Değerli hanımefendiler, beyefendiler,
Kıymetli katılımcılar;
İlim, irfan ve maneviyat dünyamızın büyük çınarlarını anmak, milli kültürümüzün yapıtaşlarını yeni nesillere tanıtmak amacıyla düzenlenen bu etkinlik vesilesiyle, sizlerle olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum. Hoş geldiniz, safalar getirdiniz!
Ankara Olgunlaşma Enstitüsü öncülüğünde gerçekleştirilen bu program, bin yıllık Anadolu medeniyetinin güncel bir yorumla, bugüne taşınması gayretinin bir ürünüdür. Emek verenlere, tasarlayanlara tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Olgunlaşma Enstitülerimiz, kültürümüzün yaşatılması ve nesilden nesile aktarılması konusunda öncü bir role sahiptir. Bu kurumlarımızın güçlendirilmesi, en büyük arzularımızdandır. Hem sanat erbabının desteklenmesi, hem de sanatın inceliklerinin korunması, kültür mirasımıza borcumuzdur. İbn-i Sina’nın deyişiyle, ‘Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder.’
Değerli misafirler;
Anadolu’yu bir Müslüman yurdu yapan Hoca Ahmed Yesevi, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Tapduk Emre, Yunus Emre, Ahi Evran, Saru Saltuk ve Şeyh Edibali’yi rahmetle ve minnetle anıyorum. Onlar, bu topraklara akılla imanı, ilim ile ahlakı buluşturan bir tohum atmıştır.
Ülkemizin manevi ve tarihi kimliğinin dokunmasında her birinin emeği vardır. Onların hayatı, kişiliği, düşüncesi, bu topraklarda kökleşmiştir.
Anadolu’nun karanlık çağlarında, diken içinde açan güllerdir her biri. Haçlı Seferlerinin, Moğol Akınlarının olduğu yangın yerini, bir gülistana çevirmişlerdir. Onları sadece tarihçi bakışıyla anlayamayız. Öğretilerine gönül gözüyle bakmalıyız. Merhamet, şefkat, sabır, doğruluk, sadakat, cömertlik, şükür ve sır tutma erdemi, onların şahsında cisimleşmiştir. 11 ve 13. Yüzyılda Anadolu’da yaşayan bu gönül ustaları, etnik, coğrafi, kültürel farklılıkları zenginliğe dönüştürmüştür.
Kıymetli gençler;
Bugün çoğulculuktan, barıştan, hümanist değerlerden bahsediliyor. Batı, bu değerlerin arayışında iken, Anadolu’da sevginin, merhametin tohumları çoktan filiz vermeye başlamıştı.
Bugün 3 milyon mülteciye kucak açabiliyorsak, Afrika’ya dostluk elini uzatabiliyorsak, işte bu değerlerin köklülüğü sayesindedir. 15 Temmuz darbe girişimine karşı, birlik ve beraberlik gösterebilmişsek, içimizdeki Ahmed Yeseviler, Mevlanalar, Yunuslar sayesindedir.
Rehberi, Anadolu’nun bu sönmeyen yıldızları olan, toprağa, vatana, devlete ve dine bağlı yüce ruhlu insanımız sayesindedir. Rabbim bu ruhu eksik etmesin. İçimizde büyütsün, gençlerimizi de bununla ziynetlendirsin.
Bugün burada sûretin siretle uyumunu temsil eden bir sunum izleyeceğiz. Yolumuzu aydınlatan bu yedi Eren’in rafine yaşamlarından kesitler göreceğiz. Meşhur bir söz var; ‘Sûretin siretine şahittir, başka şahit aramak zaiddir.’ Yani, kalp güzelliği, iç zenginlik, insanın görünüşüne yansır, başka işaret aramak gereksizdir.
Anadolu Erenlerinin yaşam biçimleri, giyim tarzları da, bu gönül güzelliklerinin saf ve duru halini temsil etmektedir. İnşallah burada, dönemin mimari eserlerinde yer alan motiflerin, sembollerin kullanıldığı bir tarihsel yolculuğa çıkacağız. Seramik, cam, kuyumculuk, grafik, fotoğraf ve el sanatlarının buluştuğu yeni bir yorumla tanışacağız.
Kıymetli misafirler;
Gerçekten bu kodları hatırlamaya, onlara yeniden hayat vermeye, yaygınlaştırmaya ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanımızın 4 gün süren Afrika seyahatine refakat ettim. Oralarda gördüğüm manzara, insanlığın yeni bir ruha, silkinişe ne kadar muhtaç olduğu idi.
Bugün, batının küresel barış söylemi, eylem olmadığı sürece hiçbir anlam ifade etmiyor. Afrika’nın bâkir, verimli toprakları, gerçek sahiplerine döndürülmediği sürece hiç karşılık bulmuyor. Sudanlı bir çocuk, refah içinde yaşayan yaşıtlarıyla eşit şartlara kavuşmadığı sürece adalet ve insan sevgisi söylemi eksik kalıyor. Sevgi, davranışla ispatlanabilir. Sevgi, insana sorumluluk yükler.
Afrika’da muhatap olduğumuz resmi makamlar ve halktan insanlar, ‘yaratılanı, yaradandan ötürü seven’ milletimizin asil ruhu karşısında ne kadar müteşekkirler, anlatamam! Bizler de sizler adına kabul ettiğimiz bu teşekkürü, burada sizlere ulaştırmak istiyoruz. Emin olun, Afrika size minnettar, dünya sizin feraset ve basiretinize muhtaç!
İnandığımız değerleri cesaretle savunduğumuz sürece, karşılık bulmaması imkansız.
Özellikle Kudüs konusunda Türkiye’nin liderlik yaptığı yeni gelişmeler, ziyaret ettiğimiz Sudan’da, Çad’da ve Tunus’ta öylesine karşılık bulmuş ki, bu güzel milletin, sizin gıyabınızda binlerce teşekkür aldık. Bin yıldır, bu topraklarda hep birarada yaşamış, asla dağılmamış, sömürge olmamış, özgürlüğe aşık bu milleti saygıyla anıyorum.
Değerli kardeşlerim;
Bu coğrafyanın dünyaya söyleyeceği çok şey var. Yeter ki, tarihî ve kültürel mirasımızı bugün tüm dünyaya tercüme edebilelim. Gerçek özgürlüğün, çoğulculuğun kodlarını birer birer ortaya çıkarıp, onları şahsiyetimizle, kurumlarımızla temsil edelim. İlim, iman ve aşk, insanı kanatlandırır. Hikmete dayanan bir ilim, gerçekten Allah’a yaslanan bir iman ve milletimize olan aşkla bu kanatları takıp, hedefimize doğru milletçe yükselelim inşallah.
Bu etkinliğin, bu buluşmanın, irfanı, hikmeti ve aşkı kaybettiğimiz bu çağda yeni bir fitil yakmasını diliyorum. Anadolu’nun manevi yıldızlarını tekrar minnetle anıyor, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. En kalbi duygularla hepinizi selamlıyorum!