Günışığı Projesi Toplantısı

20.04.2015

Değerli Hanımefendiler, Beyefendiler,

Kıymetli Katılımcılar,

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, böyle güzel bir bahar gününde, gönüllerimizin aydınlığına vesile olacak bir toplantı vesilesiyle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum.

Engelsiz Yaşama Derneği ile Avea’nın birlikte hayata geçirdiği Günışığı Projesi vesilesiyle birlikteyiz. Yüzde 1 de olsa görme kalıntısı bulunan görme engelli çocuklarımızın, erken müdahale eğitimi ile hayatlarına engelsiz olarak devam edebilmelerine imkan sağlayacak hayırlı bir girişime katkı sunmaktan memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum.

Bu projeyi hayata geçiren tüm paydaşlara ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Engelsiz Yaşama Derneği ve Avea, bir sivil toplum kuruluşu ile özel teşebbüsün toplumsal fayda adına işbirliğine güzel bir örnek teşkil ediyorlar.

Kamu ortaklığı da bulunan Avea’yı, engellere özel tarife ve servisleri ile görme ve işitme engellilere hayatı kolaylaştıran iletişim imkanları sağladığı için de ayrıca kutluyorum. Duyarlılıklarının sürdürülebilir olmasını temenni ediyorum.

Görme engelli çocuklarımız için gün ışığı olacak bu eğitim projesi, ailelerimiz için de umut ışığı olacak inşallah. İnanıyorum ki, bu eğitim onlar için beyaz baston kadar önemli bir imkan. Çünkü çocuklarımız alacakları eğitimle az da olsa sahip oldukları ışık algılarını yönetmeyi öğrenerek hayatlarını engelsiz olarak sürdürebilecekler.

Her zaman ifade ediyorum; eğer zihinlerdeki engelleri kaldırabilirsek, fiziksel engelleri de daha kolay aşabiliriz. Önemli olan, engellerin tutsağı olmamak ve teknolojinin sunduğu yeni imkanları bilinçle kullanabilmek. Yani, engellerin önündeki engeli kaldırabilmek aslolan.

Bunun için biraz duyarlılık, farkındalık ve umut gerekir. Umut öyle bir şey ki, tüm zorluklara rağmen insanı hiç umulmadık yerlere ulaştırabiliyor.

Aşık Veysel’i, Kani Karaca’yı, Cemil Meriç’i görme engellerine rağmen büyük ozan, sanatçı, yazar yapan şey umutları ve gayretleri olmuştur.

Keza, büyük müzik ustası Beethoven, ünlü ressam Goya işitme engelli oldukları halde ortaya koydukları eserlerle bugün de yaşamaya devam ediyorlar.

Tarihte iz bırakan bu isimlerin başarılarının arkasında engelleri aşmak yolunda gösterdikleri azim ve sabır vardır.

Engelli kardeşlerimizin, yaşadıkları sorunlara karşı farklı çözüm yöntemleri geliştirerek, toplumdaki diğer bireylere göre ‘sorun çözme’de daha başarılı olduklarını gözlemliyorum. Ve toplumdan tek beklentilerinin, fark edilmek olduğuna inanıyorum. Çünkü duyarlılıklar fark edilmek üzerine inşa ediliyor.

Bir toplumun gelişmişlik göstergesi, engellilere dair farkındalığı ve duyarlılığıdır. Engelli olmak sadece bireyin sorunu değildir. Toplumun da sorunudur. Bu nedenle toplum olarak engelliliğe bakışımızın muhasebesini hep birlikte yapmamız gerekiyor.

Değerli Katılımcılar,

Parçası olduğumuz medeniyet dairesi içinde, herhangi bir engeli olanlar Allah’ın o topluma emaneti olarak görülür, yardımlaşma ve dayanışma ile hayatın içine dahil edilirdi. Şifahaneleriyle, vakıflarıyla yardımseverlik buna göre kurumsallaşmıştı.

Bugün de bu geleneği sürdüren, bu çaba içinde olan insanlarımız, kurumlarımız olmakla beraber bazan toplum olarak yeterince duyarlı davranamadığımızı görüyor ve üzülüyorum. Mesela, engelliler için ayrılmış otopark alanlarını ya da geçitleri bilinçsizce işgal edebiliyoruz.

