Gönül Elçileri İzmir Buluşması Konuşması

28.11.2017

Değerli hanımefendiler, beyefendiler,

İzmir’in güzel insanları;

Hepinizi en kalbi duygularla selamlıyor, sizlerle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.

İzmir bugün çok güzel bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. 81 ilimizin valilerinin eşleri, İzmir Valimizin değerli eşi Dilek Didem Ayyıldız ev sahipliğinde buluşuyor. Bu bir gönül buluşmasıdır. 2012 yılında başlattığımız gönül elçileri projesinin güzel meyvelerini topladığımız bir etkinliktir.

Değerli kardeşim Dilek Hanım, İzmir’imizde öylesine güzel girişimlerde bulundu ki, doğrusu bir geleneği de başlatmış olduk. İnşallah bundan sonra, şehirlerimizde tatlı bir rekabet içinde gönül elçilerimizin yaptığı çalışmaları yerinde görecek, birbirimize enerji aşılayacağız.

Kıymetli hanımefendiler;

Bu ülke öyle özel bir ülke ki, toplumsal sorunlar sadece bu işin resmi sorumlularını değil, eşlerini de harekete geçiren duyarlılıklar coğrafyasıdır. Ben bu duyarlılığı güçlü sivil toplum geleneğimize bağlıyorum. Kendisini komşusundan mesul hisseden bir anlayışa yaslanan bu toplumda, çok şükür ki, gönüllülük kök salmıştır.

Modern çağ, insanları birbirine ne kadar yabancılaştırsa da, hücrelerimize kadar işleyen bu hasletler, milletimizin mizacı haline gelmiştir. Yerkürede nerede bir insanlık sorunu varsa, devletiyle, milletiyle Türkiye oraya uzanmaktadır. İşte gönül elçileri projesi de gücünü buradan alır. Valilerimizin eşleri, şehirlerinde 7’den 70’e ihtiyaç sahiplerini gözetir, özellikle kimsesiz çocuklara sıcak yuvalar bulmaya uğraşır.

Koruyucu aile projemiz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın titiz takibinde, vali eşlerimizin gayretiyle güçlenmektedir. Attığımız küçük bir adımın, binlerce çocuğun hayatında hangi umutları yeşerttiğini tahmin edemeyiz. Yüzlerce aile, bir çocuğa yuva olmanın hazzını bu sayede yaşamaktadır. İnsan insana zimmetlidir. Kimsesiz bu evlatlar hepimize emanettir. Ne mutlu bu insanlık görevini layıkıyla yerine getirene, bu güzel dayanışmaya omuz verene…

Gençlik bizim en değerli sermayemizdir. Hafta sonu İstanbul’da ‘Biz Anadolu’yuz’ projesi kapsamında Doğu ve Batı illerinde karşılıklı seyahatler yapan çocukları kabul ettim. Hakkari’den İstanbul’a gelmişler, ülkelerinin güzelliklerini tanımaya çalışıyorlardı. Aynı şekilde İzmirli çocuklarımızın da medeniyetin doğduğu toprakları, Mezopotamya’yı görmeleri lazım. Gençlerimiz ülkelerinin zenginliğini, birikimini, gücünü ancak bu sayede kavrayabilirler.

Karşılıklı bu yolculuklar, kardeşlik köprülerini çoğaltacaktır. Terör başta olmak üzere sosyal sorunlarımızı ancak böyle çözebiliriz. Bu gayretleri çoğaltmalı, ülkemizin harcını güçlendirmeliyiz.

Değerli misafirler;

Gönül elçileri projesi, koruyucu aile başta olmak üzere birçok projenin yeşerdiği çok verimli bir girişim oldu. Mart 2015’te başlattığımız Bereket Ormanları projesi de bunlardan biridir. Bu proje çerçevesinde, sizlerin gayretiyle yurdun dör tbir yanında 500 bine yakın fidan dikildi. Klasik orman ağacı türlerinin yanı sıra ekonomik getirisi olan türler yetişti. İnşallah bu yıl da 21 Mart Dünya Ormancılık Günü vesilesiyle bu sayıyı ikiye katlayacağız.

Az sonra, buradan çıktıktan sonra da, bugünün anısına İzmir’in merkez ve ilçelerinde eşzamanlı olarak fidan dikimi yapacağız. Gölgesinde oturamayacağımızı bilsek de, diktiğimiz bu fidanlar inşallah gelecek nesillere armağanımız olacak.

