Bereket Ormanları Fidan Dikim Etkinliği

26.03.2015

Değerli Hanımefendiler, Beyefendiler,

Kıymetli Gençler, Sevgili Çocuklar,

Bereket Ormanları gibi, içinde çok güzel çağrışımları olan bir etkinlik için, bir arada bulunmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek, sözlerime başlamak istiyorum. Yine, içinde gönül kelimesi geçen bir projenin, Gönül Elçileri Projesinin, bir parçası olarak burada bulunmaktan ayrıca mutluyum.

Bu etkinliğin benim için çok özel bir yanı var. Her şeyden önce hamurumuz olan toprağın üzerinde tabiatın içinde, bereket dilekleriyle bezenmiş bir amaç için buradayız. Ve ülkemizin 81 ilinde, aynı anda gerçekleşen bir seferberlik ruhunun parçasıyız. Baharın eşiğinde olduğumuz böyle bir günde, ayaklarımız toprağa basacak, elimizdeki 100 bin fidan toprakla buluşacak, yarınlarımıza büyük bir miras bırakacağız.

Gerek Ankara’da, gerekse İstanbul, Diyarbakır, Trabzon, Elazığ, Balıkesir, Mersin başta olmak üzere 81 vilayetimizde, şu anda ellerinde fidanlarla bekleyen gönül elçilerimiz var. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Bu projeye destek verdiğiniz için, her birinize can-ı gönülden teşekkür ediyorum. Bu arada bu gün uzaklardan bir misafirimiz var; Fil Dişi Sahili Cumhuriyeti First Ladysi Bayan Kuattara burada. Fil Dişi Sahili Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın resmi ziyareti nedeniyle aramızdalar. Daha önce Brüksel’de birlikte ödül aldığımız bir programda dostluğumuzu pekiştirmiştik, bugün burada böyle güzel bir etkinlikte de birlikte olmaktan çok mutluyum. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. Bugün burada dikeceğimiz fidanlar, meyveleri, gelecek nesillere taze nefes ve ab-ı hayat olacak ağaçlar haline gelecek inşallah.

Dede Korkut ne güzel söylemiş;

"Ağaç ağaç der isem sana, üzülme ağaç,

Mekke ile Medine'nin kapısı ağaç,

Erlerin şahı Ali'nin düldülünün eğeri ağaç,

Şah Hasan ile Hüseyin'in beşiği ağaç..."

Gerçekten de öyle değil mi? Şairin dediği gibi çocuğumuzun beşiği, yaşlımızın bastonu, kağıdımızın hamuru ve nihayetinde cenazemizin tabutu ağaç değil mi?

Değerli Dostlar,

Ormanlar, dünyanın akciğerleridir. Faydası saymakla bitmez; hayatımızın kaynağı toprağı tutar, erozyonu önler, yağışları düzene sokar, yenilenebilir en önemli enerji kaynağımızdır.

Temiz suyu ormanlardan sağlarız. Üstelik suyun kalitesini, yine ormanlar sayesinde koruyabiliriz.

Dünyada bugün 1.6 milyar, ülkemizde ise 7 milyon civarında insanın geçim kaynağı, yine ormanlardır.

İlaç sektöründe kullanılan tıbbi ve aromatik bitkiler, tropikal ormanlardan elde edilir; şifa kaynağımızdır.

Bugün, dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük problemlerden birisi olan, iklim değişikliğinin etkisi, ormanlar sayesinde azaltılabilir.

Bir ormanın, aynı alana sahip denizin, 10 katı kadar nem sağladığını biliyor muydunuz?

Öte yandan orman, sadece bir ağaç topluluğu değildir. Ormanlar, karada bulunan biyolojik çeşitliliğin, % 80’ine ev sahipliği yapar. Çok sayıda nadir bitki, kuş ve memeli türünü içinde barındırır.

Bazan bir ormanın öğrettikleri, bir kitabın öğreteceklerinden çok daha fazla olabilir. Envai çeşit bitki ve canlıyı, bir arada hiç bir kitapta bulamayabiliriz. Oysa ormanlar adeta doğal bir açık hava müzesi gibi, bize muhteşem bir tabiat çeşitliliği sergiler.

Yeter ki ormanlarımızı korumayı, ondaki bu zenginliği görmeyi bilelim.

Kıymetli Katılımcılar,

İnsanlık, yerleşik hayata, toprağı ekip biçmekle geçti. Dolayısıyla, medeniyeti toprağa borçluyuz. Fakat büyük bir tezat içinde, medeniyet adına, toprakla bağımızı kopardık. Sanayi Devrimi ile birlikte insan, çevreye zarar veren, tabiata hükmeden bir varlık haline geldi. Oysa bizim medeniyetimizde insan, tabiatın efendisi olmak yerine, onunla uyum içinde yaşamayı önceleyen bir ahlaka sahipti. Hatta buradan, yaratıcının isimlerini okuyan bir bilinç çıkarıyordu.

Teknolojik gelişmeler, hızlı kentleşme ne yazık ki, bu bilinci yavaş yavaş aşındırdı. Bugün, insanın doğal kaynakları tüketme hızı, tabiatın kendini yenileme hızını, % 50 oranında aşmış bulunuyor.

Düşünebiliyor musunuz? Şu anki tüketim alışkanlıklarımız, ancak birkaç gezegen tarafından karşılanabilecek çapta.

Ekolojik ayak izi ölçümlemeleri, dünyada, herkesin bir Kuzey Amerikalı kadar tüketmesi durumunda, beş gezegene daha ihtiyaç olacağını gösteriyor.

