimdi Mirziyoyev rengini bile kendisi seçti.
HANDE FIRAT- Ne istedi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Gemlik mavisi istedi.
AHMET HAKAN- En güzeli kırmızı.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ona da Gemlik mavisi. Onu da hanım istedi. Malum Aliyev kardeşim de, o da TOGG seçti, o da Anadolu kırmızısını seçmişti.
AHMET HAKAN- Kırmızının adı Anadolu kırmızısı mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Anadolu kırmızısı.
ABDULKADİR SELVİ- Kemal Bey’e de bir tane TOGG hediye etmeyi düşündünüz mü efendim, inanmadığınız TOGG burada diye?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Parasını verir, ona göre alır. Şimdi bu dışarıdakilerle olan ilişki farklı. Bunlar nasılsa parası da var, ödemeyi yapar. Biz nasıl ödemeyi yaptıysak, o da yapsın alsın.
AHMET HAKAN- Bir arkadaşım bir mesaj atmış diyor ki; ben bu TOGG işini çok seviyorum, TOGG otomobil edinmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanına söyler misiniz, TOGG alırken kullanılabilecek özel bir kredi düşünüp düşünmezler mi, faizsiz özel bir kredi olabilir mi? Yani yeni evlenenlere dün açıklanan kredi gibi bir kredi düşünülür mü diyor, ne dersiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi arkadaşlarım bu konuyla ilgili de…
FULYA KALFA- Sayın Cumhurbaşkanı, reklamlardan sonra bir cevabını vermek ister misiniz, bir araya gidelim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Nasıl arzu ederseniz.
FULYA KALFA- Aranın ardından Cumhurbaşkanı Özel Yayınımız devam edecek.
…
FULYA KALFA- CNN Türk-Kanal D ortak yayınıyla ekrana yansıyan Cumhurbaşkanı Özel Yayınımız devam ediyor, kısa bir aranın ardından tekrar ekranlarınızdayız.
Sayın Cumhurbaşkanım, tam da Türkiye’nin yerli ve milli otomobili TOGG’u konuşuyorduk. TOGG için özel bir kredi düşünebilir mi sorusunu yöneltmiştik, orada bir virgül koymuştuk, buyurunuz yanıtınızı alalım.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Teşekkür ediyorum. Öncelikle kamu bankalarımız niye var? Elbette TOGG ile kampanya yapma noktasında kamu bankaları için de bu iyi bir fırsat olacaktır. Buradan kendilerine ben çağrıda bulunuyorum. Gerekirse tabii kendileriyle de bir ortak toplantı yapıp, böyle bir zemini oluşturmaları hususunda inşallah bu adımı atmayı ben de düşünüyorum. Nasıl konutta böyle bir imkân hazırladıysalar, yani otomobilde de özellikle TOGG’a yönelik böyle bir adım atılabilir. Tabii şu anda benim bütün endişem; TOGG’un araç yetiştirme noktasındaki durumu ne olur? Talep çok fazla, ama bütün bunlara rağmen öyle de-böyle de olsa, şu anda TOGG’un tüm yönetimiyle başta Sanayi ve Teknoloji Bakanım olmak üzere kendileriyle görüşmeleri yapıp, ondan sonra da kamu bankalarımızı süratle bir araya getirip, çünkü önümüzdeki 7 yılda 1 milyon TOGG inşallah yollarda olacak.
AHMET HAKAN- Bir daha söyler misiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Önümüzdeki 7 yılda 1 milyon TOGG inşallah yollarda olacak. Bu ne demektir? Yani yollarda inşallah TOGG’u görmek bize ayrı bir zevk verecek. Ve tabii bir de, bunları bir de tekâmül ettirmek, yani şu anda tabii bu akıllı araç, bu akıllı aracın yanında güçlü bir motora sahip. Kendileriyle ben doğrusu şunu da konuşmak istiyorum, daha konuşmadım, o da şu: Acaba TOGG’un zırhlısını da yapabilir misiniz?
AHMET HAKAN- Makam aracı olması için.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Makam araçları için olabilir, iş adamları için olabilir, yani bu bir taleptir. Mesela BMW’nin ilk zamanlar böyle bir durumu yoktu, ama daha sonra BMW bu zırhlıyı da yaptı, zırhlıda en ileri olan şu anda Mercedes. O da sürekli olarak onu geliştirmenin, tekâmül ettirmenin hep gayreti içerisinde. Bakıyorsunuz mesela Maybach, önce farklı çıktı, daha sonra Maybach bu zırhlıda bile yeni-yeni geliştirmelerle yeni-yeni adımlar attı. Şimdi TOGG için de buna benzer bazı adımların atılmaması mümkün değil.
AHMET HAKAN- Dünya liderlerine satarsınız.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İnşallah. Şimdi buradan tabii Gürcan Beye seslenmiş oluyoruz, bunun da çalışmasını mesai arkadaşlarıyla yapacaktır diye düşünüyorum.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, ben izniniz olursa tekrar seçim gündemine dönmek istiyorum. Bizde, her seçim için bu seçim kritik seçim denilir. Sizce, bu seçim kritik bir seçim mi? Bu seçimi diğerlerinden ayıran ve kritik yapan fark nedir?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Abdulkadir Bey, tabi parti olarak biz 21 yılda girdiğimiz 15 seçimin hepsini kritik ve önemli gördük. Ve şu anda karşımda olan Beyefendi bu seçimlerin hepsinde mağlup oldu, ama ne yazık ki bütün bu yenililere rağmen doymadı, yine devam ediyor. Gördük ki bu yenilgiler bazılarını demek ki çizgiye çekmiyor.
Şimdi 14 Mayıs seçimleri, bizim Türkiye yüzyılı vizyonumuza ulaşmamız için hayati önemli. Bizim şu anda rakiplerimizden kaynaklanan bir şey yok, yani önemi oradan gelmiyor, önemi Türkiye yüzyılından geliyor. Ülkemizin son 21 yılda elde ettiği kazanımları, yapılan dev eserleri, getirilen hizmetleri heba etmek, yok etmek isteyen bir güruh var. Kim bu? Bu muhalefet. Hiçbir ideali, vizyonu, hedefi olmayan bu güruhun tek vaadi, Türkiye yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirmemize engel olmak; önümüzdeki seçimin farkı ve önemi işte buradan geliyor. İnanıyorum ki vatandaşlarımız da bu seçimlerin önemini kavradı.
