Turizm sektörümüzün kıymetli temsilcileri,
Değerli misafirler,
Sevgili dostlar;
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Açılışını yapmak üzere bir araya geldiğimiz kampanyanın ülkemize, milletimize, sektörümüze ve bu sezonda ağırlayacağımız misafirlerimize hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli arkadaşlar;
Ülkemiz için turizm, gerek istihdam, gerek dış ticaret açığımızın kapatılmasına sağladığı katkı, gerekse ekonomik getirisi sebebiyle stratejik bir sektördür. Nitekim, geçtiğimiz 14 yılda, göreve geldiğimizden itibaren turizm sektörümüzün gösterdiği gelişmeyle ülkemizin büyümesi birbirine paralel bir şekilde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, Sayın Bakanımızın da az önce ifade ettiği gibi, turist sayımız 12-13 milyondan 40 milyona, turizm gelirlerimiz ise 12,5 milyar dolardan 31,5 milyar dolara çıkmıştır.
Ulaşım imkanlarının gelişmesi, yeni tesislerin ve destinasyonların faaliyete geçmesi turizm sektörümüzün önünü açmıştır. Gerçekten bütün şu andaki turizm noktasında otellerimiz vesaire, dünyada nadide yerlerdendir. Bunu övünerek söylemek kesinlikle mümkün, bunu yaşıyoruz. İstanbul’da inşası süren yeni havalimanımız, halen faaliyette olan 55 havalimanımız, hızlı tren hatları, duble yollar, otoyollar gibi yatırımlarla bu alanda ülke çapında gerçekten çok ileri bir düzeye geldik. Doğal ve tarihi güzelliklerimizin korunması hususunda giderek artan bir bilinçlenme olduğunu da görüyorum. Dolayısıyla sektörün geleceği konusunda ümitvar olmak için pek çok nedenimiz var.
Devletin de turizm sektörünü desteklemesi için çok önemli sebepleri bulunuyor, ki az önce Bakanımız bunları açık, net ifade ettiler. Diğer sektörlerden farklı olarak turizm, tamamen ülkemizin kendi imkanlarıyla, kendi ürünleriyle, kendi varlıklarıyla hizmet üretmektedir. Bu da turizm faaliyetleriyle ortaya çıkan kaynağın ülkemize olan katkısının gücünü ve değerini artırmaktadır. Dikkat edilirse, ekonomide dünyada ilk 10’a girmeyi hedeflerken, turizmde ilk 3’ün içinde yer almak için mücadele ediyoruz.
Son yıllarda yaşadığımız sıkıntılar hem bize mahsus değildir, hem de bizden kaynaklanmamaktadır. Küresel ekonomik krizin süren etkileri, bölgemizde yaşanan güvenlik krizleri ve insani dramlar, siyasi söylem ve politik kırılmalar bütün dünyayla birlikte bizi de tehdit ediyor, etkiliyor. Türkiye olarak bu sıkıntılı süreçten kurtulmanın yolunun içe kapanmaktan ve küçülmekten değil, tam tersine krizi fırsata çevirecek şekilde yeni bir atılım dönemine girmekten geçtiğine inanıyorum. İhracatta, turizmde, büyümede, istihdamda ve diğer bütün alanlarda bu anlayışla yeni ve güçlü politikalara yöneliyoruz.
Daha önce ilan etiğimiz turizm acil eylem planı destek paketi de işte bu yaklaşımlarla hazırlanmıştı. Mevcut turizm destinasyonlarımızın yeniden canlandırmanın, bunun yanında termalden sağlığa, golften yaylaya, inanç turizminden gastronomiye kadar geniş bir alanda yeni imkanları devreye sokmanın çabası içindeyiz.
Hatırlayın, 2002 yılında turizmin 3 tane başlığı vardı, kum, deniz, güneş; buydu, Bunun dışında hareket alanı turizmde yoktu. Ama ne zaman ki çeşitlendirmeye başladık hareket alanlarımız genişledi ve ülkemizi tercih eden turistlerin sayısı da ciddi miktarda ve oranda artmaya başladı. Hizmet kalitemiz arttı, hizmet kalitemizi, ürün çeşitliliğimizi, kültürel ve tarihi birikimimizi, insan kaynağımızı en etkin şekilde kullanarak kısa vadede 50 milyar dolarlık, ardından da 2023 hedefimiz olan 86 milyar dolarlık turizm gelirine ulaşacağına ben inanıyorum.
