Değerli hanımefendiler, beyefendiler;
Hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum. Ramazan ayını uğurlamaya hazırlandığımız bu zamanlarda, milletimizin, yardımseverliğinin timsali olan sizleri, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum.
Ülkemiz 6 Şubat’ta çok büyük bir afet yaşadı. Öncelikle yitirdiğimiz canlarımız için, Rabbimden rahmet niyaz ediyorum ve depremzedelerimiz başta olmak üzere, tüm ülkemize, geçmiş olsun diyorum.
Depremi, tüm şiddetiyle yaşayan, kardeşlerimiz var aramızda. Allah bir daha, böyle afetler yaşatmasın. Devlet millet elbirliği ile zor günleri aşıyor olsak da, acısı hep içimizde kalacak. Rabbim devletimize ve milletimize zeval vermesin.
Yaşadığımız büyük deprem afetinde, fedakârlıkları ve şefkatleriyle temayüz etmiş kahramanlar da burada. Sizleri yakından tanıyacak olmanın sevinci içindeyim.
Güzel ülkemizin cesur insanları olarak, davetimize icabet ettiniz, soframızı ve gönüllerimizi bereketlendirdiniz. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Kıymetli konuklar;
Bu akşam soframızda, depremi yaşayan kardeşlerimiz yanında, arama kurtarma görevlisi, madenci, berber, doktor, hemşire, ebe, aşçı, imam, terzi, öğretmen, gazeteci gibi, çeşitli mesleklerden konuklarımız bulunuyor. Böylesine farklı alanlarda uzmanlaşmış olan sizleri, önce merhametiniz, ardından, 6 Şubat depremleri bir araya getirdi.
Hepiniz, şehirlerimiz harabeye dönerken, yürekler yıkılmasın diye afet bölgesine koştunuz. Üst üste yaşanan şiddetli depremler, büyüklükleri ve tahrip güçleri kadar, harekete geçirdiği yardımlaşma duygusu ile de tarihe geçtiler. Asrın felaketi, bir anda, asrın dayanışma hareketine dönüştü. İnsanlık tarihinin, en büyük vefa örneklerinden biriyle kuşatıldık.
Yurt içi ve yurt dışından, binlerce yardımsever, yaralarımızı sarmaya koştu. İnsanî yardımlar, önyargı bariyerlerini aşıp merhamet köprülerine dönüştüler. Devletimizle birlikte, gönüllülerin, sivil toplum örgütü mensuplarının, dünyanın dört bir yanında ektiği sevgi ve barış tohumları, bu kez Türkiye’de yeşerdi.
Toprağımız şiddetli depremlerle sarsılırken, bizim birbirimize olan inancımız pekişti. Birbirimize kenetlendik. Böylelikle, kalbimizle yaptığımız her şeyin, muhakkak bize geri döndüğüne, bir kez daha şahit olduk.
Bu vesileyle gördük ki insan insanın yurduymuş. İnsan insana şifaymış. İnsan, insana emanetmiş. Bu zor süreçte, güzel ülkemizdeki her evin, bir hayır kurumuna, her vatandaşımızın, gönüllü iyilik neferine dönüşmesi, bizim en büyük tesellimiz oldu.
Her biriniz, mesleklerinizle birlikte, kardeşlik ruhu ile insan sevgisi ve merhametinizle, sahadaydınız.
Bilgi ve tecrübesi müdahaleye yeterli olmadığı, sağlığı, ya da şartları elvermediği için çalışmalara fiilen katılamayan milyonlarca vatandaşımızın, kalbinin attığı yerdeydiniz. Afetin ilk anından itibaren, büyük acılara ve tahribata tanıklık ettiniz. İyilik pınarları olup yangın yerine dönmüş yüreklere, su serptiniz. Azim ve dirayetiniz, cansiperane gayretiniz ile yardımseverliğin, sembolü haline geldiniz. Sizin hakkınızı ödemenin mümkün olmadığını, hepimiz biliyoruz.