Ne diyorlar? İşte hastanelerimizle, şehir hastanelerimizle ilgili kimse gelip de bunlara talip olmasın. Kim diyor bunu? Karşımızdaki aday. Hatta hatta daha da ileri gidiyor, yani bunlar alacaklarını dahi tahsil edemezler diyor. Ya devlette devamlılık esastır, bu ifadeyi bir cumhurbaşkanı adayı nasıl kullanır? Seversin-sevmezsin ayrı bir konu, ama böyle bir alacağı varsa, ihaleyi girmiş almış, bunu belli bir yere kadar getirmiş, tabii ki bunun ödemesini yapacaksın ya. Bir ülkenin güvenilirliği nereden gelir? İşte buradan gelir. Güvenilir olması için de, Ahmet gitmiş Mehmet gelmiş, Mehmet geldiyse ne yapacak, Ahmet’in bıraktığı yerden devam edecek. Ama bunlar, bakıyorsun Ana Muhalefet de, yanındaki Hanım da biz diyor bunları ödemeyiz; diyemezsin bunu. Ben buradan halkıma sesleniyorum, yani devletin devamlılığına leke sürecek, tüm dünyada ülkemizin itibarını zedeleyecek olanlara fırsat vermeyeceğinize inanıyorum.
HANDE FIRAT- Efendim, buradaki endişeniz, bir, kazanımlar, iki, devamlılık, üç, intikam duygusu ya da bir rövanş duygusu, bir de bunun yanında kritik olmasının nedeni acaba milli güvenlik mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi milli güvenlik noktasında dediklerinize katılıyorum. Çünkü ne diyorlar? Terörist başını bırakacaklarmış, Selo’yu bırakacaklarmış; ya bu ülke bir hukuk devleti. FETÖ’nün içerisindeki uzantılarını bırakacaklarmış. KHK’dan suçları olanlar bırakılacakmış. Bu hukuk devletinin hukukiliği nerede? Bunu nasıl diyebilirsin? O zaman demek ki her gücü eline alan, ha ben gücü elime aldım, dolayısıyla şimdi bütün cezaevlerinin kapılarını açtım, açıyorum, herkes serbest.
HANDE FIRAT- Zaten bir genel af isteği sürekli gündeme getiriliyor biliyorsunuz sosyal medyada.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi bunların hepsi oy saikiyle yapılan şeylerdir, yani biz gelirsek işte bunları serbest bırakacağız, onun için oylar bize. Bunu zaten karşımızdaki şahıs kaç kere Meclis kürsüsünden haykırdı, söyledi. Ama biz hukuk devletinin içerisinde bunu oya tahvil etmek için bu tür vaatlerde bulunamayız, bu bir hukuk devletinin ahlaki anlayışına uygun değildir.
ABDULKADİR SELVİ- Siz bir genel af düşünüyor musunuz efendim?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben şu anda cumhurbaşkanı adaylığımı bu genel af üzerine bina etmedim ki. Ama bay bay Kemal buralardan ne elde ederim, bunun gayreti içerisinde, ülkeyi terör örgütlerine teslim etmeye gayret ediyorlar.
Diyarbakır’da 51 yavrumuzun ölümüne neden olan Selo değil mi? Ve şimdi bu 51 yavrumuz bunlar Kürt kardeşlerimiz, evlatlarımız değil miydi? Zaten Selo’nun kendisi aslında Kürt değil, Zaza’dır. Ama ne yapıyor? Kürt evlatlarımızın da bu ölümü üzerinden kendisine bir rant devşirmeye çalışıyor. Sokağa döktü ve 51 Kürt yavrumuz öldürüldü, hatta araçla üzerinden çiğneyerek geçtiler. Ve bütün gerçekler ortadayken, maalesef şu anda bakıyorsunuz bay bay Kemal de, Meral Hanım da, diğerleri de bunları dışarı çıkarmak için bu tür vaatlerde bulunuyorlar. Aynı şekilde FETÖ’yle ilgili vaatleri de var. Nitekim şu anda listelerine de zaten bu tür isimleri koydular, koyuyorlar.
ZAFER ŞAHİN- Efendim, tam o noktada listeler konusunda şimdi daha önce sizin Başbakanlık yaptığınız hükümetlerde görev almış isimlere de yer verdiklerini görüyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yani daha önce bu kişilerle ilgili yaptıkları çok ağır eleştiriler de var, ama bugün gelinen noktada CHP listelerinde yer aldıklarını görüyoruz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Zafer Bey, şimdi sen zaten ifade ettin. Daha önce bunların söylediği bu sözler, şimdi o denli hakaret eden, bırak bakan olmayı milletvekili dahi olamaz dedikleri kişi şimdi ne yaptılar? Listelerinde en uygun yerlere koydular. Aynı şekilde diğer birkaç kişi için de bu tür ifadeleri var. Ama şimdi en uygun yerlere yerleştirdiler. Şimdi bunlar diyelim ki bize ihanet ettiyse, şimdi demek ki ihanet sırası onlarda, onlara da gereken ihaneti yapacaklardır, yani onlardan farklı bir şey bekleyemezsiniz. Bizim de onlardan zaten beklediğimiz bir şey olmadığı gibi de, biz gitmek isteyene zorla dur demedik, demeyiz ve kapıyı açtık, çünkü bunlar dış mihrakların siparişiyle bir araya gelen kuklalar.
ZAFER ŞAHİN- Efendim, şimdi beyannamenizde gençlerle ilgili çok dikkat çeken vaatler vardı. Özellikle işte genç isimlere de yer verdiniz listede, o da dikkat çekici.
İşte bu gençleri 10 gigabyte internet, teknolojik alımlarda yine sağlanan avantajlar, bunların bir devamı gelecek mi? Çünkü Türkiye’de uzunca bir süredir şu tartışılıyor: Deniliyor ki, gençler Türkiye’yi terk ediyor, Türkiye’de durmak istemiyor. Buna ilişkin ben değerlendirmenizi merak ediyorum.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Zafer Bey, bunların hepsi yalan. Şimdi Türkiye yüzyılı için doğru adımlar seçim beyannamesi 2023, bakın bu sadece şu anda bizim.
AHMET HAKAN- Biraz fazla kalın.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, çok detay, teferruatlı, ama bir de bunun tabii özeti var, bu da özeti.
HANDE FIRAT- 500 sayfa zaten diğeri.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bu demektir ki, sizlere de birer tane hediye etmemiz lazım. Arkadaşlar, ihmal etmeyin, hem detay olandan, hem özetten. Bu tabii kimin dersini iyi çalıştığının da en güzel ifadesidir.
