Aziz milletim,
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Kıymetli misafirler;
Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Grup Toplantımızın partimiz ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Sözlerimin hemen başında İstanbul Sancaktepe’de dün düşen askeri helikopterimizde hayatlarını kaybeden askerlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Bugün ebediyete uğurlayacağımız şehitlerimiz Albay Gökselin Aytural, Üsteğmen Aykut Yurtsever, Astsubay Emre Vahit Bekli ile Uzman Çavuş Şahin Aslan’ın ailelerine başsağlığı dileklerimi ifade ediyorum. Yaralı askerimize Rabbimden şifa niyaz ediyorum. Allah milletimizi ve askerimizi her türlü kazadan, beladan, afetten muhafaza etsin. Halen sınırlarımız içinde ve dışında görev yapan tüm askerlerimize başarılar diliyor, her birini ayrı ayrı selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar;
Türkiye’nin hem iç siyasette, hem de bölgesinde ve dünyada önemli gelişmeler yaşadığı bir dönemden geçiyoruz. Mahalli seçim hazırlıklarımıza geçmeden önce ülkemizin ve milletimizin bekası açısından kritik bazı hususlar üzerinde durmak istiyorum.
Akdeniz’de, Ege ve Kıbrıs’taki haklarımız meselesi eskiden beri Türkiye’nin üzerinde hassasiyetle durduğu konulardır. Son dönemde hidrokarbon arama faaliyetleri sebebiyle bu bölgedeki sorunlar çok daha büyük çıkar çatışmalarının konusu olmaya başlamıştır. Arkasına kimi Avrupalı devletleri alan Yunanistan’ın ve onunla birlikte hareket eden Güney Kıbrıs Rum Kesiminin pervasız davranışları en başta kendileri için bir tehdit ve tehlike kaynağı haline gelmiştir.
Ülkemizi 12 mil meselesinde adeta Ege Denizi’ne ayak basamaz, Kıbrıs meselesinde de kendi haklarını savunamaz duruma getirme gayretleri, açık söylüyorum, beyhudedir. Uluslararası hukuktan ve teamüllerden kaynaklanan haklarımızı sonuna kadar kullanmakta, buna engel olmak isteyenlere de hadlerini bildirmekte kararlıyız.
Değerli kardeşlerim;
Fırsatçılık kötüdür, uluslararası ilişkilerde fırsatçılık çok daha kötüdür. Akdeniz’de kimi ülkelerin kendi iç meseleleriyle uğraşmasını fırsat bilerek hakları olmayan alanlarda ekonomik ve siyasi hakimiyet kurmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Mülteci akını karşısında adeta tir tir titreyenler, konu petrol, doğalgaz ve siyasi rant olduğunda birden aslan kesiliyorlar. İnsanlığa karşı vazifelerini yerine getirmeyenlerin ekonomik çıkar için tüm kuralları ve uygulamaları zorlamaları riyakârlıktır.
Şu anda 4,5 milyon insanı ülkesinde barındıran bir Türkiye var, diğer tarafta ise botlarla Akdeniz’e açılanları, hatta botlarını şişlemek suretiyle Akdeniz’in, Ege’nin sularına gömenler var. Bunların hangisi acaba insandan yana, insan haklarından yana? Geçmişte bize de defalarca oynanmış bu oyunlara artık karnımız toktur. Türkiye olarak ne Doğu Akdeniz’de, ne de diğer bölgelerde kendi tezlerimizden en küçük bir taviz vermeyecek, milletimizin ve dostlarımızın haklarını sonuna kadar savunacağız.
Karadeniz’de ise bir başka gerilim giderek tırmanıyor. Rusya ile Ukrayna arasında uzun zamandır yaşanan; ancak bir süredir durgunlaşmış gibi gözüken hadiselerin yeniden alevlenmiş olmasından gerçekten üzüntü duyuyoruz. Hem Rusya’yı, hem de Ukrayna’yı yakın dostu olarak gören, her ikisiyle de kurduğu derin işbirliğini geleceğe taşıma gayretinde bir ülke olarak Karadeniz’in bir an önce barış denizi haline gelmesini istiyoruz.
