Değerli Yozgatlılar,
Sevgili Sorgunlular,
Kıymetli kardeşlerim;
Sizleri en kalbi duygularımla saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Çanakkale Savaşımızın sembol ismi Kınalı Hasan’ın hemşehrilerine gönül dolusu selamlarımı iletiyorum.
Yozgat’ta önemli ve kökleri eskilere dayanan bir kına kültürü olduğunu biliyorum. Bunların içinde üç durumda yakılan kınanın ayrı yeri vardır.
Birincisi; kurbanlık koça kına yakılır ke Hakk yoluna adandığı belli olsun.
İkincisi; gelin olup evden çıkan kıza kına yakılır ki erine, evine, çocuklarına bağlılığının nişanesi olsun.
Üçüncüsü de; askere giden delikanlıya kına yakılır ki gerektiğinde vatanı uğruna kurban olsun.
Evet, şehitler ölmez, Allah yolunda ölenlere, öldürülenlere ölüler demeyiniz. Onlar diridirler lakin siz bilemezsiniz. Evet, Kınalı Hasan 100 yıl öncesinin o puslu günlerinde anaların vatanları uğruna hayatını feda etsin diye gönderdikleri yüzbinlerce evladımızdan biridir.
Bugün de hamdolsun ülkemizden, Yozgat’ımızdan kınalı Hasan’lar eksik olmuyor. Geçtiğimiz yılın Temmuz ayından beri gerçekleşen terör eylemlerinde Yozgat, şehadet mertebesine ulaşan 7’si polis, 3’ü asker olmak üzere 10 evladını toprağa verdi. Yozgatlı polislerimiz Nuri Yazanel’i, Savaş Akyol’u, Haydar Çetin’i, Adem Cankurtaran’ı, Muzaffer Tufaner’i, Gökhan Osman Karaduman’ı, Yozgatlı astsubay ve uzman askerlerimiz Mehmet Koçak’ı, Nusret Atmaca’yı, Bekir Şimşek’i rahmetle anıyorum.
Aslında Cuma Namazını Sorgun’da hemen yanı başımızdaki Yeni Camide kılmak arzusundaydım, ancak dün Şefaatli ilçemizden bir evladımızı, polis memurumuz Osman Belkaya’yı Şırnak’ta şehit verdik. Şehidimizin cenaze namazına katılabilmek, ailesine başsağlığı dileyebilmek için Cuma namazını Şefaatli’de kıldık.
Buradan bir kez daha Osman Belkaya evladımıza, Osman’ımıza, tüm şehitlerimizin ailelerine, sevdiklerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Temmuz ayından bu yana terörle mücadele sırasında ülke genelinde verdiğimiz şehit sayısı 300’ü geçti. Tabii teröristlerin yurt içinde ve yurt dışında verdikleri kayıplar bunun en az 10 katı. Şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız. Her birinin acısını her an yüreğimizde hissetmekten de kendimizi alamıyoruz. Milletimiz, bayrağımız, vatanımız, devletimiz saldırı altındayken; ‘hadi yavrum git, ya gazi ol’, ya şehit diyerek evlatlarını vazifeye gönderen tüm annelerin ellerinden öpüyorum. Annelerin ayaklarının altı niye öpülür, neden? Rabbim cenneti niye annelerin ayaklarının altına serdi? İşte bunun için. Bak babaların ayakları altında değil. “El-cennetü tahte-akdâmi'l-ümmehât”; cennet annelerin ayakları altındadır. Öyleyse annelerin kadr’ü kıymeti farklı. Onun için de ölürsem şehit, kalırsam gaziyim diyerek tereddüt göstermeden vatan hizmetine koşan tüm evlatlarımızın alınlarından öpüyorum.