Karşılığı ödenemeyecek emekler, dilimizde, “gönüllü” kelimesiyle anlatılır. Gönül, derin manalara sahip, Türkçemize mahsus, başka dillerde karşılığı olmayan bir ifadedir. Hepiniz, bugün burada olmayan binlerce kahramanımızla birlikte, milletimizin gönlünde taht kurdunuz. İsimleriniz, tarih boyu yardımseverliğiyle, fedakârlığı ve merhametiyle temayüz etmiş, gönül dostlarının isimlerinin, yanına yazıldı.
Bu nedenle, sizler artık, iftar vesilesiyle semaya açılan, minik avuçlardasınız, anne babaların iyi dileklerinde, yaşlıların dualarındasınız. Mazlum kalplere girdiniz.
Ben de naçizane, bu buluşma vesilesiyle şahsınızda yüreği iyilikle çarpan bütün milletimize en kalbi şükranlarımı sunmak istiyorum.
Değerli misafirler;
Hepimiz, kaybettiklerimizin hatırasını, bir ömür hafızalarımızda ve kalplerimizde taşıyacağız. O gün, sevdikleri enkaz altındayken başka canları kurtarmaya, hiç tanımadığı insanlara, şifa olmaya çalışan, koca yürekli insanlar hepimize örnek oldu. Bizler de, bir yanımız hep buruk kalsa da, hayata tutunmaktan vazgeçmeyecek, gönüllerimizi ihya ederken, şehirlerimizi de, yeniden inşa edeceğiz.
En yakından sizlerin tanık olduğu üzere, hükümetimiz, bütün enerjisini, dikkatini, kadrolarını, bu amaçla seferber ediyor. Depremden etkilenen alan, dünyanın pek çok ülkesinden büyük, evini kaybeden vatandaşlarımızın sayısı da, çoğu ülke nüfusundan fazla.
Buna rağmen, devletimizin bütün bölgeyi, en kısa sürede ihya edecek güçte olduğundan, hiçbirimiz şüphe etmiyoruz. Ülkemizin en büyük yeraltı zenginliği, bize dayanışma ruhunu miras bırakmış, atalarımızdır. Yine aynı şekilde, en büyük yerüstü zenginliğimiz de, yüreklerinde iyiliğin kök saldığı, yüce gönüllü milletimizdir.
Çok sevdiğim bir atasözümüz; “baş başa vermeyince, taş yerinden kalkmaz,” der.
Biz birlik oldukça, el ele, gönül gönüle verdikçe, birbirimizin derdine şifa oldukça, aşamayacağımız hiçbir engel yoktur.
İlk etapta, depreme dayanıklı evler en kısa sürede inşa edilip sahiplerine teslim edildiğinde, kutlu yuvalara dönüşecektir. Yarınlarımızın, dünlerimizden daha aydınlık olması için yeni ve sağlam temeller atılmaya devam edilecek inşallah. Selamın eksik olmadığı mahallelerimiz, barış ve huzurun teminatı şehirlerimiz yeniden kurulacak ve dünya durdukça medeniyetimizi yaşatacaktır.
Depremin ilk günlerinde, dünyanın öbür ucundan gelen bir heyet; “biz yardım etmeyi Türkiye’den öğrendik” demişti. Gördük ki, yalnızca zor gününde insanlara, dostluk eli uzatarak değil, bunu, incitmeden, hal diliyle gerçekleştirmekte de, örnek olmuşuz. Milletimiz için bir erdem olmanın ötesinde, karakterinin özelliği olan yardımseverlik, yine bu topraklardan dünyaya yayılacaktır. Türkiye, bir yandan yaralarını sararken, diğer yandan, insan sevgisine ve vicdana ihtiyacın, her geçen gün arttığı dünyaya, umut yaymayı sürdürecektir.
Değerli misafirler;
Ramazan ayı, irade sınavı olduğu kadar, infakın öne çıktığı, birleştirici ve bütünleştirici manevi iklimin hâkim olduğu, bir aydır. Duaların arşa ulaştığı bu zamanlarda, yeryüzüne bir rahmet yağmuru olarak inen, bu mübarek ayın, barış ve kardeşliğe vesile olmasını diliyorum. Yüce Allah’tan ibadetlerimizi kabul etmesini, gönlümüzü ferahlatıp, özlem yükümüzü hafifletmesini, niyaz ediyorum.
Sözlerime son verirken, sizleri muhabbetle selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.