Çok Değerli Katılımcılar,
Sevgili Hanımefendiler,
Sizleri en kalbî muhabbetlerimle selamlıyorum.
Bugün bizleri burada bir araya getiren Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’na teşekkür ediyor, bu buluşmanın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Sözlerimin başında Bursa’da bulunmaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum.
Tanpınar’ın dediği gibi, Bursa’da zaman bir başka akıyor. Akrep ve yelkovana tabi olmayan ikinci bir zaman var sanki Bursa’da. ‘Orhan Gazi’den kalma bir duvarın, onunla aynı yaşta ihtiyar bir çınarın hatırası’ var.
Tabii güzelliklerle tarihi mirasin içiçe geçtiği bu güzel şehirde, Emir Sultan Hazretleri başta olmak üzere nice gönül dostunun maneviyatini hissederek, zamanin derinliğini yaşamak, benim için büyük bir mutluluk.
Siz dostlarimizla burada biraraya gelmek ise bu mutluluğu ziyadesiyle pekiştiriyor.
Değerli Hanımefendiler,
Dostluklarımızı artırmak, bağımızı güçlendirmek, geleceğin dünyasına birlikte hazırlanmak ve yeni Türkiye’yi büyütmek üzere biraradayız.
Kişisel birikimlerimizi, çeşitli sosyal sorumluluklar üstlenerek toplumun istifadesine sunmak, yaşadığımız şehirlere artı değer katmak ve bu sinerji ortamında hep beraber daha güzel işler yapmak üzere buradayız.
Bursa’nın başarılı iş kadınları ve girişimcileri ile birlikte olmaktan büyük mutluluk duyduğumu ayrıca ifade etmek istiyorum. Ekonomimize güç katan siz girişimci kadınlarımızla ülkemiz adına gurur duyuyoruz.
Engelleri aşma azminin, fırsatları farketme basiretinin pırıltısını görüyorum yüzlerinizde.
Eşi, döneminin büyük iş kadını olan bir peygamberin ümmetiyiz. Bizim de aramızdan tıpkı Hz. Hatice gibi donanımlı, dirayet sahibi iş kadınlarının çıktığını bilmek ve onların başarılarını görmek gelecek adına umutlarımızı artırıyor.
Sevgili Kardeşlerim,
Girişimci bir ruhu kimse durduramaz.
Son 12 yıldaki başarılarıyla, Türkiye’nin bugün geldiği nokta da, tamamen bu girişimci ruhun eseri değil mi?
Biliyorsunuz, yeni bir Türkiye inşa etme yolunda hep birlikte risk aldık, engelleri aştık, çok zor dönemeçlerden geçtik ve bugünlere geldik. Bütün bunlar, 12 yıllık siyasal iradenin ve onun yüküne omuz veren milletimizin girişimci ruhu ile mümkün oldu.
Dünyanın 17., Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi olduk. Kişi başına düşen milli gelirimiz arttı. IMF dönemini kapattık. Devletimizin başarılı sosyal politikaları, toplumumuzun neredeyse tüm bireylerine ulaştı. Demokrasi çıtamız yükseldi, eğitimden sağlığa, ulaşımdan kalkınmaya büyük mesafeler aldık.
En önemlisi, Türkiye olarak kendimizi farkettik. Ülke olarak özgüvenimiz arttı, ‘biz başarabiliriz’ ruhunu keşfettik.
Siz kadınların da bu süreçte büyük emeği olduğunu biliyorum. Ve herbirinize bu kutlu yürüyüşe destek verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Eşimle siyasetin zorlu yollarına çıktığımız ilk günden bu yana kadınların öncü rolüne inandım ve onları hep teşvik ettim, her fırsatta onlarla birarada oldum.
Kadın girişimciliğinin, kadın duyarlılığı ile birleştiği durumlarda nelerin yapılabildiğine yakından şahit oldum.
Şimdi bütün bu kazanımları daha ileri noktalara taşımak, karar mekanizmalarında kadınlara daha çok alan açmak, bilimde, sanatta, sanayide, ticarette ve her türlü girişimcilik alanında kadın varlığını artırmak üzere daha çok gayret sarfetmeliyiz.
Değerli Hanımefendiler,
Girişimci olmak, biraz da dert sahibi olmayı gerektiriyor. Çünkü her adım bir ihtiyaçtan doğuyor. Bazan şartlar sizi zorluyor, bazan siz fırsatlar keşfediyorsunuz.
Fakat burada önemli bir hususun altını çizmek istiyorum. Sadece kâra odaklanmış, bireysel tatmine yönelik bütün girişimcilik faaliyetleri bir tarafıyla eksiktir. Yaşadığımız dünyanın, içinde bulunduğumuz toplumun ihtiyaçlarını, sıkıntılarını görerek ve bunlara dair sosyal sorumluluk duygumuzu geliştirerek girişimciliğimize bir değer katabiliriz. Özellikle iş dünyasındaki varlığımızı kâr avcılığından çıkarıp, bir değere dönüştürebiliriz.
