Saygıdeğer Devlet, Hükümet ve Heyet Başkanları,
Değerli Bakanlar,
Sayın Genel Sekreter,
Hanımefendiler, Beyefendiler;
Sizleri en kalbi muhabbetlerimle, hürmetle selamlıyorum. Ekonomik İşbirliği Teşkilatının 13’üncü Zirvesi vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Kritik bir dönemde icra edilen zirvenin ülkelerimiz, bölgemiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Zirveyi düzenleyen ve bizleri geleneksel misafirperverlikleriyle ağırlayan Pakistan İslam Cumhuriyeti'ne, ev sahibimiz Başbakan Sayın Navaz Şerif’e huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Teşkilat Sekreteryasına ev sahipliği yapan ve dönem başkanlığını Pakistan’a devreden İran İslam Cumhuriyeti’ne ve Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani’ye de katkıları, çalışmaları için teşekkür ediyorum.
Sekreterya görevini başarıyla yöneten Genel Sekreter Halil İbrahim Akçay’ı ve ekibini de tebrik ediyorum.
Değerli kardeşlerim;
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı yaklaşık 8 milyon kilometrekarelik bir alanda 400 milyonu aşkın bir nüfusu bünyesinde barındırıyor. Üyesi olmaktan iftihar ettiğimiz bu teşkilat aynı zamanda ortak değerlerimizi, köklü tarihimizi, kardeşliğimizi de temsil ediyor. Zirve toplantısı teşkilatın genel resmine bakmamız, değerlendirmesini yapmamız, eksikliklerimizi görmemiz ve ona göre vizyonumuzu güçlendirmemiz için çok önemli bir fırsattır.
Mevcut rakamlar potansiyelimizi yeterince harekete geçiremediğimizi açıkça ortaya koyuyor. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Bölgesinin 2015’te dünya nüfusu içindeki payı yüzde 6.2 olmasına karşılık, dünya ticaretindeki payı sadece yüzde 2’dir. Öncelikle bölge içi ticareti artıracak adımları atmamız şarttır. Bu sebeple ECOTA’nın hayata geçirilmesi çok önemlidir. Tüm ülkeleri bu projenin faal hale getirilmesi için gerekli şartları yerine getirmelerini ben de davet ediyorum. Aynı şekilde ülkelerimiz arasında ticaretin ve temasların artması için hava, kara ve demiryolu bağlantılarının kalitesini de yükseltmeliyiz.
Zirvemizin ana temasının ‘bölgesel refah için üretim, iletişim ve ticaret hatlarının birbirine bağlanması’ olarak tayin edilmesi, bu husustaki ihtiyacımızın bir tezahürüdür. Transit Taşımacılık Çerçeve Anlaşmasının etkin bir şekilde uygulanması, bölge çapında ulaşım koridorlarının oluşturulmasında katkı sağlayacaktır.
Bu noktada son yıllarda Türkiye olarak birçok büyük projeyi hayata geçirdik. Asya’yı Avrupa’ya bağlayan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’yle Marmaray ve Avrasya Tünellerini tamamlayarak hizmete açtık. Osman Gazi Köprüsü’yle Marmara Denizini kuzey-güney doğrultusunda açtık. İnşaatı süren Edirne-Kars hızlı treni ile Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projelerine ve Çanakkale Boğazı üzerine yapılacak 1915 Çanakkale Köprüsüne büyük önem veriyoruz. Bu yatırımlar aslında tarihi İpek Yolunun modern versiyonunun birer parçasını oluşturuyor. Çin’in yeni İpek Yolu projesi olan Bir Kuşak Bir Yol Projesinin de bu açıdan çok önemli olduğuna inanıyorum.
Dünyanın en büyük havalimanı olarak İstanbul’da inşa ettiğimiz üçüncü havalimanının bölgemize büyük katkıları olacaktır. Tüm bu projeleri kendimizle birlikte teşkilat coğrafyasında yaşamakta olan 400 milyonu aşkın kardeşimiz için de gerçekleştiriyoruz.
Kıymetli kardeşlerim;
Ekonomik İşbirliği Teşkilatını daha da güçlendirmek istiyorsak, önem vermemiz gereken alanlardan biri de şüphesiz ki enerjidir. Bu konuyu işbirliğimizin önemli bir unsuru haline getirecek her girişime ülkem destek sağlayacaktır. Elbette tarım, çevre, turizm gibi alanlarda da teşkilat platformlarını daha etkin kullanmalıyız. 2025 vizyonuna büyük önem veriyoruz. Bu vizyonunun işbirliği çabalarımızı önümüzdeki 10 yıl boyunca etkin bir şekilde yönlendireceğine inanıyoruz.