Şimdi burada biliyorsunuz gençler konusunda bizim tabii yola çıkışımızda o zaman yaş sınırı neydi? 30’du, yani 30 yaş seçme-seçilme yaşıydı, sonra bu 18’e kadar indi. Ama biz bir ara müdahale yaptık. Ara müdahalemiz neydi? 25. Fakat dedik ki, bu yetmez, biz gençlikle ilgili adımımızı seçme-seçilme olarak 18’e indirelim ve verdiğimiz mücadelede neticeyi aldık, seçme ve seçilme yaşı 18 oldu. Ve bu konuda da ilk neticeyi alan biz olduk. Mesela şimdi bu seçimde adaylarımızdan bir veya iki tanesi 18 yaşında.
AHMET HAKAN- 18 yaşında genç bir kızımız var, onu gördüm sosyal medyada, Nisa Alptekin değil mi?
HANDE FIRAT- İzmir’den.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bir de kızımız var.
AHMET HAKAN- Bu Nisa Hanım kızımız.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Onun dışında bir de kızımız var.
AHMET HAKAN- Başka bir kızınız daha var?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet evet. Şimdi bunların tabi… Mesela bir tane de bizim iyi bir yüzücümüz var, o da 19 yaşında ve Galatasaray Üniversitesi’nde başarılı bir öğrenci…
AHMET HAKAN- Kadın yüzücü değil mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yok yok, bir de erkek olan var.
AHMET HAKAN- Erkek yüzücü.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii. Ve şimdi bunlar 30 yaş altı bizim şu anda 25 adayımız mevcut. Projelerimiz hazır; kamuya işe alımlarda sınavlardaki başarı sıralamasını esas alarak bu konudaki tereddütleri de gideriyoruz. Aslında pek çok alanda işe alımlarda bu yöntemi zaten biz şu anda uyguluyoruz. Her yıl on binlerce gencimiz ve engellimiz bu şekilde işe başlıyor.
AHMET HAKAN- Mülakat dediğiniz...
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi ona geliyorum. Mülakatların sebebi de, kurumların ihtiyaçlarına en uygun insan kaynağına erişme gayesidir. Gereksiz tartışmaların içine düşmemek ve gençlerimizin kafasında herhangi bir soru işareti bırakmamak için zorunlu bazı alanlar dışında başarı sıralamasıyla işe alımı esas haline getireceğiz. Üniversite öğrencilerimizin aldıkları ilk bilgisayar ve cep telefonundan vergiyi kaldırıyoruz.
Aile kurumuna özel önem veriyoruz, bunun için de gençlerimizi aile kurmaya teşvik ediyoruz. Yeni evlenen çiftlere iki yılı geri ödemesiz 48 ay vadeli 150 bin lira faizsiz evlilik kredisi vereceğiz, bunun için aile ve gençlik bankası kuracağız.
AHMET HAKAN- Adı da bu mu olacak?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet. Kaynağı soracaklar ya, şimdi biz keşfini yaptığımız doğal gaz ve petrol gelirleriyle kurulacak bu banka ile gençlerimizi her alanda destekleyeceğiz.
AHMET HAKAN- Doğal gazın gelirini mi bu bankaya aktaracaksınız?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Gelirinden. Şimdi bunun uygulamasını dünyada mesela örneğin Norveç yapıyor. Norveç belli bir oranı tamamıyla geleceğe, yani gençliğe ayırıyor, onu başka yerde kullanmak yok, onu gençlik için bloke ediyor. Kendi işini kurmak isteyen gençlerimizin hibe ve teşvik programlarıyla yanlarında olacağız. Gençlerimiz hayal kursunlar, onların hayallerini gerçekleştirecek iktidar görev başında, bu Cumhur İttifakı’dır. Ve şartların zorluğu, imkânların kıtlığı onları korkutmasın, biz her şart altında gençlerimizin yanındayız, destekçileriyiz.
Ben uygulamanın başında olan bir insan olarak konuşuyorum. Karşımdaki bay bay Kemal’in uygulamada yeri neresi? Onun yeri geçmişte biliyorsunuz SSK’ydı. SSK’yı ne hale getirdiğini ah rahmetli Savaş Ay hayatta olsa da tekrar anlatsa. Ne hale getirdi SSK’yı biliyorsunuz. Ve onun o batırdığı, bitirdiği felaket olan o SSK’yı biz tamamıyla ele aldıktan sonra bütün bu hastanelerimiz pırıl-pırıl oldu, şehir hastaneleriyle ayrı bir devrim yaptık, eğitim hastaneleriyle ayrı bir devrim yaptık. Ve şu anda dünya bizim bu hastanelerimizi gördüğü zaman diyorlar ki, gerçekten takdire şayansınız. Hatta hatta birçok ülke üst düzey kendi hastalarını bize gönderiyor.
HANDE FIRAT- Yabancı hastalar.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani şu anda Ankara’da mesela bizim gerek Etlik, gerek Bilkent, bu iki tane şehir hastanemiz muhteşem. Ve her ikisinin de şu anda yatak sayısı itibariyle olsun, odalarıyla olsun örnek bir durumları var. İstanbul’da Çam Sakura Hastanesi muhteşem. Eğer şu kovid döneminde Çam Sakura’mız olmasaydı, Murat Dilmener Hastanemiz olmasaydı, Pakize Öz Hastanemiz birisi Avrupa, birisi Asya yakasında olmasaydı bizim işimiz çok zordu, ama onlarla biz bu zorlukları atlattık. Ve Türkiye’nin şu anda 19 ayrı yerinde şehir hastanemiz var ve bunu da daha da yaygınlaştıracağız, her büyük şehre bir defa bir tane şehir hastanesini kuracağız. Şimdi Cumartesi günü inşallah Kocaeli Şehir Hastanesini açıyoruz.
AHMET HAKAN- Bitti, yani bitmiş hastaneyi açıyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet evet, bitmiş, şu anda hasta alımına başladı. Ardından İzmir hazır şu anda, İzmir’i açacağız. Bütün bunlarla beraber bu şehir hastanelerimizi de yaygınlaştıracağız. Bay bay Kemal bilmez, yap-işlet-devret’le bunları açıyoruz ve yap-işlet-devret’le de bu hastanelerimizi yapıyoruz. Mesela bizim şimdi bütün bunların dışında bir de eğitim araştırma hastanelerimiz var, onlar da ayrı bir özelliğe sahip. Adeta böyle şehir hastanelerimizin diyebilirim ki bir alt segmenti, bunlarla da; çünkü insana değer vermedikten sonra bu işi nasıl başaracaksınız?
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, bu kamuya alımlarda mülakatı kaldıracağınızı açıkladınız, gençleri bu çok ilgilendirdi. Gençler soruyor, bu ne zaman başlayacak diye.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hangisi?
