Akademisyen, İşkadını ve Sanatçılarla İftar Programında Yaptıkları Konuşma

11.06.2018

Değerli hanımefendiler,

Kıymetli dostlarım;

Hepinizi en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum. Davetime icabet ettiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Sonlarına yaklaştığımız Ramazan-ı şerifinizi tebrik ediyorum.

Şairin deyimiyle, ‘Ramazan bir ruh şölenidir. Tabiatüstü bir ziyafet, bir gök sofrasıdır.’ Bu kutlu ayda, maddi hazlardan sıyrılarak manevi hazlara yöneliriz. Ruhumuz derinleşip arınır. İyilik duygusu kanatlanır. Rabbim bu güzel ayı, tüm yönleriyle idrak etmeyi nasip etsin.

Ülkemizin çok kıymetli akademisyenleri, işkadınları, yazar ve sanatçıları ile birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sizler, Türkiye’nin fikir ve ruh mimarlarısınız. Bilime, ekonomiye, sanata kattıklarınız, bu toprakların en kıymetli mahsülü!

‘Kadınlar bilirim ülkeme ait,

Yürekleri Akdeniz gibi geniş,

Soluğu Afrika gibi sıcak’ diyor ya şair Erdem Bayezid. Biz de, kadınlar biliyoruz; zekaları, sezgileri, alın teri ve hisleriyle tüm toplumu aydınlatan, geleceğe ışık tutan! Anadolu’nun, Mezopotamya’nın, güzel İstanbul’un kadınlarını biliyoruz.

Toplumların yeniden inşasında, ortak değerlerin yüceltilmesinde başrolün kadınlara düştüğüne inanıyorum. Bu nedenle kadınlarımızın karar mekanizmalarında etkin şekilde yer alması, son derece önemli. Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadın oranı, ne yazık ki yönetim mekanizmalarındaki kadın sayısı ile orantılı değil. Bu dengeyi sağlamak için hükümetimiz var gücüyle çalışıyor.  

Şunu samimiyetle ifade etmek isterim ki, Ankara’da, kadınların toplumsal hayatta hak ettiği yeri alması konusunun her daim savunuculuğunu yapan bir siyasi irade var. Öyle sanıyorum ki, Türkiye tarihinin en reformist iktidarı ile karşı karşıyayız.

Üstelik yerleşik kalıplarla mücadele etmenin hiç de kolay olmadığını, hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Toplumsal kabuller, alışkanlıklar, cinsiyet adaletinin önünde engel teşkil ediyor. Buna rağmen, bugüne kadar devrim niteliğinde adımlar atıldı.

‘Haydi Kızlar Okula’ projesini yaptığımız dönemde, aileleri tek tek ikna ettiğimizi hatırlıyorum. Özellikle Güneydoğu’da kız çocuklarının eğitim alması adına yerleşik kalıpları yıkmak için çok mücadele ettik. Nihayetinde, temel eğitimde kız çocuklarının okullaşma oranı, erkeklerle eşitlendi çok şükür.

Bundan sonra da, önümüzde uzun bir yolculuk var. Yeni bir bakış açısı, yeni bir felsefe ile yolumuza devam edeceğiz inşallah. Eğitimin kalitesini artırmak, değişen ihtiyaçları gözetmek durumundayız. Bilim, teknoloji, matematik, mühendislik gibi alanlarda kızlarımızın yer alması, gelecekte iş gücüne katılımlarının sağlanması adına son derece önemli.

Tüm bunları yaparken, kadınların özel sorumluluklarını, toplumsal hayatta yer almanın önünde bir engel olmaktan çıkaracak ihtiyaçları belirlemeliyiz. Nitekim doğum ve süt izni, yarı zamanlı çalışma hakkı, hükümetimizin bu alanda yaptığı önemli düzenlemelerdir.

Bir insanın yetişmesi için gerekli şartların tesisi, tüm ilerleme kriterlerinin üstünde bir konudur. Bazen gelişmişlik parametreleri, çocuk, kadın, aile gibi, hayatın ana unsurlarını gölgede bırakacak düzeyde itibar görüyor.

