Değerli hanımefendiler, beyefendiler,
Kıymetli misafirler;
Hepinizin ramazan-ı şerifini tebrik ediyor, bu mübarek ayın rahmet, bereket ve huzurundan en iyi şekilde nasiplenmeyi diliyorum.
Rabbimizin bir hediye olarak sunduğu bu mağfiret ayı, bağışlanmaya vesiledir. Ruhun ve bedenin arınmasına fırsattır. Çünkü Ramazan, bütün ibadetlerin yatağıdır. Kuran en çok bu ayda okunur, namaz en çok bu ayda kılınır. Böylece ruh, rafineleşir, yüklerinden kurtulur.
Nasıl ki namaz vaktin, zekat paranın yönetiminde bir disiplin aracıysa, oruç da nefisle mücadelenin yöntemidir. İnşallah, bu bir aylık nefis mücadelesi, tüm yıla yayılarak hayatımızı manevi bir disiplin altına alır.
Ramazan, aynı zamanda, köklü bir geleneği, zengin bir kültürü bize yeniden hatırlatan iklimdir.
‘İftar topu aksedince İhsâniye'den
Seslendi ezanlarım, Süleymaniye'den!
Altında ve üstünde yanıp bin kandil
Nûr indi civâra Nûruosmaniye'den!’
Arif Nihat Asya bu dizeleriyle, Ramazan’ın mekanlara üflediği ruhu fark ettirir. Yahya Kemal ise, bize öyle bir Ramazan anlatır ki, top gürlediğinde, kerpiç evleri nasıl nurlu bir neşenin kapladığını, tâ içimizde hissederiz. Eski İstanbul, eski Ramazanlar artık birer nostalji olsa da, orucun, ibadetin neşvesi her dönemde canlıdır. Yeter ki, ruhumuzu ona açalım ve beslenelim.
Değerli misafirler;
Kadın ve Demokrasi Derneği KADEM, yine anlamlı bir proje vesilesiyle bizleri bir iftar sofrasında buluşturdu. Görmediğimiz dostları gördük, hasret giderdik. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.
Kadınların güçlendirilmesi için nitelikli projeler üreten KADEM, ‘Geleceğe işbaşı’ projesi ile, devletimizin himayesindeki kızlarımıza yeni ufuklar açtı. Geleceğe işbaşı projesi, sivil toplum-kamu işbirliğinin güzel bir örneğidir.
42 evladımız, bilişim teknolojileri, tıbbi sekreterlik, muhasebe gibi alanlarda iş sahibi oldu. Bu somut çıktı, projenin geleceği adına da umut vaat etmektedir. Bu vesile ile, projeye katkı veren tüm kurum ve kuruluşları, sponsorları tebrik ediyorum. Bu projenin, KADEM’in tüm temsilciliklerinde de aktif biçimde uygulanmasını, diğer STK’lara örnek olmasını diliyorum.
Gençlerimizi, özellikle de kız evlatlarımızı güçlendirerek hayata hazırlamak, geleceği inşa etmektir. Kadınları güçlü bir toplum, sağlam olur. Çünkü cinsiyet adaletinin yerleştiği bir toplumda, adaletin tüm kazanımları mevcuttur. Çok şükür bu konuda ülkemizde gelişmekte olan bir farkındalık var. Kadınlarımız tüm alanlarda 15 yıl öncesine göre çok daha iyi bir durumda. Hükümetimizin vaadi, 2023 yılında kadınların işgücüne katılım oranını %41’lere çıkarmaktır. Bu, toplumsal hayata, siyasete, iş dünyasına, kadın duyarlılığının, zekasının, sezgisinin taşınması demektir.
Dünyanın, kadınların muktedir yüreğine ihtiyacı var. Ne yazık ki, siyasi ve ekonomik mücadeleler, yerküreyi bir ateş topuna çevirmiş durumda. İç savaşlar, işgaller, katliamlar, ruhlarımızın üzerinde ağır bir sıklet oluşturuyor. İnsanlığın emaneti Kudüs, uluslararası hukuka aykırı biçimde gerçek sahiplerinin elinden alınmaya çalışılıyor. Böylesi bir zulüm, ancak vicdanlı yüreklerin cesur mücadelesi ile aşılabilir.
