Burgazada Korvetinin Deniz Kuvvetlerine Teslimi ve Denizaltı Aydınreis’in İlk Kaynak Töreninde Yaptıkları Konuşma

04.11.2018

Değerli misafirler,

Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın değerli mensupları,

Savunma sanayimizin ve gemicilik sektörümüzün kıymetli temsilcileri;

Sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla selamlıyorum.

İlk kaynak törenini 2013 Eylül’ünde ,denize indirme törenini ise 2016 Haziran’ın da yaptığımız Burgazada Korvetimizi bugün Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza teslim ediyoruz. Tasarım, inşa, donatım ve tedarik işlemleri yerli ve milli imkanlarla yürütülen MİLGEM Projesinin ürünü olan Burgazada Korvetimizin ülkemize, milletimize, Deniz Kuvvetlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu geminin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen mühendisinden işçisine, tersane yönetiminden alt yüklenicilere kadar herkese şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

Geçtiğimiz yıl MİLGEM Projesinin dördüncü gemisi olan Kınalıada’yı denize indirmiştik. İnşallah en geç 2020 yılında Kınalıada’yı da Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza teslim edeceğiz. Filomuza katılan her gemi denizlerdeki gücümüzü, caydırıcılığımızı, hareket kabiliyetimizi, milli çıkarlarımızı koruma konusundaki kararlılığımızı arttırmaktadır.

Son dönem de Doğu Akdeniz ve Ege’de yaşanan hadiseler ülkemizin Deniz Kuvvetlerinin en az diğer unsurları kadar güçlü olması gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Türkiye’yi adeta denize ayak basamayacak hale getirmeyi amaçlayan çabalara asla izin vermeyeceğiz. Aynı şekilde Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların ülkemiz ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dışlanarak adeta gasp edilmesine yönelik girişimleri kesinlikle kabul etmeyeceğiz.

Bizim kimsenin hakkında, hukukunda, hele hele toprağında gözümüz yoktur. Biz sadece ülkemizin ve kardeşlerimizin haklarını koruyoruz. Türkiye’ye rağmen Doğu Akdeniz’de veya Ege’de adım atabileceklerini sananlar ne kadar büyük bir hata yaptıklarını anlamaya başladılar. Suriye’deki teröristlere nasıl günlerini gösterdiysek, denizlerdeki haydutlara da meydanı bırakmayacağız.

Sabırlı ve uzun bir çalışmanın, alın terinin, farklı alanlardaki birikimlerin bir araya gelmesinin, büyük bir emeğin ürünü korvetlerimiz hizmete girdikçe sözümüz denizlerde daha derin yankılar yapmaktadır. Çünkü bizim bu gemilerimiz sadece bugünün değil, geleceğin ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde tasarlanmış ve inşa edilmiştir.

Aynı şekilde ilk kaynak törenini yaptığımız ve serisinin dördüncü denizaltısı olacak Aydınreis’te denizlerdeki gücümüzün sembollerinden biri olacaktır. Tasarımı ve üretiminin karmaşıklığı sebebiyle dünyada oldukça zor bir iş olarak kabul edilen denizaltı üretiminde geldiğimiz seviye gerçekten iftihar vericidir. Türkiye’nin 1960’lı yıllara kadar bırakınız savaş gemisi, denizaltı üretmeyi, elindeki mevcut filonun bakımını dahi yurt dışında yaptırmak zorunda olduğunu hatırladığımızda bu başarının önemi daha iyi anlaşılacaktır.

Savunma sanayimizde rahmetli Özal’la birlikte başlayan atılımları Başbakanlığımız döneminde bambaşka bir boyuta taşıdık ve işte bu gurur verici aşamaya geldik. MİLGEM Projesinin ilk gemisi olan Heybeliada’yı Preveze Deniz Savaşı’nın 470’nci yıldönümünde denize indirerek tarihe de anlamlı bir selam verdiğimize inanıyorum. İnşallah bir üst sınıf firkateynimiz İstanbul’u da denizlere indirdiğimizde artık bu alanda bambaşka bir lige çıkmış olacağız. Bayrağımızı kendi denizlerimizle birlikte uluslararası görevleri vesilesiyle tüm dünyada gururla dalgalandırmakta kararlıyız.

Değerli arkadaşlar;

2004 yılından bu yana yakın takip altında tuttuğumuz pek çok projesini bizzat himaye ettiğimiz savunma sanayi faaliyetleri bize bir gerçeği göstermiştir. Bu gerçek de Türkiye’nin ve Türk milletinin gerekli irade ortaya konduğunda altından kalkamayacağı hiçbir işinin olmadığıdır. Biz mühendislerimize güvendik, teknisyenlerimize güvendik, araştırmacılarımıza güvendik, akademisyenlerimize, subaylarımıza güvendik, en önemlisi de girişimcilerimize güvendik. Sonuçta ortaya karadan denize, havadan uzaya kadar her alanda dünyanın en üst ligindeki ülkelerle yarışabileceğimiz seviyede ürünler çıktı.

Geçtiğimiz hafta Ankara Lalahan’da optikten lazere kadar farklı alanlarda kendi tasarımımız ve üretimimiz olan ürünlerin testlerine şahitlik ettik. Silahlı ve silahsız insansız hava araçları konusunda dünyada ilk 5-6 ülke arasındayız. Yine kendi geliştirdiğimiz Atak Helikopterleri emsalleri arasında giderek daha çok öne çıkıyor. Daha geride simülasyon sistemlerinden, milli savaş uçağımıza kadar pek çok proje daha var. Biz kendi gücümüze, kendi imkanlarımıza, kendi kabiliyetlerimize güvendikçe kaynaklarımızı dışarıya aktarmak yerine, içerideki girişimcilerimizi destekledikçe Allah da yaptığımız işlerin bereketini veriyor.

Başka ülkelerin çok büyük bütçelerle ve çok uzun yıllarda elde ettikleri neticelerin daha iyisine hamdolsun biz daha makul bütçe ve sürelerle ulaşıyoruz. Yerli ve milli tasarım geliştirme, üretim faaliyetleri konusundaki hassasiyetimiz sayesinde Türkiye savunma sanayinde dışa bağımlılığını yüzde 80’lerden, yüzde 35’lere kadar indirdi.

Ortaya çıkardığımız her ürün bizimle birlikte dost ve kardeş devletlerden başlayarak dünyadaki pek çok ülkenin de ilgi alanına giriyor. Mesela, bugün onlarca dost ve kardeş ülkenin denizlerinde ülkemizde üretilen gemiler ve botlar görev yapıyor. Daha üç hafta önce Pakistan’a teslimi yapılan denizde ikmal gemisi de bu gurur verici projelerden biridir. Aynı şekilde savunma sanayi için geliştirilen ürünlerin ticari versiyonları konusunda da gözle görülür bir ilerleme yaşanıyor. İnşallah bu alanda her geçen yıl hem kendi ihtiyacımızı karşılamada hem ihracat konusunda daha ileri konumlara ulaşacağız. Teknolojik ilerlemenin kuluçkası, lokomotifi olan savunma sanayini ne kadar geliştirirsek, diğer alanlarda da o derece ileriye gideceğimiz açıktır. Bağımsızlığımızı güvence altına almamızın yanında, bize küresel düzeyde rekabet avantajı sağlayacak bu alanı önümüzdeki dönem daha fazla destekleyeceğiz.

Bugün Türkiye, dünyanın ilk 100 savunma sanayi şirketi arasına giren 4 şirketiyle bu listede en fazla şirkete sahip 6’ncı ülke durumuna gelmiştir. Kamu ve vakıf şirketleri yanında en kısa zamanda özel sektör kuruluşlarımızı da bu listede görmek istiyoruz. KOBİ’lerimiz esnek ve dinamik yapılarıyla savunma sanayi ve teknoloji alanındaki en önemli gücümüzdür. Millileşme hedefimizi büyük şirketlerimizde, yerlileşme hedefimizi de KOBİ’lerimizle hayata geçiriyoruz.

Savunma sanayinde tedarikçi zincirimizi ne kadar geniş tutarsak o derece kalıcı ve büyük işlere imza atabiliriz. Amerika bu tecrübeyi yaşamıştır. Bu ülkenin tedarikçi zincirlerini genişletmeye yönelmeyen dev savunma sanayi kuruluşlarının birçoğu her geçen yıl ilk 100 listesinde daha da aşağılara iniyor.

Savunma sanayinin ülkemize bir başka katkısı da beşeri sermayemizi güçlendiriyor olmasıdır. Bu alanda yetişen teknik ve idari kadrolar diğer sektörlerde de başarılı işlere imza atıyorlar. Özellikle genç mühendislerimiz için gerçekten çok çok geniş bir alan inşa ediyoruz. Üniversitelerimizin ve insan kaynaklarına münhasıran çalışmalar yapmak üzere kurduğumuz yapıların çabalarıyla inşallah önümüzdeki yıllarda beşeri sermayemizi daha da zenginleştireceğiz.

Değerli arkadaşlar;

Görüldüğü gibi konu savunma sanayinden açılınca tüm sektörlere hayatın her alanına temas etmek kaçınılmaz hale geliyor. Üstelik daha güvenlik politikalarımızdan, dış politikamızdan, bölgesel ve küresel krizlerden söz etmedik. Böylesine önemli bir alanın sahadaki uygulayıcıları olan askerlerimize bu vesileyle bir kez daha teşekkürlerimi ifade ediyorum. Bin yıldır bu toprakların vatanımız olması için gözlerini kırpmadan hayatlarını feda eden şehitlerimizi, bu uğurda ölümü göze alan gazilerimizi, tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla yad ediyorum. Şu an da sınırlarımız içinde ve ötesinde karada, denizde, havada görev yapan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm mensuplarına buradan selamlarımı gönderiyorum. Özellikle istiklalimiz ve istikbalimiz için gece gündüz çalışan güvenlik görevlilerimize, emniyet güçlerimize Rabbimden başarılar diliyorum. Ve yine bu vesileyle Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ebediyete irtihal etmiş olan şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Burgazada Korvetimizin ülkemize, ordumuza, Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza, bu gemide görev yapacak tüm personelimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. En başından bugüne kadar MİLGEM Projesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.