Vizyon belgesinin uygulamasına dönük olarak vizyon uygulama fonunun tesisini de önemli görüyoruz. Fonun Ecobank bünyesinde kurulması, etkin ve verimli bir şekilde işletilmesi bakımından uygun olacaktır. Proje ve ticaret finansmanı açısından kritik öneme haiz Ecobank’ı güçlendirmemiz, faaliyetlerini çeşitlendirmemiz gerekiyor.
Değerli kardeşlerim;
Bugün teşkilatın faaliyet takvimine baktığımızda her yıl birçok konuda çok sayıda toplantılar yaptığımızı, ancak somut projeler üretmekte ya da bunları hayata geçirmekte yeterince mesafe kat edemediğimizi görüyoruz.
Üye ülkeler olarak teşkilatı sahiplenme konusunda da bazı sorunlarımız bulunuyor. Şüphesiz sahiplenmenin en önemli tezahürü, bütçe sorumluluklarımızı yerine getirmektir. Burada yaşadığımız sıkıntıları aşacağımıza inanıyorum. Sekretaryanın uzmanlık ve beşeri kapasitesinin güçlendirilmesi için başlatılan reform sürecinin başarılı bir şekilde tamamlanmasını diliyorum. Ekonomik ve ticari ilişkilerimizi güçlendirmek, ancak güvenlik ve istikrarımıza yönelik tehditlerin bertaraf edilmesiyle mümkündür.
Özellikle üzerinde durmak istediğim konu şudur: Her ne kadar bu toplantı bir Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesi olsa da, bugün asıl çerçevesini çizen siyasettir, siyasi yaklaşımdır. Öyleyse bu kardeşler topluluğu için özellikle adımlarımızı atarken siyaseti bir kenara koymak mümkün değil. Öyleyse bu siyasi mücadelede birbirimizle olan dayanışmamız çok büyük önem arz etmektedir.
Birçok ülkemizin burada sıkıntıları var, Afganistan’ın sıkıntıları var, Azerbaycan’ın yıllardır çektiği sıkıtılar, özellikle Dağlık Karabağ sorununu görmemezlikten gelemeyiz. 20 yılı aşkın bir süredir devam eden bu görüşmeler bir neticeye ulaşamamıştır, Minsk üçlüsü bu işi çözememiştir. Öyleyse biz kendi göbeğimizi beraber birlikte kesmek zorundayız.
Burada gerek ECO, gerekse İslam İşbirliği Teşkilatı olarak dayanıma içerisinde bu adımları kararlılıkla atmak durumundayız. Ermenistan’ın işgalci tavrını hep birlikte her tür uluslararası toplantıda dillendirmek durumundayız. Gerek ECO, gerekse İslam İşbirliği Teşkilatı olarak bunun sürekli takipçisi olmak durumundayız. Ve ben inanıyorum ki, eğer bunu birlikte sürdürürsek netice almamız da daha kolay olacaktır.
Aynı şey Afganistan için de geçerli; Afganistan’ı eğer kendi başına bırakacak olursak, Afganistan da terörün kucağından kurtulamayacaktır. Terörizmin her türüne karşı dayanışma ve işbirliğimizi artırmamamız gerekiyor. Bugün Türkiye, DEAŞ, FETÖ, PKK, PYD gibi eli kanlı terör şebekeleriyle yoğun bir mücadele yürütüyor. Masum insanları vahşice katleden, hiçbir ilke, ahlak ve değer tanımayan bu katil sürülerini bölgemizden söküp atmalıyız.
Bu terör örgütlerinin insanlık dışı cinayetleri sebebiyle Müslümanların töhmet altında bırakılmasına asla müsaade edemeyiz. Bölgemizi etnik ve mezhebi temelde çatışma, rekabet ve kaosa sürüklemeye çalışan tertiplere karşı da dikkatli olmalıyız. Bölgeyi yabancı unsurların çıkarları için istikbalimizi tehlikeye atmayız. Öncelikli vazifemiz, Suriye, Irak, Yemen, Libya gibi kardeş coğrafyalarda akan kanı durdurmak, fitne ateşini söndürmektir.
Öte yandan, haksız bir izolasyona tabi tutulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki kardeşlerimizle dayanışmamızı da artırmamız lazımdır. Bu bağlamda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki geçici gözlemcilik statüsünü sürekli hale getirmemiz ve bazı Ekonomik İşbirliği Teşkilatı faaliyetlerinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde düzenlenmesinde teşvik etmemiz faydalı olacaktır.
Özellikle bu organizasyonda emeği geçen tüm kardeşlerime şahsım ve ülkem adına teşekkürlerimi sunuyorum, teşekkür ediyorum.