STK Temsilcileri İle Öğle Yemeği

02.12.2014

Değerli Hanımefendiler, Çok Kıymetli Kardeşlerim,

Her birinize öncelikle hoş geldiniz demek istiyorum. Burada sizlerle birlikte olmaktan çok büyük bir memnuniyet duyuyorum. Hayatım boyunca sivil toplumun önemine inanmış bir vakıf gönüllüsü olarak bu mekanda ilk defa sizleri misafir etmek istedim. Davetime icabet ettiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

Sizler toplumun öncü kadınlarısınız. Toplumsal meseleler karşısındaki duyarlılıklarınız sizleri bir adım öne çıkarıyor. Aramızda iş dünyasından medyaya, eğitimden sağlığa, çevreden kültür meselelerine, çok farklı alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum temsilcileri var. Özgüvenli toplum sorunlarını dert edinen kadınlar olarak gösterdiğiniz tüm gayretler için ülkemizin kadınları adına hepinize can-ı gönülden teşekkür ediyorum. Gönüllülük esası üzerine kurulu faaliyetlerinizin, toplumumuzun pek çok yükünü aldığını görüyor ve sizleri yürekten kutluyorum.

Dünyanın bir köye dönüştüğü, iletişimin bu derece arttığı bir zamanda sorumluluklarımız da artıyor. Artık sıkıntıları görmeme duymama lüksüne sahip değiliz. Dünyanın neresinde olursa olsun, kadınların ve çocukların çektiği sıkıntıları kendi sıkıntımız olarak görüyoruz.

Öte yandan, sivil toplum faaliyetleri içinde bulunmak sadece bugünün değil, tarihin de bizlere yüklediği bir sorumluluk. Ecdadımızın inşa ettiği vakıf medeniyetinin yeni temsilcileri sizlersiniz. Yıllardır içinde bulunduğum vakıf faaliyetleri ile ben de kendimi sizlerle beraber bu zincirin bir halkası olarak görüyorum.

Sivil toplum, takdir edersiniz ki tek başımıza yapamadığımızı hep birlikte yapabilme gücü demek. Türkiye'nin geleceği adına bugün bu işbirliğine daha çok ihtiyacımız var. Devlet - sivil toplum işbirliği, modern devletin de bir gereği. Ve aynı zamanda en büyük gücü. Ülkemizde kadınların karşı karşıya kaldığı sorunları elbirliğiyle aşabileceğimizi düşünüyorum.

Yurtdışı seyahatlerimde de kadınların kurduğu dernekleri ve kadın sorunları ile ilgilenen vakıfları ziyaret etmeye özel önem veriyorum. Görüştüğüm First Lady’lerle de sivil toplum faaliyetleri hakkında fikir alışverişinde bulunuyorum.

Çok şükür ülkemiz bu konuda çok büyük bir güce sahip. Artık kadınlarımız bu alanın öneminin daha çok farkındalar. Öte yandan, kadın sorunlarını aşma noktasında geçmişe göre ve pek çok dünya ülkesine göre hayli mesafe almış durumdayız. Ülkemizde son 12 yılda kadın lehine çok önemli yasal düzenlemeler yapıldı. Devletimiz kadınlarımızın sorunlarına çözümler üretmeye çalıştı. Fakat elbette bunlar yeterli değil. İnşallah bundan sonra da mesafe almaya devam edeceğiz.

Üstelik artık yükümüz daha ağır. Ülkemizde çok sayıda kadın ve çocuk misafirimiz var. Esed rejiminden ve IŞİD teröründen kaçarak Türkiye’ye sığınan kadın ve çocuklar bizlerin ilgisine muhtaç. Avrupa sadece 130 bin civarında mülteciye ev sahipliği yapıyorken, devletimiz 1.6 milyon civarında barınmacı için bugüne kadar 5 milyar dolara yakın harcama yaptı. Burada dünya ülkelerinin bize verdiği destek ise, sadece 200 milyon dolar civarında. Biz bu yardımlarımızı sivil toplumun da desteği ile inşallah sürdüreceğiz.

Dünyanın neresinde olursa olsun, din, dil, etnisite ayrımı yapmadan şiddete, istismara, insanlık dışı muameleye maruz kalan tüm kadınlara ve çocuklara el uzatmaya devam edeceğiz.