İşte bu nedenle, çevre konusunda dünya alarmda. Doğal alanları korumak, ekolojik dengeyi sağlamak ve sürdürülebilir bir çevre politikası oluşturmak, insanlığın geleceği adına hayati bir konu.

İnşallah, bugün burada toprağa dikeceğimiz her fidan, bu dengeyi korumaya küçük bir katkı olacak, dünyadaki geleceğimizi teminat altına alacaktır.

Üç kıtanın birleşme noktası ülkemiz, Allah’ın yeryüzüne hediye ettiği nice güzelliği kapsamaktadır.

Bu güzelliklerin doğal biçimde korunması, sanayileşmenin ve kentleşmenin verdiği zararların azaltılması, bu nimete karşı borcumuzdur.

Ben burada, ormanların korunması ve ağaçlandırma çalışmaları nedeniyle, Orman ve Su İşleri Bakanlığımıza, özel olarak teşekkür etmek istiyorum. Bakanlığımızın çalışmaları sayesinde, son 10 yılda ormanlık alanlarımız, 900 bin hektar artmıştır. 2023 yılında da, ülkemiz topraklarının % 30’u olan, 23 milyon hektar orman varlığına ulaşılması hedeflenmektedir.

Yine 2015 yılında dikilmesi planlanan, 250 milyon fidanla birlikte, 13 yılda toplam 3 buçuk milyar fidan dikilmiş olacaktır. Çoğu gerçekleşmiş bu hedefleri, nihai noktaya ulaşması konusunda, Orman Bakanlığımıza güveniyorum.

Bu çabalar sayesinde yakın bir gelecekte, okul bahçelerinden, hastanelere, yol kenarlarından, kent ormanlarına kadar her yerde, kendi ürettiğimiz fidanlar,  gölgesinde oturabileceğimiz ağaçlara dönüşecek inşallah.

Bakanlığımızın beni çok mutlu eden çalışmalarından birisi de, Türkiye’nin zenginliklerini gözeterek yaptığı özel ağaçlandırmalardır. Ceviz, badem, dut, salep, sakız ağacı gibi, meyvesi mahalli halkın gelir kaynağı da olabilen, ağaçlandırmalar, hem bir ağacın doğal faydalarını sağlamakta, hem de ülkemizin zenginliklerini sektöre kazandırmaktadır. Mesela, bir dut fidanlığının ipek böceği üretimine, onun da Bursa İpekçiliğine kazandırdıkları, sadece günümüz ekonomisine değil, Bursa’nın tarihi ve kültürel değerlerine de bir katkıdır.

Keza, ceviz ormanları, badem ormanları, bal ormanları, söylerken dahi, yurdumuzun zenginliklerini hatırlatan güzel girişimlerdir. Yabani zeytinlerin aşılanarak ekonomiye kazandırılması, ormanlarımızla ilgili, yine isabetli politikalardan birisidir.

Bütün bu çabalar, ülkemizi dünyada en çok ağaçlandırma yapan ilk üç ülke arasına sokmuş, erozyonla mücadele konusunda, Türkiye’yi dünya lideri konumuna yükseltmiştir.

Değerli Hanımefendiler, Beyefendiler,

İnsan tabiatın parçasıdır. Tabiatı korursak kendimizi de, geleceğimizi de korumuş oluruz. Ona zarar verirsek, yine kendimize zarar vermiş oluruz. Çocuklarımızı yeşilsiz, şehirlerimizi ormansız bırakmayalım. Artık bir fidan dikmek hiç zor değil, Orman İl Müdürlüklerimize gittiğinizde, bedelsiz olarak fidan alabiliyorsunuz. Kamu kurumlarımızda olduğu gibi, özel toplantılarımızda, düğünlerimizde de, fidan hediye etmeyi alışkanlık haline getirelim. En güzel hediye, içinde gelecek olan hediyedir; ağaçtır, fidandır.

Bugün burada, Ankara’nın tam orta yerinde oluşturduğumuz bu orman da, kent sakini yaşlılarımıza nefes, insanımıza bereket, çocuklarımıza gelecek olacaktır.

Ben, Gönül Elçileri Projesi kapsamında, bu güzel girişime vesile olan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımıza ve 81 ilimizdeki gönül insanlarımıza da, çok teşekkür etmek istiyorum. 2012 yılından bu yana, korunmaya muhtaç çocuklarımıza, kol kanat germek üzere bir araya geliyoruz.

Gönül elçilerimizle Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yaptığımız son buluşmada, şefkat ve merhamete muhtaç 4109 çocuğumuzu, koruyucu ailelerin himayesine teslim etmenin huzuruna, bir de Bereket Ormanları Projesini ilave etmiş ve bugün için sözleşmiştik. Projelerimizin bereketi, inanıyorum ki toprakta da tecelli edecek ve bu girişim, hayatımızın tüm alanlarına bereket getirecektir.

21 Mart günü itibarıyla kutladığımız, Dünya Ormancılık Haftası vesilesiyle, ülkemizde toprakla buluşan bütün fidanların da, bu bereket umuduna dahil olmasını diliyorum.

Bu çalışmaya emeği geçen, başta Orman Ve Su İşleri Bakanlığımıza, gönül elçilerimiz ile bizleri buluşturan Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığımıza ve tüm illerimizde Bereket Ormanları seferberliğine katılan valiliklerimize, gönül elçilerimize, tek tek gönülden teşekkür ediyorum.

Daha yeşil, daha sağlıklı bir gelecek temennisiyle, tüm gençlerimize ve çocuklarımıza sevgilerimi gönderiyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.