Okyanus Panelinde Yaptıkları Konuşma

29.06.2022

Tüm katılımcıları sevgiyle selamlıyorum.

Bu anlamlı toplantıya emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bugün burada konunun uzmanlarından çok önemli bilgiler aldık. Yerkürenin ne tür tehditlerle karşı karşıya olduğunu gördük. Fakat inanıyorum ki, yeni bir gelecek senaryosu yazmak için biraz vaktimiz var. Doğru adımları atarsak, 2050’de okyanuslarda plastikler değil, balıklar yüzebilecek.

Değerli katılımcılar;

Doğanın korunması söz konusu olduğunda, ülkeler arasındaki sınırların kalkması ve ortak bir vicdanla hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabiatın geleceği asla kişisel, sektörel ve ülkesel çıkarlara kurban edilemez.

Afrika’da kuruyan bir göl, kutuplarda eriyen buzullar, okyanuslardaki mikroplastik miktarı ya da amazon ormanlarının azalması hepimizi eşit şekilde üzmelidir. Çünkü bu felaketlerden hepimiz eşit şekilde etkileniyoruz.

Bir ülke, çöpünü kendinden kilometrelerce uzaktaki bir vahşi depolama alanına gönderdiğinde çöpten kurtulmuş olmuyor. O atıklar, bünyesi mikroplastikle dolu bir balık tabağı olarak hepimizin önüne geliyor. Omuzlarımızda dünya çocuklarına yaşanabilir bir gelecek inşa etmek gibi koca bir sorumluluk var.

Ben bu sorumluluk gereği, ülkemde, Türkiye’de, sıfır atık kampanyası başlattım. Hem sıfır atık kültürünün yaygınlaşması, hem de deniz çöpleriyle mücadele konusunda çevre bakanlığımızla çok yönlü çalışmalar yürütüyoruz. Temel hedefimiz, çöpleri kaynağında ayrıştırmak ve atıkları geri dönüşümde kullanmak.

Öncelikle kamu kurumlarımızda sıfır atık sistemini kurduk. Okullarımızda, askeri tesislerimizde sıfır atık uygulamasını başlattık. Çocuklarımızı bilinçlendiriyoruz. Özellikle eğitim boyutunu çok önemsiyorum. Şayet davranışları değiştirebilirsek önemli sonuçlar elde edebiliriz.

Öte yandan plastik poşet ülkemizde ücretli hale getirildi. Bir yılın sonunda poşet kullanımında %70 azalma oldu. Medya ve sivil toplum kuruluşlarından büyük destek alıyoruz. Sanatçılarımız farkındalık çalışmalarına katkı sağlıyor, ülkemizin dört bir yanında atıktan sanata sergileri açılıyor. 

Bildiğiniz gibi, teknolojik devrim insanın bakışını yalnızca ekranlara odaklamıştır. İnsan-tabiat ilişkisi zedelenmiştir. Oysa temiz toprağın kokusunu içimize çekmek, kuşları seyretmek, dalga seslerini dinlemek hayatın mücevherleridir. Bu bağlamda teknolojiyi yok eden değil, inşa ve ihya eden bir güç haline getirmeliyiz. Deniz çöpleriyle mücadeleden çevre bilincini artırmaya bir araç olarak kullanmalıyız.

Sözlerime son verirken, Türkiye olarak, uluslararası platformda doğanın korunması için her türlü projeye destek vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Özellikle farklı coğrafyalarda yaşayan gençler arasında kapsamlı çevre projeleri geliştirilmesinin çok önemli olacağına inanıyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.