ABDULKADİR SELVİ- Kamuya alımlarda mülakatı kaldıracağınızı açıkladınız, bu ne zaman başlayacak?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani şu anda tabii ki bugün-yarın bu denilmez. Ne zaman? Seçim bitecek, seçimden sonra inşallah yeni dönemde yeni planlamayla bunun adımlarını atmış olacağız. Burada zaten biz bu ülkeyi yine gençlerimizle büyütüp kalkındıracağımıza göre, bir kez daha buradan söylüyorum, biz gençlerin çağının adeta biz misafiriyiz.
HANDE FIRAT- Peki efendim, ev hanımı, bir de çünkü aile koruma kalkanı var. Yani hiç çalışmamış, ama emekliliğinin yolunu açacaksınız. Bunun nasıl bir şartı olacak, nasıl emekli olacaklar? Bir de, ailede mutlaka bir kişi istihdam edilmiş olacak, çalışmayan kalmayacak. Yani Türkiye genelinde bir tarama yapılacak o zaman, ev kadınları için özel bir şart mı ortaya konacak ve bunun kaynağı ne olacak tabi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Hande Hanım, bir defa aile koruma kalkanı programımız aileyi güçlendirmeye yönelik yenilikçi mekanizmalarımızdan sadece biri. Esasen biz bu programın ilk aşamalarını zaten başlattık, şimdi daha kapsamlı, daha kuşatıcı, daha etkin ve daha derli toplu bir şekilde programı genişletiyoruz, büyütüyoruz.
Programın yeniliklerinden biri, ev hanımlarının emekliliğine destek vermek olacak. Gençler öncelikli olmak üzere her aileden en az bir kişiye iş imkânı sunacağız. Siz zaten dersi çalışmışsınız, biliyorsunuz.
HANDE FIRAT- Evet. Dün yayın vardı da efendim, ben hızlı okuma yaptım o yüzden. Birlikte yaptık, birlikte yapacağız başlıklarınıza kadar biliyorum o açıdan.
AHMET HAKAN- Bu ne demek, yani bir evde mutlaka bir kişi çalışacak mı demek istiyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet.
HANDE FIRAT- İşsiz olmayacak yani.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi biliyorsun ben az 3 çocuk diyorum, bu demektir ki ailelerde de çocuk sayısı artacak, onların bir de geleceğini ne yapmamız lazım? Teminat altına almamız lazım. Dolayısıyla eğitiminden istihdamına, evliliğinden çocuk bakımına kadar her alanda ailelere maddi katkı vereceğiz. Amacımız, aile yapımızı, aile birlikteliğini ve evlatlarımızı korumak.
HANDE FIRAT- Diyelim ki, ben hiç çalışmadım hayatımda, ama emekli olabilecek miyim? Çalıştım ama, hani hiç çalışmadım, ev hanımıyım diyelim komple.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi ev hanımlarına yönelik bu tür yine aynı şekilde planlarımız var, bunlarda da biliyorsunuz ev hanımlarının sigortalılığı konusunda da atacağımız adımlar olacak.
HANDE FIRAT- Bu çok önemli de, gerçi hani gene kadın çalışsın tabii.
AHMET HAKAN- En çok çalışan insanlar ev hanımları aslında.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii şimdi ev hanımlarının emeklilik primlerinin bir kısmını devlet olarak biz ödeyeceğiz.
HANDE FIRAT- Bir şey sorabilir miyim kadın demişken? Şimdi aile kurmak çok önemli, ama kadına şiddet de çok önemli. Son dönemde özellikle işte açıklamalar nedeniyle…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani şimdi sen kadına şiddeti tersten yaklaşarak bu soruyu soruyorsun.
HANDE FIRAT- Hayır, düz yaklaşıyorum, sizin ben bakış açınızı da biliyorum, orada geri adım yok, diye yazdığınızı da biliyorum. Ama 6284 demediğiniz için, özellikle orada çünkü o kanunun adı geçmiyor, 6284’ten geri adım yok değil mi Sayın Cumhurbaşkanı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi aile bizim bir defa kutsalımız, değerimiz, bu kurumun korunması önceliğimiz. Anayasal değişiklik bile yapacak kadar bu konuya biz sahip çıkıyoruz. Aile yapımızı, kadınları ve çocuklarımızı korumak için her türlü mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz, bu alandaki kazanımlardan geri gitmek mümkün değil. Bizim mücadelemiz, ailenin ve kadınların haklarından geriye gidiş olarak gördüğümüz sapkın akımlardır. Yani LGBT gibi sapkın akımların ülkemizde varlık göstermesine, milletimize dayatılmasına izin vermeyeceğiz. Biz bunları yaparken bay bay Kemal sadece yalanlarla kadınları kandırmaya, milleti aldatmaya çalışıyor. Özellikle Kemal Efendi, kadın haklarını savunmaya önce kendi parti teşkilatlarında tacize, tecavüze uğrayan kadınların haklarını savunmakla başlayabilir. Şu anda kaç tane acaba bayan milletvekili adayı var, bir araştırın bunu da. Bakın bakalım AK Parti’nin kadın milletvekili sayısıyla mukayesesi kabil mi? Tacizci, tecavüzcü CHP Teşkilatı’ndan olunca, bunların ağzını bile bıçak açmıyor. Partisindeki taciz, tecavüz olaylarını örtmek için gösterdikleri çabanın 10’da 1’ini kadın hakları için göstermeyenler, bu konuda onlar bize zaten söz söyleyemez.
ZAFER ŞAHİN- Efendim, çalışma hayatına ilişkin çok merak edilen birkaç konu var, öncelikle ben de bir EYT’li olarak teşekkür ederim, yılların sorunu olan EYT çözüldü. Hatta şu an Fransa’da mesela emeklilik yaşı yükseltiliyor ve sokaklar karıştı, biz EYT’yi çıkardık.
Efendim, özellikle BAĞ-KUR’lular diyor ki; ya bizim prim gün sayımız neden daha fazla, yani onlar prim gün sayılarında bir indirim bekliyorlar emeklilik için, böyle bir talep söz konusu.
Kamudaki taşeronların kadroya geçmesiyle ilgili seçimden sonra bir düzenleme olabilir mi?
Bir de efendim; siz aslında bu konuyla çok yakından ilgileniyorsunuz, bu 2019 yerel seçimlerinden sonra belediyelerden atılan sözleşmelilerin, işçilerin durumu söz konusu.
