8. Eğitim İçin Dünya İnovasyon Zirvesi (WISE) Konuşması

15.11.2017

Değerli hanımefendiler, beyefendiler;
Hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum. Eğitim temalı bu önemli etkinlikte sizlerle birlikte olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Hanımefendi Şeyha Moza’ya nazik daveti nedeniyle şükranlarımı sunuyorum. Türkiye-Katar dostluğunun nişanesi sayılan misafirperverlikleri nedeniyle teşekkür ediyor, 8. Dünya İnovasyon Zirvesi’nin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Kıymetli katılımcılar;
Dünya, insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar hızlı bir değişim ve dönüşüm geçiriyor. Alışkanlıklar değişiyor, insanlık tüm alanlarda büyük sınamalarla karşılaşıyor.

Dünyanın geleceği hakkında farklı görüşler var. Medeniyetler çatışması tezlerinin karşısında, medeniyetlerin ittifakına, birlikte var olmaya dair görüşler de ortaya çıkıyor. Böyle bir ortamda, doğru soruları sormamız ve gerçek cevapların peşine düşmemiz gerek.

Post-gerçeklik denilen, kurgulanmış ve propagandist yaklaşımların hüküm sürdüğü bir dünyada, hakikatin sözcüsü olmalıyız. Asılsız haberlerin teknoloji kanalıyla yayıldığı ve gerçeğin yerini aldığı bu dünyada, ancak hakikatin gücü ile ayakta kalabiliriz. Akli ve vicdani bir duruşun savunuculuğu ile hayatımız değer kazanır.

Ne yazık ki, post-gerçeklik çağının en büyük mağduru Müslümanlardır. ‘İslami terör’ adı altında dünyadaki tüm güvenlik sorunları Müslümanlara fatura ediliyor. Korku ve endişeler üzerinden inşa edilen yalanlar, genel-geçer kabullere dönüşüyor. Oysa İslam barış dinidir, Müslümanlar da barışın elçisi olmalıdır.

Tüm insanlığı ilgilendiren ortak sorunlarla birlikte mücadele etmeliyiz. Dünyayı bir ayrışmadan buluşmaya götürmek, bizlerin gayretiyle mümkün olabilir. İnsanlığın kadim birikiminin öğrencisi olmalı, kutuplaşmaları aşacak yeni bir bilinç inşa etmeliyiz.

İşte bu noktada eğitimin son derece önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Dürüstlüğün çöktüğü, yalanın yükseldiği bir çağda, test edilmiş, doğru bilgiye ulaşmanın yollarını bulmalı, bilgi politikalarını gözden geçirmeliyiz.

Yeni keşifler için yeni yerler değil, yeni gözler gerekir. Girişimciliği sadece ekonomi ve kalkınma mevzu olarak göremeyiz. İnsanın ahlaki ve zihni tutumunu yüceltecek yeni eğitim politikaları için de öncü olmalıyız.

Dünyanın geleceği adına ahlaki ve vicdani sorumluluklar almalıyız. Birlikte var olabilmek için birbirimizin sorunlarının farkına varmalıyız. Dünyada çok fazla acı var. Ama önemli olan onları duyabilecek kulağa sahip olmaktır.

Mesela, mülteciler meselesi insanlığın en büyük sınamalarının başında geliyor. 3.5 milyona yakın mülteciye kucak açmış bir ülke olarak Türkiye, birlikte var olmanın en güzel örneğini sergiliyor. Din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın savaştan kaçıp gelen kadınlar, çocuklar, ülkemizde misafir muamelesi görüyor.

Bu 3,5 milyonun, yaklaşık 1 milyonu okul çağındaki çocuklardan oluşuyor. Bu çocukların kayıp bir nesil olmasını istemiyoruz. Devletimiz var gücüyle eğitim imkânlarını seferber ediyor. Anaokulundan üniversiteye kadar ‘kaynaştırma eğitimi’ ile Suriyeli ve Türk öğrenciler arasında köprüler kuruyoruz.

Bu ayrışma çağında, birlikte yaşamanın, birlikte var olmanın ancak eğitimle mümkün olabileceği aşikârdır. Bu bağlamda, bu zirvenin insanlığa yeni ufuklar açacağına yürekten inanıyorum.

Saygıdeğer Hanımefendi’ye ve programa değer katan tüm konuşmacılara tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiye-katar dostluğunun baki kalmasını umut ediyor, hepinizi içtenlikle selamlıyorum!