Bunun için Rus ve Ukraynalı dostlarımıza sorunlarını diyalog yoluyla çözmeleri çağrımızı tekrarlıyoruz. Dünyanın siyasi, ekonomik ve askeri olarak ciddi tehditlerin pençesinde kıvrandığı bir dönemde Rusya ve Ukrayna’yı karşı karşıya değil yan yana görmekten memnuniyet duyarız. Tarihi itibariyle yan yana olan bu ülkeler ve bu ülkelerin insanlarının yeniden o tarihi geçmişlerine dönmelerinde büyük faydalar gördüğümüzü ifade etmek isterim.
Değerli arkadaşlar;
Suriye meselesi bizim güvenlik önceliklerimizin en başında yer almayı hala sürdürüyor. Dünyanın son yıllardaki en ciddi insani krizine sahne olan Suriye’de yaşananlar karşısında belki de tek ilkeli duruşu sergileyen ülke biziz. Suriye’den gelen milyonlarca mazluma kapımızı açıp yıllarca onları güven ve huzur içinde ülkemizde misafir ettik. Bunun yanında Türkiye’nin toprak bütünlüğünü korumaya ve siyasi birliğini sağlamaya yönelik her çabanın yanında yer aldık.
DEAŞ bahanesiyle herkes Suriye topraklarında çıkar ve rant peşinde koşarken biz risk alarak sahaya girdik, bu terör örgütüne en ağır darbeyi vurduk. Açık konuşuyorum; bölgemizdeki DEAŞ balonunu Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekatı patlatmıştır. Dünyayı korkutmak için sürekli şişirilen, büyütülen, dev aynasında gösterilen DEAŞ’ın aslında nasıl bir proje olduğu Türkiye’nin sahaya girmesiyle görülmüştür.
İslam’ın başındaki en büyük dertlerden biri olan bu örgütü biz çökertmeye başladık. Ama DEAŞ’a karşı olduğunu söyleyenler ne yazık ki DEAŞ’a karşı en ufak bir mücadele dahi vermediler. Bugün hala Suriye’nin belirli yerlerinde DEAŞ’ın varlığını sürdürüyor gibi gözükmesinin sebebi, aynı oyunun yeniden sahneye konulmak istenmesidir. Buradan tüm dünyaya sesleniyor ve diyorum ki; Suriye’de DEAŞ yoktur, sadece DEAŞ görüntüsü altında bu ülkeyi ve bölgeyi karıştırmak için yedekte bekletilen, eğitilen, donatılan, varlıklarını sürdürmelerine izin verilen birtakım küçük çeteler vardır. Bölgenin petrolünü işletmek için DEAŞ bahanesiyle işgallerini sürdüren diğer terör örgütleri de, onları destekleyen güçler de bulundukları yerlerden çıkarlarsa mesele kendiliğinden çözülecektir. Hiç olmadı, biz Türkiye olarak birkaç ay içinde bu örgütün kalıntılarını tamamen bitirmeyi taahhüt ediyoruz. Verelim el-ele, nasıl olacakmış gösterelim.
Bu arada bir başka oyun da sınırlarımız boyunca oynanmaktadır. Türkiye sınırlarında tek bir DEAŞ unsuru kalmadığı halde on binlerce kişiyi silahlandıranların –herhalde anlıyorsunuz- araç gereçle tahkim edenlerin derdinin terörle mücadele olmadığı açıktır. Çünkü bu kesimler bizzat teröristlerle yatıp teröristlerle kalkıyor, teröristlerle yiyip teröristlerle içiyorlar. PKK’nın Suriye kolunu oluşturan bu terör örgütünün tek hedefi ülkemizdir.
