Somali 6. Yüksek Düzeyli Ortaklık Forumu’nda Yaptıkları Konuşma

23.02.2016

Değerli kardeşim, Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud,

Saygıdeğer Başbakan Ömer Abdireşid Ali,

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Vekili Jan Eliasson,

Sayın Bakanlar, Ekselansları,

Çok değerli temsilciler,

Hanımefendiler, beyefendiler;

Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Türkiye’ye, İstanbul’umuza hoş geldiniz.

Yüksek Düzeyli Ortaklık Forumu’nun Somali ve tüm bölge ülkeleri için barışa, huzura ve istikrara vesile olmasını diliyorum. Bu çatı altında iki gün boyunca yapılacak istişarelerin ve sonuçta alınacak kararların şimdiden Somalili kardeşlerimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Forumun düzenlenmesinde emeği geçen, foruma katkı veren herkese şükranlarımı sunuyorum.

Bu toplantıda Somali’nin son yıllarda kaydettiği gelişmelerle yüz yüze bulunduğu sorunların çözümü noktasında uluslararası toplum olarak bizlere düşen görevleri ele alacağız.

Somali ziyaretlerim vesilesiyle Somali halkının içinde bulunduğu zor durumu bizzat gören biri olarak toplantımızı önemli görüyorum. İnşallah bu toplantı Somali’de bugüne kadar atılan adımları bir üst seviyeye taşıyacaktır.

Değerli misafirler;

İlk defa 2011 yılında ziyaret ettiğim Mogadişu’da yaşanan değişimi 2015 Ocak ayında şahsen görme imkânım oldu. Somali ayağa kalkmaya, adeta küllerinden yeniden doğmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı Sayın Mahmud nezdinde Somalili kardeşlerimi gösterdikleri çabalardan ötürü bir kez daha tebrik ediyorum. Türkiye, Somali halkının güven ve barış içinde bir hayat sürebilmeleri için destek olmayı sürdürecektir.

Malumunuz Somali kritik bir süreçten geçiyor. Devletin bütün kurumlarıyla birlikte yeniden yapılandırılması, engellerle dolu, zahmetli ve uzun bir yoldur. Federal yapının oluşturulması, yeni anayasanın kabulü, seçimlerin yapılması gibi kilometre taşları her ülkenin tarihinde uzun tartışmaların, gerilimlerin sonunda oluşabiliyor. Somali Federal Hükümetinin ve bölgesel yönetimlerin kararlarını verirken Somali’nin geleceğini ve çıkarlarını koruyacağına inanıyorum. Bu zorlu süreçte Somali’ye destek olmalı, onları asla yarı yolda bırakmamalıyız.

Biz bu desteğimizin bir tezahürü ve dayanışmamızın sembolü olarak dünyadaki en büyük büyükelçiliğimizi Mogadişu’da inşa ettik. İnşallah önümüzdeki aylarda Büyükelçiliğimizi açmak üzere Mogadişu’yu yeniden ziyaret etmeyi planlıyorum.

Doğu Afrika’nın en büyük hastanelerinden birisi olan Mogadişu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni geçtiğimiz yıl hizmete açmıştım. Yine bir sivil toplum kuruluşumuz tarafından inşa edilen ve tüm tıbbi cihazları temin edilen 100 yataklı kadın ve çocuk hastanesi de önümüzdeki günlerde hizmete girecektir. Askeri eğitim tesisimizin de bu yılın sonlarına doğru faaliyetlerine başlamasını planlıyoruz.

Mogadişu’yu ziyaret ettiğinizde sivil toplum kuruluşlarımız tarafından işletilen üniversiteleri, okulları, yetimhaneleri, Türk şirketlerinin merkezlerini, TİKA tarafından yapılan yolları, dikilen sokak lambalarını görürsünüz. Aynı şekilde desteklerimizle hizmete açılan yollara, hastanelere, havaalanına ve limana şahit olursunuz. Somali’nin bugün acil ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağının yetişmesi için de 1000’in üzerinde Somalili öğrenciye burs veriyoruz.

Türkiye, tüm devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla resmi ve gönüllü çalışanlarıyla Somali’nin yeniden inşasına omuz veriyor. Somali ülkemizin Afrika kıtasına yönelik bakış açısının, bizim Afrikalı kardeşlerimizle kurmak istediğimiz ilişkinin adeta sembolü olmuştur. Uluslararası toplumla ve bölge ülkeleriyle işbirliği halinde inşallah Somali huzura erene, tam bir barış ve istikrar ülkesi haline gelene kadar bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz.