Ben iletmiş olayım, seçimden sonra bunların durumuna ilişkin bir düzenleme var mı, olur mu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Zafer Bey, öncelikle biz bıraktığımız yerden yola devam ederiz. Bu ülkede çözülmedik hiçbir sorun bırakmadık, bırakmayız. Adaletsiz bir yere, haksız bir şekilde bu belediyelerden atılmış olan vatandaşlarımızı tabii ki göreve getirmeyi ancak biz başarırız. Çünkü biz onlara yapılan bu zulme hiçbir zaman duyarsız kalmadık, bundan sonra da kalmayacağız.
Yani BAĞ-KUR vesaire, bütün bu meselelerde, taşeron meselesinde hatırlayın, o sorunu da biz çözdük. Ama bunlar geldiler, bütün bunları maalesef çok daha zor duruma soktular. Ne dedi; kimse işten atılmayacak, böyle bir durum olursa, bizzat gelsin beni bulsun dedi. Ne oldu? Bu kadar insanlar işten atıldı. Günlerce gittiler, haftalarca gittiler, belediyelerin önünde gösteriler yaptılar. Bunlar tekrar işe alındı mı? Bay bay Kemal bunları görmedi mi? Televizyon ekranlarında biz bunların hepsini izledik. Bu işten atılan vatandaşlarım, bunların çoluğu-çocuğu haftalarca, aylarca aç susuz kaldılar ve bunların bir kısmını biz tabii devlette işe de aldık, ama bunlar hiç bunları yeniden belediyelerde işe almadılar. Bizim inşallah iktidarımızla bu işin çözümünü yine biz getireceğiz. Biliyorsunuz ardından tabii 2024 yerel seçimi de geliyor ve bu yerel seçimde de inşallah bu ülkede bütün mağdurlar gibi, CHP mağdurlarının da kimsesi biz olacağız.
FULYA KALFA- Sayın Cumhurbaşkanı, az önce sağlık yatırımlarından bahsettiniz, şimdi bir başka yatırım da savunma sanayi yatırımları hız kesmeden devam ediyor bu yoğun gündemde. Sadece mesela 1 haftada peş peşe adımlar atıldı, onları bir hatırlatayım, mesela TCG Anadolu, İMECE uydusunun hazır olması gibi bu yatırımlar sürüyor. Yeni projeler yolda mı, öncelikle bir onu soralım?
Bir de, yakın dönemde bu uygulamalardan, bu adımlardan rahatsız olan Batı, örtülü ambargolar uyguluyordu, gelinen bu noktada aşıldı mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şeyden önce bizde tabii proje bitmez, hele-hele savunma sanayinde bu projeler hiç bitmeyecektir. Niye? Dünyadaki gelişmeler ortada, işte Rusya-Ukrayna olayı ortada. Ve bu ülkenin hayallerini bir-bir gerçekleştirecek adımları peş peşe atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz. Tabii bütün olay araç-gereç meselesi değil, bunları tetikleyen, bunları güçlendiren mühimmat konusudur. Şimdi aracı yaparsınız, gereci yaparsınız, ama mühimmatınız yoksa tabii aracın olması hiçbir işe yaramaz. Ama bütünüyle bunların mühimmatını da yaparsanız, bunun da üretimini gerçekleştirirseniz, o zaman tabii karşı tarafa güç gösterisinde çok daha rahat bulunursunuz. Biz, başardıklarımızı “yapılamaz, edilemez” diyenlere inat başardık, işte TOGG, bunun en güzel örneği.
Şimdi mesela Altay tankı inşallah önümüzdeki günlerde aynı şekilde Savunma Bakanlığımıza teslim edilecek, şimdi Altay tankı sıradan bir olay değil. Ve bu arada da tabii bizim Almanlardan aldığımız bu Leopardlar, onların tamir, bakım, onarım şeyiyle ilgili çok ilginç olay şu: Mesela Adapazarı’nda Bay Kemal’in eleştirdiği, adeta işte Katar’a sattılar dediği, böyle bir şey yok. Tam aksine Katar, burada BMC’ye ortak olmuştur yüzde 49, yüzde 51 bizim. Ve orada Adapazarı’ndaki o tamir-bakım fabrikası, bizim yeni bir yatırıma gerek duymadan süratle oradaki fabrikayla bütün tankların tamir-bakımı orada yapılıyor. Bu bizi çok ciddi bir avantaja geçirdi, niye? Yeni bir yatırıma girmiyorsun, mevcut yatırımı bu konuda destekliyorsun.
Şimdi TCG Anadolu. Bir tane terbiyesiz çıkmış, güya o da yani askeriyenin içinden çıkmış birisi, kalkıyor TCG Anadolu’yla ilgili en ağır hakaretleri yapıyor. Bu adam, aynı zamanda teröristlerle iç-içe olan bir adam ve tek yıldızı da takmış, böyle ahlaksız birisi. Şimdi tabii hangi yapının içinde? Nerede olacak? CHP yapısının içerisinde. Zannediyorum aday da yapmadılar herhalde sonunda. Şimdi bütün bunlarla beraber, şimdi biz TCG Anadolu’yu şu anda ordumuza teslim ettik ve gezdim, gördüm ve üzerinde de, bakın şu anda insansız hava araçları şu anda üzerinde. Bu insansız hava araçlarının dışında helikopterler üzerinde ve bütün bunlar buradan iniş-kalkış, her şeyi yapabilecekler. Bunlar bizim dünya standardında çok daha farklı bir yere gelmemizi sağladı. Şimdi…
AHMET HAKAN- Bu gemi çok mu önemli, yani savunma sanayinde önemli bir aşama mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii.
AHMET HAKAN- Neden?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şundan: Şimdi bu gemiyle, mesela şimdi Bayraktar, TB3, SİHA, Kızılelma ve HÜRJET, hafif taarruz uçaklarımız buradan iniş-kalkış yapabilecek. Şimdi siz, yani hani Barbaros için ne derlerdi; denizlerin nesi?
AHMET HAKAN- Fatih’i.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kaptan-ı Deryası, Fatih’i derlerdi. Şimdi bu bizi denizlerde çok-çok güçlü bir noktaya taşıyor. Sen şimdi diyelim ki buradan gidemediğin-ulaşamadığın yerlere bununla ulaşacaksın.
Şimdi biz yeni bir adım daha atıyoruz inşallah, o da görüşmeleri yapıyoruz ve bunun bir misli büyüğünü daha inşallah inşa edeceğiz. Şimdi bu bizim kendi tersanemizde üretildi, yapıldı…
HANDE FIRAT- Uçaklar inip-kalkabilsin, F16’lar için mi? Daha büyük derken, yani şimdi…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şu mevcutlar, mevcutlar.
