Türk-Amerikan toplumunun değerli mensupları,
Değerli firma temsilcileri,
Kıymetli misafirler;
Sizleri şahsım ve milletim adına en kalbi duygularla selamlıyorum. Temel atma töreni vesilesiyle biraraya geldiğimiz yeni Türkevi’nin ülkemiz ve buradaki dostlarımız için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum.
Ülkemizin gelişen ve değişen dış politika anlayışı, ister istemez buna uygun mekânlara olan ihtiyacımızı da artırıyor. New York, pek çok uluslararası kuruluşlara ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda bu şehir dünyanın önde gelen finans, ticaret, kültür-sanat ve diplomasi merkezlerinden biri. Dolayısıyla hedeflerimize uygun mekân ihtiyacının en çok hissedildiği yerlerin başında burası geliyor.
Eski Türkevi binası, az önce de ifade edildiği gibi, yeri isabetli olmakla birlikte artık ihtiyacımızı karşılayamaz hale gelmişti. Bu vesileyle özellikle eski Türkevi binası malum Dışişleri Bakanı olan merhum İhsan Sabri Çağlayangil döneminde IBM’den satın alınmış ve tabii yıllar yılı ülkemizin dış politikasına burası adeta merkezlik edinmişti.
Burada arsasını ve inşaat alanını büyütmek suretiyle ülkemizin vizyonuna yakışır bir Türkevi binası yapma kararımızı bugün fiilen hayata geçiriyoruz. Başbakan olduğum dönemde, ‘Burası bize yetmez, daha büyük bir yere kavuşmamız lazım, sağından-solundan alabileceğimiz bir yer yok mu’ diye bir gayretin içerisine girdik. Sağ olsun Dışişleri’ndeki arkadaşlarımız ve o zamanki dışişleri bakanlarımız da hep birlikte bir gayretin içerisine girmek suretiyle burada şu anda üzerinde bulunduğumuz kısım, arkadaki duvara kadar olan bölümü böylece eski Türkevi binasına katmış olduk. Tabii bunun bize artı olarak kazandırdığı farklı bazı imkânlar, avantajlar da var.
Tüm aşamalarıyla yakından ilgilendiğim bu projenin bir an önce tamamlanarak hizmete gireceğine inanıyorum. Bunun için de Türkevi Amerika’da yaşayan onbinlerce vatandaşımız yanında dost ve kardeş olarak gördüğümüz tüm halklara da hizmet verecektir. Hedefimiz, bu binayı sadece işi olanların geldiği bir yer olmanın ötesinde sıkıntıya düşen herkes için güvenli bir liman, ferahlatıcı bir vaha haline getirmektir. Türkevi’nin tam karşısında yer aldığı Birleşmiş Milletler’e asıl misyonunu, asıl görevini hatırlatacak bir kucaklayıcılıkla hizmet vereceğini ümit ediyorum.
Değerli misafirler;
Türkiye bölgesel ve uluslararası düzeyde barışın, istikrarın, güvenliğin ve refahın tesisi için tüm gücüyle, tüm imkânlarıyla mücadele etmektedir. Bu doğrultuda sürdürdüğümüz yapıcı ve aktif girişimlerimizle dünyadaki halkların büyük bölümünün takdirini kazandık. Bölgesel düzeyde üstlendiğimiz etkin roller sayesinde milyonlarca insanın hayatına olumlu yönde katkıda bulunduğumuza inanıyorum.
