Saygıdeğer Katılımcılar,
Türkiye İş Kadınları Derneği’nin Sevgili Başkan ve Yöneticileri Değerli Mensupları,
Hanımefendiler Beyefendiler,
Sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyor; Türkiye İş Kadınları Derneği’nin 10’uncu kuruluş yıldönümünün hayırlı olmasını diliyorum. TİKAD’ın kurucularını, yöneticilerini, tüm mensuplarını 10 yıl boyunca sergiledikleri başarılarından dolayı tebrik ediyor, kendilerine teşekkür ediyorum. Bu anlamlı yıldönümünde TİKAD’ı yalnız bırakmayan yerli ve yabancı tüm dostlarımıza da hoşgeldiniz diyor, onlara da katkıları için şükranlarımı sunuyorum.
TİKAD, henüz sadece 10 yaşında olmasına rağmen Türkiye’de önemli bir boşluğu doldurdu, kısa zaman zarfında kendisinden sıkça bahsedilen bir dernek konumuna yükseldi. Sosyal projeleriyle destekleriyle, 81 vilayeti kucaklayan faaliyetleriyle TİKAD sadece Türkiye’nin değil dünyanın saygın bir kadın hareketine dönüştü.
TİKAD’ı sadece sosyal faaliyetleriyle değil, ekonomiye de bir heyecan getirdiği için ekonomiye kadın elinin daha yoğun şekilde değmesini sağladığı için de tebrik ediyor, Türkiye kadınları adına teşekkür ediyorum.
Çok Değerli Katılımcılar,
Bölgemizde son günlerde yaşanan ağır krizler, bizlere Türkiye’nin ve Türkiye kadınlarının tarihi misyonunu bir kez daha hatırlattı. Bugün, bölgemizde yaşanan krizlerden çıkış yolu olarak, Türkiye’nin tez ve önerilerinin ne kadar değerli olduğunu, yani Türkiye’nin bölge için dünya için nasıl umut olduğunu tekrar görüyor ve yaşıyoruz.
Türkiye, tarihi tecrübesine dayanarak, akılcı ve barış merkezli dış politikasından güç alarak bölgesinde yaşanan tüm krizlere rağmen huzur, emniyet ve refah içinde büyümesini sürdürüyor. Türkiye, sadece büyümekle kalmıyor, bölgesel ve küresel sorunlara vicdan nazarını katarak, insanlığa öncü olmak gibi bir misyonu da yükleniyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın da her fırsatta ifade ettiği gibi Türkiye, çözümün, dayanışmanın, kardeşliğin, adaletin umudu olarak son derece ilkeli bir duruş sergiliyor. Tekrar etmek isterim ki; bölgesel ve küresel sorunlarda Türkiye kadar, Türkiye’nin kadınları da bir umuttur.
Hepimiz üzülerek görüyoruz… Bölgemizde ve dünyada yaşanan her kriz, öncelikle kadınları hedef alıyor.
Kuzey Afrika’da en ağır bedeli ödeyenler ne yazık ki kadınlar oldular.
Mısır’da demokrasiye yönelik darbe, en fazla kadınları hedef aldı.
Filistin’de sadece Ağustos ayındaki saldırılarda, ölen 2 bin 100 sivilin 253 tanesi de masum kadındı.
Irak’ta Afganistan’da aynı şekilde kadınlar en büyük acıyı paylaştılar.
Suriye’de çok büyük bir insanlık dramı yaşanırken, kadınların yaşadığı acının kat kat fazla olduğunu hepimiz görüyoruz.
Hayatını kaybeden 300 binden fazla insanın önemli bir kısmını kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Öte yandan, evini ya da ülkesini terk eden 7 milyona yakın insan içinde, en ağır yükü yüklenen de kadınlar ve çocuklar oluyor.
TİKAD, Suriye’den ülkemize gelen misafirlerimizle yakından ilgilendi. Şahsen, ben de zaman zaman misafirlerimizi ziyaret etme fırsatı buldum. Kamplarda kadınların kaybettikleri yakınlarının, kaybettikleri evlerinin acısını unutamadıklarını hep birlikte gördük. Yaşam şartlarının zorluğunu gelecek kaygısını, en fazla kadınların dert ettiğini yine orada gördük.
Dünyanın, tam bir umursamazlık içinde ölümleri ve göçleri görmezden geldiği bir süreçte, Türkiye olarak, Türkiye’nin kadınları olarak, bu acı manzaralara sahip çıkmanın iftiharını hep birlikte yaşıyoruz. Gün gelip, bölgemiz barışa kavuştuğunda, inanıyorum ki Türkiye’nin ve Türkiye kadınlarının bu fedakar davranışları tarihe bir gurur vesikası olarak kaydedilmiş olacaktır.