Buradaki tüm girişimci kadınlarımızın çok iyi bildiği gibi, bereket ancak böyle yolların mükafatı olarak karşımıza çıkıyor.
Verdikçe, başkalarıyla paylaştıkça elinizdekinin çoğaldığınızı eminim hepiniz tecrübe etmişsinizdir.
Değerli Hanımefendiler,
Sayın Cumhurbaşkanımızla yaptığımız son Afrika seyahatinden de bu duygularla döndüm. Yüzyıllarca sömürülen bir coğrafyada, karşılıksız veren el olmanın üstünlüğü emin olun paha biçilemez bir kıymet. Ülkemize bahşettiği bu nimetten dolayı Allah’a sonsuz şükürler olsun.
Söz Afrika’dan açılmışken, Afrika’ya yaptığımız her ziyaretten sonra yükümüzün arttığını hissediyoruz. Güvenlik, açlık, işsizlik sorunları yanında geleceği ellerinden alınmış çocuklar Afrika’nın kaderi olmamalı. Girişimcilik ruhumuzu biraz da o çocukların geleceği için seferber etmeliyiz. Bir yanda helal kazancımızın, maişetimizin peşindeyken, bir yandan da elimizdekinin bir kısmını onlar için ayırmalı, onlar için artırmalıyız. Zira, paylaştığımız, yardımlaştığımız, başkasının derdiyle dertlendiğimiz oranda insanız.
Bu noktada, yakında ziyaret ettiğimiz Etiyopya ve Bursa arasında bir tekstil kardeşliğinin tesis edilebileceğini düşünüyorum.
Batılı sömürge güçleri Etiyopya’daki verimli toprakları 80-90 yıllığına kiralayıp tarım emperyalizmini sürdürürken, bizler temiz ticaretimizle oralarda yeni hayat damarları açabiliriz. Bir yandan bölge insanının çok ihtiyaç duyduğu tarım eğitimini verirken, bir yandan da o bakir topraklarda pamuk üretimi gerçekleştirebilir, bölgede istihdamı destekleyebiliriz. Tekstil şehri Bursa’mızın Etiyopya’ya bir ticaret ve gönül köprüsü kurması maddi ve manevi olarak iki tarafı da zenginleştirecektir.
Kıymetli Kardeşlerim,
Etiyopya’da ziyaret ettiğim bir sivil toplum kuruluşunda kadınların çok ucuz günlük ücretler karşılığında el emeği, göz nuru ile tek tek dizdikleri boncuk takıların, dokudukları örtülerin Paris’in pahalı butiklerinde fahiş fiyatlara satıldığını öğrendiğimde büyük bir üzüntü duydum.
Dışişleri Bakanımızla dönüş yolunda yaptığımız görüşme sonunda, o tür ürünlerin Türkiye’de açılabilecek ‘Afrika Pazarları’nda satılabileceği müjdesini aldım. Öncelikli olarak Antalya, Ankara ve İstanbul gibi şehirlerimizde bu ürünlerin satışa sunulması,
Afrikalı kardeşlerimiz için yeni bir yardım koridoru açmak anlamına geliyor. Benzeri bir faaliyeti Bursa’da da yapılandırabilirsiniz.
Bursa olarak tekstil ortak noktasından hareketle Etiyopya’ya ve diğer mağdur coğrafyalara el uzatma konusunda cömertliğinize güveniyorum. Özellikle kadın girişimciler olarak dünyanın bütün yardıma muhtaç coğrafyaları için bir seferberlik başlatmanızı ümid ediyorum.
Sözlerime son vermeden önce, tarihi İpek Yolu’nun üzerinde bulunan, ticaret şehri Bursa’nin manevi ve sosyal değerleri yaninda organik tekstil ürünlerini geliştirme ve yurtdişina açma noktasinda başarili olmasini yürekten diliyorum.
Zararli kimyasallar ve kanserojen madde içeren tekstil ürünlerinin etrafimizi kuşattiği bir dünyada, bu özgün ve yerel kiymeti dünya markasina dönüştürme yolundaki bütün gayretleri destekliyorum.
Diğergamlik ve sosyal dayanişma ile kuşatilmiş bir girişimcilik ruhunun kazanç yolunuzu bereketlendirmesini gönülden arzu ediyorum.
Ve hepinizi en içten sevgi ve saygi ile selamlayarak, nice güzel vesilelerle tekrar buluşmayi diliyor, bu kiymetli toplantiyi organize ettiği için Bursa Ticaret ve Sanayi Odasi’na tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.