Kardeşlerim;
Az önce okudum, Kur’an-ı Kerim’de şehitlerimiz için: “Onlara ölü demeyin, hiç şüphesiz onlar diridirler” buyuruluyor. Nasıl ki Kınalı Hasan’ı ve onun yolundan gidenleri 100 yıl sonra adeta gıptayla yad ediyorsak, bugünkü şehitlerimiz de aynı şekilde tarihe altın harflerle kazınan bir mücadelenin sembolü olarak anılacaklardır.
Kardeşlerim;
Ey Sorgun;
Ekranları başında bizi izleyen milletim;
Türkiye;
Bizim bir Rabiamız var, Rabiamız.
Bunun birincisi; tek millet, biz tek milletiz, Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Roman’ıyla, Gürcü’süyle, Abhaza’sıyla, Boşnak’ıyla tek millet, 79 milyon tek millet. Bizi bölmek isteyenler, o ayrımcılar buna muvaffak olamayacaklar, çünkü biz yaratılanı Yaratandan ötürü sevdik, onun için bizi bölemeyecekler. Biz kimseyi makamından, mevkiinden, parasından, pulundan dolayı sevmiyoruz ki, bizi Yaratan onları da yarattığı için seviyoruz; farkımız o.
İkincisi; tek bayrak. Bundan başka bayrağımız var mı?
Sevgili Sorgunlular;
Sevgili Yozgat;
Bu bayrak niye kırmızı? Çünkü rengini şehidimizin kanından alıyor da onun için. Dünyada eşi, benzeri yok; oradaki anlamı farklı. Hilal, neden? O da bağımsızlık mücadelesinin ifadesi. Ama bakın bir de orada ne var? Yıldız, o yıldız bilin ki her şehit bir yıldızdır.
‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’ İşte onun için ne diyoruz? Tek vatan diyoruz.
Sevgili kardeşlerim;
780 bin kilometrekareyle tek vatan. Bazı zavallılar çıkmış operasyon yapmak istiyorlar. Ya siz ne zannediyorsunuz bu toprakları, ne zannediyorsunuz? Bu topraklar kuru bir toprak değildir, burada şehitlerimizin kanı vardır, onunla yoğrularak tek vatan olmuştur; farkımız budur.
Ve dördüncüsü; işte Rabia, tek devlet. Devlet içinde devlet yok, ne paralel devlet, ne de bu ayrımcılar. Pensilvanya’dan beddualar sallıyor, ne oldu, hangisi tutuyor? Tutmaz ya, tutmaz. Samimi değilsin, dürüst değilsin, bu toplumu, bu milleti, bu ümmeti parçaladın ve iflah etmeyeceksin. Bu devletin içerisinde, bu milletin içerisinde temenni ederim ki yanlış istikamette gidenler de bu yanlışlarından vazgeçerler, bilmiyorlar, hala işin hakikatini bilmiyorlar. Bizim Allah’tan başka ubudiyet görevini yerine getireceğimiz bir güç yoktur. Biz sadece Rabbimize kulluk ederiz, kula kulluk etmeyiz, bunun böyle bilinmesi lazım. Ama bakıyorsunuz o dediyse doğrudur, o söylediyse doğrudur mantığıyla hareket edenler var.
Sevgili kardeşlerim;
Yolumuz, bir asır önce ezanı susturmamak, bayrağı indirmemek, milletin onurunu çiğnetmemek için 7 düvele karşı silahından ziyade yüreğiyle mücadele veren ecdadımızın yoludur. Yolumuz, Sultan Alp Arslan’ın, Kılıç Arslan’ın, Osman Gazi’nin, Fatih’in, Yavuz’un, Çanakkale şehitlerinin yoludur. Kurtuluş Savaş’ımızı vererek bizler son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’ni armağan eden Gazi Mustafa Kemal’i, kurucu Meclis’imizin tüm mensuplarını, o kutlu mücadelede yer alan tüm kahramanları tazimle yad ediyorum.
Bölgemizde yaşanan istikrarsızlığı, ortaya çıkan krizleri fırsat bilmek suretiyle Türkiye’nin birliğine, beraberliğine, bütünüyle İstiklal Marşı şairimizin Mehmet Akif Ersoy’un şu veciz şiiriyle cevap vermek istiyorum:
“Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hakk yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz.”
