Milli Teknoloji Geliştirme Altyapıları Açılış Töreninde Yaptıkları Konuşma

31.10.2018

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile TÜBİTAK’ımızın kıymetli yöneticileri,

Değerli misafirler,

Hanımefendiler, beyefendiler;

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.

Bugün burada birbirinden önemli milli teknoloji geliştirme altyapılarının açılışı, savunma sanayi projelerinin teslimi ve testleri vesilesiyle biraraya geldik. Tüm bu milli teknoloji geliştirme altyapılarının, optik sistemler araştırma laboratuvarının ve Türk Silahlı Kuvvetleri’mize teslim edilen yeni nesil mühimmatların ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu projelerin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen tüm kurumlarımızı, hocalarımızı, araştırmacılarımızı, mühendislerimizi, teknisyenlerimizi şahsım, milletim adına tebrik ediyorum.

Türkiye savunma, havacılık ve uzay teknolojilerinin her alanında söz sahibi bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Özellikle yüksek çözünürlüklü gözlem haberleşme uyduları ve alt sistemleri, uydu fırlatma sistemleri, uydu veri işleme, depolama ve bilgi destek sistemleri konusunda gerçekten önemli neticeler alıyoruz.

Hizmete aldığımız uydunun ardından daha gelişmiş uydular tasarlamak, üretmek ve uzaya göndermek zorunda olduğumuzu ifade etmiştik. Bu çerçevede ortaya koyduğumuz hedeflerimizden biri de, uydu kameralarının büyük çaplı aynaların ülkemizde üretilmesiydi. Açılışını yaptığımız Optik Sistemler Araştırma Laboratuvarı, kısa adıyla OPMER işte bu amaçla TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü bünyesinde kurulmuştur.

Halen yürütülen İMECE Uydu Projesinde kullanılan kameranın tasarım, entegrasyon ve testleri TÜBİTAK tarafından yapılmaktadır. Ancak bu kamerada kullanılan ayna, mercek, prizma ve filtre gibi hassas optik bileşenler yurt dışından tedarik ediliyordu. Kritik teknoloji olarak kabul edilen bu parçaların hem maliyetleri yüksekti, hem de ihraç kısıtlamasına tabiydi. OPMER Projesi sayesinde hassas teknolojiye sahip optik bileşenleri milli kabiliyetlerimizle geliştirilme imkanına kavuşturduk. Bu sayede kritik tasarımların bilgi birikiminin ve ödenen yüksek tutarların yurt içerisinde kalmasını sağlıyoruz.

Optik Sistemler Araştırma Laboratuvarının faaliyetleri sadece optik bileşen üretimiyle sınırlı değildir. Aynı şekilde ürünlerin tasarım, ölçüm, entegrasyon ve test faaliyetlerini de bu tesiste yürüteceğiz. OPMER altyapısı 8 tasarım, 4 üretim, 1 metroloji, 3 entegrasyon test olmak üzere toplam 16 laboratuvardan oluşuyor. Tesiste uydu kameralarının yanında yurt dışından tedarikinde zorluk yaşanan hassas optikler ve teleskoplarda kullanılan büyük çaplı aynalar da üretilecektir. Ülkemizde bu alanda kurulan ilk merkez olan OPMER, dünya genelinde konuyla ilgili AR-GE faaliyetlerini gerçekleştiren sayılı laboratuvarlarından birisidir. Bu önemli kazanımın ülkemize özellikle hayırlı olmasını diliyorum.

Değerli misafirler;

Son yıllarda Türkiye’ye karşı yoğunlaşan saldırıların arkasındaki sebeplerden birinin de uyguladığımız bağımsız politikalara duyulan tepki olduğunu biliyoruz. Yine biliyoruz ki siyasette ne kadar bağımsız olursak olalım, iş dönüp dolaşıp savunma sanayimizin gücüne dayanıyor. Hamdolsun bu noktada da ciddi mesafeler kat ettik. Savunma sanayinde yüzde 20’lerde olan yerlilik- millilik oranını bugün yüzde 65’lere çıkardık. İşte bu başarının arkasında açılışını yaptığımız tesis gibi ileri teknolojiyle donatılmış altyapılar, verilen emekler, sergilenen maharetler vardır. Yaşadığımız dönemin tarihe altın harflerle kazınacağına inanıyorum.