Değerli misafirler, kıymetli dostlar;

Uluslararası toplumun Somali’de daha aktif şekilde sahaya inmesini ve faaliyetlerini artırmasını önemsiyoruz. Somali toplumunun içinde yaşayarak Somali halkını daha iyi anlamak, gönüllerini ve güvenlerini kazanmak önemlidir.

Ayrıca, insani yardımlara kalkınma projeleri ve yatırımlar eşlik etmezse başarılı olamayız. Somali’nin gelecekte yardımlara bağımlı olmadan tüm kurumlarıyla işleyen, kendi kaynaklarını kullanabilen ve ekonomik değer üretebilen bir ülke olabilmesi için kalkınma projeleri ve yatırımlar şarttır. Somalili kardeşlerimizin günlük hayatlarını rahatlatma ve refah seviyelerini artırma yönünde yapacağımız iyileştirmelerin, ülkenin terör belasından da kurtulmasına katkı sağlayacağına inanıyorum.

Esasen hepinizin ilgiyle takip ettiği Somali’deki Türk modelinin başarısının altında yatan işte bu anlayışla hareket ediyor olmamızdır. Uluslararası ortakların da aynı yaklaşımla Somali’ye destek olmalarını bekliyoruz.

Değerli misafirler;

Çevremizdeki ülkelere baktığımızda Somali’deki çabaların önemi ve kıymeti çok daha iyi anlaşılacaktır. İmkânlarla beraber sorunların da küreselleştiği bir dünyada yaşıyoruz. Bugün hiçbirimizin ne kadar uzakta yaşanırsa yaşansın ortaya çıkan dramlara kayıtsız kalması, kendini gelişmelerin dışında tutabilmesi mümkün değildir. Mesafe ve sınırlar günümüzde daha önce olmadığı kadar erozyona uğramış, anlamını yitirmiştir.

Suriye ve Irak’ta yaşanan hadiselerde olduğu gibi terörizm, istikrarsızlık ve göç sorununun yüzlerce ülkeyi bir şekilde etkilediğini görüyoruz. Yıkılan devlet yapılarının yol açtığı savaşlar, karışıklıklar, acılar, gözyaşları, göçler hepimizin gözleri önünde cereyan ediyor. Derme çatma botlarla umut yolculuğuna çıkan mültecilerin azgın bir dalgayla sönen hayatları, kıyıya vuran masum bebek bedenleri, parçalanan aileler, yetim ve öksüz kalan çocuklar asla unutmamız gereken gerçeklerdir.

Her akşam seyrettiğimiz haberlerde, okuduğumuz gazete ve dergilerde, sosyal medyada şahit olduğumuz bu acı tablo Suriye’deki insanlık dramının yansımalarından sadece bir kısmıdır. Şu ana kadar 400 bini aşkın insanın öldürülmüş olduğu Suriye’ye herhalde insanlık olarak duyarsız kalmamız mümkün değildir.

Zulmün ve katliamın çok daha büyüğü, çok daha insafsızı balistik füzelerle, varil ve misket bombalarıyla hemen yanı başımızda yaşanıyor. Bakınız, Suriye’de yaşanan iç savaş 5. yılına girdi. Şu ana kadar 400 bini aşkın insan hayatını kaybetti, 12 milyon insan yerini yurdunu terk etti. Bunların kimi kendi ülkesinde, kimi başka ülkelerde mülteci durumuna düştü. Türkiye olarak komşumuzda yaşanan bu drama sessiz kalamazdık. Nitekim bugün ülkemiz dinine, diline, etnik kimliğine bakmadan, hiçbir ayrımı yapmadan 3 milyonu aşkın sığınmacıya ev sahipliği yapıyor.

Bugün Türkiye dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumundadır. Türkiye aynı zamanda dünyada milli gelirine oranla, insani kalkınma yardımlarını en fazla artıran ülke olmuştur.

Her zaman ifade ettiğim bir hususun altını tekrar çizmek istiyorum; Türkiye, Suriye meselesindeki bu duruşuyla küresel vicdanın sesi olmuş, insanlığın onurunu kurtarmıştır. Bakınız biz bunları çıkar hesabıyla veya bir karşılık beklediğimiz için değil tamamen insani duruşumuzun bir gereği olarak yapıyoruz. Fakat durum artık Türkiye’nin tek başına, kendi imkânlarıyla kaldırabileceği bir yük olmaktan çıkmış bulunuyor.

Sizler de takip ediyorsunuz, son dönemde rejim ve destekçisi ülkeler Halep ve Türkmen bölgesi başta olmak üzere Suriye’nin kuzeyindeki hava saldırılarını yoğunlaştırdılar. Suriye’nin kadim şehirleri tarihinde hiç görülmedik bir şekilde bombalanıyor, yok ediliyor. Bu saldırılarda sadece son 10 günde çoğu sivil 600’ün üzerinde masum insan hayatını kaybetmiştir. Bu saldırılar güney sınırımızda yeni bir göç dalgası oluşturdu.