Evet, kararlı bir şekilde yolumuza inşallah devam edeceğiz.
“Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,
Meğerki harbe giden son nefer şehit olsun.”
Olay bu, kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz.
Ve şunu iyice bilmenizi istiyorum: Terörle mücadelede son ana kadar Silahlı Kuvvetlerimizle, polisimizle, köy korucularımızla sonuna kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
Kardeşlerim;
Sizin şu coşkunuz var ya, şu birliğiniz var ya, şu samimiyetiniz var ya, şu mertliğiniz var ya, Bozok diyarının kahraman evlatlarına muhabbet duymamak mümkün mü? Onun için Yozgat’ın benim gönlümde ayrı bir yeri var.
Sevgili kardeşlerim;
Farklı bir yeri var, bunun için her fırsatta Yozgat’a gelmek için gayret gösterdim. Bu defa biraz uzadı, 1,5 yılı geçti. Rahmetli Neşet Ertaş gibi gayrı dayanamam ben bu hasrete deyip ilk fırsatta Yozgat’a geldik. Sorgun’a yıllar önce verilmiş sözüm var, şimdi de bu sözü inşallah yerine getiriyoruz. Gelip geçerken uğramak şeklinde değil doğrudan Sorgun’un misafiri olmaya geleceğim demiştim. İşte buradayız, Sorgunlularla beraberiz.
Önce Belediye Başkanlığımızı ziyaret ettik, şimdi hem sizlerle hasbihal etmek, hem toplu açılış törenimizi gerçekleştirmek üzere buradayız. Buradan da Yozgat’a geçeceğiz, Bozok Üniversitemizin şahsıma fahri doktora unvanı tevdi edeceği törene katılacağım. Daha sonra Yozgat Anadolu Kız İmam Hatip Lisesini, ardından Valiliğimizi ve Belediyemizi ziyaret edeceğim. Programımızı tamamladıktan sonra önce Ankara, ardından da İstanbul’a geçeceğim.
Tabii Yozgat’a giderken eli boş gitmek olmaz, hem tamamlanan hizmetlerin toplu açılışını yapalım, hem de yeni müjdeleri Yozgat’a Sorgun’dan duyuralım istedik.
Bugün burada toplam yatırım tutarı 321 trilyon lira olan 30 kalemde 74 ayrı projenin resmi açılışını gerçekleştiriyoruz. Eğitimde son 3 yılda şehrimize kazandırılan toplam 354 adet dersliğin, 500 öğrenci kapasiteli pansiyonun, 1 spor salonunun, 574 yataklı öğrenci yurdunun açılışlarını resmen buradan yapıyoruz.
Bozok Üniversitemizin Rektörlük Hizmet Binası, Mühendislik Fakültesi, Mimarlık Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Tarım ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Akdağmadeni Sağlık Yüksekokulu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, arıtma tesisi, teknopark binalarının resmi açılışlarını da bugün gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, TESKOM Sarıkaya Fizik ve Rehabilitasyon Yüksekokulu YÖK’te Genel Kurul’da onaylandı, bunu da bu vesileyle duyurmak istiyorum.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’mızın yarı olimpik yüzme havuzunun, Gençlik Merkezinin sentetik çim kaplı futbol sahalarının açılışını yapıyoruz. Sağlıkta Boğazlıyan Devlet Hastanesinin 50 yataklı yeni binasını, Yozgat Devlet Hastanesinin yoğun bakım ünitesini, nükleer tıp merkezi ve çeşitli birimlerini bugün buradan resmen açıyoruz.
TOKİ 585 konut, ticaret merkezi, cami, altyapı ve çevre düzenlemesi projelerini tamamladı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız çeşitli içme suyu projelerini, parkları, İl Hizmet Binasını;
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız İl Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Merkezi Hizmet Binasını;
Kültür ve Turizm Bakanlığımız iki ayrı restorasyon çalışmasını;
ÇEDAŞ 7 ayrı elektrik altyapı projesini;
Orman ve Su İşleri Bakanlığımız yol yapımı, ağaçlandırma ve toprak muhafazası projelerini hayata geçirdi;
Bunların da açılışlarını bugün buradan yapıyoruz.
