23. Uluslararası Çocuk Forumunda Yaptıkları Konuşma

22.11.2022

Sevgili çocuklar,
Değerli hanımefendiler, beyefendiler;
Sizleri en kalbi duygularla selamlıyorum. Bugün, Uluslararası Çocuk Forumu vesilesiyle bir aradayız. Bildiğiniz gibi, bu forumların teması, Çocuk Danışma Kurulu tarafından belirleniyor. Bu yıl için seçtikleri “İklim Değişikliği ve Çocuk Katılımı” teması, onların ne kadar bilinçli evlatlar olduklarının göstergesidir. Kıymetli çocuklar; her birinizi tek tek tebrik ediyorum. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımıza, bizi böylesine anlamlı bir toplantı vesilesiyle bir araya getirdiği için hususi olarak teşekkür ediyorum.

İklim değişikliğini, birinci muhatabı konumundaki çocukların açısından tartışmak, meselenin özüne inmektir. Forumun tüm insanlığa hayırlı olmasını diliyorum. UNICEF’e, tüm paydaşlara ve programda emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. Bugün aramızda dost ve kardeş ülkelerden gelen yabancı misafirlerimiz var. Katılımınızdan büyük memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Değerli misafirler;
Gelecek çocuklarla filizlenir. Bizler, bu dünyayı onlardan ödünç aldık. “Çocuklar bugünkü nüfusumuzun üçte birini, geleceğimizin ise tamamını oluştururlar” sözü, bu gerçeği çok güzel ifade eder. Çocukları ilgilendiren sorunları çözmek ve onlara adil bir dünya bırakmak, bizlerin temel sorumluluğudur. Hepimiz, bu bilinçle, gelecek nesillere dopdolu bir miras hazırlamak istiyoruz.

Fakat miras sadece kazanımlardan oluşmaz. Bazen, eksikler, kayıplar, hatalar da miras kalır. O nedenle, çağımıza ait sorunları çözüme kavuşturmada işbirliği içinde olmalıyız. Bu hem çocuklara, hem de geleceğe olan borcumuzdur.

Bu anlamda, iklim değişikliği, insanlığın yüzleşmek zorunda kaldığı, yüzyılın en büyük küresel sorunudur. Bu hayati kriz, 8 milyar insanı ve tüm canlıları doğrudan etkilerken, ne yazık ki çocuklar orantısız olarak etkileniyorlar. Bu yönüyle, iklim değişikliği, başlı başına bir çocuk hakları meselesine dönüşmüş durumda.

Yaşamak, her çocuğun en temel hakkı ve bu hakkı korumak hepimizin ödevidir. Çocukların;  temiz çevre, temiz hava, temiz su, temiz gıda, eğitim ve oyun gibi, elinden alınamaz hakları olduğu noktasında hepimiz hemfikiriz.

Ancak bu hakları onlara eksiksiz teslim etmek için, hayattaki karşılıklarını da oluşturmamız lazım. Şu bir gerçek ki, iklim değişikliğinin çevresel ve ekonomik etkilerinden tüm ülkeler eşit etkilenmiyor. Hatta, en riskli bölgeler haline gelen ülkeler, küresel sera gazı emisyonunda en düşük paya sahipler.

Bunların başında da Afrika ülkeleri geliyor. En az zararı veren, en çok zarara maruz kalıyor. Öyle ki yaşanabilir coğrafyalar bile azalmaya başladı. Bu şartlardan, iklim mülteciliği diye bir kavram doğdu. İnsanlar artık göç yollarına sadece savaştan kaçmak için değil, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden kurtulmak için de düşüyorlar.

Böyle bir tablo karşısında, biz büyüklerin en önemli ödevi, iklim değişikliği ile mücadelede kararlılık göstermek ve çocuklara duyarlı politikalar üretmektir. Türkiye olarak, iklim değişikliği ile mücadelede küresel bir aktörüz. İnsanlığın bu müşterek meselesine, ‘dünya ortak evimiz’ felsefesiyle yaklaşıyoruz.

Bildiğiniz gibi, ‘sıfır atık projemiz’ uluslararası toplumun takdirine mazhar oldu. Birleşmiş Milletler 77. Kurulu esnasında, imzaya açtığımız “Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı”nın altındaki imzaların her gün arttığını ifade etmekten büyük mutluluk duyuyorum. Bu gayret, dünyanın tüm çocuklarının müreffeh bir gelecekten eşit ve adil yararlanması içindir.

Sevgili çocuklar;
Dünya bir değişim ve dönüşüm sürecinin başında duruyor. Yarının yetişkinleri olarak, bu süreçte sizlerin aktif rol almanıza hepimizin çok ihtiyacı var. Yapılacaklar listemiz uzun! Ama o meşhur sözde de dediği gibi, “binlerce kilometrelik bir yolculuk bile tek bir adımla başlar.”

Hepimizin birinci sorumluluğu, tabiatla dengeli bir ilişki kurmaktır! Onun çağrısına kulak vermek, ihtiyaçlarına kayıtsız kalmamaktır! Sizlerin de çok iyi bildiği gibi, iklim değişikliği insan faaliyetlerine bağlı gelişen bir olgu. Dolayısıyla, bu sorunun üstesinden gelecek yegâne formül, yeniden doğa dostu bir yaşam kültürü oluşturmaktır.

Bildiğiniz gibi, modern dünyada insanlar birer tüketici olmaya indirgendi. Tüketici olmak bir kimlik haline dönüştü. Ne mutlu ki sizler, bu sınırlayıcı bakış açısının üstesinden gelecek donanıma ve vizyona sahip evlatlarımızsınız. Sizlerden ricam; çevreci kimliğinizi inşa ederken, medeniyetimizde doğaya nasıl muamele edildiğini de araştırmanızdır.

O zaman, insan ve tabiat ilişkisi açısından, tarihe üstün bir örneklik bıraktığımızı göreceksiniz. Çünkü tabiata olan yaklaşımımız, inanç ve değerler dünyamızın filtrelerinden süzülerek oluşur. Yani, çevre konuları yalnızca bilimsel bir konu değil, insanın yaratılışa olan tutumunu belirleyen bir medeniyet meselesidir. O yüzden inanıyorum ki, Anadolu’nun irfan yüklü tecrübesi sizlere rehberlik edecektir.

Sizler, çocuklar ve gençler olarak, tertemiz vicdanlara sahipsiniz. Dünya, sizin vicdanlarınızla yeni bir sayfa açacak! O nedenle, lütfen doğa için daha çok söz alın ve projeler üretin. Bizler, çevre konularında sizler adına değil, sizlerle birlikte karar almak istiyoruz.   

Bu vesileyle, tüm projelerinizin yürekten destekçisi olacağımı burada ifade etmek istiyorum. Birer çevre gönüllüsü olduğunuz için hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, tüm katılımcılara bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.