Birleşmiş Milletler’de Yaptıkları “Afrika’da Kadınların Ve Kızların Güçlendirilmesi” Temalı Konuşma

25.09.2018

Değerli Hanımefendiler,

Kıymetli Birleşmiş Milletler Temsilcileri,

Sevgili Konuklar,

Hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum. Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurul açılışı vesilesiyle New York’ta sizlerle buluşmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Afrika ülkelerinden First Lady ve temsilcilerin katıldığı böyle bir toplantıda Afrika’yı konuşmak benim için mutluluk verici. Zira Afrika, Türk halkının dost ve kardeş bildiği çok özel bir coğrafyadır. Afrika’dan yükselen her ses, Türkiye’de yankılanmaktadır.

Bugüne kadar 30’a yakın Afrika ülkesini ziyaret ettim. Her birinde Afrika’nın renkli kültürüne hayranlık duydum. Doğusuyla Batısıyla, Sahraaltıyla her biri birbirinden zengin özellikler taşıyor.

Dünyadaki yaygın algının, oryantalist klişelerin aksine Afrika oldukça dinamik bir kıta. Fakat ne yazık ki bütün bu zenginliğine rağmen, yoksullukla özdeşleşmiş yekpare bir Afrika algısı var. Irkçı rejimler, sömürgeci yönetimler, özellikle son birkaç yüzyılda Afrika’nın bütün dinamizmini alıp götürdü. 20.yy. Afrika için kayıp bir yüzyıl oldu.

Fakat biz, Türkiye olarak 21.yy’ın Afrika’nın çağı olacağına inanıyoruz.

2005 yılında başlattığımız Afrika açılımı, STK’larımızın, işadamlarımızın gayretiyle yeni diyalog mekanizmaları geliştirerek devam ediyor. 2002 yılında sadece 12 Büyükelçiliğimiz bulunan Afrika’da, bugün 41 Büyükelçiliğimiz faaliyet gösteriyor. Önümüzdeki dönemde Büyükelçiliklerimizin sayısının 50’ye çıkarılması öngörülüyor. Afrika ülkeleri de ülkemizin ilgisine kayıtsız kalmıyor. Ankara’daki Afrika Büyükelçiliklerinin sayısı 10’dan 33’e yükseldi.

Bu ilişkiler çerçevesinde, ticaret ve yatırım, eğitim ve kültür, teknoloji transferi, kırsal ekonomi ve tarım, enerji ve ulaştırma gibi alanlarda projeler hayata geçiriyoruz. Üzerinde titizlikle durduğumuz bir konu da, Afrikalı kadınların ihtiyaçlarıdır.

Çünkü inanıyoruz ki, -Mandela’nın dediği gibi- “Kadınlar yoksulluğa mahkûm olduğu ve küçük görüldüğü sürece insan hakları özüne kavuşamayacaktır.”

Yeni bir Afrika var etmenin ön şartı, kadınların durumunu iyileştirmektir. Nitekim, Birleşmiş Milletler’in 2063 için ortaya koyduğu Afrika ajandası da bunu teyid ediyor.

Kadınlar, Afrika’nın yüzde 50’sinden fazlasını oluşturuyor. Kadınların yüzde 80’i ise, kırsal alanda yaşıyor. Kırsal alandaki kadınların ve genç kızların dezavantajlarının çok fazla olduğunu söylemeye sanırım gerek yok. Yarıdan fazlası temel okur-yazarlıktan yoksun olmanın yanı sıra, çocuk yaşta evlilik iki kat daha fazla. Altyapı eksiklikleri sağlık ve eğitim imkânlarına ulaşmayı zorlaştırıyor.

Dünyada önlenebilir sebeplere bağlı ölümlerin yüzde 62’sini Afrikalı kadınların oluşturduğunu biliyoruz. Bu gerçekten çok çarpıcı bir rakam! Tek bir hayatın bile telafisi yokken, dünya Afrikalı kadınları bu kadere mahkûm edemez!

Afrika’nın desteğe muhtaç kadınları için yapacaklarımız, onlar için bir lütuf değil, bizim insanlık vazifemizdir. Çünkü insan hakları bölünmez bir bütündür. Hakların bir bölümü herhangi bir sebeple elden alınırsa, insan hakları kavramı meşruiyetini kaybeder.