Sorgun’un doğu yönündeki ulaşımı bakımından çok önemli bir kavşak olan Çekerek yol ayrımı köprüsünü biliyorsunuz. Evet, 24 trilyon liralık yatırım bedeli olan bu köprünün açılışını da resmen bugün yapıyoruz.
Ayrıca Sorgun, Akdağmadeni, Şefaatli belediyelerimizin sebze hali, hizmet binası, mezbaha, aile yaşam merkezi gibi eserlerin açılışını da yine bugün buradan gerçekleştiriyoruz. Tüm bu eser ve hizmetlerin Yozgat’ımıza hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum. Bu eserlerin şehrimize kazandırılmasında emeği geçen bakanlıklarımızı, kurumlarımızı, yüklenici firmalarımızı tebrik ediyorum.
Değerli kardeşlerim;
Yozgat’ın ülkemizin en çok göç veren şehirlerinden biri olduğunu biliyorum. Göçü önlemenin yolu nedir? İnsanların hayatlarını burada devam ettirecek işleri bulabilmelerini sağlamak. Onunla birlikte hayat kalitelerini yükseltecek hizmetleri gerçekleştirmektir. Eskiden ülkemizde her iş gibi yatırım da sadece kimden beklenirdi? Devletten. Devlet elbette temel altyapı yatırımlarını yapmakla, temel hizmetleri getirmekle mükelleftir. Nitekim geçtiğimiz 13 yılda Türkiye’nin 81 vilayeti gibi Yozgat da bu bakımdan çok büyük hizmetlere ulaştı. Eğitimde 2 bine yakın derslik yaptık. Bozok Üniversitesi’ni biz kurduk biz. Aralık ayında bin yatak kapasiteli, önümüzdeki yıl bin 50 öğrenci kapasiteli iki yeni yurdu daha hizmete alarak Bozok Üniversitesini tercih eden evlatlarımızın barınma sorunlarını büyük ölçüde çözüyoruz.
Sağlıkta bakınız yaptıklarımızı bir kenara bırakıyorum. Sadece önümüzdeki yıl hizmete girecek olan 475 yatak kapasiteli şehir hastanesi ve 250 yatak kapasiteli Sorgun Devlet Hastanesi dahi başlı başına bir devrimdir. Daha ilçelerdeki diğer hastaneleri, sağlık evlerini, ağız ve diş sağlığı merkezlerini, toplum sağlığı merkezlerini, diğer hizmetleri saymıyorum.
Toplu konutta Yozgat’a 6 bin 60 konut projesiyle başladık, bunların 5 bin 224’ü teslim edildi, kalanların inşası da süratle devam ediyor. 2002 yılında kardeşlerim, Yozgat’ın tamamında ne kadar bölünmüş yol vardı biliyor musunuz? Ne kadar? 44 kilometrecik, 44 kilometre. Bugün ise Yozgat’ta ne kadar bölünmüş yol var biliyor musunuz? 374 kilometre.
Bu yolların kalitesiyle ilgili sorunların olduğunu biliyorum, bu konuda ciddi bir çalışma yürütülüyor, inşallah peyderpey bu da çözülecek. Ayrıca pek çok güzergâhta değerli kardeşlerim; 340 trilyon liralık yatırımla yeni yol çalışmaları devam ediyor. Yozgat’ın ulaşım altyapısı için bugüne kadar yaklaşık 2,5 katrilyon lira harcandı.