HANDE FIRAT- Tamam, anladım.
AHMET HAKAN- Yani siz o zaman daha çok teknolojide şu anda savunma sanayide kullanılan türde SİHA’lar için bu gemiyi…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet-evet, yalnız onlar değil, mesela bunların içine tank da girebilecek.
AHMET HAKAN- Tank da girebiliyor?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii, alt katında bunun tankların girebildiği yer var ve bunda şimdi yaklaşık 1400 personel var. Böyle rastgele, sıradan bir şey değil. Çıkmış bir tane ukala bir şeyler söylüyor, aldatmışız…
AHMET HAKAN- Ne diyor, ben görmedim onu. Siz niye o kadar mesele yaptınız onu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ya şimdi ismini verirsek adam şöhret olur.
AHMET HAKAN- Hayır hayır, ne demiş? Ben görmedim gerçekten.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Programdan sonra ben söylerim sana. Şimdi ya bunlar cidden yapabildikleri, ortaya koyabildikleri zaten bir eserleri yok. Yani şu eseri görüp de buna eleştiri getirmek, kınama getirmek yenilir-yutulur bir şey değil.
AHMET HAKAN- Herkesin, bu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin elinde olacak, gurur duyması lazım yani, evet.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Gurur duyması lazım. Şimdi TCG Anadolu ile dünyanın her köşesinde askeri ve insani operasyon üreteceğiz. Egemenliğimiz için bundan daha önemli ne olabilir? Yani sen Akdeniz’e, o mavi denizlere bununla çok daha rahat açılacaksın.
AHMET HAKAN- Mavi vatan açısından.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Mavi vatan aynı şekilde. Şimdi biz bunun, yani şunun boyu 220 metre falan, böyle bir yapıda. Hele hele içerisini gezdiğiniz zaman hijyeniyle, her şeyiyle pırıl pırıl ve gerek baş, gerek yan, sağ-sol falan hepsinde bütün denize, havadan, denizden hepsine bir hakimiyeti var, böyle bir gemi bu. Ama bunlar bunlardan da anlamaz konuşuyorlar. Gurur duy ya. Sen Erdoğan’ı sevmeyebilirsin, Hulusi Akar’ı sevmeyebilirsin, ama hiç olmazsa…
HANDE FIRAT- Ama bu ordunun ve millete kalacak.
AHMET HAKAN- Milletin malı.
HANDE FIRAT- Bu bakış açısını nasıl görüyorsunuz? Yani böyle sanki işte sizi sevmeyen gemiyi de sevmiyor, böyle bir durum olur mu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hande Hanım, biz cebimize koyup da bunu bir yere götürecek değiliz ya. Biz bu millete, bu orduya, bu devlete bu eseri hamdolsun ihalelerini de yaptık, her şeyini yaptık bitirdik ve bizden sonraki nesillere emanet edeceğiz.
Uçaklarımız aynı şekilde, insansız hava araçlarımız aynı şekilde. Hele hele şurada şu Kızılelma, şu, bu Kızılelma var ya bu, düşünün 32 bin fitte operasyona hazır ve bu insansız. Ve herhangi bir tehdit, dehşet, şu-bu falan buna vızıltı. Ben gurur duyuyorum, yapanlarla gurur duyuyorum. Allah rahmet etsin, Özdemir Ağabeyimizle gurur duyuyorum, oğullarıyla gurur duyuyorum. Çünkü biz Başbakan sıfatıyla daha henüz o görevi almamıştım, seçimi kazanmıştık, Amerika’ya seyahate gittim ve oğul Bush’la görüşmeyi yaptım. Oğul Bush’la görüşmeyi yaptığımda dedim ki; bize söz verdiniz, terörle mücadelede bize insansız…
HANDE FIRAT- Predator istiyordunuz o zaman.
AHMET HAKAN- İnsansız hava aracı.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yok yok, insansız hava aracı. Predatorden bir şey olmaz zaten, İHA’lardan…
HANDE FIRAT- İHA’lardan, tamam.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ve Condoleezza Rice’ı çağırdı dedi ki; niye vermediniz, hemen 48 saat içerisinde Türkiye’ye İHA vereceksiniz. İHA, SİHA değil. Ve İHA’yı aldık, ama 48 saat. Allah rahmet etsin Özdemir Bey bunu hemen evlatlarıyla beraber adımı attılar ve İHA’nın üretimine girdiler. Ardından SİHA, ardından Akıncı ve ardından da işte Kızılelma. Şimdi bununla adamlar iftihar etmiyor. Niye? İşte Erdoğan’ın döneminde bu yapıldı diye. Ya siz yapın, biz de sizi alkışlayalım.
Bugün CHP’nin elindeki belediyelerde, büyükşehir belediyelerini kastediyorum, acaba Türkiye’nin iftihar edeceği bir eserleri var mı? Yok. Ya şunu da biz yaptık diyebilecekleri bir eserleri var mı? Tutun şöyle köprülerden, ne bileyim bütün viyadüklere varıncaya kadar var mı? Ya biz Marmaray’ı yaptık, onun önünü kesmeye çalıştılar. Avrasya Tüneli’ni yaptık, onun önünü kesmeye çalıştılar. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaptık, onun önünü kesmeye çalıştılar. Tabii başaramadılar, çünkü biz buna fırsat vermedik.
AHMET HAKAN- Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi var şu anda yürürlükte. Benim bu seçim beyannamenizde dikkatimi çekti, revize edeceğinizi söylüyorsunuz, yani eksiklikleri neler, hangi başlıklarda revizyona gideceksiniz? Yani bunun için neden seçimden sonrasını bekliyorsunuz? Neden eğer bu eksiklikler tespit edildiyse, saptandıysa hemen bir an önce ona göre aksiyon almıyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Ahmet Bey, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemimizin uygulamadaki başarısını son 5 yılda güçlenen siyasal ve ekonomik istikrarda gördük. Tabii afetlerle müdahalede, terörle mücadelede ve daha birçok alanda önemli adımları yeni sistem sayesinde atabildik. Elbette sistem gerektiğinde dönüşüme, değişime, restore etmeye açık, aksayan ya da eksik kalan yerlerini hızla tamamlamak da bizim görevimiz. İlk dönemdeki tecrübelerimizin ışığında sistemi daha ileriye taşıyacak adımları atmakta tereddüt etmeyeceğiz, çünkü bu dinamik bir süreç. Bu dinamik süreci de aynı şekilde gelişmelere göre bizim elden geçirmeye ve nerede ne gibi eksiklerimiz oldu, bunları giderme bizim zaten yapıcı üslubumuzun bir…
AHMET HAKAN- Yani siz o zaman 5 yıllık süreci bir deneyim olarak görüyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- 5 yıl olur mu? 2014’ten alacan.