Ülkemiz içinde de turizm kültürünün giderek yaygınlaştığını görüyoruz. İşte şurada ara tatillerde vesaire, gerçekten vatandaşlarımızın turizm noktasında nasıl bir hareketlilik içinde olduğunu görüyoruz, tabi bu da bizi ayrıca sevindiriyor. Tüm bunlar sektörün geleceği için umutlu olmamızı sağlayan hususlardır. Elbette bu imkanları değerlendirmenin yolu, yeni stratejiler geliştirmekten, yeni yollar, yöntemler, araçlar bulmaktan, kampanyalar düzenlemekten geçiyor. İlk etapta turist sayısını 8 milyon artırarak işe başlamak niyetindeyiz, bunda kararlıyız ve bu adımı hep birlikte atmamız lazım. Bunun için de Bakanlığımız bizzat benim himayemde sektörle işbirliği içinde bir kampanya başlatıyor.
Değerli arkadaşlar;
Buradan turizmcilere ve ister yerli, ister yabancı olsun, tüm turistlere seslenmek istiyorum, Türkiye, en güzel denizlerin, en güzel dağların, en güzel ırmakların, en güzel toprakların, en güzel ağaçların, en güzel güneşin, en güzel yemeklerin, en güzel meyvelerin, en sıcak, en içten gülümsemelerin, velhasıl yeryüzünde yaşanacak en güzel zamanların ülkesidir. Türkiye, tarihi, coğrafyası ve insanıyla özel bir ülkedir. Bizim insanımızın, topraklarımızın, genlerimizin böyle bir özelliği var, bunu öyle başka yerlerde kolay kolay göremezsiniz.
Ülkemiz Efes’ten Kapadokya’ya, Sümela’dan Ani’ye, Ayasofya’dan, Nemrut’tan Mevlana’ya, Selimiye’den İshak Paşa’ya dünyanın en büyük açık hava müzesidir. Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Antalya’ya, Diyarbakır’dan İzmir’e Türkiye’nin her bir şehri ayrı güzelliklere sahiptir. Hangi milletten, hangi inançtan, hangi dilden olursa olsun herkese hitap edecek, herkese cazip gelecek olağanüstü zenginliklerin ülkesidir ülkem; böyle bir ülkeye sahibiz. Doğuyla batıyı, kuzeyle güneyi, otantikle moderni, geçmişle geleceği, denizle dağı, mozaikle çiniyle, neyle kemençeyi, kaplıcayla kayağı ve daha nicelerini sadece Türkiye’de birarada bulabilirsiniz. Sizleri tüm bu güzellikleri yaşamaya davet ediyoruz.
Kıymetli dostlar;
Halen yurt dışında yaşayan 5 milyon vatandaşımız var, bakın bu çok önemli. Bir süre yurt dışında yaşadıktan sonra Türkiye’ye dönerek hayatını burada sürdüren, ancak yurt dışıyla bağlantıları halen devam eden 3,5 milyon vatandaşımız bulunuyor. Her yıl ülkelerine sıla-i rahim için gelen vatandaşlarımızın bu güzel geleneği fevkalade değerlidir ve mutlaka devam etmelidir.
Şairin dediği gibi, hep söyleriz:
“Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun.”
Evet, Türkiye işte böyle bir memlekettir. Onun için de dünyanın neresine giderse gitsin, hiçbir vatandaşımız ülkesiyle bağını kopartmaz. Biz yurt dışındaki vatandaşlarımızın tamamını aynı zamanda ülkemizin fahri turizm elçileri olarak da görüyoruz. Bunun için yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı sıla-i rahim ziyaretine ilave olarak, aileleriyle birlikte ülkemizde tatil yapmaya davet ediyorum. Baba ocağına gelen, akrabalarını ziyaret eden vatandaşlarımız izinlerinden en azından bir haftasını da ‘Türkiye evimiz, vatanımızı tanıyalım’ anlayışıyla turizme ayırmalıdır.
Tabiu vatandaşlarımızdan sadece kendileri gelmekle kalmayıp, yaşadıkları ülkelerdeki komşularını, dostlarını, orada dostları var, komşuları var, aynı apartmanda, çalıştıkları yerlerde, bütün bu arkadaşlarını da ülkemize davet etmelerini istiyorum. İşte bu sebeple yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik olarak, “komşunu al gel” kampanyasını başlatıyoruz.