Suriye’deki kaos DAEŞ, El-Nusra, PYD, YPG gibi terör örgütleri için büyüyüp serpilecekleri ortam sağladı. Nitekim Suriye şu an terör ihraç eden bir ülke konumuna gelmiştir. Türkiye, Suriye kaynaklı tehditlerin acısını en fazla hisseden, terör saldırılarından en çok etkilenen bir ülkedir. Sınırımız sadece Suriye’yle 911 kilometredir. Bunun yanında Irak’la sınırımız yine 350 kilometre civarındadır.

Teröre ve terörü destekleyen ülkelere karşı artık tüm devletlerin ortak ve ilkeli bir duruş sergilemesi gerekiyor. Bu konuda ‘ama’lı, ‘fakat’lı ifadeler kullanmak, ‘iyi terörist-kötü terörist’ ayrımına gitmek, daha önce gördüğü irtibatı şimdi yok saymak teröre destek olmaktır. Bu tarz bir duruşla terörle başarılı bir mücadele olamayacağını artık herkesin idrak etmesi, anlaması gerekiyor.

Bakınız biz Türkiye olarak 30 yıldır ülkemizde bölücü terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Bizim nazarımızda terör örgütleri arasında hiçbir fark yoktur. El Şebab ile DAEŞ veya El-Nusra ya da PKK, PYD, YPG arasında bir ayrım gözetmedik, gözetmiyoruz. Terör dünyanın her yerinde kim tarafından yapılırsa yapılsın terördür. Ve bu tehdide karşı kararlı bir şekilde mücadele edilmelidir. Temennimiz, bu anlayışın istisna olmaktan çıkıp tüm ülkeler nezdinde ortak bir hareket tarzına dönüşmesi kabul görmelidir.

Değerli misafirler;

Somali, diğer konularla birlikte terörle mücadelede de desteğe ihtiyacı olan bir ülkedir. Bu bakımdan Somali’de olumlu mecrada kaydedilen ilerlemelere hep beraber sahip çıkmalıyız. Zira Somali’nin istikrarı sadece bu ülke için değil tüm bölge ve kıta için hayati önem taşımaktadır. Gelin 2011’de yaşanan insanlık trajedisinin tarihin tozlu raflarında kalmasını sağlayalım.

Elbette ki burada asıl sorumluluk Somalili liderlerin omuzlarındadır. Bir Somali atasözünün dediği gibi, “Sadece senin avucunun içindeki su susuzluğunu giderebilir.” Evet, Somali’ye öncelikle Somaliler sahip çıkacak, kendi yaralarını öncelikle onlar saracaktır. Burada bizlere düşen, onların bu çabalarına destek olmak, gerekli yardımı sağlamaktır.

Somalili liderlerin, siyasetçilerin, kanaat önderlerinin ülkenin müşterek menfaatlerini ön planda tutarak hareket edeceklerine inanıyorum. Bu çerçevede 2016 seçimlerini ülkedeki kazanımlarının korunması açısından son derece önemli görüyorum. Somali Hükümetini ve bugün aramızda olan bölgesel yönetimlerin liderlerini seçim sisteminin belirlenmesi amacıyla yapılan Ulusal İstişare Forumunda sergiledikleri yapıcı tutum sebebiyle tebrik ediyorum, alkışlıyorum. Temennimiz; bu sürecin kuvvetlenerek devam etmesi, çok partili sisteme dayalı demokratik anlayışın tüm unsurlarıyla Somali’de hâkim olmasıdır. Seçimlerin barış, huzur ve güvenlik içerisinde gerçekleştirilmesini Somali’nin geleceği, siyasi istikrarı ve demokratikleşmesi açısından samimiyetle temenni ediyoruz.

Umutsuzluk ve yeis, bizim dünyamızda kendisine yer edinemez edinmemelidir. Somali’nin bugün geldiği yer, 5 yıl önce hayal dahi edilemiyordu. Daha güzel, daha huzurlu, daha aydınlık günlerin Somali’yi beklediğine inanıyoruz. Bu zorlu süreçte ve takip eden dönemde Somalili kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağımızı bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken Türkiye’den ve İstanbul’dan güzel hatırlarla ülkenize dönmenizi özellikle arzu ediyorum. İstanbul’daki bu güzel buluşmanın Somali için, tüm Somaliler için hayırlara vesile olmasını, Afrika’nın barış, huzur ve istikrarına katkıda bulunmasını temenni ediyorum.

Tüm katılımcılara bir kez daha şükranlarımı sunuyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.