Lütfen engelli vatandaşlarımızın haklarına saygı gösterelim ve onlara ikinci bir engel daha çıkarmayalım. Onlara bu imkanları sunmak ne jest, ne lütuftur. Bu, onların en temel hakkıdır. Tüm toplumsal haklardan eşit olarak yararlanabilmeleri için şart olan adaletin gereğidir. Onlara sunulan bu hizmeti kullanmalarına engel olmak ise, bizim insanlığımızla ilgili bir sorundur.

Sahip olduğumuz nimetlerin hepimize emanet olduğunun bilincinde olarak biraz empati yapmak durumundayız.

Engellileri çeşitli şekillerde etiketlemeden, toplumdan dışlamadan, eğitim ve sağlıklı yaşam haklarını tesis etmek, bireysel onurlarına saygı duymak, fırsat eşitliği ile istihdam olanakları sağlamak, gerek özel, gerek kamu kurumlarının sorumluluğudur.

Devletimizin son on iki yılda kamuda engelli istihdamını 5 binden 32 bine çıkardığını, engellilerin hizmet alımını kolaylaştıran ve önceleyen önemli adımlar attığını, 1.500 maddelik engelliler hukuku oluşturduğunu biliyoruz. Fakat devletimizin yaptıkları tek başına yeterli değildir.

Tek başına belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları da yeterli değildir. Bu bilinci toplumun tüm kesimlerine yaymalıyız ki, çocuğumuz bedensel engeli olan bir arkadaşına nasıl davranabileceğini bilsin, sosyal hayatın her alanı engelliler düşünülerek inşa edilebilsin.

Ülkemizde nüfusun % 12’sine tekabül eden, 8 milyondan fazla engelli vatandaşımız bulunuyor. Dünyada ise, nüfusun %15’i, yani 1 milyardan fazla engelli var. Bu rakamlar bize önemli bir gerçeği gösteriyor; dünyada sağlıklı, huzurlu ve dayanışma içinde bir toplumsal yaşam istiyorsak, engelli kardeşlerimize de fırsat eşitliği sunmak durumundayız. Mimaride, ulaşımda, istihdam politikalarında engelli dostu bir pratiğe ve özel sektörün, medyanın, sivil toplumun ortak girişimlerine ihtiyaç var.

Engelsiz Yaşama Derneği’ni ve Avea’yı bu nedenle tebrik ediyorum. Duyarlılıkları sayesinde az gören çocuklarımız, kimseye bağımlı olmadan hayatlarını idame ettirebilecek ve adeta görmeyi öğrenecekler. Projenin koordinatörü Turan Delimehmetoğlu’nun öncü eğitim çalışmaları sayesinde, bu eğitimi alan çocuklarımız günlük yaşam ve eğitim aktivitelerini yerine getirebilecekler.

Değerli Kardeşlerim,

Biliyorum, tek bir çiçekle bahar olmaz. Ama her bahar tek bir çiçekle başlar. Günışığı projesinin de bu anlamda öncü bir çalışma olacağına ve engellilerle ilgili duyarlılıkları artıracağına gönülden inanıyorum.

Sivil toplum kuruluşlarımız, iş dünyamızın duyarlı temsilcileri, belediyelerimiz ve tabii ki vatandaşlarımızın ortak çabasıyla engelli kardeşlerimizi yaşam halkamıza dahil edelim. Onlara spordan sanata, siyasetten akademiye tüm alanlarda yer açalım. Bunun için sadece gönül dünyamızın kapılarını açmak gerekiyor. Şairin dediği gibi, ‘gönül gözü  görmeyen, can gözünü neylesin.’

Her birimizin iç dünyasında koskoca bir kainat var. Ve buranın anahtarı gönül. ‘Dünyaya gözü ile bakan, yüzü; gönül gözü ile bakan, özü görür’ diyen Mevlana’ya kulak vererek gönül gözümüzü hep açık tutmaya çalışalım. İnanıyorum ki, insanlığımızın özünü de orada keşfedeceğiz.

100 çocukla başlayan bu eğitim projesinin, önümüzdeki günlerde yine Avea’nın katkılarıyla daha çok çocuğumuza ulaşmasını ümid ediyorum ve kendilerinden engellilerin hayatını kolaylaştıracak yeni projeler bekliyorum.

Unutmayalım, en büyük engel duyarsızlıktır, bilinçsizliktir ve sevgisizliktir. Engellilere göstereceğimiz saygı ise, insanlığa duyduğumuz saygının gereğidir.

Bu duygu ve düşüncelerle Günışığı projesinin tüm paydaşlarını yeniden kutluyor, bu anlamlı projenin takipçisi olacağımı ifade ederek, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.