AHMET HAKAN- O süreci baştan itibaren.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bunların hepsi tabii üzerinden geçtiğimiz süreç. Eksikler nelerdir, atılması gereken adımlar nelerdir, bütün bunları yaşayarak, bilerek bizim uygulamaya koymamız lazım.
AHMET HAKAN- Tespit ettiniz mi eksikleri?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii, bunların hepsi belli, yani eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, tarımda, dış politikada ne gibi eksikler var, bunların hepsi önümüzde. Siz de zaten şimdi bunları gözden geçirdiğinizde bazı tespitleri yapacaksınız.
HANDE FIRAT- Sistemin içinde mesela, yani ben şöyle algıladım onu da çok da o yüzden onu soruyorum: Yasamanın daha güçlendirilmesi, bu mudur? Kanun özgürlüğü anlayışla yenilenmesi. Belirli sayıda vatandaşın kanun teklifi verebilmesi ve Anayasa Mahkemesi’ne iptali için başvurabilmesi, mesela bu kaç, bunu belirlediniz mi? Mesela partilerin kapatılmasını Meclis iznine bağlamak da dahil olmak üzere, bunların yanı sıra Seçim Kanununu da yenilemekten bahsediyorsunuz çünkü. Bunların yanı sıra, mesela Fuat Oktay’ın bir çalışması vardı, 1 yıl kadar sürdü, orada birtakım eksiklikler belirlenmişti efendim, onlarda mı hayata geçecek, yani bu böyle ciddi bir paket mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi burada tespitler nelerse, bu tespitlerin hepsini her bakanlık şunu da yaparsak daha isabetli olur. Şimdi bunların hiçbirisi aslında bizim hükümet sistemimizle ilgili değil, aslında bunlar bizim demokratik reform önerilerimiz. Ve bu demokratik reform önerilerimizi aynı zamanda da biz toplumun sivil toplum kuruluşlarıyla da görüşerek, bu alanda söz sahibi olan bütün akademisyenlerimizle de görüşerek, paylaşarak bu adımları atma fırsatını bulacağız ve bunun için de geniş alanımız var.
FULYA KALFA- Evet, aslında süremizin de sonuna doğru geliyoruz, müsaadenizle teröre de bir mutlaka değinmek istiyoruz. Terör örgütleri FETÖ ve PKK’nın bu seçime ilişkin sürekli açıklamalar yapması ve sizin karşınızdaki adaya destek çağrılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi biz eskiden beri HDP’yi terör örgütünün Parlamentodaki uzantısı olarak gördüğümüzü ve HDP eşittir PKK demek olduğunu söyledik, söylüyoruz. Tabii şu anda terör örgütüne müzahir parti cumhurbaşkanı adayı çıkarmayarak masadaki yedinci ortak olduğunu ne yaptı, ilan etti. Dolayısıyla artık terör örgütü de o masanın ortağıdır. Masada söz sahibi olan bir örgüt elbette oranın geleceğiyle ilgili açıklama yapacaktır, argo bir tabir olacak ama, racon kesecektir.
Terör örgütleri bu açıklamaları yaparken, soruyorum, acaba CHP ne yapıyor? Kandil’den terör örgütüne destek gelirken, terör örgütünün Parlamentodaki uzantısına destek gelirken acaba CHP yöneticilerinden birinin de çıkıp, adıyla, sanıyla ifade ederek PKK’yı, YPG’yi, HDP’yi eleştirdiğini gördünüz mü? Hayır. CHP’den bir ses çıktı mı? Hayır. Masanın etrafındakilerden bir ses çıktı mı? Hayır. Maalesef CHP ve masa ortakları HDP’nin ve terör örgütü PKK-YPG’nin bölücülük ve Türkiye düşmanlığı üzerine kurulu gündemine kesinlikle teslim olmuştur. Türkiye’nin muhalefet partilerinin durumu gerçekten içler acısı. Halka kendilerini kabul ettiremeyince terör örgütlerinden medet umar hale geldiler.
Terör örgütüdür, kiralık katildir, kullanışlı aparattır, kim parasını verirse onun emrine girer. Ama siyasi partilerin terör örgütlerinin kucağına düşmesi utanç vericidir. Kandil’den destek alacaksın ve 14 Mayıs seçimine hazırlanacaksın. Milletim bu oyunu bozar, ne bu ülkeyi bu çapsız muhalefetin eline bırakır, ne de terör örgütlerini söz sahibi eder. İnanıyorum ki, 14 Mayıs’tan sonra CHP’ye gönül vermiş gerçek vatansever vatandaşların da partilerini terörist sevicilerin elinden kurtaracaktır.
HANDE FIRAT- Efendim, net bir şekilde bir daha onun yanıtını alabilirsek, yani bir şekilde işte ifade ediliyor, çok net söyleniyor, bazıları çıkıyor kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkları açıklayın diyor. Öcalan’a özgürlük söz konusu olabilir mi bu ülkede?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi bunu AK Parti olarak bize soruyorsanız, böyle bir şey olamaz. Ama şu anda Ana Muhalefete sorarsanız, Ana Muhalefet olabileceğini zaten açıkladı, hem terörist başıyla ilgili açıkladılar, hem de Selo’yla ilgili açıkladılar; bizim kitabımızda böyle bir şey yok. Yani bunca insanı öldüreceksin, bunca insanın kanına gireceksin, ondan sonra da kalkıp buna özgürlük diyeceksin. Böyle bir şey olabilir mi ya?
AHMET HAKAN- Şöyle bir şey var efendim: Şimdi Kandil’de terör baronları birtakım açıklamalar yapıyorlar, yani işte diyorlar ki, Erdoğan’ın gitmesi lazım, bizim açımızdan çok önemli bu, tarihi bir seçim. Bu Cumhur İttifakı ortadan kalksın, Erdoğan gitsin diyorlar, peş peşe böyle video açıklamaları en tepedeki terör örgütünün baronları. Şimdi biz diyoruz ki mesela, Cumhuriyet Halk Partisi, Kemal Kılıçdaroğlu, ya siz kimsiniz böyle açıklamalar yapıyorsunuz, siz teröristsiniz. Bizim hani Erdoğan’la, evet, bir mücadele veriyoruz, ama size ne oluyor demesini bekliyoruz mesela, bu tür çağrılarda bulunuyoruz. Oradan da deniliyor ki; biz terör örgütü şeflerini muhatap almayız kardeşim, yani niye onları muhatap alıp onlara cevap yetiştirelim. Bu yaklaşım hakkında ne düşünüyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani bu yaklaşımı, tabii sizin gerçekten iyi niyetli bir yaklaşımınız, ama böyle bir yaklaşımı…
AHMET HAKAN- Benim değil, onların.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hayır hayır, sizin iyi niyetli bir yaklaşımınız soru şekliyle de olsa.