Kadının ve erkeğin birbirini tamamladığı, aklın ruhla buluştuğu, teorinin pratikle bütünleştiği bir dünya inşa etmek durumundayız. Ne mutlu ki Türkiye, bu potansiyele sahiptir. Toplumumuzda bu yönde büyük bir değişim, farkındalık ve dinamizm var. Biraz daha fazla cesaret, özgüven ve erdemle, inşallah yerkürede vicdanın sesi olmaya devam edeceğiz.
Gençlik yıllarımdan bu yana toplumsal hayatın içindeyim. Sivil toplum kuruluşlarından siyasi partilerin kadın kollarına, aktif bir mücadelenin parçası oldum. Kadınlarımızla diz dize göz göze, önümüze çıkan tüm engelleri aşarak çalıştık, çabaladık. Türkiye’nin kalkınma mücadelesinin içinde yer aldık. Türkiye son 15 yılda birçok alanda kendini aştı. Rakamlarla sizleri yormak istemiyorum. Aldığımız mesafe hepimizin malumu.
Üstelik bu süreçlerde darbelerle sınandık. Söz darbeden açılmışken, tarihimizde kara bir leke olan 27 Mayıs’ın yıldönümünde rahmetli Adnan Menderes’i rahmetle ve minnetle anıyorum. Rabbim bu ülkeye bir daha 27 Mayıslar, 15 Temmuzlar yaşatmasın.
Değerli misafirler;
Geçmişe dönüp baktığımda, iyi niyetli küçük çabaların aynı nehire akarak büyük bir çağlayan oluşturduğunu görüyorum. Ne mutlu ki, bu çağlayan dünyanın mazlumları için de âb-ı hayat oluyor. Myanmar’a, Pakistan’a, Afrika’ya gittiğimde bunu hep hissettim. Rabbim, bizleri böylesi güzel işlere memur etti. Ey Rabbimiz! Bundan sonra da katından indireceğin her hayra muhtacız!
Değerli dostlar;
Dünyanın sizlerin merhametine, cesaretine, ferasetine, gücüne ihtiyacı var.
Kendilerine ekmek uzatanlara ‘Beni tekrar acıktırmayacak bir ilaç verir misin?’ diyen Suriyeli çocukların bize ihtiyacı var. Son nefesini ‘sizi Allah’a şikayet edeceğim’ diyerek veren Gazzeli çocukların üzerimizde hakkı var!
Şu basit gerçeği unutmayalım; tüm dünya zulme seyirci! Türkiye dışında mazlumların sesine kulak veren yok! İslam dünyasının bu büyük sorunlarına baktığımızda, Müslümanlar neden birlik olamıyor diye hayıflanıyoruz! Emin olun biz külliyen birleşirsek, tek vücut olursak, İslam dünyasının da birleşme umudu artar. Birlikte yapabileceğimizi düşündüğümüz şeyler, yekvücut olmanın bir adım ötesinde!
Yeter ki farklılıklarımızı zenginlik sayıp birleşerek bölgemizde güçlü bir rol model olalım. Yeter ki, yaptığımız işe aklımızı, ruhumuzu, kalbimizi katalım. Rabbim, hayra açılan bu yolda bizleri tefrikadan korusun!
Ramazan’ın bu güzel günlerinde, bu mübarek iftar saatinde ellerimizi Rabbimize açıyoruz. Bizleri, İslamın izzetinden nasiplenmiş Müslümanlar olarak yaşat! Ya rabbi! Bu kutlu coğrafyada, Ebu Eyyubel-Ensari’ye komşu bu mekanda, bize temiz bir aklın, selim bir kalbin kapılarını aç! Birbirimizi sevmeyi, insan olmanın onurunu taşıyarak birlikte yaşamayı nasip eyle! Bizleri kardeş eyle! Amin, amin, amin!
Bu dualarla hepinizi sevgiyle selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum! Kalın sağlıcakla!