Değerli Hanımefendiler, Beyefendiler,
Kıymetli Misafirler,
Hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum. Bu anlamlı tören vesilesiyle, sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüzü kutluyorum.
Bu özel günün, ülkemiz kadınlarına hayırlar getirmesini diliyorum.
Vatanın bekası için, evladını, eşini feda eden şehit analarının ve eşlerinin derin acısını paylaşıyor, yüce yüreklerini hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Rabbim kalplerini teskin etsin, şehitlerimizi rahmetiyle kuşatsın.
Suriye’nin mazlumları, Filistin’in gözü yaşlı kadınları, Myanmar’ın çaresizleri başta olmak üzere, mağdur ve mazlum coğrafyalarda yaşayan tüm kadınlar için “8 Mart, umut olsun” diyorum.
Değerli Dostlar,
Kadın konusu, asırlar boyunca birçok şekilde konuşuldu, tartışıldı. Bazen ihtirasların, bazen hak mücadelelerinin mevzusu oldu.
Cinsiyetçi bakış, kadın ve erkeği karşı karşıya getirdi. Oysa kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Tıpkı bir kuşun iki kanadı gibi!
Bir kuş nasıl tek kanatla uçamazsa, insanlık da tek taraflı ilerleyemez.
Kadınlarını, hayatın çeşitli alanlarından men eden toplumlar gelişemez.
Özellikle Müslüman toplumlarda, kadınların mahrumiyetleri söz konusu olduğunda, fatura genellikle dine kesilir. Oysa hiçbir felsefe, hiçbir düşünce, kadına İslam kadar hakiki bir mevki vermemiştir. Kadını ve erkeği, birbirinin velîsi kılmıştır.
İslamiyet’in ilk dönemlerinde kadın, gerektiğinde toplumun öğretmeni, ticaret kervanlarının sahibi, hatta savaşların neferi olmuştur. Fakat zaman içinde, farklı dini yorumlar, İslam’ın gerçek kadın telakkisini tahrif etmiştir.
Bugün ne yazık ki Müslüman toplumlar, henüz Kuran’ın seviyesine yükselememiştir.
Böyle bir ortamda Türkiye, gerek inanç ve kültür kodlarındaki bu özü yeniden hatırlayarak, gerekse uluslararası hukuku gözeterek, kadınlarımızı hak ettiği mevkiye taşıma azmindedir.
Kadınların olmadığı bir siyaset, ekonomi, bürokrasi eksik kalır. Kadınların var olmadığı bir demokrasi mücadelesi, başarıya ulaşamaz.
Bugün burada, dalgalara, fırtınalara direnerek başarı elde eden çok sayıda kadın görüyorum. Özellikle erkek egemen sektörlerde kadın varlığı son derece kıymetlidir.
“Kadınlar yapamaz” denen alanlarda, cesaretiniz, dirayetiniz ile varlık gösterdiniz. Türkiye’ye enerji verdiniz. Hepinizi kutluyorum!
Gelecek yüzyılın en önemli konuları çevre, enerji ve kadın olacaktır. Kadın gücünü devreye sokabilen toplumlar ilerleyecektir. Çevre ve Enerji gibi, zaman zaman karşı karşıya gelen mevzular söz konusu olduğunda, kadın varlığı daha da hayati bir önem kazanmaktadır.
Tabiatın dilinden iyi anlayan kadınların, enerji sektörüne elinin değmesi, çok sayıda duyarlılığı beraberinde getirecektir.
Taşıdığı çevresel hassasiyetler nedeniyle ödüle layık görülen kadınlarımız olduğunu biliyorum.
Akademi ile hayatın gerçekleri arasında köprüler kurarak, içindeki enerjiyi işteki enerjiye taşıyan kadınlar tanıyorum.
Yerli kaynakların kullanımını önceleyen, ekip çalışmalarını ustaca yöneten, yeni istihdam alanları açan hanım ağalar biliyorum.
Gerek evinin işiyle meşgul, gerekse farklı sektörlerde çalışan, ter döken tüm kadınlarımızın emeği kutsaldır. Hepsi aydınlık geleceğimizin mayasıdır.
Dünya tarihi, “Kadın başıma ne yapabilirim” yanılgısının karşısında dimdik duran Rosa Parks’ları görmüştür. Ordulara kafa tutun Nene Hatun’ları yazmıştır.
Halide Edip, Birinci Dünya Savaşı’nın dumanı hala ülkemizin üzerinde tüterken, meşhur konuşmasında şöyle demişti: “Bütün milletlerin haklarını kazanacağı gün çok uzak değildir. O gün geldiği zaman bayraklarınızı alınız, bu maksat için canlarını veren kardeşlerimizi ziyaret ediniz. Şimdi yemin edin ve benimle birlikte tekrarlayın: yüreğimizdeki mukaddes heyecan, milletlerin hakları ilan edilinceye kadar devam edecektir.”
Bugün biz de aynı heyecanla haykırıyoruz; yüreğimizdeki mukaddes heyecan, Afrikalı, Filistinli, Myanmarlı masumların sorunlarını çözünceye kadar devam edecektir.
Değerli Hanımefendiler,
Geçtiğimiz hafta Afrika ülkelerini ziyaret ettik. Oradaki kadınların, çocukların halleri emin olun içimi bir kere daha acıttı. Sizlerin enerjisine, heyecanına, sadece bu ülkenin değil, tüm dünya kadınlarının ihtiyacı var. Bize düşen, bu gücü artırmaktır.
Enerjimizi çoğaltmanın yolu ise, sevgiden, toplumsal uzlaşıdan geçiyor. Gelin güç birliği yaparak, mayasında insan sevgisi olan bu enerjiyi, kulakların duymadığı, gözlerin görmediği sorunlara kanalize edelim. Vicdanın sesi olalım.
Güç tek başına anlamlı değildir. Şiddet için de kullanılabilir. Aslolan bu gücü vicdanın, irfanın emrine vermektir.
Bu düşüncelerle, hayatımıza kattıkları yüksek değerle ödül alan tüm enerjik kadınlarımızı kutluyorum. Birbirinden başarılı kadınlarımız arasında seçim yapmak zorunda kalan, ülkemizin medar-ı iftiharı jüri üyelerimize şükranlarımı sunuyorum. Her biriniz, Türkiye’nin 2023 hedeflerini güçlendirecek birer umutsunuz!
Bu ödül gecesinin düzenlenmesine öncülük eden ve bizleri, başarılarıyla göz kamaştıran kadınlarımızla tanıştıran Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızı yürekten kutluyorum.
Bu çalışmaya emek veren herkese teşekkür ediyorum. Ödüllerin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.