Ancak ulaştığımız seviyeyle yetinemeyiz. Bağımsız ve güçlü Türkiye hedefine savunma sanayimizde başlattığımız milli hamleleri kesintisiz şekilde sürdürerek varabiliriz ve varacağız. İşte bu anlayışla savunma sanayinde yüzde 65 olan yerlilik- millilik oranını daha da yukarılara taşıyacağız. Savunma sanayinde rekabet gücü ve katma değeri yüksek teknoloji üretmeye yönelik araştırma-geliştirme faaliyetlerine büyük önem veriyoruz. TÜBİTAK Savunma Sanayi Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü SAGE, geliştirdiği yüksek teknolojiye dayalı silah sistemleriyle savunma sanayimize önemli katkılar veriyor.

Bugün burada açılışını yaptığımız Harp Başlığı Raylı Sistem Dinamit Test Altyapısı HABRAS da bu katkılardan biridir. Artık milli olarak geliştirilen silah sistemlerinin etkinlik testleri, seri üretilen mühimmatların kafile kabul testleri, yurt dışından satın alınan silah sistemlerinin testleri bu kuruluşumuz tarafından yapılacaktır. HABRAS'ın işletmeye alınmasıyla savunma sanayimiz, Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya ve Çin gibi sınırlı sayıda ülkenin sahip olduğu önemli bir yeteneğe ve altyapıya kavuşmuş oluyor. Milli imkânlarla ve emsallerine göre çok kısa bir zaman içerisinde tamamlanan HABRAS’la Türkiye kendi testlerini yapmanın yanında yurtdışına da bu hizmeti verebilir bir ülke haline geliyor. Bu kritik sistemin ülkemize ve savunma sanayimize hayırlı olmasını diliyorum. Şimdi Harp Başlığı Raylı Sistem Dinamik Test Altyapısı HABRAS’ın ilk test faaliyeti için canlı yayınla Konya Karapınar’a bağlanıyoruz.

(Canlı görüntülü bağlantı yapıldı ve testin icrası başarıyla gerçekleştirildi.)

Değerli misafirler;

Savunma sanayi sektörümüz, bugün binden fazla şirket yanında, KOBİ’lerin, araştırma kuruluşlarının ve üniversitelerin katılımıyla milli bir yapıya dönüşmüş durumdadır. Bu milli yapının, birlikteliğin ortaya çıkardığı ürünlerden birisi de PULAT aktif koruma sistemidir.

PULAT, entegre edildiği tankı statik karşı koyma tekniği ile sahada maruz kalacağı tehditlere karşı koruyan, TÜBİTAK SAGE ve ASELSAN ortaklığında geliştirilen bir sistemdir. Kalifikasyon ve entegrasyon çalışmaları devam eden PULAT’ta SAGE’nin geliştirdiği harp başlığı ve ateşleme biriminden oluşan tahrip sistemi çok kritik bir teknolojidir. Bu sistem, tehdidinin tanka ulaşmadan hava etkisiz hale getirilmesini sağlayacak şekilde geliştirilmiştir. Bu teknolojiyle Silahlı Kuvvetlerimizin en önemli muharip gücü olan tank birliklerimiz gerçekten hayati bir teknolojiye kavuşmuş oluyor. Ülkemize ve ordumuza hayırlı olmasını diliyorum. Şimdi PULAT tahrip sistemi etkinlik testini hep birlikte takip edeceğiz.

(Canlı görüntülü bağlantı yapıldı ve testin icrası başarıyla gerçekleştirildi.)

Değerli misafirler;

Savunma sanayimizin ve yerli teknoloji çalışmalarımızın bir başka özgün ürünü de TÜBİKAT BİLGEM tarafından yürütülen yüksek güçlü lazer sistemi geliştirilmesi, kısa adıyla IŞIN projesidir. IŞIN projesi kapsamında yerli imkânlarla üretilen lazer ve lazer sistemlerimiz yüksek isabet oranıyla hedefler üzerinde üstün başarı sağladı. Elektrik enerjisiyle mühimmatsız çalışan, atım maliyeti düşük lazer silahlarımız kendi mühendislerimiz tarafından tasarlandı, üretildi ve test aşamasına getirildi. İlk prototipte yurt dışından tedarik edilen lazerler proje kapsamında millileştirildi. Ülkemiz savunma uygulamalarına uygun kilovat üzeri lazer yapan ülkeler arasına girdi. İlk denemelerde yüksek başarı sağlayan sistem, önümüzdeki dönemde hava araçlarında ve gemilerde kullanılabilir hale gelecek. Şimdi gurur verici bir çalışma olan ışın projesinin testi için Kırıkkale’ye bağlanıyoruz, canlı yayında ilk test faaliyetini gerçekleştireceğiz. Ülkemize, milletimize hayırlı olsun.