Şimdi beklediğinize geliyorum, bu da havalimanı meselesi. Yozgatlı kardeşlerimin havalimanı konusundaki taleplerinde kayıtsız kalmadık. Sayın Adalet Bakanımızın takibiyle meseleyi hızlandırdık ve nihai aşamaya getirdik. Gerek Sayın Başbakan, gerek Sayın Ulaştırma Bakanımız, Adalet Bakanımızın da, milletvekillerimizin de bu talepleri karşısında ve geçtiğimiz haftalarda ilgili bakanlarımızla birlikte geldiler, son incelemeleri yapıp sizlere müjdesi verdiler. Bugün ben de Yozgat havalimanımızın hayırlı olmasını diliyorum. Yılda 2 milyon yolcu kapasiteli havalimanımız Yozgat ile Sorgun arasında Fakıbeyli Köyü yakınlarında inşa edilecek. Etüt çalışmalarının bir bölümüyle ÇED raporu tamamlandı. Kesin proje ve metraj çalışmalarının ardından bu yıl içinde yapım ihalesine çıkılması planlanıyor. Sizler adına havalimanımızın inşasının takipçisi olacağımı bilmenizi istiyorum.
Bir diğer önemli ulaşım projemiz hızlı tren. Ankara-Sivas hızlı tren hattı projesinin inşası da biliyorsunuz sürüyor. Bu ise toplam kaça mal olacak biliyor musunuz? 7,5 katrilyon, bunun yatırım bedeli bu, bu kadar önemli bir proje. Projede gecikmeler yaşandığının farkındayım. Biliyorsunuz doğumlarda bile erken doğum, geç doğum olabiliyor, burada da böyle bir durum var. Ama proje güzergâhı gerçekten çok zorlu geçişleri içeriyor. Kırıkkale-Sivas kesiminde yüzde 81’lik ilerleme sağlandı. Kırıkkale-Kayaş arasının ihalesi de yapıldı. Yerköy-Sivas hattı üzerinde uzunluğu, burası çok önemli, 18 kilometreye yaklaşan tam 9 tünel bulunuyor. Sadece Akdağmadeni Tüneli 5 bin 120 metre uzunluğunda. Bu ne demek biliyor musunuz? Kardeşlerim dağları deldik dağları. Biz Ferhat’ız Ferhat. İşte Şirin, karşımızda Şirin, bizim bu millete aşkımız var dedik ya. Ve bu aşkımızın gereği için dağları deldik. Bu kolay iş değil tabii, buna rağmen çalışmalar hızla sürüyor. İnşallah 2018 yılında Sorgunlu kardeşlerim buradaki istasyondan hızlı trene binecek isterse Sivas tarafına, isterse Ankara üzerinden İstanbul’a, Konya’ya, Eskişehir’e, yapıldığında Kayseri ve Aksaray hızlı tren güzergâhları üzerinden Mersin, Antalya, velhasıl Türkiye’nin dilediği her yerine gidebilecek. Tabi böyle önemli, hayati projeler bir yerde de takdir edersiniz ki sabır istiyor. Sizlerin de gördüğü gibi inşallah, hani Ferhat diyor ya, çoğu gitti azı kaldı. Değerli kardeşlerim, çoğu gitti azı kaldı.
Tabi bu hizmetler, bu altyapı önemli, ama göçün önüne geçmek için yeterli değil. Önümüzdeki günlerde tüm günümüzdeki ekonomik ve sosyal yapı maalesef insanı doğduğu yerle doyduğu yer arasında bir tercihe zorluyor. Bunun için vatandaşlarımıza doğdukları yerde hayatlarını sürdürebilecekleri iş ve aş imkânlarını oluşturmak durumundayız. Yozgat’ın uzun yıllar kamu yatırımlarından mahrum kalmış bir şehrimiz olarak altyapıyla ilgili mağduriyetlerini büyük ölçüde hamdolsun giderdik. Şimdi Yozgat’ı istihdam bakımından daha cazip bir şehir haline getirmenin çabası içindeyiz. Bunun için üniversitemizi yeni fakültelerle, yeni bölümlerle güçlendirmeliyiz. Hukuk fakültesinin kuruluşuyla ilgili karar Bakanlar Kurulumuzdan çok yakında çıkıyor.