Böyle bir tehdide karşı daha fazla tepkisiz kalmamız mümkün değildir. Kandil’deki terör elebaşlarının başına güya ödül koyanlar, onların emrindeki teröristlerle her gün iş tutuyorlar. Başlarına ödül koydukları teröristlerden emir alan grupların ülkemize yönelik herhangi bir tehdit oluşturmadığını söyleyenler sadece kendilerini kandırırlar. Ve bu Kandil’dekilerin, dağlara kaçırılan kızların, kadınların ne hale getirildiklerini, işte artık mızrak çuvala sığmıyor, tüm dünya izliyor. Ve onların ne yazık ki onlardan doğan çocuklar da Avrupa’da, şurada-burada satılıyor. Çünkü bunlar hem insan kaçakçısı, hem de bu tür gayrimeşru çocukların da pazarlığını-pazarlamasını yapan örgüt, bu kadar tehlikeli bir örgüt... İsterseniz gelin bu tür samimiyetsizliklere cevabımızı Ziya Paşa’nın terkibibendiyle verelim:
“En ummadığın keşfeder esrâr-ı derûnun
Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın?
Bir gün gelecek sen de perişan olacaksın
Ey gonca bu cem’iyyeti her dem mi sanırsın?
Nâ-merd olayım çarha eğer minnet edersem
Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın?
Allah’a tevekkül edenin yaveri Hak’tır
Nâ-şâd gönül bir gün olur şâd olacaktır.”
Evet, Allah’ın izniyle teröristleri tepeleyerek gönüllerimizi şad edeceğimiz günler çok yakındır. Grup Toplantımızdan sonra gerçekleştireceğimiz Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda bu meseleleri enine boyuna konuşacak, değerlendirecek ve çok önemli kararlar alacağız. Ülkemize bugüne kadar verdikleri sözleri tutmayan, oyalama taktikleriyle bizi idare edebileceklerini sananlar artık yolun sonuna geldiklerini görmelidirler.
Bizim hedefimizde sadece ülkemize yönelik husumetleri gün gibi ortada olan teröristler vardır. Müttefik olduklarını, stratejik ortak olduklarını söyleyenler, ilişkilerimizi siyasi, ekonomik ve askeri olarak güçlendirerek geleceğe taşımak isteyenler için işte bu bir fırsattır. Ülkemizi hedef alan teröristlerin önünden çekildikleri takdirde Türkiye’nin yanında yer aldıklarını anlayacağız. Aksi takdirde kendi bekamız için ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmaya devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar;
Mahalli seçimlere ülkemizin işte böylesine önemli gündem maddeleriyle meşgul olduğu bir dönemde gidiyoruz. AK Parti iktidar olduğu günden beri ülkenin ve milletin meseleleriyle kendi siyasi gündeminin ayrımını titizlikle yapabilmiş bir partidir; bizi diğerlerinden ayıran budur. Bu sayede geçtiğimiz 16 yılda girdiğimiz 14 seçime rağmen ülkemizin tüm önemli meselelerini olması gerektiği gibi yönetmeyi de başardık. Sadece bugünkü mesaimiz bile işte bu yaklaşımımızın en somut ifadesidir.
Bilindiği gibi geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul’da 40 büyükşehir veya il belediye başkan adayımızın isimlerini milletimizle paylaşmıştık. Biraz sonra burada Grup Toplantımızda yine 20 büyükşehir ve il belediye başkanımızın ismini kamuoyuna açıklayacağız. Ardından da Milli Güvenlik Kurulu Toplantımıza başkanlık edip ülkemizin iç ve dış güvenlik konularıyla ilgili kapsamlı değerlendirmeler yapıp önemli kararlar alacağız.
Yarın sabah İSEDAK toplantısının İstanbul’da açılışını yapacağız. Akşam da G-20 Zirvesine katılmak ve ardından iki ayrı ülkeye resmi ziyaret yapmak üzere Arjantin’e hareket edeceğiz. İnşallah Güney Amerika dönüşü kalan illerimizin adaylarını ve artık yavaş yavaş şekillenmeye başlayan ilçe adaylarımızı da bu arada Genel Başkan yardımcılarım birlikte çalışacaklar, beldelerle birlikte onları da hazırlayacaklar. Döndüğümüzde de onları açıklayacağız. Seçim tarihine kadar bir yandan siyasi çalışmalarımızı, diğer yandan devlet işlerini beraberce yürüterek, ülkemize ve milletimize hizmet edeceğiz.