(Canlı görüntülü bağlantı yapıldı ve testin icrası başarıyla gerçekleştirildi.)

Değerli misafirler;

Günümüzde güvenlik kavramının anlamı büyük ölçüde değişti. Artık fiziki güvenliğin siber güvenlikle, dijital sanayiyle, yerli yazılımla, yapay zekâyla tahkim edilmesi gerekiyor. Nano teknoloji, malzeme, havacılık, uzay ve savunma alanlarında ihtiyaç duyduğumuz teknolojik derinliğimiz her geçen gün artıyor. Bundan dolayı da kendimize olan güvenimiz uluslararası savunmayla ilgili camiada da artıyor. İşte bu teknolojik derinliklere ulaşan ürünlerden bir tanesi olan elektromanyetik fırlatma sistemi, kısa adıyla SAPAN’ı bugün hayata geçiriyoruz.

Bu bir taarruz sistemidir, şimdi bunu izliyoruz. Maliyetleri oldukça yüksek kimyasal yakıtlar ile ulaşılması riskli olan sesin 6 katı ve üstü, yani hipersonik hızlara SAPAN ile erişebileceğiz.  Hipersonik hızlarda hareket eden bir mühimmatın hem takip edilmesi, hem de imha edilmesi çok zor. Bu yüzden bu tür mühimmatlar kritik hedeflerin imhasında kritik öneme sahip. SAPAN’a benzer sistemlerin tasarımı ve güvenli çalışması için tüm dünyada çalışmalar devam ediyor. Biz bu kritik teknolojiyi ülkemizde üretmeyi başardık. Proje kapsamında bir kilogramlık mühimmatı saniyede 2 bin metreden başlayan hızlarla fırlatmayı hedefliyoruz.

Değerli arkadaşlar;

Savunma sanayinde geliştirdiğimiz yerli teknolojiler son dönemdeki terör operasyonlarımızda son derece önemli vazifeler icra etmişlerdir. Gerek sınırlarımız içinde, gerekse sınırlarımız dışındaki operasyonlarda yerli savunma sanayi araçlarımızı etkin bir şekilde kullanıyoruz.

Zeytin Dalı Operasyonu bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Hamdolsun, kimseye muhtaç olmadan kendi ürünlerimizle çok başarılı bir operasyon gerçekleştirdik. Bugün de başarılı operasyonlara imza atan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin teknik imkan ve kabiliyetlerini daha da artırmakta kararlıyız. Geliştirdiğimiz bazı mühimmatların Türk Silahlı Kuvvetlerine teslimini bugün gerçekleştireceğiz.

TÜBİTAK SAGE tarafından genel maksat bombalarına güdüm yeteneği kazandırmak üzere tasarlanan hassas güdüm kiti 82 Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın envanterine girmiştir. Standart bombaları akıllı bomba haline getiren F-4 ve F-16 platformlarında sertifikasyonu tamamlanan, her hava durumunda kullanılabilen bu kit ile Hava Kuvvetlerimizin operasyon kabiliyeti daha da ileriye taşınmıştır. İlk parti teslimatları tamamlanmış olan ve üretim faaliyetleri devam eden hassas güdüm kitinin alt sistemleri ve parçaları çeşitli savunma sanayi kuruluşlarımız tarafından yurt içinde üretilmektedir. Yakın gelecekte çoklu atım adaptörüyle birlikte kullanılacak olan bu sistem, böylece daha az uçakla daha fazla hedefin etkisiz hale getirilmesini sağlayacaktır. Yine TÜBTİAK tarafından geliştirilen kanatlı güdüm kiti, nüfuz edici bomba ve SOM, satha atılan orta menzilli mühimmatlarını da Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine kazandırdık.

Şimdi buradan çok önemli bir müjdeyi milletimle paylaşmak istiyorum; uzun menzilli bölgesel hava füze savunma sistemine olan ihtiyacımız farklı vesilelerle gündeme geliyor. Öte yandan, bu sistemin ülkemizin güvenliği için önemi de ortada. Türkiye’yi zamanla bu alanda farklı bir lige çıkaracak bir projenin ilk adımını bugün atıyoruz. Milli uzun menzilli bölgesel hava füze savunma sisteminin oluşturulmasına yönelik çalışmalar Savuma Sanayi Başkanlığımızın öncülüğünde TÜBİTAK SAGE, ASELSAN ve ROKETSAN tarafından başlatıldı. İlk teslimatları 2021 yılı sonunda gerçekleştirilmesi planlanıyor.

Bugün ayrıca tarihi önemdeki bu projemizin de ismini ilan ediyoruz; SİPER adıyla başlattığımız milli uzun menzilli bölgesel hava füze savunma sisteminin hayırlı olmasın diliyorum. Tabi bir savunma sistemi olduğu için adını da SİPER koyduk.  İlgili tüm kurumlarımızdan projenin zamanında teslimatı konusunda en üst seviyede gayret beklediğimi özellikle belirtmek istiyorum.

Değerli misafirler;

Günümüz dünyasında bağımsızlığı sağlam temeller üzerine oturtmamız için tüm alanlarda yerli teknolojimizi geliştirmemiz gerekiyor, yerli ve milli… Tıpkı savunma sanayinde olduğu gibi her alanda kendi kendine yeten, teknolojiye tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke konumuna ulaşmaktan başka çıkar yolumuz yoktur. İişte bunun için milli teknoloji hamlesi diyoruz. Ekonomide ve dünya siyasetinde bugünkünden daha güçlü noktalara ulaşabilmemiz, milli teknolojide yapacağımız hamlelerle mümkündür.

Bizi kapılarında çok beklettiler, öyle beklettiler ki, ‘bugün git yarın gel’, sonunda ‘kongreden izin çıkmadı’ dediler. Ama sağ olsunlar bizi de şu anda mal sahibi yaptılar ve onlar sayesinde insansız hava aracını da ürettik, SİHA’larımızı da ürettik, şimdi daha ileri gidiyoruz, inşallah onu da öyle zannediyorum ki 2019’un ortasına doğru onu da üreteceğiz, ismini açıklamayayım şimdi.

Sanayimizde gerçekleşmesi gereken çalışmalarda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza çok büyük iş düşüyor. Genç bir ekip inşallah buna sahip olacak ve sahip olmak suretiyle de bu üretimleri her geçen gün artırarak devam edeceğiz. TÜBİTAK’ın yürüttüğü destek programları, geliştirdiği teknolojik projeler de bu bakımdan hayati önemi haiz.

Bugün burada icra edilen çalışmalarda olduğu gibi, savunma ve uzay teknolojilerinin geliştirilmesine katkı sağlayarak ülkemizin küresel ölçekteki rekabet gücünü artırmayı amaçlıyoruz. Tüm bu yapılanlarda özellikle bilim insanlarımızın, araştırmacılarımızın, savunma sanayi sektörünün isimsiz kahramanlarının imzası var. Bu yüzden değerlerimize sıkı sahip çıkmalı, ülkemize hizmet etmeleri için onlara uygun iklimi oluşturmalıyız. Bunun için ülkemiz açısından stratejik değer taşıyan projelere katkı sağlamak için bilim insanlarımızın uzmanlarımızın yurda dönüşünü çeşitli programlarla teşvik ediyoruz.

Aynı şekilde savunma sanayi alanında faaliyet gösteren küçük ve orta düzeydeki firmalarımızın, heyecanla işlerine sarılan müteşebbis ve mühendislerimizin teşvikini de önemli görüyoruz. Bazı kurumlarımızın bu tür faaliyetlere hala yeteri kadar destek vermediğine dair haberler alıyor olmaktan da doğrusu üzgünüz. Buradan bir kez daha açıkça ifade ediyorum; bir projede şayet kendi özel sektör kuruluşlarımızın çalışmaları varsa, mutlaka onlar tercih edilmeli, desteklenmelidir. Eğer mevcut çalışma yetersiz bulunuyorsa, geliştirilmesi, ileriye götürülmesi için gereken imkanlar tanınmalıdır. Milli güvenliğimiz bakımından kritik ve acil konularda ısrarla ve yabancı menşeili ürün talep eden kurumlarımızı, bürokratlarımızı yakından takip edeceğimin de bilinmesini istiyorum.

Biraz önce yaşadığımız anlar hepimizi heyecanlandırmıştır. Bu heyecanı her alandaki icraatlarla, icatlarla tekrarlamak bizim için gerçekten heyecanımızı çok daha artıracak ve sabırsızlıkla onu da bekliyoruz.

Silahlı Kuvvetleri’mize teslimi yapılan mühimmatların, açılan tesislerin, hayata geçirilen projelerin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu projelerde görev alan, emek veren, katkısı olan başta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız olmak üzere tüm kurumlarımızı, kuruluşlarımızı, firmalarımızı tebrik ediyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.