Bugün çok bereketli bir gün... İnşallah öğleden sonra bir lisemize giderek önemli bir kampanyayı da İzmir’de başlatmış olacağız. Geçtiğimiz ay, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın öncülüğünde ‘Sıfır Atık’ projesini başlattık. Öğleden sonra Konak- Şehit Ömer Halisdemir Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde, ‘Sıfır Atık’ projesini gençlerimize tanıtacağız. İzmir’deki 100 okulumuzla eş zamanlı olarak, geri dönüşüm kutularını okulumuza yerleştirerek, 50.000 öğrencimize atıkların yerinde ayrıştırılması bilincini kazandıracağız.

Bu vesileyle, 81 ilden gelen tüm vali eşlerimizi de bu projeye davet etmek istiyorum. Sizler de şehirlerinizde bu projeye destek olun lütfen! Hepinizin bildiği üzere, ilaç endüstrisi, katkı maddeleri, kimyasallara dayalı tarım ve fabrikalar, ekosistemin dönüştüremeyeceği miktarda ve nitelikte tortu bırakıyor. Bu atıklar, toprağı, suyu, havayı ve tüm canlıları zehirliyor. Bu bağlamda atıkların yerinde ayrıştırılması, hayati önem taşıyor.

Eskiden hemen hemen çöp üretmeyen bir düzende yaşıyorduk. Hemen her şey yeniden kullanılıyor, organik atıklar, bir şekilde yaşama dönüyordu. Fakat bugün, kullan at kültürü, tüm dünyayı ciddi bir atık sorunu ile karşı karşıya getirdi. Tüketim toplumu olduk, israf her yeri kuşattı. Şimdi tüm dünyada, çevre dostu yaşam modelleri kurgulanıyor. Biz de Bakanlığımızın ‘sıfır atık’ olarak formüle ettiği modeli, önce evimizde, işyerimizde, okulumuzda, kamu binalarımızda yerleştirelim istiyoruz.

Ben buradan tüm Türkiye’yi bu projeye dâhil olmaya davet ediyorum. Belediyelerimiz, kamu kurumlarımız, şirketlerimiz, fabrikalarımız, alışveriş merkezi ve restoranlarımız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın Çevre Genel Müdürlüğüne başvurarak proje hakkında bilgi alabilirler.

Aynı şekilde bu bilinci evlerimize da taşımalıyız. Hanım kardeşlerimin bu bilinci daha da yaygınlaştıracaklarına inanıyorum. Evlerimizde kağıt, plastik, cam, pil, organik atık ayrımı yaparak, hem çevreyi korumuş, hem de ekonomiye artı değer sağlamış oluruz. Ülkemizde oluşan evsel atıkların %52’si organiktir, yani değerlendirilebilir. Ağacın dibine düşen kurumuş meyve nasıl toprağa karışıyorsa, biz de kullandığımız ürünleri doğaya yeniden bir kaynak olarak sunalım. Bu, yaşadığımız dünyaya ve gelecek nesillere sorumluluğumuzdur.

Kıymetli hanımefendiler;
Sizler bu projelerin taşıyıcı güçlerisiniz. İnsan hayatını, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini yakından ilgilendiren bu sorumluluklara ne kadar omuz verirseniz, o oranda parlak bir gelecek bizi bekler. Yunus’un dediği gibi;

‘Ben gelmedim dava için,

Benim işim sevgi için,

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim’

Bizler de İzmir’e gönülleri yapmaya geldik, gönlümüzü beslemeye geldik. Gönül, kendisini başka gönüllere açtıkça, başka sevinçleri, başka dertleri kendisine misafir ettikçe varlığını sürdürebilir. Biz seferber olursak, bu ülkede sahipsiz, kimsesiz çocuk kalmaz. Elini tuttuğumuz her bir çocuk bu ülkenin istikbalini aydınlatır.

Bir sonraki toplantımıza kadar, koruyucu aile yanına yerleştirilmiş çocuk sayımızın artmasını diliyorum. Şimdiye kadar evini bu çocuklarımıza açmış bütün aileleri de tebrik ediyorum. Gönlünüzün parlak ışığı, hayat boyu yolunuzu, hanenizi aydınlatsın.

Bu duygularla, hepinizi kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum. İzmir’e bu güzel ev sahipliği için teşekkür ediyorum. Kalın sağlıcakla.