Ekonomide yaz aylarında maruz kaldığımız saldırıların olumsuz etkilerini yavaş yavaş siliyoruz. Seçim ikliminin bu olumlu gidişi gölgelemesine izin vermeyeceğiz. Bazı kesimlerin hala tereddütle yaklaştıklarını, yatırımları ve harcamaları konusunda bekle gör politikasına devam ettiklerini görüyoruz. Halbuki gün bekleme değil, tam tersine fırsatları değerlendirme günüdür. Uluslararası yatırımcıların giderek artan ilgisi ülkemizdeki çevrelere de örnek olmalıdır. Kaynakları atıl tutarak değil, yatırıma, üretime, ihracata, ticarete, istihdama yönelterek değerlendirmek hem en doğru hem de en hayırlı yöntemdir.
Aralık ayında bu çerçevede çok olumlu gelişmeler yaşanmasını bekliyoruz. Türkiye güya en sıkıntılı günlerinde dünyanın en büyüklerinden olan İstanbul Havalimanı’nın yine kendi alanında çok önemli bir yatırım olan Star Rafinerisi’nin, TANAP’ın açılışlarını yaparak Türkakım Projesini topraklarına çıkartarak dünya gündeminde en üst sıralarda yer almıştır.
İhracatımız, turizmimiz işte turist sayısı 40 milyonu aşıyor böyle bir yere geldik; rekor, rekor üzerine rekor... Bunca güzel gelişme ortadayken hala tereddütte kalmak bizim insanımıza yakışmıyor. Aralık ayıyla birlikte yeni bir yatırım ve istihdam seferberliği başlatarak 2019’a güçlü bir giriş yapacağız. Mahalli seçimleri bu sürecin takozu değil, tam tersine inşallah destekçisi haline dönüştüreceğiz.
Değerli arkadaşlar;
Geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul’da da belirttiğim gibi 31 Mart 2019 seçimleriyle ilgili manifestomuzu önümüzdeki ay ilan edeceğiz. 2004’te yerel kalkınma başlıyor. 2009’da marka şehirler. 2014’te daima millet, daima hizmet demiştik. 2019 için de gönül belediyeciliğimizi ifade eden bir vizyonla milletimizin karşısına çıkacağız.
Hep söylediğim gibi AK Parti şahsım başta olmak üzere mahalli idarelerdeki başarılarıyla milletimizin gönlünde yer etmiş bir kadronun öncülüğünde kurulmuştur. Belediyelerdeki tecrübemizi ve pratikliğimizi hükümete geldikten sonra ülke çapındaki tüm çalışmalarımıza yansıttık. Bu sayede cumhuriyetimizin bizden önceki 79 yılında yapılanlardan kat be kat fazla hizmeti 16 senede ülkemize ve milletimize kazandırmayı başardık.
Değerli kardeşlerim;
Eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, ulaşımdan tarıma, sanayiden sosyal yardımlara kadar her alanda Türkiye’ye adeta çağ atlattık. İşte bu müktesebatla ve güvenle diyoruz ki, kim ne derse desin belediyecilik AK Parti’nin işidir.
Değerli kardeşlerim;
Az önce Ziya Paşa’dan Terkib-i Bend’i okumuştuk, söylemiştik. Aynı Ziya Paşa’nın güzel bir beyti var orada da diyor ki, “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” Şimdi biz eserlerimizle konuşuyoruz. Ana muhalefet gibi sadece akşam başka, sabah başka yalanlarla değil. Varsa eserin konuş; yok... Belediye hizmetlerinin mazereti bürokrasisi, manisi olmaz, belediye başkanının mesai saati olmaz. Sürekli halkın içinde olmayan, kapısı daima halka açık bulunmayan, telefonu çaldığında açılmayan bir belediye başkanının başarılı olması mümkün değildir.