Oysa, çocuğa, insana nitelikli bir yatırım yapmadığınız bir dünyada, başka alanlarda ilerlemeniz zaten mümkün değil. İşte bu nedenle, babalara, çocukların yetişme sürecindeki rollerini yeniden hatırlatacak, kadınlarımızı ev-iş hayatı ikileminden kurtaracak bir düzeni tesis etmeliyiz.

Değerli misafirler;

Tüm bunları hep birlikte başaracağız. Sivil toplumun, akademinin, iş dünyasının, sanatçının parçası olmadığı bir toplumsal hareket, bir yönüyle eksiktir. Edebiyattan, müzikten, sanatın inceliklerinden beslenmeyen bir gelecek, ruhsuzdur.

Kuracağımız toplumsal düzen, sadece rakamlarla ifade edilen değil, toplumun ruh zenginliğini ortaya çıkaran bir yapı olmalıdır. Bu bağlamda, akademisyenlerimize, sanatçılarımıza, bilim insanlarımıza büyük görevler düşüyor. Mesleki donanımlarını, kadın olmanın getirdiği özgün bakış ile birleştirince, inanıyorum ki çok daha nitelikli bir toplum haline geleceğiz.  

Son 16 yıldır ülkemiz çok büyük engellere rağmen, her açıdan büyüdü, gelişti. Şimdi Türkiye’nin yeniden inşa sürecinde, ince işçilik dönemine girildiğini düşünüyorum. 2023’e kadar, bu gelişim sürecini daha rafine bir noktaya taşımak için ortak kararlılık şarttır.

Bu toplumun ruh köklerini açığa çıkarmak, coğrafi, ekonomik, beşeri potansiyelini değerlendirmek, hepimizin çabası ile mümkündür. Bu noktada desteklerinizi esirgemeyeceğinizi biliyorum. Eğitimden sağlığa, çevreden sanata pek çok alanda yapmak istediğimiz projeler var.

Bu vesile ile, şu günlerde aktif şekilde yürüttüğümüz ‘sıfır atık’ projesi konusunda da, alanlarınıza uygun desteklerinizi rica ediyorum. Çevre hepimizin ortak yaşam alanıdır. Atıkların kaynağında ayrıştırılarak çevreye zararının minimize edilmesi ilkesi ile yürütülen proje, döngüsel ekonomiye de bir katkıdır. Evlerden, fabrikalardan başlayıp, belediyelere uzanan atık yönetimi meselesi, inşallah bu proje ile çözülecektir.

Değerli misafirler;

Türkiye böylesine geniş çaplı ve köklü bir kalkınma ivmesini yakın zamanda bir daha kolay kolay yakalayamaz. Bu fırsatı birlikte değerlendirip, yol kazalarını birlikte tamir ederek, Türkiye’yi bir üst lige taşıyalım.

Atıl, durağan bir devlet ve bürokrasi yapısı, artık tarihe karıştı. Şu anda toplumdan gelecek her türlü sese kulak veren bir devlet aklı var. Sanattan akademiye, iş dünyasından eğitim camiasına, üretilecek tüm projelerin karşılık bulacağı bir iklim var.

Yapacağımız işbirliği, hem kadın dayanışmasının hayata yansıması, hem de ülkemize, insanlığa yapacağımız katkı adına umut olacaktır. Bu topraklara atacağımız fikrî, zihnî tüm tohumlar filiz verip, varlığımız dev bir çınara dönüştüğünde, insanlığın onun altında gölgelendiğini bilmek, ne güzel bir duygu!

Bu düşüncelerle, hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyor, yaklaşan Ramazan Bayramınızı en içten duygularla tebrik ediyorum. Nicelerine hep birlikte, sağlık, huzur ve mutluluk içinde ulaşmayı diliyorum. Teşrifiniz için tekrar teşekkür ediyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum.