“Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi” Ödül Töreninde Yaptıkları Konuşma

13.01.2023

Değerli hanımefendiler, beyefendiler,
Medya, akademi ve iş dünyamızın değerli mensupları;
Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. “Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi” ve ödül töreni vesilesiyle bir aradayız. ‘Türkiye’nin Yeni Yüzyılı’nın, “sürdürülebilir bir yüzyıl” olması hedefiyle çıktığımız yolda, sunulan her katkıyı, takdire şayan buluyorum. Bu anlamlı programda, çevre duyarlılığıyla, toplumda, öncü rol üstlenmiş isimlerle bir arada olmaktan memnuniyet duyuyorum. Hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Kıymetli misafirler;
Ne yazık ki tüketimin yaşam kültürü haline geldiği bir çağda yaşıyoruz. Bir sermaye olarak görülen ve kaynakları sınırsızmış gibi tüketilen yeryüzünün, milyonlarca canlıya ev sahipliği yapan, ortak evimiz olduğunu, unutmuş durumdayız.

Dünyanın bir yanında, ihtiyacın çok ötesinde tüketim yaşanırken, bu tüketimi karşılayabilmek için, dünyanın başka yerlerinde, insan emeği ve doğal kaynaklar, biteviye sömürülüyor. Bu israf çemberini oluşturanların, en büyük iddiası ise, dünyanın kaynaklarının şu anki nüfusun ihtiyaçlarını, kaldıramadığı yönünde.

Oysa yapılan araştırmalar, dünyanın, kaynaklarının hakkaniyetli dağıtımı ile, bir bu kadar daha insana, rahatlıkla yetebileceğini gösteriyor. Tüketim hırsının bedelini, emeği ve doğal kaynakları, hoyratça sömürülen mazlumlar, temiz hava ve suya, sağlıklı gıdaya erişim gibi, en temel haklarından, yoksun kalarak ödüyorlar.

Daha çok tüketimi teşvik ederek elde edilmiş her kazanç, insanlık adına, bir kayıp haline geliyor. Yalnızca, topraktan sofraya kadar ortaya çıkan, gıda kaybının önlenmesi, açlık ve sağlıksız beslenme tehdidini, ortadan kaldırmaya yeterli görünüyor.

Bugün, dünyada israf edilen gıdaların 2 milyar insana yetecek kadar, yani açlık sorununu tamamen ortadan kaldırabilecek seviyede olduğunu biliyoruz. Böylesi bir durumda, kendi çıkarlarının önüne, insanlığın ortak derdini koyan sizler, sürdürülebilir yüzyılı inşa eden, öncülersiniz. Yeryüzünü, gelecek nesillere bırakılacak, bir emanet olarak gören medeniyetimizin, dünyaya örnek teşkil edecek tezahürlerisiniz.

Değerli konuklar;
İklim değişikliğinin sarsıcı sonuçlarıyla yüzleşirken, insanların çevre duyarlılığını, geçmişte rastlanmayan bir hızla artırması, bu karamsar tablo karşısında, umutlarımızı tazeliyor.

İçinden çıkılmaz görünen bu sistemi dönüştürecek, yeni çözüm yolları sunabilecek imkân ve kabiliyet, sahip olduğumuz inanç ve kültür dünyamızın temelinde yatıyor.

Yarın kıyametin kopacağını bilse bile, elindeki fidanı dikmeyi öğütleyen bir peygamberin ümmeti olarak, asla pes etmemek gerektiğini biliyoruz. ‘Nehir kıyısında bile, suyu tasarruf et’ emri, dünyaya ve kaynaklara nasıl bakmamız gerektiğini asırlar öncesinden öğretiyor.

Çoğumuz büyüklerimizden duyduğumuz “artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin” duasını hatırlarız. Bereketin bazen tek bir pirinç tanesine bağlı olabileceği, iki kişiye yetenin, üç kişiye de yetebileceği inancıyla yetiştik. Mutfağında tarhana çorbası olan, meyve kabuklarından şifalı turşu ve şerbet yapan bizler, sürdürülebilirliği, kültürel bir miras olarak, özümüzde taşıyoruz.

İklim krizini salt bir çevre sorunu olmaktan öte, bir vicdan ve ahlak meselesi olarak gören bir bakış açısıyla, herkesi tüketim davranışlarını dönüştürmeye davet ettiğimiz sıfır atık projesi de, sahip olduğumuz bu kadim değerlerin bir sonucudur.