Türkiye yurt dışındaki vatandaşlarımızın çevrelerindeki herkese, Türkiye dünyanın en misafirperver ülkesidir, tatil için siz de gelin demelerini sağlayacak güzelliklere ziyadesiyle sahiptir. Vatandaşlarımızın hepsi de ülkemize getirdiği komşusuna, dostuna, arkadaşına mahcup olmayacağına ben inanıyorum, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Başlattığımız bu seferberliği turizmcilerle, medyamızla, esnafımızla, vatandaşlarımızla elbirliği içinde dalga dalga büyütmeli ve hedefine ulaştırmalıyız.
Ülkemizi keşfetmek için yola çıkan, yanında komşusunu, eşini, dostunu da getiren vatandaşlarımızdan benim bir ricam daha var; yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızdan düğün veya düğün dernek vatanda olur anlayışıyla, düğün gibi, nişan gibi, sünnet gibi özel törenlerini, yani cemiyetlerini ülkemizde yapmalarını bekliyorum. Elbette doğduğun yer kadar doyduğun yer de değerlidir, önemlidir, ama bizim memleketimiz ayrı bir güzeldir.
Ne diyor merhum Turgut Uyar:
“Seni boydan boya sevmişim,
Ta Kars'a kadar Edirne'den.
Sen vatanımsın, ekmeğimsin
Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca.”
Cahit Külebi de şöyle sesleniyor yurduna, Türkiye’mize:
“Ağladığım senin içindir,
Güldüğüm senin için.
Öpüp başıma koyduğum
Ekmek gibisin.”
Doğduğumuz yerler, vatanımız nerede olursak olalım bizim için işte bunları ifade ediyor. Bugün yurt dışında bizim vatandaşlarımız tarafından yılda -bakın bu çok önemli- 50 binden fazla düğün yapılıyor, rakam çok ciddi. Bu yıldan başlayarak birkaç yıl boyunca bu düğünleri mümkün olduğu kadar ülkemizde yapmalıyız.
Almanya’daki kardeşlerime sesleniyorum, Fransa’daki kardeşlerime sesleniyorum, Hollanda’da, Belçika’da, bütün buralardaki kardeşlerime sesleniyorum, Avusturya’daki kardeşlerime sesleniyorum, İngiltere’deki kardeşlerime sesleniyorum; bu hassasiyeti gösterin, gelin bütün düğün denek neyse burada yapın. Böyle vesilelerle ülkemize gelecek yabancı misafirlerimizin Türkiye’nin güzelliklerini bizzat görme, tanıma, yaşama imkanı bulduklarında ziyaretlerini her yıl tekrarlayacaklarına inanıyorum.
Bir başka önemli çağrımız, ülkemizde çalışan yabancılaradır, onlara da, işin de burada, tatilin de burada diyorum. Kimi felaket tellallarının aksine ülkemizde iş yapan ve ikamet eden yabancılar, gerçek Türkiye’yi görme, tanıma, yaşama imkanına sahiptir. Bakanlığımız sektörle işbirliği yaparak ülkemizdeki 50 bin yabancı sermayeli şirkette çalışanlar için yeni ve çok cazip imkanlar sunuyor. Yabancı sermayeli şirketlerde çalışanları sadece kendilerini değil, yurt dışındaki merkezlerinde çalışanları da bu imkandan faydalanarak tatillerinin en azından bir haftasını ülkemizde geçirmeye davet ediyoruz.
Böylece yurt dışındaki vatandaşlarımıza, onların komşularına, dostlarına ve ülkemizdeki yabancı misafirlerimize yönelik kampanyalarla turizmde yeni bir atılım dönemi başlatmayı hedefliyoruz. Bakanlığımızın ve sektörümüzün el birliğiyle yürütülecek bu kampanyanın hayırlı neticelere vesile olmasını diliyorum. Türkiye’nin ikicinden geçtiği bu kritik dönemde her alanda olduğu gibi turizmde de yanımızda yer alan ve yer alacak herkese olan şükranlarımı şahsım, milletim adına özellikle ifade ediyorum.
Bu duygularla sizlerle birlikte yurt dışında yaşayan bütün kardeşlerime sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.