Değerli hanımefendiler, beyefendiler;
Hepinizi muhabbetle selamlıyorum.
30 Haziran’ın, “Koruyucu Aile Günü” ilan edilmesi vesilesiyle bir aradayız. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, Koruyucu Aile uygulamasının yaygınlaşması için, uzun yıllardır, çok titiz çalışmalar yürütüyor. Ne mutlu ki, Koruyucu Aile kavramı, özel bir günle taçlandı. Emeği geçen herkese, şükranlarımı sunuyorum.
Daha önce de, Koruyucu Ailelerimizle bir araya geldiğimiz, nice programımız oldu. Yüce gönüllü insanlarla, bu programlara katılmanın, benim için çok ayrı bir yeri var. Sizlerle yeniden buluşmak, gerçekten çok güzel. Hepiniz hoş geldiniz, sefa getirdiniz.
Kıymetli misafirler;
Sözlerime, çocuk ve istismar kelimelerini yan yana, sıkça duyduğumuz şu günlerde yaşadığım tarifsiz üzüntü ile başlamak istiyorum. Her bir çocuk istismarı, kalbimizde onulmaz yaralar açıyor. Çocuklara yönelen kirli ellere asla toleransımız yoktur.
Toplum olarak, tüm çocuklardan sorumlu olduğumuzu hiç unutmayalım. Bu yaraları, ortak bir şuurla aşabiliriz. İnanıyorum ki, bu suçları işleyenler en ağır şekilde cezalandırılacaktır. Devletimiz her zaman tüm imkanlarıyla, çocuklarının yanındadır.
Değerli Katılımcılar;
Toplumumuzda, dayanışma kültürünün kökleri, çok derinlere uzanır. Ele ele vermek, birbirimizin elinden tutmak, adeta bir melekedir.
Darülaceze, Daruşşafaka gibi kurumlarımız, şefkat mirasımızın korunduğu çatılardır. Çünkü insanın insana muhtaç olduğu gerçeği, damarlarımızda dolaşır.
Herhangi bir sebeple, ailesinden uzak düşmüş çocuklarımız, devletimizin kurumlarında, her türlü imkân sağlanarak bakılıyor. Eğitimden, psikolojik desteğe, spor, sanat gibi faaliyetlerden, istihdama kadar, her alanda, eksiksiz bir hizmet alıyorlar.
Bugün, Devletimizin himayesinde büyümüş, gerek kamuda, gerek özel sektörde çok iyi yerlere gelmiş, nice insan var. Sanattan spor dünyasına, adını türlü başarılarla andığımız, topluma rol model olmuş, evlatlarımız yetişti. Devletimizin şefkat eli, bu çocukları, mutlu hikâyelerin kahramanı haline getirdi. Ne kadar gurur duysak az.
Yine de, çocukların aile ortamında büyümesi, önceliğimizdir. O nedenle, Koruyucu Aile sisteminin yaygınlaşması, gerçekten çok önemli.
Bakın, 2002’de, koruyucu aile sayımız, 515’ti. Bugün geldiğimiz noktada, 6 bin 687 koruyucu ailemizin, kanatları altında, tam 8 bin 141 yavrumuz yaşıyor.
Salgın gibi, büyük bir afet döneminde bile, bu yılın ilk yarısında, 536 çocuğumuz, 437 ailemizin evladı olmuşlar.
Bununla beraber, savaş, çatışma gibi sebeplerle, göç etmiş ailelerin emaneti, evlatlarımız da var.
Hâlihazırda, 424 yabancı uyruklu çocuk, Koruyucu Aile Hizmet Modelinden, istifade ediyor. Koruyucu ailelerimiz, ülkemizin tüm illerine yayılmış durumda.
Bu ailelerimize, “Müslümanlar arasında en hayırlı ev, içerisinde yetim olan ve yetime iyi muamele yapılan evdir” hadisi şerifi, ne büyük müjdedir!
Kardeşlerim;
Rahman ve Rahim isimleri, Allah’ın, sonsuz merhamet sahibi olduğunu ifade eder. Merhameti, bir yaşam biçimi haline getirmek, bizi Rahman’a yakınlaştırır.