Atıkların doğru yönetimi ile, yalnızca 5 yılda, çok önemli kazanımlar elde ettik. 195 bin ailenin elektrik kullanımına eş değer enerji tasarrufu, 2 milyon hanenin su kullanımına eş değer su tasarrufu sağladık. Yılda 850 bin aracın, trafikten çekilmesi anlamına gelen, yaklaşık 4 milyon ton sera gazının salınımını önledik. 650 milyon ton hammaddeden tasarruf sağladık. Bugüne kadar, geri kazanılan milyonlarca ton atık ile toplamda 62,2 milyar lirayı ekonomimize kazandırdık.

Geldiğimiz noktada, sıfır atık projesinin başarısının, ulusal sınırları aşarak dünyaya örnek teşkil eden ve başka ülkelerce benimsenen bir harekete dönüştüğüne şahitlik ediyoruz. Türkiye olarak elimizi taşın altına koyuyor, Birleşmiş Milletler bünyesinde yürüttüğümüz çalışmalar ile, küresel iklim mücadelesinde çözüme liderlik eden bir rol üstleniyoruz.

Değerli katılımcılar;
dünyada açtığımız yaraları sarmak için, hepimize farklı sorumluluklar düşüyor. Duygu ve düşünce dünyamızı şekillendiren kitle iletişim araçlarının, çevre sorununun çözümünde oynadığı rol, oldukça önemli. Gündemimizi, medyada gördüğümüz ve duyduğumuz haberler şekillendiriyor. Duymadığımız, görmediğimiz olaylar hepimiz için, yok hükmünde kalıyor.

Öte yandan, iklim değişikliğinin meydana getirdiği sorunları, yalnızca küresel düzeyde konuşmak, insanların, çözümün bireysel bir parçası olmasının, önüne geçiyor. Burada, medya mensuplarımıza, birkaç şey söylemek istiyorum: Artan sıcaklıklar nedeniyle, meydana gelen orman yangınlarını durdurmak ile, evimizde oluşan, doğal atıkları dönüştürmek arasındaki bağlantıyı, insanlara anlatmalıyız.

Günlük hayattaki davranışlarımızda yapacağımız, küçük değişiklikler ile dünyanın emisyon oranını düşürebileceğimizi, israfı önleyerek açlık tehdidini bertaraf edebileceğimizi, toprağı ve canlı yaşamını doğal haliyle koruyabileceğimizi, göstermeliyiz.

Sıfır Atık Projesi bugün, gücünü onu tüm kalbiyle sahiplenen, aziz milletimizden alıyor. Sıfır Atığı, bir hayat felsefesi olarak benimseyenlerin sayısının, sizlerin desteğiyle artacağına inanıyorum. Sürdürülebilir yaşam, toplumumuzun her bir ferdinin zihnine ve vicdanına, sizin sözleriniz ile işleyecektir.

Medya mensuplarını, bu hareketin sesi olarak görüyor, sürdürülebilir yaşamı, inşa edecek haberlerin sayısının, artmasını diliyorum. Bu noktada, doğa dostu binası ile, çevre duyarlılığını anlatmaktan bir adım öteye geçerek, uygulamaya koyan Turkuvaz ailesini, ayrıca tebrik ediyorum.

Kıymetli konuklar;
‘Türkiye’nin Yeni Yüzyılı’ ideali, bir gelecek yolculuğudur. Bu yolculukta; tarım, sanayi, ticaret, sağlık gibi birçok sektörü içine alan, büyük bir dönüşüm gerekiyor.

Bu noktada, üretimi gerçekleştiren iş dünyamızın katkısı, son derece önemli. Dünya, çevre dostu yeni üretim modellerine, hızla geçiş yaparken, Türk şirketlerinin, değişime ayak uyduran değil, sürdürülebilirliğin, gerçek öncüleri olabilecek potansiyeli taşıdıklarına, inanıyorum. Türkiye’nin, 2053 net sıfır emisyon hedefine ve başlattığımız yeşil kalkınma devrimine, iş dünyasından sunulacak her katkıyı, önemli buluyorum.

Bugün, burada ödül alacak kurum ve kişileri, can-ı gönülden tebrik ediyor; çevre duyarlılığıyla ön plana çıkan, iş insanlarımızın başarılarının, nice yenilikçi projeye, ilham olmasını diliyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken; Turkuvaz ailesine, İnbusiness dergisine ve organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Kalın sağlıcakla!