AHMET HAKAN- Buyurun, buna bir cevap verin demek diyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii. Şimdi HDP’ye ve dolayısıyla PKK’ya neler vaat ettikleri tek tek ortaya dökülüyor. Şimdi mesela ben demin söylediğim gibi, niçin gidip Parlamentoda görüştüler de parti merkezlerine gidemediler?
AHMET HAKAN- Bunu niye anlamlı buluyorsunuz, bu soruyu soruyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şundan dolayı anlamlı buluyorum: Çünkü partiye gittikleri zaman bir açıklama yapmaları lazım, bu açıklamayı yapmadıkları gibi ha Parlamentoda bu işi kapalı kapılar arkasında ne söylediler? Mesela içlerinden üst düzeyde bir yönetici sıfatı yok ama, bir kadın çıktı garip garip şeyler söyledi. Örneğin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracaklarmış, bunun yerine işte inanç bilmem ne…
AHMET HAKAN- Seçim beyannameleri bu.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hayır hayır, şimdi bunu özel görüşmelerinde de orada bunları görüşmüşler.
AHMET HAKAN- CHP görüşmesinde?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet.
HANDE FIRAT- CHP, bunu kabul etmiş mi ki?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kabul etti veya etmedi, şimdi kadın bu açıklamayı yapıyor. Peki, sen CHP olarak bununla ilgili, “hayır, bizim böyle bir düşüncemiz yok, biz Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıramayız” demedi. Ve bütün bunlarla, “din ve ahlak dersleriyle alakalı olumsuz bir yaklaşımları var” diyemedi. Ve PKK, HDP ne derse onu yapmaya amade bir bay bay Kemal var şu anda. Onun için terör örgütünün dağ kadrosundan bile yedili masaya bay bay Kemal’e destek açıklamaları yapıldı. Bu ifadelerini okuduğunuz kişi, geçmişte CHP’ye alenen söven, hakaret eden kişidir. İşte bay bay Kemal böyle biri. O sadece partisindeki tecavüzcüleri, tacizcileri korumayı bilir. PKK’ya, FETÖ’ye, terör örgütlerine umut verir, başka çaresi yok.
Şimdi bakalım bay bay Kemal’e; Allah aşkına ya, ne başarısı var bu adamın? Genel Müdürlük yaptığı SSK’yı batırmış, Genel Başkanı olduğu partiye tek bir seçim kazandıramamış. Aldıkları birkaç belediye, orada da işlerin yürümediğini cümle alem biliyor. Böyle bir partinin ülkeyi terör örgütüne teslim etme pahasına iktidara gelme ihtirası bir defa trajikomiktir. Ve 14 Mayıs’ta ben sevgili vatandaşlarımdan, milletimden bunlara yol vermeyeceğini görüyorum. Ve el ele vereceğiz ve inşallah yeni bir süreci güçlü bir parlamentoyla milletimle beraber yürüteceğiz.
FULYA KALFA- Peki, şimdi ben ilk soruyu Hande Fırat’a vermiştim ilk sözü, süremizin de sonuna geldik Sayın Selvi.
ABDULKADİR SELVİ- Bir soru var onu söyleyeyim, önemli ama çünkü konuyla ilgili.
FULYA KALFA- Tamam, siz söyleyin. Son söz de Hande Fırat’ta olacak.
Buyurun.
ABDULKADİR SELVİ- Sayın Cumhurbaşkanım, HDP’li Sırrı Sakık, Sayın Kılıçdaroğlu’na bir çağrı yaptı, dedi ki; kapalı kapılar ardında verilen sözlerin kamuoyuna deklare edilmesi gerekir, dedi, bu söze henüz bir cevap gelmedi. Siz, kapalı kapılar ardında bir pazarlık yapıldığını düşünüyor musunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Abdulkadir Bey, bu düşünülmez mi? Kesinlikle orada bir pazarlık yapıldı ve bunu kendi partilisi dahi bilmiyor. Hadi açıklayın, niye açıklamıyorsunuz? Açıklayamadılar, açıklayamazlar, çünkü açıkladıkları anda taşlar yere dökülecek. Teröristlere umut verenlere ben inanıyorum ki benim milletim de iktidarı vermeyecektir.
FULYA KALFA- Peki, çok teşekkürler. Hande Fırat, sizin de son sorunuzu alalım, buyurun.
HANDE FIRAT- Efendim, anmış olalım, rahmetli Mehmet Ali Birand, çok da hoş sorardı bunu, onu da anmış olayım, Allah rahmet eylesin.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Amin.
HANDE FIRAT- Gazeteci olsaydınız, bu seçimin manşetini ne diye atardınız? Yarın gazete çıkacak ve bu seçimin manşetini siz belirleyeceksiniz, ne olurdu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hande Hanım, ben gazeteci değilim ki, bana siyaseti sor. Şimdi bu soruyu ben size sormam lazım, Ahmet Beye sormam lazım, manşeti nasıl atarsınız?
AHMET HAKAN- Biz her gün atıyoruz zaten.
HANDE FIRAT- Bugün de sizden alalım mesela.
AHMET HAKAN- Ben bir siyasi soru sorabilir miyim?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Atabilecek mi?
HANDE FIRAT- Atabilirsiniz efendim, buyurun.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Türkiye yüzyılı başlıyor.
FULYA KALFA- Peki, bu da o zaman bu manşetle birlikte de yayınımızın sonuna geldik efendim. Çok teşekkür ediyoruz Sayın Cumhurbaşkanı, tüm sorularımızı yanıtladığınız için. Efendim, CNN Türk-Kanal D ortak yayınında Cumhurbaşkanı Özel…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ama bir şeyimiz var, yarın Malatya’dayız, Cuma günü Şanlıurfa’dayız…
AHMET HAKAN- Diyarbakır’daymışsınız.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Pardon, doğru. Pazar günü Şanlıurfa’dayız ve Cumartesi günü Kocaeli’ndeyiz. Durmak yok, yola devam.
FULYA KALFA- Evet, son cümle de bu oldu. Efendim, çok teşekkürler bizleri izlediniz bu saatlere kadar. Herkese iyi akşamlar diliyorum.
Hoşça kalın.