Değerli hanımefendiler, beyefendiler;
Kıymetli katılımcılar,
Sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyor, hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Ehlen ve sehlen ya ehavati!
Suriye’nin zor ve çetin şartlarından kaçarak ülkemize gelen kardeşlerim;
Yaklaşık 6 yıldır, Türkiye ve Suriyeli kardeşlerimiz arasında bir uhuvvet, kardeşlik örneği yaşanıyor. Dünyada benzerine rastlanmayacak bir dayanışma gösteriliyor. Bu kardeşliğin tarihsel kökenleri var elbette. Halep’le Bursa, Şam ile Konya birbirinin kardeşidir.
Aramızda kültürel farklılıklardan çok aynılıkları konuşabiliriz. Aynı yollardan geçmişiz, aynı sudan içmişiz biz!
Biraz gayretle, farklılıklarımızı aynı potada eritip, birlikte yaşamanın şartlarını oluşturabiliriz. Suriyeli kardeşlerimizin yükünü hafifletebiliriz. Mülteci olmak, vatanından ayrı kalmak hiç kolay değil. Özellikle de böyle ortamlarda kadın olmak en zoru. Hem savaşın psikolojik boyutu, hem fiziki şartları en çok kadınları yoruyor. Üstelik bu yorgunluğa bir de çocukların mesuliyeti girince, hayat şartları iyice ağırlaşıyor.
Devletimiz Suriyeli kadınlarımızın yüklerine özel bir ihtimamla omuz veriyor. Kamplarımızda kadınların özel ihtiyaçları hususen dikkate alınıyor. Kamp dışındaki kardeşlerimize de sivil toplum kuruluşlarımız, milletimiz kol-kanat geriyor.
Bu çerçevede TOGEMDER, çok anlamlı bir proje başlattı. Kadınların topluma entegrasyonunu kolaylaştıracak dil eğitimi ve istihdamına yönelik mesleki eğitim girişimi son derece önemli bir adımdır. Dil öğrenmek, yaşadığınız toplumla kaynaşmanın en öncelikli hedefidir.
‘Bir umut, bir ufuk’ projesinin ilk adımını birlikte atmıştık. Sultanbeyli ilçesinde karanlığa sövmek yerine bir mum yakmıştık. Şimdi, diğer pilot ilçemiz Ümraniye’de yeni bir ışık yakıyoruz.
Türkçe eğitimi almak, kadınlarımıza yeni yollar açacak inşallah. Toplumla kaynaştıracak, istihdam imkânlarını artıracaktır. Ekonomimize katkı sağlamak yanında kendi geleceklerini, çocuklarının istikbalini iyileştireceklerdir. Grafik tasarımdan kuaförlüğe, hazır giyimden hediyelik eşyaya farklı alanlarda eğitimler alarak kayıp yılları telafi edeceklerdir.
Tüm bu süreçlerin Suriyeli kardeşlerimize aynı zamanda terapi olacağını düşünüyorum. Savaşın ağır travması, bu sosyal ortamların birleştirici gücü sayesinde daha dolay atlatılır. İnşallah projenin diğer ayağı Üsküdar’da yapılacak, böylece İstanbul’un üç ilçesinde yoğun biçimde yaşayan Suriyeli ailelerin sorunları yakından gözlemlenecektir.
Burada belediyelerimize çok büyük sorumluluklar düşüyor. Sivil toplum kuruluşlarımızın açtığı bu yolu güçlendirmek gerek. Aynı şekilde özel sektörün, işadamlarımızın desteği gerek. Allah’ın izniyle bu güç birliği yapıldıktan sonra üstesinden gelinemeyecek sorun yok.
Dünyada sığınacağımız en sağlam kale, Allah rızası için yaptığımız işlerdir. Dünya imtihanlarına karşı göstereceğimiz sabırdır. 2011 yılından bu yana Suriye’de yaşananlar, insanlığın kanayan yarası haline gelmiştir. Fakat inşallah bu yara bir gün dinecektir.
Biliyorum, ülkenize, şehrinize, mahallenize dönmek içinizde bir ukdedir. Rabbim inşallah nasip eder. Fakat o güne kadar üzerimize düşen, yaraları dindirmek, kayıpları telafi etmektir. Dil öğrenmek, zor olduğu kadar keyiflidir. İnsanı yeni dünyalar ile tanıştırır. Kapılar açar. Çocukların eğitiminde yardımcı olur.
Değerli kardeşlerim;
Sizin bilinçli olmanız gelecek nesillerin de kurtuluşudur. Çocukların öfkeyle, nefretle, sevgisizlikle, şiddetle büyüdüğü bir ortamda, gelecek hiç kuşkusuz karanlık olur. Çocukların eline ne taş, ne kağıt mendil yakışıyor. Çocukların eline en çok kalem yakışır,
kitap yakışır. Çocukların sevgiyle, şefkatle, eğitimle büyüdüğü bir toplumda gelecek de aydınlık olacaktır.
‘Bir umut, bir ufuk’ projesinin bu anlamda hayırlı neticeler getirmesini temenni ediyorum. Emek veren herkesi tebrik ediyorum. Dünyada savaşların ve çatışmaların gölgesinde yaşamak zorunda kalan tüm kadınların ve çocukların, kavli ve fiili dualarla yanındayız.
Dayanışmanın gücüne inanıyor, çabanın meyvesine güveniyoruz. Bu duygularla hepinizi sevgiyle selamlıyor, sizleri Allah’a emanet ediyorum.