Kimi Afrika ülkelerinde kadınları aile içi şiddete karşı koruyacak kanun dahi olmadığını biliyoruz. Hukuki engeller kalkmadan toplumsal adalet sağlanamaz.

Birleşmiş Milletler Raporları her üç kadından birinin, hayatının bir döneminde aile içi fiziksel ve cinsel şiddet yaşadığını gösteriyor. Keza 130 milyon genç kız ve kadının, kadın sünnetine maruz kaldığı biliniyor. Kadın sünnetinin ne tıbbi, ne de dini gerekçesi olabilir.

Bütün bu sorunlarla mücadele etmenin yegâne yolu ise, eğitimdir. Yalnızca kadınların değil, erkeklerin de eğitime tabi tutulması, yanlış geleneksel algıların empoze ettiği tutumların değişmesi gerekir.

Ekonomik kaynakların, kadın üzerinde tehdit ve kontrol aracı olmaktan çıkması icab eder. Tarım faaliyetlerinde çalışan yüzde 60 kadın oranının, ne yazık ki  yüzde 13’ten azı toprak sahibidir. Bu her şeyden önce bir adalet sorunudur.

Afrika ziyaretlerim sırasında nice kadınla temas ettim. Nice özgün fikre sahip olduklarını biliyorum.

2015 yılında Etiyopya’ya yaptığım bir ziyaret sırasında çaresiz hastalıklara yakalanmış kadınlardan oluşan bir sivil toplum kuruluşunu ziyaret etmiştim. Bir masanın etrafında toplanmış takı yapıyorlardı. Sonradan öğrendim ki, günlük bir dolara yaptıkları takılar Batılı ülkelerin pahalı butiklerinde misli misline fiyatlara satılıyor.

Türkiye’ye dönünce, Dışişleri Bakanlığımızın yetkilileri ve sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelerek adil bir pazar anlayışı ile bir merkez kurmaya karar verdik. Afrikalı kadınların yaptığı el sanatı ürünleri, kar amacı gütmeden satacak ve gelirini onlara ulaştıracaktık. Çok şükür ki, kurduğumuz Afrika El Sanatları Pazarı ve Kültür Evi, üç yıldır Ankara’da faaliyet gösteriyor.

Türkiye, Afrika’nın hak ettiği refah seviyesine ulaşması için elinden geleni yapıyor. Özellikle kadınlar için bölgeden bölgeye değişen ihtiyaçlara göre planlamalar yapıyoruz. Temel ihtiyaçların giderilmesi, sosyal statünün güçlendirilmesi ve ekonomik durumun iyileştirilmesi şeklinde üç temel hareket noktamız var.

Temel ihtiyaçlar, barınma, sağlık, eğitim, beslenme, su kaynaklarına ulaşım, savaş, terör ve şiddet mağduru kadınlara destek projeleri ile şekilleniyor.

Sosyal statünün güçlendirilmesi, kadın derneklerinin ve ilgili resmi kurumların desteklenmesi ile sağlanıyor.

Ekonomik durumun iyileştirilmesi ise, üretim sektörlerinde ekipman ve eğitim desteği, meslek edindirme ve üretim tesislerinin kurulması ile projelendiriliyor.

Bu çerçevede, Nijer’de kurduğumuz Anne Çocuk Sağlığı ve Rehabilitasyon Merkezi, Kamerun’da beş Kadın Sığınma Evi, Madagaskar’da Kadın Mesleki Eğitim Merkezi gibi projeler yapılanların sadece birkaç tanesidir. Sadece TİKA, 2017 yılı içinde 30 binden fazla tıbbi muayene ve 3000’den fazla ameliyat gerçekleştirmiştir.

Hulasa, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da, Afrika’nın kadınlarına destek vermeye devam edeceğiz.

Biz inanıyoruz ki, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası toplum olarak Afrika’ya vereceğimiz her destek, insanlığa yaptığımız yatırımdır. Meyvesi de, hepimize huzurlu ve barışçıl bir dünya olarak geri dönecektir.

Bu düşüncelerle, yaptığımız bu buluşmanın, Afrika için bir sinerji oluşturmasını diliyorum. Kadınların güçlendiğini, genç kızların tebessüm ettiğini görmek, Afrika’nın geleceği adına bir umut olacaktır.

Toplantımıza katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla!