Türk Silahlı Kuvvetlerimizin değerli mensupları,
Değerli misafirler;
Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Uzaya fırlatma töreni vesilesiyle biraraya geldiğimiz Göktürk keşif gözetleme uydumuzun ülkemiz ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Bugüne kadar fırlattığımız en gelişmiş görüntüleme uydumuz olan Göktürk-1 az önce Fransız Guyanası’ndan uzaya gönderildi, hayırlı olsun. Artık neticelerini de gördükçe daha da gururlanacağız, bunlar daha da bizim iftihar vesilemiz olacak. Fırlatma aracından başarıyla ayrılan uydumuzun ilk sinyallerini de inşallah bir saat içinde Norveç’teki yer istasyonundan alacağız. Bu uydunun üretilmesi ve fırlatılmasında emeği geçen herkese şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Değerli dostlar;
Bilindiği gibi Rasat uydumuzu 2011 yılında Rusya’dan, Göktürk-2 uydumuzu ise Çin’den fırlatmıştık. Şimdi Göktürk-1 uydumuzu uzaya göndererek uzay çalışmalarında yeni bir adım daha atmış oluyoruz. Bugün uzaya fırlattığımız Göktürk-1, daha önce gönderilen Göktürk-2’den daha gelişmiş bir uydudur. Türk Silahlı Kuvvetlerimize yüksek teknolojik kabiliyetleriyle hizmet verecek bu uydumuz, diğer alanlarda da ülkemize önemli faydalar sağlayacaktır.
Az önce değerli arkadaşımızın ifade ettiklerini ben de kısmen tekrarında fayda görüyorum; yarım metreye kadar hassas görüntüleme kabiliyetiyle bu uydudan orman alanlarının kontrolünden deniz kirliliğine, doğal afetlerdeki hasar tespitlerinden rekolte tahminlerine kadar geniş bir yelpazede istifade edilecektir. Bu uydunun kabiliyetleri Türkiye’nin uzay çalışmalarında ulaşmak istediği hedef konusundaki kararlılığının bir ifadesidir.
Şimdi hedefimiz, Göktürk-1’den daha gelişmiş uydular tasarlamak, üretmek ve uzaya göndermektir. Evet, savunma sanayimizin yüksek teknoloji gerektiren diğer tüm ihtiyaçları gibi, uydularımızı da artık kendimizin geliştirmesi ve üretmesi şarttır. Bu konuda yürütülen çalışmaları biliyorum, takdir ediyorum; ama daha fazlasını yapmamız gerektiğini de özellikle belirtiyorum. İlgili kurumlarımızın artık tüm çalışmalarını hazır alım yerine, kendi tasarım ve üretimimizi esas alan bir anlayışla yürütmeleri gerekiyor.
Değerli arkadaşlar;
Türkiye’nin son 200 yıllık tarihi, bilhassa da hepimizin çok yakından takip ettiği son 32 yıldaki terörle mücadele dönemimiz bizler için çok önemli derslerle doludur. Kıbrıs Barış Harekatımızda ilk örneklerine rastladığımız askeri ambargolar, terörle mücadele dönemimizde gizli veya açık sürekli karşımıza çıktı. İşte şimdi yine bazı Batı ülkelerinin, o ülkelere ait firmaların ülkemize belirli askeri ürünleri satmama kararları aldıklarına şahit oluyoruz. Hamdolsun bugün Türkiye 14 yıl öncesine göre savunma sanayi ürünlerinde dışa bağımlılığını yarı yarıya azaltmış durumdadır, yüzde 80’den yüzde 40’lara gerileyen bu alandaki dışa bağımlılığımızı inşallah 2023’e kadar büyük ölçüde ortadan kaldırmış olacağız.
Her zaman söylediğim bir söz var, atalarımızdan bizlere miras, ‘kötü komşu insanı hacet sahibi yapar.’ Bu tür ambargolar bizi bitirmiyor, bitirmeyecek, bizi hacet sahibi yapacak. Bu tür engellemeler savunma sanayimizi geliştirme konusundaki azmimizi güçlendiriyor. Bugün uzaya fırlattığımız uydudaki yerli katkı oranı yüzde 20. Bundan sonraki daha gelişmiş uydumuzu en azından tam tersi bir oranla imal edip uzaya göndermeliyiz. Yüksek teknoloji gerektiren projelerin uzun zaman, ciddi kaynak, birikim ve sabır istediğini biliyorum. Göktürk-1’in 2009 yılında başlamış bir proje olması bunun en somut örneğidir. Dolayısıyla ihtiyacımız olan tüm alanlarda iyi bir planlama ve doğru tercihlerle kendi kendimize yeterli hale geleceğimiz bir savunma sanayinin süratle tesis edilmesi gerekmektedir.
İşte buyurun, azmettik, kararı verdik ve silahlı insansız hava aracında olduğu gibi, savunma sanayinde dışarıdan alacağımız sınırlı sayıdaki araç fiyatından daha ucuza projenin tamamımı finanse etme imkanına sahip olduğumuzu da gördük. Sadece talep etmek yetmiyor, işte dost olduğumuz, NATO’da beraber olduğumuz birçok dostlardan bırakın silahlıyı, silahsız İHA’lardan almak istiyoruz talebimizi kendilerine iletiyoruz, bugün git yarın gel, bugün git yarın gel, en son söyledikleri ne oluyor? ‘Kongreden müsaade çıkmadı.’ Biz NATO’da beraber değil miyiz, aynı cephede beraber değil miyiz, bize bu yaptığınız nedir? Sonra silahlarıyla alakalı, o konularda da yine kendileriyle görüşüyoruz vesaire, oturuyoruz, konuşuyoruz, gülüşüyoruz, ama iş neticeye gelince, ‘kongreden karar çıkmadı.’ İşte bunlar bizi sonunda hacet sahibi yaptı, şimdi artık kendimiz üretiyoruz, hem de çok daha ucuzuna üretiyoruz.
Geçmişte uçak fabrikalarımızı, motor fabrikalarımızı, silah fabrikalarımızı kapatıp hazır ürün alımına yönelen anlayışın tuzağına bir daha kesinlikle düşmemeliyiz. Kayseri aslında aynı zamanda uçak mezarıdır o topraklar biliyor musunuz? Oralara gömmüşlerdir uçakları, üretilenleri oralara gömmüşlerdir.
Biz siyasi irade olarak bu konuda kararlı bir duruş sergiliyoruz, Türk Silahlı Kuvvetlerimizde de aynı kararlılığı görmekten memnuniyet duyuyorum. İnşallah çok daha büyük projeler ve çok daha büyük başarılar bizi bekliyor. Özel sektörümüzle, üniversitelerimizle, araştırma kuruluşlarımızla hep birlikte el ele vererek ülkemizi hedeflerine ulaştıracağımıza inanıyorum.
Bugün gerçekten coşkuluyum, duyguluyum, zira az önce yaşadığımız an, heyecan bizler için farklılık arz ediyor. Ben bu duygularla bir kez daha Göktürk 1 uydumuzun hayırlı olmasını diliyorum.
Genelkurmay Başkanlığımız, Hava Kuvvetleri Komutanlığımız, Savunma Sanayi Müsteşarlığımız, TUSAŞ, ASELSAN ve TÜBİTAK’ta bu projenin başarısı için görev yapmış olan herkesi tebrik ediyorum. Sizlere de sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.