Şunu da, mutlulukla ifade etmek isterim; ailelerimiz engelli yavrularımıza da, sahip çıkıyor. 884 engelli çocuğumuz, koruyucu ailelerinin yanında, huzur içinde yaşıyor. Bu çocukların içinde, yüzde 100 engelli olanlar var.
Kıymetli kardeşlerim;
Bu yüce gönüllülüğün sırlarını, lütfen bizlerle paylaşın. Çünkü deneyimlerin paylaşılması, herkes için yol göstericidir. Güzele meyli olan insan için, sizin bıraktığınız ayak izlerini takip etmek, bir şereftir.
Bakanlığımız, deneyim aktarımı için de, bir proje oluşturdu. Rehber Koruyucu Aile uygulamasıyla, tecrübeli aileler, sisteme yeni katılan ailelere, yaren oluyor.
Dolayısıyla, koruyucu aile olmak isteyen kişilere, buradan şunu söylemek isterim; çıkacağınız yolda, yalnız değilsiniz. Devletimiz tüm imkânlarıyla, sizlerin yanındadır. Çocuklarımızın eğitim masraflarından, bakım masraflarına, kurs ücretlerinden, servis ücretlerine kadar her şey, karşılanıyor.
İster evli, ister bekâr, Bakanlığımızın şartlarına uyan herkes, koruyucu anne, baba olabilir. Koruyucu ailelerimiz arasında, zaten çocuk sahibi olan ailelerimizin de, sayıca fazla olduğunu, belirtmek isterim.
Yani koruyucu aile olmak, sadece çocuk hasreti gidermek demek, değildir. Hatta, torunları olan insanların bile, yeniden koruyucu aile olduklarını biliyoruz. Bu, birbirimize emanet olduğumuzu, sadece dille değil, hal diliyle de söylemenin, en güzel yoludur.
Değerli Konuklar;
Hepimiz, zaman zaman, içinde yaşadığımız dünyayı, değiştirmek arzusu ile dolarız. Adil ve mutlu bir hayat, herkesin, ortak paydası olsun isteriz. Buna, maalesef, tek başına hiçbirimizin gücü yetmiyor.
Ama gücümüzün yeteceği bir şey var. O da, her insanın, değiştirebileceğimiz bir dünya olduğunu, anlamak.Bir insana elinizi uzattığınızda, tüm hikâye baştan kaleme alınıyor. Umutsuzluğun yerini umut, yalnızlığın yerini, güven duygusu, gözyaşının yerini, tebessüm alıyor.
En karanlık noktada, bir çocuğa ışığıyla gidenler, o çocuğun ruhunu aydınlatıyor. Sonra o çocuğun büyüdüğünde, kendisine verilmiş bu hediyeyi, başkalarına verdiğini görüyorsunuz.
Çünkü iyilik gören iyilik yapar. O nedenle gelin, her çocuğun bir ailesi olana kadar, var gücümüzle çalışalım.
Kıymetli konuklar;
Hayatta, biri hariç her yara, kabuk tutar. Çocuklukta aldığımız yaralar, ruhumuzun derinlerinde, fay hatlarına dönüşür. O nedenle, her çocuğa, yaraları sarılmış bir çocukluk vermek, boynumuzun borcudur.
Çünkü bizler, yetişkin olunca, başımızı hep, çocukluk anılarımıza yaslıyoruz. Orada dinleniyoruz. Hayallerimizde, çocukluğumuzun ana yurduna seyahat edip, hasret gideriyoruz. Ruhumuzu, çocukluk günlerinin sevinciyle besliyoruz.
O yüzden, her çocuğun mutlaka, sıcak bir yuvası olmalıdır. Bayram sabahlarında öpecek, bir eli tutmalıdır.
Bugün, 6 bin 687 ailemiz, kalplerini açtıkları evlatlarımıza, muhteşem bir hatıralar koleksiyonu hazırlıyorlar.
Allah sizlerden razı olsun. Varlığınız, insanlığın umududur! Sığınağımızdır. Tüm koruyucu ailelerimize, insanlık adına, sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
Bu duygularla sözlerime son veriyor, programın hazırlanmasında emeği geçen herkese, teşekkür ediyorum. Kalın Sağlıcakla!