Milletinin evinin önünden çöpünü düzenli olarak alamıyorsanız, sokağını, caddesini, parkını pırıl pırıl yapamıyorsanız, musluğundan suyunu akıtamıyorsanız millet size mazeretinizi sormaz, biletinizi keser gönderir. Bazen söylüyorum bu ana muhalefet rahatsız oluyor. Yahu niye rahatsız oluyorsun? İstanbul’a Belediye Başkanı olduğum zaman ben muslukları akmayan bir CHP’li belediyeden İstanbul’u almıştım. Dağ gibi çöpleri olan bir belediyeyi CHP’den almıştım niye rahatsız oluyorsun? Gazetelerin maske dağıttığı bir İstanbul’u CHP’den almıştım niye rahatsız oluyorsun? Bu millet kime, nasıl bilet keseceğini biliyor. Ümraniye’de çöp dağı patladığı zaman oranın belediye başkanı CHP’liydi ve 39 vatandaşımız orada öldü niye rahatsız oluyorsun? Yani bunları konuşmayalım mı, söylemeyelim mi? Söyleyeceğiz. Siz kaçacaksınız biz kovalayacağız.
Partimde de bu tür arkadaşlarım varsa kusura bakmasınlar onlarla da yol yürümeyiz. Üstelik bizim belediyecilik anlayışımızda bu hizmetler işin alfabesidir, elif-ba’sıdır. Yani bu hizmetleri en iyi şekilde yapamayan belediye başkanı zaten fuzuli şagil durumundadır, yani koltuğunun işgalcisidir. Tüm bu hizmetleri en mükemmel şekilde yapan, üstüne milletimizin gönlüne girecek sosyal, kültürel, sportif icraatları koyan belediye başkanı bizim gözümüzde makamının hakkını veren kişidir. Üç kez belediye başkanlığında kalan arkadaşlarımızı bir kısmını da ne yaptık? Başarılı olanları farklı yerlere kaydırdık, çünkü onların bu başarısından istifade edelim istiyoruz. Türkiye’de belediyeciliği bu standartlara elhamdülillah biz taşıdık. Böyle olduğu için de ülkemizdeki belediyelerin yarısından fazlasında milletimiz yönetimi hep bize emanet etti. İnşallah 31 Mart’ta daha yüksek oranda bir belediyede AK Parti’nin hizmet ve gönül belediyeciliği milletimiz tarafından tercih edilecektir.
Değerli arkadaşlar;
Türkiye’nin son 5 yılında yaşananlar her alanda köklü bir değişimin kaçınılmaz olduğunu göstermiştir. Bu alanların başında da siyaset yapma tarzı geliyor. Ana muhalefet partisi CHP, tek parti döneminden beri hizmetten, icraattan, yatırımdan, projeden uzak bir anlayışla ülkemiz siyasetini adeta zehirlemiştir. Bu partinin yönetimindeki belediyelere bakın, istisnalar hariç hemen hiçbirinde yönetim başarısı üzerine kurulu bir kadro seçimi göremezsiniz.
Belli kesimlerin ideolojik fanatizmlerini istismar ederek kurdukları düzeni korumak CHP yönetiminin başlıca gayesidir. İşte bu sebeple CHP uzun zamandır oyunu arttırmak için değil, kayıtsız şartsız teslim aldığı kesimlerin gözlerini açmasını engellemek için siyaset yapmaktadır. Ankara’da Çankaya, İstanbul’da Kadıköy, Şişli, Beşiktaş gibi yerlerdeki seçim sonuçlarına bakın, hiçbirinin de ülke gerçekleriyle ilişkisinin olmadığını görürsünüz. Türkiye yansa da şaha kalksa da bunların umurunda değildir. Halbuki buralardaki seçmen profili aynı zamanda Türkiye pastasının kaymağını yiyen kesimlerden oluşuyor. Kılıçdaroğlu, CHP’li başkanların yönettiği yerlerde hayat kalitesinin yüksekliğinden bahsediyor. Hâlbuki bu ilçelerde yaşayan sağduyulu vatandaşlarımız çok iyi bilir ki CHP’li başkanların yönettiği yerler bugünkü seviyesine belediyelerin değil, büyükşehrin veya hükümetin yatırımları sayesinde gelmiştir.
Bugün Kadıköy’den Pendik’e kalkıp da belediyenin raylı sistemiyle gitmiyorsunuz, büyükşehrin hazırladığı raylı sistemle gidiyorsunuz. Metrobüs dediğiniz zaman ta Kadıköy’e kadar büyükşehrin hizmeti olan metrobüslerle geliyorsunuz. Ben İstanbul’a Belediye Başkanı olduğum zaman benden önceki belediyenin aldığı meşhur Ikarus’lar vardı. Bunlarda ne air conditioner vardı, ne de af edersiniz temizlik diye bir şey vardı, mazot kokusundan geçilmezdi, pislikten geçilmezdi. Ve geldik ilk işimiz ne oldu biliyor musunuz? O Ikarus’ları yurt dışına sağa sola hibe olarak gönderdik. İnsanıma bu yakışmazdı, milletime bu yakışmazdı. Onları elimizden bir an önce çıkardık ve süratle Mercedes marka otobüsleri İstanbul’umuza soktuk. Niye bunu yaptık? Benim vatandaşıma, benim halkıma yakışan neyse onu yapmak zorundaydık da onun için yaptık.
Bu her yerde böyleydi. Af ederseniz altyapı diye bir şey yoktu, susuzluk almış başını öyle gidiyordu. Bütün bunlardan İstanbul’umuzu kurtarırken ‘burası Kadıköy’dür CHP’lidir’ demedik, ‘burası Beşiktaş’tır CHP’lidir’ demedik her yere aynı hizmeti götürdük. Aslında CHP’nin aday belirleme taktiği dahi belediyecilik konusundaki zavallılığını göstermeye yeterlidir. Özellikle büyük şehirlerde CHP AK Parti’nin adaylarını açıklamasını bekliyor hayırlı olsun. Niçin biliyor musunuz? Ona göre aday açıklayacaklarmış. Elhamdülillah çünkü mihenk taşı AK Parti de onun için.
Yani bunların kafasında bu şehri kim daha iyi yönetir diye bir düşünce kesinlikle yok. Bunun yerine AK Parti’nin ve diğer partilerin oylarını alabilecek aday bulma cinliğine kafa yoruyorlar. İşte biz bugünle birlikte 60 büyükşehir ve il belediye başkanımızı açıklamış oluyoruz. Şimdi buradan CHP yönetimine bir ödev veriyorum. İyi takip etsinler, alsınlar bu 60 kişilik listeyi önlerine teker teker her birinin karşısına stratejilerine, taktiklerine, cinliklerine göre isimler koysunlar. Görelim bakalım 31 Mart gecesi milletimiz hizmete talip olanlara mı, yoksa cinlik yapanlara mı itibar edecek?
CHP’ye gönül veren seçmen kardeşlerime de diyorum ki, gelin 31 Mart’ta bu köhne zihniyete artık bir dur deyin, tercihlerinizi buna göre yapın. İstanbul’da sizlere AK Parti belediyeciliğinin nasıl hizmetler verdiğini biliyorsunuz, bizim nasıl hizmetler verdiğimizi biliyorsunuz. Bütün bunlarla beraber ilçelerde nasıl başarı, nasıl destan yazdıklarını biliyorsunuz.
Değerli kardeşlerim;
İzmir susuzluklar içerisinde kavruluyordu ve İzmir’e suyu işte Veysel Bey’in Bakanlığı döneminde İzmir’in susuzluk sorununu yine biz çözdük. Aynı şekilde İZBAN yine bizimle yapıldı, bunların yaptığı değil. Ama havasını atıyorlar ‘biz yaptık’; yok yahu onu da biz yaptık bunlar bizde. Şimdi de bak dertli, buradan işte bağırıyor, şu an da Körfez kokuyor. Aynı Haliç’in ben devir aldığım zamandaki haline dönüştürdüler Körfez’i. Yahu bir kolektörde mi yapamazsın, alın o kolektörü oraları bir temizleyin be; yok. Dertli olacaksın dertli, dertli olmadın mı bunu çözemezsin.
Değerli arkadaşlar;
Şimdi sıra 20 büyükşehir veya il belediye başkanımızın ismini açıklamaya geliyor. Şurası ekran, şurası ekran şimdi bu ekrandan hem resimleri göreceksiniz hem de altlarında biyografilerini göreceksiniz. Harf sırasına adaylarımızın isimlerini açıklıyorum:
Afyonkarahisar, Mehmet Zeybek AK Parti eski İl Başkanımız. Evet, hayırlı olsun.
Ankara, Mehmet Özhaseki, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı. Biliyorsunuz Mehmet Bey’in de 5 dönem yanılmadık değil mi 5 dönem? 5 dönem Kayseri Belediye Başkanlığı var, Büyükşehir. Onun dışında Çevre Şehircilik Bakanlığı, onun dışında genel başkan yardımcılığı… Genel başkan yardımcılığında da mahalli idareleri sürekli olarak yöneten bir kardeşimiz. Balıkesir, Yücel Yılmaz, Karesi Belediye Başkanı şu anda. Bundan sonra da inşallah Büyükşehir Belediye Başkan adayımız olarak Balıkesirlilerin karşısına çıkacak. Geliyorum Bingöl’e. Erdal Arıkan, Bingöl Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü. Çanakkale, Ayhan Gider, 26’ncı dönem milletvekilimiz. Geçiyorum Çankırı’ya; Hüseyin Boz Çankırı Belediye Başkanı. Çorum, Halil İbrahim Aşkın, Hitit Üniversitesi Öğretim Görevlisi. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız, Burhan Sakallı. Hatay, İbrahim Güler, AK Parti İl Başkanımız.
Geliyoruz İzmir’e; Nihat Zeybekçi, Ekonomi eski Bakanımız. Nihat Beyin de biliyorsunuz Denizli’de iki dönem, üç dönem Belediye Başkanlığı var, ondan sonra milletvekilliği ve Ekonomi Bakanlığı var. Hem İzmir’de işadamlığı devam ediyor ve sürekli olarak da bölgenin insanı olarak oradaki kampanyalarda çalışan bir kardeşimizdi. İnşallah bu dönem İzmir’i Nihat Bey’le birlikte alacağız.
Geliyorum Karaman’a. Karaman, Mahmut Sami Şahin. Şu anda Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Meclis Başkanvekili… Şimdi de geliyoruz Konya’ya. Konya, Uğur İbrahim Altay, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı şu anda. Mardin, Mehmet Vecdi Kahraman, AK Parti eski Belediye Başkan ve milletvekili adayı. Muş, Feyat Asya, şu anda Muş Belediye Başkanımız. Sakarya, ÇAYKUR Genel Müdürü Ekrem Yüce Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanımız inşallah. Sivas, Hilmi Bilgin, Adalet Bakan Yardımcısı ve daha önce de milletvekilimiz birkaç kez. İnşallah Sivas’ta da Hilmi Beyle seçime giriyoruz. Sami kardeşimize de çok çok teşekkür ediyoruz. Tokat, Eyüp Eroğlu, şu anda zaten Tokat Belediye Başkanımız, inşallah onunla devam edeceğiz. Trabzon, Trabzon’a da Van Valimiz Murat Zorluoğlu’nu inşallah aday gösteriyoruz. Murat Bey aynı zamanda Çaykaralıdır. Hayırlı olsun, inşallah Van’daki gayretlerini şimdi de Trabzon’a yansıttığını göreceğiz. Teşekkür ediyoruz. Orhan Beye de bugüne kadar olan hizmetleri sebebiyle teşekkür ediyoruz. Sağ olun, var olun. Uşak, Mehmet Çakın, Uşak Belediye Başkan adayımız, hayırlı olsun. Yozgat’a geçiyoruz, Celal Köse, AK Parti İl Başkanımız ve şu anda orada da adayımız.
Arkadaşlarımızı şimdiden tebrik ediyorum. Seçim çalışmalarında ve inşallah göreve geldiklerinde belediye hizmetlerinde kendilerine başarılar diliyorum. Böylece 60 büyükşehir ve il belediye başkanımızın ismini açıklamış bulunuyoruz. Kalan 21 ve büyükşehir, il birlikte, ilçelerimizle birlikte inşallah Güney Amerika seyahati dönüşümüzde bu açıklamaları devam ettireceğiz. Adayları açıklanan şehirlerimizde seçim çalışmaları hemen başlayacak. Manifestomuzu açıklayacağız.