Uluslararası alanda yeni işbirliği imkânları oluşturarak bu çabamızı genişletmeye çalışıyoruz. Siyasi diyaloğu, ekonomik işbirliğini ve toplumlar arası etkileşimi güçlendirmek suretiyle insanlığa küresel ölçekte katkı sağlamanın gayreti içindeyiz. Küresel sorunların ancak küresel işbirliği sayesinde veya bu yolla çözülebileceği görüşümüzü her fırsatta ifade ediyoruz.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı tüm eksikliklerine rağmen dünyada herkesin sesini duyurabildiği, sorunlarını ve çözüm önerilerini gündeme getirebildiği yegâne küresel çatıdır. Ancak dünya artık Birleşmiş Milletler’in kurulduğu dönemdeki dünya değildir, İkinci Dünya Savaşı artık gerilerde kaldı. Ve o dönemdeki 5 ülkenin daimi üyeliğiyle geleceğe yürümek, bu adaletle bağdaşır bir durum değil. Dünya barışını da sağlamaya yönelik bir yapı asla değil.
Ülke sayısı misliyle artarken tehditler de biçim ve ölçek de artık değişmiştir. Bu tehditlerle mücadele için yeni yöntemler geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Birleşmiş Milletler’in değişen şartlara ayak uydurmak için reforme edilmesi şarttır. Örneğin bu yılki gündemde reform var. Ama bu reform yine bizim anladığımız manada bir reform değil. Aslolan, Birleşmiş Milletler’in yapısı üzerindeki reformdur. Bu reform gerçekleşmediği sürece sağlıklı bir Birleşmiş Milletler yapısı veya çalışması görmek de mümkün değildir.
Türkiye, kurucu üyesi olduğu Birleşmiş Milletler’in ihtilafların önlenmesi ve çözümü, barışı koruma faaliyetleri, kalkınma ve insani yardımlar gibi çalışmalarına önemli katkılarda bulunuyor. Bölgesel merkez olma yolunda hızla ilerleyen İstanbul’un, aynı zamanda bir Birleşmiş Milletler merkezi olmasını teklif ettik, teklif ediyoruz.
2023 hedeflerimiz, ülkemizin demokrasi ve kalkınma standartlarını yükseltmenin yanında Türkiye’nin kendi coğrafyasına ve dünyaya yaptığı katkıları da güçlendirecektir. İnsanımızın girişimci ruhu ve insani değerler üzerinde inşa ettiğimiz dış politikamız bu konuda bize güçlü bir altyapı. Birleşmiş Milletler ve diğer çok taraflı örgütler nezdinde yürüttüğümüz etkin diplomasiyi güçlendirmek istiyoruz.
Yeni Türkevi binası, dünyanın en önemli diplomatik merkezlerinden biri olan New York’ta dış politika hedeflerimizi hayata geçirmemizi kolaylaştıracaktır. Tabii ki bu projenin hayata geçmesine katkı veren tüm kurumlarımızı mimarıyla, mühendisiyle tüm arkadaşlarımızı, Dışişleri Bakanlığımızın içinde şu ana kadar bu süreç içerisinde görev yapan bakan, müsteşar ve diğer düzeydeki arkadaşlarımızın hepsini huzurlarınızda tekrar tebrik ediyorum.
Bu vesileyle bildiğiniz gibi Washington’da da Maryland’da yapılan eserimiz de Türkiye için çok çok önemli bir eser. 60 bin metrekarelik bir alan üzerinde orada da bu çalışmaların yine farklı bir şekilde yürütülmesi ve sadece milletimize değil tüm insanlığa orada da böyle bir hizmetin verilmesi gerçekten bizim iftihar vesilemiz.
İnşallah burada da süreyi kısaltmak istiyoruz, arzumuz şu: Buranın 36 ayda bitirilmesi. Herhalde bunda bir sapma inşallah olmayacaktır. Çünkü hızla yarışmamız lazım ve 36 ayda da bunu bitirmemiz lazım. 36 ay sonra inşallah burada açılışını hep birlikte yapacağız. İnşallah 36 ay sonra da bugün temelini attığımız gibi, o gün de yine hep birlikte Allah ömür verirse açılışını yaparız.
Ülkemize, milletimize, tüm insanlığa hayırlı olsun diyorum. Teşekkür ediyorum.
Hayırlı olsun.