“ROKETSAN Sıfır Atık” Konuşması

23.06.2021

Değerli Hanımefendiler, Beyefendiler,

Sizleri muhabbetle selamlıyorum. Savunma Sanayimizin en önemli kuruluşlarından ROKETSAN’da bulunmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Geçen hafta Kuruluşunuzun 33. Yıldönümünü geride bıraktığınızı öğrendim. Vatana, millete hizmetle dopdolu nice yıllar diliyorum. Ülkemizin milli savunma alanında küresel bir aktör olmasında önemli bir katkınız var. Geliştirdiğiniz milli teknoloji ile, dünyanın en iyi savunma sanayi firmaları arasında yer alacağınıza inanıyorum.

Milletimizin ROKETSAN’ı, savunma sanayinin çok güçlü bir aktörü olmasının yanında, sosyal konuların da takipçisi.  Savunma sanayinde, kadınların güçlendirilmesi için yaptıklarıyla sektörde öncü konumdasınız. Kadın çalışanların, liderlik pozisyonlarında ve karar alma mekanizmalarında olduğunu görüyoruz.  Bu hassasiyetin, gerçekten takdire şayan olduğunu düşünüyorum. Tabii, bunun yanında ROKETSAN, bünyesinde kurduğu atık yönetim sistemleri ile de çevre dostu bir kurumsal kimlikle öne çıkıyor. Mesela, kâğıda dayalı tüm süreçler dijital hale getirilmiş. Atığı ve israfı oluşmadan önleyen sistemler kurulmuş. Oluşan atıklar ise kaynağında ayrıştırılıyor.

ROKETSAN ailesine, gösterdikleri örneklik için şükranlarımı sunuyorum. Çevre duyarlılığınızın herkese yol göstereceğine inanıyorum.

Değerli Konuklar,

2017’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla başlattığımız Sıfır Atık Projesi, tüm ayaklarıyla ülkemiz için vazgeçilmez bir dönüşümdür. Atık çeşitliliğinin fazla olduğu her noktada hızla sıfır atık uygulamasına geçiyoruz. İnşallah 2023’e kadar, sıfır atık, Türkiye’nin her yerinde yaygınlaşmış olacak.

Sıfır Atık Projesi, 11. Kalkınma Planında bir devlet politikası haline geldi. Ülkemiz genelinde, 97 bin kurum ve kuruluş binasında sıfır atık yönetim sistemi uygulanmaya başlandı. Bugüne kadar 48 bin kurum ve kuruluş binasına “temel seviye sıfır atık belgesi” verildi. Bugüne kadar, 24.2 milyon ton geri kazanılabilir atık, işlenerek ekonomiye kazandırıldı. Bu toplanan atıklardan, 39 milyar TL ekonomik kazanç sağlandı. 3 milyon ton sera gazı salınımı önlendi ve 265 milyon ağaç kurtarıldı. Sıfır Atık projesi başladığında yüzde 13 olan geri kazanım oranımız, 2020’de yüzde 22.4’e yükseldi. İnşallah, 2023’te bu oran, yüzde 35 seviyelerine ulaşacak.

Çok kısa bir zamanda kat ettiğimiz şu yol bile, bize ne kadar çok şey anlatıyor değil mi? El ele verdiğimizde, küçük adımlarla, büyük bir dönüşümü başarabiliyoruz.

Kıymetli Konuklar,

Dünya tarihinin gördüğü en büyük salgınlardan birini bizzat tecrübe ettik. Bu salgın, bugünümüz ve yarınımız için büyük bir dönüm noktasıdır. Bundan sonra, yeni dünyayı iyileşme süreci bekliyor. Gerçek bir iyileşme için, tüm sektörlerin sıfır karbon ekonomiye geçmesi gerekecek.

Malum, Avrupa, 2050 yılında Karbon Nötr bir kıta olacağını açıkladı, biliyorsunuz. Buna göre, Avrupa ile ticaret yapan ülkeler, iklim politikalarına uyum sağlamazlarsa ekonomilerinde sorun yaşayacaklar. Dünyanın birçok yerinde, farklı sektörlerin lider firmaları, sıfır karbon ekonomiye geçiyor. Çünkü ilerleyen dönemlerde, iklim politikalarını uygulamayan firmalar, küresel rekabette geri bir konumda kalacaklar. Biz de ülke olarak, kendi dönüşüm süreçlerimizi hızlandırıyoruz. Bu, önümüzdeki tercihlerden biri değil, bilakis başlı başına bir zorunluluktur. İklim değişikliği, halının altına süpürüp, görmezden gelebileceğimiz bir konu değil. Bunun etkilerini hayatımızın her alanında görüyoruz.

Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz Mayıs ayı, son 51 yılın en sıcak Mayıs ayı olarak kaydedildi. Sıcaklık 19.3 santigrat olarak ölçüldü. Yani, 2.6 santigrat artış var. Yakın zamanda karşı karşıya kaldığımız kuraklık tehlikesi, yine hepimizi korkuttu. Televizyonu açtığımızda, çevre felaketleriyle ilgili haber almadığımız bir gün geçmiyor. Doğa, üzerindeki stresi kaldıramadığını çok açık bir şekilde gösteriyor. Tüm bunlar, kamudan, özel sektöre, yediden yetmişe, istisnasız herkesin eşit sorumluluğu olduğunu anlatıyor. Hepimiz, ortak bir şuurla, dünyayı iyileştireceğiz.

Size, Afrika’dan güzel bir örnek vermek istiyorum.  Afrika’da yürütülen “Büyük Yeşil Duvar” projesi, çölleşmeyle mücadele kapsamında, Sahel Bölgesini ıslah edecek. Bildiğiniz gibi Sahel Bölgesi, dünyanın en kuru alanlarından. Atlantik’ten, Kızıldeniz’e kadar 8 bin kilometre uzunluğunda bir kuşak ağaçlandırılacak. 100 milyon hektarlık bir alanın ıslah edilmesiyle, doğanın iyileşmesi sağlandığı gibi, 10 milyon insana da istihdam sağlanacak. Milyarlarca yerel ağacın ekimi çoktan gerçekleştirildi. Ağaçlar kök salarken, toprak zenginleşiyor. Gıda güvenliği oluşuyor. İklim değişikliğinin etkilerine karşı direnç gelişiyor. Biyo çeşitlilik artıyor. Ve sayısız insanın hayatı değişiyor, geleceğe dair umutları çoğalıyor.  Proje, 2030’da tamamlandığında, Büyük Yeşil Duvar, dünya üzerinde, insanların oluşturduğu en büyük yaşayan yapı olacak. Buradan anlıyoruz ki, doğayı onarmamız pekâlâ mümkün!

Değerli Misafirler,

Bildiğiniz gibi, “Dünya Ortak Evimiz”,  çevre projelerimizin mottosudur. İklim değişikliğinin etkileri, dünya üzerindeki herkesi ve her canlıyı eşit etkiliyor. İster yanı başımızda, ister dünyanın bir diğer ucunda olsun, her çevre felaketi, istisnasız hepimizin felaketidir. Son günlerde denizlerimizi kaplayan müsilaj, hepimizi son derece üzdü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, üstün bir gayretle temizleme çalışmalarını sürdürüyor. İnşallah en kısa zamanda bu sorunu atlatacağız.

Şairlere ilham olmuş Marmara Denizi ve ülke topraklarına birer mavi boncuk gibi serpilmiş akarsu ve göllerimiz insanlık mirasıdır. Bu şuur, ülkemizin eşsiz doğasını korumada tek formülümüzdür.

Buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Herkes, bireysel hayatında yapacağı ufak değişikliklerle çevreye büyük katkı sunabilir. Bakın yeni bir araştırmaya göre, okyanusları kirleten plastiğin yiyecek ve içecek ambalajlarından oluştuğunu söylüyor. Şimdi havaların ısınmasıyla, piknik alanı, sahil kenarı gibi yerlerde atılan çöplerde büyük bir artış var. Parklarımız, çekirdek kabuklarıyla, yiyecek içecek paketleriyle kaplı. Bunlar son derece üzücü ve hazin manzaralar. Lütfen, çöpümüzü fırlatıp attığımız toprağın ve denizin de evimiz, yuvamız ve vatanımız olduğunu unutmayalım.

Bu duygularla sözlerime son veriyorum. Ev sahipliklerinden ötürü ROKETSAN’a ve programda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Kalın sağlıcakla!