Sayın Hanımefendi’nin UNDP Ödül Törenindeki Konuşması

25.03.2021

Değerli Hanımefendiler, Beyefendiler,

Sizleri, Devlet Konukevimizde misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Hepiniz hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz.

Bugün, ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Eylem Ödülü’ vesilesi ile, bir araya geldik.

Bu anı, bizimle paylaşan tüm dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum.

Sizlerle çok özel bir farkındalığın ortak dilini konuşuyoruz.

Çevre dostları olarak, yan yana ve hep birlikte olmamızın, büyük bir sinerji doğurduğunu hissediyorum.

Bu kıymetli ödülü, hayat enerjisini, doğanın sözcülüğüne adayan, tüm güzel kalpler adına kabul ediyorum.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Ofisine şükranlarımı sunuyorum.

Kıymetli Claudio Bey;

Size, yaptığınız değerli katkılar için bilhassa teşekkür ediyorum.

Görev süreniz bittiği için, aramızdan ayrılacak olsanız da, siz artık bizden birisiniz.

Bu ülkeye her yeniden gelişinizde, yuvanıza döndüğünüzü düşünebilirsiniz.

Yeni görevinizde, muvaffakiyetler temenni ediyorum.

Değerli Konuklar,

Bizim coğrafyamızda toprak, insanın dünyaya vardığı ve dünyadan ayrıldığı bir istasyondur.

Vatandır, sadık bir yârdır ve bu nedenle kutsaldır.

Tabiat ise, anadır; bizi besler, büyütür, korur.

Bizim; coğrafyaya, tabiatın sakinlerine bakışımız, bir başkadır. Halk ozanlarımız, şairlerimiz bunu türlü şekillerde ifade etmiştir.

Sözgelimi; Tuna nehri, dosttur.

Gül ile Bülbül, insanı ilahî aşka vardırır.

Bir kuzunun melemesi, masumiyetin davetidir.

Telli turnalar, uzak diyarlardan bize haber taşır.

Tabiatla kurduğumuz ilişki öylesine derindir ki, medeniyet tarihimiz, doğa için kurulan türlü vakıflarla doludur.

Su kaynaklarının korunmasından sokakların temizliğine, hastalanan göçmen kuşların tedavisinden, leyleklerin doyurulmasına kadar, tarihimizde nice çevre vakfı kurulmuştur.

Atalarımız, ağaç kesmeyi, baş kesmekle bir tutar. Çünkü doğa, bize emanet edilmiş bir dosttur. İnsan, dostuna nasıl davranırsa, tabiata da öyle davranması gerekir.

Fakat ne yazık ki, tüm dünyada olduğu gibi, sanayileşmenin etkileri, bu anlayışı dönüştürmüştür. Tüketim toplumu genişledikçe, çevre sorunları artmıştır. Modern insan, tabiata karşı yabancılaşmış, hatta üzerinde tahakküm kurma hadsizliğine yeltenmiştir.

Bugün ihtiyacımız olan; öteki haline gelen tabiat ile aramızdaki mesafeyi kapatmaktır. Onun dostluğunu yeniden kazanmaktır.

İşte bizler, bugün burada, böylesine yüksek bir amaç için biraradayız.

Gerek yurtiçinden, gerekse yurtdışından tüm misafirlerimizle, bu ortak derdin paydasında buluştuk.

Birleşmiş Milletler gibi, küresel çözümler sunan organizasyonların, evrensel değerlerini paylaşıyoruz.

Bu değerlere, her toprağın özgün meyvesi olan kültürel tecrübelerimizle, katkı sunmaya çalışıyoruz.

Kıymetli Misafirler,

İnsanın, yaptığı hataları, temize çekme imkânı, son nefesine kadar vardır.

Bu ümidi, bugünün yanlışlarını, yarının doğrularına çevirmek için kullanalım.

Evet, bilimin gerçekleri, iklim krizi başta olmak üzere, bize karanlık bir geleceğin işaretini veriyor.

Fakat ne mutlu ki, bilim insanları, bu tabloyu değiştirmek için, son nesil olduğumuzu da söylüyor. İşte bu fırsatı değerlendirmeli, geleceğe daha iyi bir dünya bırakmak üzere, daha çok çalışmalıyız.

Çünkü, doğanın tüm kaynakları, insanlığın hem bugününün, hem de gelecek nesillerinin ortak mirasıdır.

Bu mirası, hakkından fazlasını alarak, fütursuzca tüketmek, asla kabul edilemez.

Sıfır Atık Projesi, gelecek nesillere, yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğunun, küçük bir adımıdır.

İnşallah kamu ve sivil toplum kuruluşlarımızın işbirliği ile, bu çabayı daha verimli kılmayı arzu ediyoruz. Bugüne kadar projemize verdiğiniz tüm destekler için, herbirinize teşekkür ediyorum.

Tüm canlıların ortak evi olan dünyada hoş bir seda bırakmayı dileyerek, sözlerime son veriyorum.

Her birinize, çevre konularında ortaya koyduğunuz üstün gayretten ötürü teşekkür ediyorum. Kalın sağlıcakla!