Mağdur ve mazlum kadınlar yanında ülkemizin tüm kadınları için yapmamız gereken çok şey var. Eğitim, sağlık, kültür alanında kadınlarımızın bilincini artıracak, hayatına kalite katacak çalışmalara hep birlikte imza atacağımıza gönülden inanıyorum.

Kadının siyasete katılımını teşvik etmek, karar mekanizmalarında daha çok yer almasına alan açmak, ekonomik gücünü artırmak noktasında daha çok çalışmamız gerekiyor. Gittikçe yara alan aile kurumunu güçlendirmek konusunda ise, yapabileceklerimizin sınırı yok. Aile, toplumun en temel çekirdeği. Geleceğimizi ancak sağlıklı ve mutlu aile yapıları üzerine inşa edebiliriz. Aile içi şiddete maruz kalan kadın ve çocuklarımız adına, aile içi şiddeti önleme konusunda da daha proaktif çözümler üretmemiz gerekiyor.

Bu süreçte, kadının doğuştan sahip olduğu hakların sorunlu algılara kurban edildiğine şahit olabiliyoruz. Toplumun erkeğe yüklediği kimi rollerin, erkeği şiddete meyilli, kaba ve merhametsiz davranmaya yönelttiğini görüyoruz. Dini olarak da temeli bulunmayan birtakım anlayışlar zaman zaman ailelerin huzuruna gölge düşürebiliyor. Oysa aile içinde adalet üzerine inşa edilmiş bir kadın-erkek ilişkisi, mutlu ve sağlam bir ailenin en büyük teminatı. Kadınıyla erkeğiyle tüm toplumu bu konuda daha çok düşünmeye davet etmeliyiz kanaatindeyim.

Kadın olmamızın ve kadın sorunları ile özel olarak ilgileniyor oluşumuzun bize getirdiği sorumluluklar çok. Fakat aynı zamanda tüm insanlığı ilgilendiren başka alanlarda da bir kadın dikkati ve sorumluluğu içinde daha aktif olmamız, toplumu bilinçlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Bu vesileyle önemli bir konunun altını çizmek istiyorum. Yalnızca Türkiye’nin değil, tüm dünyanın yüz yüze kaldığı bir problem var; kimyasallarla kuşatılmış bir hayat içinde yaşıyoruz. Oysa hem bedenimiz, hem tabiat bizlere emanet.

Evlerimizde kullandığımız temizlik ürünlerinden kozmetiğe, üzerimizde taşıdığımız kumaşlardan yiyip içtiklerimize kadar doğal tercihlerden yana olmaya ve bu alanda yeni bir bilinç geliştirmeye ihtiyacımız var.

Organik tarımı artırmak, kimyasallardan uzak bir hayat bilinci için eğitimler vermek, yeri geldiğinde geleneklerimiz içinde yer alan doğal metotları hatırlamak… Bunlar, sağlıklı bir hayat ve güzel bir gelecek için ilk sayabildiğim şeyler.

Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak ve bize verilen emanete sahip çıkmak ancak bir bilinç devrimi ile mümkün olabilir. Kimyasallardan uzak, doğal bir yaşam için dikkat çekici çalışmalar yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

Sevgili Hanımefendiler,

Gücümüz yettiği ölçüde yapabildiklerimizle, bir kadının, bir çocuğun, hulasa bir insanın hayatına dokunabiliyor, bir meselenin çözümüne katkı sağlayabiliyor ve insanlık üzerinde güzel bir etki bırakabiliyorsak ne mutlu bize. Kadınlar olarak işbirliğimizi artırmayı, tüm toplumsal sorunlar için hep birlikte çalışabilmeyi umuyorum.

Bu toplantıda sizlerin de faaliyet alanları hakkında bilgi almak, neler yaptıklarınızı öğrenmek ve ilgi alanlarınızı yakından dinlemek isterim. Sözlerime son verirken, katılımınız için her birinize tekrar teşekkür ediyorum.

Vakıf ve derneklerinizin çatısı altında emek veren diğer kardeşlerime de selamlarımı gönderiyor, hepinize sevgilerimi sunuyorum.