Üniversitemiz genişlerken sorguna da bir veterinerlik fakültesi yakışır değil mi? Yakışır mı? Şu anda Sorgun’un 32 bin büyükbaş, 24 bin küçükbaş hayvan varlığı bulunuyor. Türkiye’nin en önemli hayvancılık merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Sorgun’u veterinerlik fakültesiyle de buluşturarak bu konuda marka bir ilçe haline getirmek istiyoruz. Biraz sonra üniversitede katılacağımız programda Sorgunluların bu talebini Rektörümüzle de paylaşacağım, kendisine bu yönde tavsiyelerimi ileteceğim.
Yozgat’ın hayvancılık desteklerinden daha fazla yararlanabilmesi için, et hayvancılığı ve süt hayvancılığı noktasında kurumumuzun tesislerinde süt alımına en kısa sürede başlanabilmesi için de gereken bir çalışmada, her tür çalışmada yanınızdayım, sizlerle birlikteyim.
Biliyorsunuz şehrimizin ikinci organize sanayi bölgesi Yozgat-Sorgun arasında kuruluyor. Bu organize sanayi bölgesi hem havalimanıyla entegre olacak, hem de Sorgun’un hayvancılık potansiyelini daha ileriye taşıması için gereken tesislere inşallah ev sahipliği yapacak.
Modernize edilen yük treni hatlarını da bu fotoğrafa ilave ettiğimizde, karşımıza Yozgat’ın, Sorgun’un göç sorununu çözmek için ihtiyacımız olan istihdam konusunda önemli bir fırsatın çıktığını görüyoruz.
İnşallah termal sıcak su imkânlarıyla, maden potansiyeliyle, tarımıyla, ticaretiyle Sorgun aynı şekilde 2023 Türkiye’sinin parlayan yıldızlarından biri haline gelecektir. Türkiye’nin 2023 hedeflerini gerçekleştirmesine nasıl 7 düvelin gücü yetmeyecekse, Yozgat’ın yıldızının parlamasına da kimse engel olamayacaktır. Şimdi bunun için var mıyız daha çok mücadele etmeye? Var mıyız yüreğimizle ve bileğimizle memleketimize, ülkemize sahip çıkmaya? Var mıyız şehitlerimize, gazilerimize, ecdadımıza layık olmak için gece-gündüz çalışmaya? Allah heyecanınızı, birliğinizi, beraberliğinizi daim etsin.
Değerli kardeşlerim…
Değerli kardeşlerim, “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.” Bu bizim İstiklal Marşımızın adeta omurgası mı? Omurgası.
Ve karşıya arkadaşlar bayağı üzerinde çalışarak enteresan bir şey yazmışlar, bütün Güneydoğu’da o güzelim sokakları, caddeleri, altyapısı olmayan yerleri devletin araç-gereçleriyle ne yaptılar? Çukurlar, hendekler kazdılar. Fakat burada enteresan bir buluşma var kutile ashâbul uhdûd diyor, hendek sahipleri helak edildi. Şimdi de hendek sahipleri helak ediliyor mu?
Bitti, bu kadar. Ne yaparlarsa yapsınlar o hendekleri açanlar, oradaki benim Kürt kardeşlerime oraları zindan edenler bunun bedelini ödüyor, ödeyecek ve sonuna kadar bu devam edecek. Çünkü biz bir şeye inanmışız, nedir o? Bak onu da güzel seçmişler, innâ fetahnâ leke fethan mubînâ, muhakkak ki biz sana açık bir fetih verdik; olay bu. İnşallah gönülleri fethede fethede geldik mi? Devam ediyor muyuz? Ve devam edeceğiz. Biz dünyaya sesleniyoruz; dikkat edin diyorduk, bak yanlış yapıyorsunuz. Biz damdan düştük, biz bedel ödedik, yanlış yapıyorsunuz. Ama bunlar bölücü terör örgütünün mensuplarına Avrupa Konseyi’nin yanında çadır kurduruyorlar, oraya teröristlerin resimlerini astırıyorlar, çadıra da paçavralarını dalgalandırıyorlar. Ne oldu? Bak iki gün sonra ne oldu? Alma mazlumun ahını… Böyle. Yazık oldu o insanlara. Bu tür aciz yönetimler, işte Gaziantep’te biz yakaladık, deport ettik gönderdik, beyefendiler teröristte kalktılar gereken uygulamayı yapmayıp serbest bıraktılar. Hadi bakalım, şimdi verin hesabını, verin hesabını.
