Kıymetli Hanımefendiler, Beyefendiler,
Sevgili Gençler,
Hepinizi sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
Sizleri, Cumhurbaşkanlığı Devlet Konukevinde misafir etmekten büyük memnuniyet duyuyorum.
Bugün aramızda çok değerli konuklar var; Birleşmiş Milletler Habitat İcra Direktörü Hanımefendi, ülkemizi ilk kez ziyaret ediyorlar.
Bildiğiniz üzere, Türkiye ile Habitat arasındaki işbirliğinin uzun bir geçmişi var. Hatırlarsınız; 1996 yılında İstanbul, Habitat 2’ye ev sahipliği yapmıştı.
Bu etkinlik, girişimin savunduğu ilkelerin, dünya çapında görünürlüğünü artırmış, etkili sonuçlar vermişti.
Önümüzdeki günlerde de, ilişkilerimizin artarak güçleneceğine inanıyorum. Bu çerçevede, İstanbul’da bir Habitat bölge ofisinin kurulacak olmasına ziyadesiyle memnun oldum. Hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın Şarif,
Türkiye, gelen herkesin gönlünde ikinci bir memleket olur.
Umarım siz de aynı hislerle buradan ayrılırsınız.
Sizi her daim aramızda görmekten memnuniyet duyacağımızı bilmenizi isterim.
İlerleyen zamanlarda, ülkemiz ve Birleşmiş Milletler Habitat arasında yeni ve güçlü iş birliklerini gerçekleştireceğiz inşallah.
Bugün, burada ayrıca Türkiye’de mukim uluslararası kurum temsilcileri ve kıymetli medya mensuplarımız var. Her birinize teşrifiniz için teşekkür ediyorum.
Ve elbette, geleceğimiz, umudumuz gençlerimiz var. Sizler de hoş geldiniz, sefalar getirdiniz!
Değerli Konuklar,
‘Atık alanında akıllı şehirler’ girişiminin, çevre ve doğayla uyumlu şehirler hedefine önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Bu girişimin başarıya ulaşmasına katkıda bulunmakta kararlıyız.
Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler Habitat “Atık Alanında Akıllı Şehirler Şampiyonu” ödülünü, ülkemin gençleri adına kabul etmek istiyorum.
Onların çevre konularındaki hassasiyetleri, gelecek güzel günlerin habercisidir.
Birleşmiş Milletler Habitat’a takdirleri nedeniyle şükranlarımı sunuyorum.
Kıymetli Konuklar,
Ortak tecrübemizle biliyoruz ki, tabiat, yaşam alanlarımızın dışında, bizden kopuk bir varlık alanı haline geldi.
Oysa insan, kalben, ruhen ve bedenen, doğa ile iç içe olması gereken bir varlıktır.
Şu bir gerçek ki, tabiat ayrılmaz ve parçalara bölünemez bir bütündür.
Ülkeler arasındaki sınırlar, tabiat için geçerli değildir.
Bir ülkenin sınırları içinde, tabiata karşı işlenen suçun bedelini, tüm insanlık ortak öder.
Kirlenen hava hepimizin nefesinden eksiltir.
Uzak bir ülkede kuruyan yeryüzü suyu, hepimizin içeceği suyu azaltır.
Sıklıkla tekrar ettiğimiz bir gerçek var;
Neslimiz, iklim krizini bir kriz olmaktan çıkarabilecek son nesildir.
Bu nedenle, yükümüz de, sorumluluğumuz da çok ağır.
Bu sorumluluk bilinciyle, 2017’de Sıfır Atık Projesi’ne başladık.
Ardından Sıfır Atık Mavi Projemizi devreye aldık.
2023 yılına kadar, Sıfır Atık’ı ülke çapında tam anlamıyla yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.
Yalnızca 2017-2020 yılları arasında büyük kazanımlar elde ettik.
Ciddi oranlarda hammadde, su ve petrol tasarrufu sağladık.
17 milyon ton değerlendirilebilir atık toplandı.
2 milyar ton sera gazı salınımı engellendi.
17 milyar lira ekonomik kazanç elde edildi.
Sıfır atık yaşam kültürünün, insanlar arasında yaygınlaşması ve hâkim bir anlayış olması için çalışma alanlarımızı genişletiyoruz.
Bu konuda, uluslararası her türlü iş birliğine hazır olduğumuzu da belirtmek isterim.
Kıymetli Misafirler,
Kanuni Sultan Süleyman’ın, 1539’da hazırladığı “Çevre Temizliği Yasaknamesi”, dünyanın ilk çevre nizamnamesi olarak kabul edilir.
Edirne’nin mahalle, sokak ve çarşılarının temizliğini konu alır.
Büyük anadolu medeniyetinin, yüzyıllardır tabiatla kurduğu ilişkiden doğan, örnek bir çevre kültürü var.
Tarihimiz, insanın doğa ve hayvanlarla olan ilişkisini, bugün eşi görülmeyen incelikle düzenleyen örneklerle doludur.
Tabiat, bizim tasavvurumuzda öncelikle Yaradan’ın emanetidir.
“Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli büyük ağacın kesilmesin. Taşkın akan güzel suyun kurumasın!” diyen Dede Korkut, bu büyük tabiat sevgini, dualarına taşır.
Şimdi, tüm dünyanın ihtiyacı olan, tabiatla yeniden kucaklaşmaktır.
Ötekileştirdiğimiz tabiatın, candan bir parçamız olduğunu, yeniden hatırlama vaktidir.
Bu noktada, bilhassa gençlerimize seslenmek istiyorum.
Dünya’da 10-24 yaş arasında, 1.8 milyar genç var.
Tarihte, genç nüfus ilk defa bu kadar yüksek bir seviyeye vardı.
Bu rakam, sizlerin, dünyanın düzeni üzerinde ne kadar büyük bir etkiye sahip olduğunuzu gösteriyor.
Bu gücü kullanın.
Günümüzde iletişim teknolojileri de, altın çağını yaşıyor.
Bu imkânları, büyük bir zihinsel dönüşümün araçları hâline getirebilirsiniz.
Tükenmiş bir dünyanın mağdurları değil, hızla iyileşen bir tabiatın şifacıları olabilirsiniz.
Medeniyetimizin geliştirdiği çevre kültürünün, dünyaya sunacağı sayısız fayda var.
Bu mesajların, evrensel değerler olmasında sizler öncü olmalısınız.
Bizler de her daim yanınızdayız, arkanızdayız. Elbirliği ile yapacağımız çok şey olduğuna inanıyorum.
Değerli Konuklar,
Çevre sorunu, ulusal bir sorun değil, küresel bir meseledir. Bu çerçevede yapacağımız her türlü iş birliği, dünyanın geleceğini şekillendirecektir. Çevre meselelerine, ancak bütüncül bir şekilde bakarsak, hedeflenen sonuçlara ulaşabiliriz.
Burada bulunan herkese, çevre konularındaki üstün gayretlerinden ötürü şükranlarımı sunuyorum.
Dünyanın ortak evimiz olduğu gerçeği, hepimiz için bir dayanışma vesilesi olsun.
Bu duygularla, teşrifiniz için hepinize tekrar şükranlarımı sunuyor, sağlıklı güzel günler diliyorum.