Kadın milletvekillerimizin, kadın belediye başkanlarımızın, TİKAD ve benzeri sivil toplum örgütlerinin çabaları gerçekten takdire şayandır. Esasen, öyle bir imtihandan geçiyoruz ki; bu sürecin, aynı zamanda bir samimiyet testi olduğunu da görüyoruz.
Şunu da çok büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim: Küresel ölçekte, insanlığın tabi tutulduğu imtihanında en büyük başarıyı gösteren Türkiye olmuştur, Türkiye’nin kadınları olmuştur. Türkiye’nin kadınları, kimsenin görmediğini görmüş, kimsenin duymadığını duymuş, kimsenin yapmadığını yapmış ve farkını ortaya koymuştur. Yaşadığımız bu ağır süreçlerden itibaren, Türkiye’nin kadın hareketi, tüm dünyada öncü olduğunu ispat etmiştir.
Demokrasinin savunulmasında, Türkiye kadınları artık bir adım öne çıkmıştır. Kadın ve çocukların katledilmesi karşısında, Türkiye’nin kadınları çok cesur tavır sergilemiştir. Yoksulluk, göç, eğitim, sağlık gibi alanlarda Türkiye’nin kadınları çok somut faaliyetlerle dünyaya örnek olmuştur.
Hiç kuşkusuz Türkiye’nin kadınları, sadece bölgesel ve küresel sorunlarla ilgili kalmamış, içerdeki sorunlara yönelik de son dönemde önemli adımlar atmışlardır. Kadınların ekonomide artık daha yoğun şekilde hissedilen ağırlığını TİKAD sayesinde zaten net olarak görüyoruz.
Siyasette, bürokraside, bilim, sanat ve sporda, kadınların geçmişe oranla daha çok öne çıktığını aynı şekilde görüyoruz. Özellikle demokratikleşme konusunda, kadınların fark oluşturmaya başladıklarını görüyor bundan da büyük heyecan duyuyoruz.
Annelerin acısını dindirmek, göz yaşlarını durdurmak amacıyla başlatılan Çözüm Süreci, kadınların bu sürece sahip çıkmaları sayesinde daha fazla umut vaadetmeye devam ediyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan hanım kardeşlerimiz, 2 yıldır tecrübe ettikleri Çözüm Süreci’nin, kendilerini nasıl rahatlattığını gördüler.
Diyarbakır ve bazı illerimizde kadınların, dağa kaçırılan çocukları için çok cesur biçimde eylem yapmaları geleceğimiz adına, kadın hareketi adına, Türkiye adına çok önemli bir adımdır.
Terör örgütünün ve siyasetin baskılarına aldırmadan, çocuklarının peşine düşen kadınlar, barışa giden yolun şimdiden kahramanları olmuştur. O kadınları ve onların arkasından gelecek kadınları desteklemek, teşvik etmek, yüreklendirmek, hepimizin vazifesi olmalıdır. Anneler, çocukları için kaygı duymadıklarında inanın, Türkiye çok farklı bir yer olacaktır. Anneler çocukları için, kadınlar eşleri ve gelecekleri için gözyaşı dökmediklerinde, Türkiye çok daha yaşanabilir bir yer olacaktır.
Eğitim kadar, sağlık kadar, siyasette, bürokraside, ekonomide aktif yer almak kadar, barışa katkı sunmak, kadınları inanıyorum ki daha da yüceltecektir.
TİKAD’ın, Çözüm Süreci’ne katkılarını, bu konudaki hassasiyetini hepimiz biliyoruz. Çözüm Sürecinin sarsılmadan devam etmesi, kadınların süreçte daha aktif olabilmesi için, TİKAD’ın yeni yeni adımlar atacağına da gönülden inanıyoruz. Sadece ekonomiye değil, barışı, insanlık onurunu, kadınlık onurunu da büyüttüğü için, TİKAD’a burada tekrar teşekkür etmek istiyorum. Bütün kadın örgütlerinin dayanışmasıyla, Türkiye’nin manzarasının, kadın eli değmesi suretiyle çok hızlı değişeceğinden hiç şüphe duymuyorum.
Burada, Sayın Cumhurbaşkanımıza da özellikle teşekkür etmek istiyorum. Hayatı boyunca, ben ve kızlarım olmak başta olmak üzere, kadınların daha fazla sorumluluk alması için hep destekleyici oldu. Siyasi mücadelesinde kadınları her zaman teşvik etti.
12 Yıllık Başbakanlığı sürecinde, Türkiye’nin tüm sorunları kadar kadınların sorunlarını da gündeminde tuttu çözüm mücadelesini verdi. İnşallah bu aşamadan itibaren de, kadınların her alanda yükselmesi ve yücelmesi için de mücadelesini sürdüreceğini biliyor, kendisine bir kez de huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
TİKAD’ın 10’uncu kuruluş yıldönümü hayırlı olsun diyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.