Kardeşlerim;
Terör sadece belli bir ülkenin değil tüm dünyanın sorunudur. İnşallah anlayacaklar. Kardeşlerim, bakın Yozgat’ı anlamayan bizi anlamaz, bizi anlamayan da Yozgat’ı anlamaz. Yozgat’ı anlamak için, mesela Yozgat türkülerini az çok bilmek lazım. Yozgat türkülerini söylemek tabii o da her babayiğidin kârı değil. Bunun için ses olacak, gırtlak olacak, bilgi olacak, maharet olacak, en önemlisi de aşk olacak aşk. Ancak tüm bu vasıflara sahip bir sanatçı Yozgat türkülerini hakkıyla icra edebilir. Yozgatlı Hüzni Baba, “Derdimi ummana döktüm, sonra sayıştık” dermiş. Bu söz ülkemizin şu anda karşı karşıya bulunduğu durumu gerçekten çok iyi anlatıyor. Evet, bizim derdimiz çok ve büyük, ama aynı zamanda biz de büyük ve güçlü bir milletin nesiyiz? Mensubuyuz ya. Bozok Yaylasının yiğit evlatları var, oldukça yiğit evlatları var. Evvel Allah kimse Türkiye’nin bileğini bükemez, sırtını da yere getiremez. Milletimiz bu şekilde yanımızda oldukça ne terör örgütü, ne şu devleti, ne bu gücü bize galebe çalabilir. Yeni Türkiye yolundaki yürüyüşümüzü önümüze çıkarılan engellerin tepesine basa basa devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Çünkü görüyorum ki Yozgat bizimle, Yozgat evvel Allah tüm halkıyla beraber.
Sabahınan esen seher yeliyle güne başlayan Yozgatlı, benim dert çekmeye dermanım mı var der, ama memleketi için, ülkesi için, milleti için her yükün altına girmekten de çekinmez. Türkiye’nin başı ne zaman dara düşse Yozgatlı çağrı beklemez, hemen vazifeye koşar. Kınalı Hasan’ın annesi evladının şehadet haberini aldıktan sonra ardından şöyle bir ağıt yakmıştır, onu biliyorsunuz değil mi, biliyor musunuz? Analar siz söyleyin biz dinleyelim. Neydi o?
“Bir aslan büyütüp asker eyledim. Saçları kınalı harbe yolladım. Kuzum deyip kanak gibi çağladım. Çık da gel yara mı sar komutan paşa.”
Rabbimden tüm milletimizle birlikte Yozgat’ımızı, Yozgatlılarımızı korumasını temenni ediyorum. Bir kez daha açılışını yaptığımız eser ve hizmetlerin Yozgat’ımıza, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum. Bugün bize misafir ettiğiniz, bağrınıza bastığınız için siz Sorgunlu kardeşlerime de şükranlarımı sunuyorum.
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.
Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Ah ah, siz ne çileler çektiniz ya, sizi şu okulların kapısından nasıl gerilere çevirdiler, eğitim-öğretim hakkınızı nasıl elinizden aldılar. Ama sabrettiniz sonunda hak tecelli etti. Şimdi sizden başarı bekliyoruz.
Hazır mıyız? Tüm eserlerimiz Sorgun’umuza, Yozgat’ımıza, Yozgatlılara hayırlı olsun diyoruz, ya Allah bismillah.