Değerli misafirler,
Sevgili kardeşlerim,
Hanımefendiler, beyefendiler;
Sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin evine hoş geldiniz.
9 Şubat Sigarayı Bırakma Günü vesilesiyle düzenlemiş olduğumuz bu etkinliğin Türkiye’ye ve dünyaya ‘Hayat Sigarasız Güzel’ mesajını ulaştırabilmemize katkı sağlamasını temenni ediyorum.
Değerli kardeşlerim,
Bugün aramızda Sağlık Bakanlığımızın düzenlediği kampanya çerçevesinde sigarayı bırakmış çok sayıda kardeşimiz bulunuyor. Sağlık Bakanlığımız sadece geçtiğimiz yıl 14 binden fazla vatandaşımıza sigara bıraktırma tedavisi için ücretsiz ilaç desteğinde bulundu; az önce bunları Bakanımızdan dinledik. 2010 yılından bu yana faaliyette olan sigara bırakma danışma hattı aracılığıyla 23,5 milyondan fazla çağrıya cevap verilerek vatandaşlarımıza yardımcı olundu. Sağlık Bakanlığımız 2016 yılını ‘tütünle mücadele yılı’ ilan ederek bu konudaki çalışmalarını bir adım daha ileriye taşımaya hazırlanıyor.
Yine bugün aramızda çeşitli yerlerde ve zamanlarda kendilerinden aldığım söz üzerine sigarayı bırakmış olan kardeşlerimiz var. Kendilerini bir kez daha bu isabetli kararları ve verdikleri sözde durma erdemini gösterdikleri için tebrik ediyorum.
Yine burada Cumhurbaşkanlığı personelimizden bu önemli gün vesilesiyle düzenlediğimiz kampanya çerçevesinde sigarayı bırakma kararı alan 200 kişiyi temsilen bulunan mesai arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımızı da ortaya koydukları iradeden dolayı kutluyorum. İnşallah tüm gayretlerimizle ülkemizde tütün kullanımı alışkanlığını her yıl biraz daha azaltacağız.
Anayasamızın 58. maddesi, “Devlet gençleri kötü alışkanlıklardan korumak için gerekli tedbirleri alır.” hükmünü haizdir. Devletin en üst temsilcisi olarak bu hükmün gereğinin yerine getirilip getirilmediğinin takibini yapmak benim asli vazifemdir. Ayrıca, diğer tüm zararlı alışkanlıklarla birlikte sigaraya karşı mücadele etmek şahsi olarak benimsediğim bir prensibimdir.
‘Sigara içme özgürlüğü’ diye bir özgürlük asla olamaz. Nasıl ‘intihar etme özgürlüğü’ yoksa, ‘kendi kendini ölümcül hastalığa maruz bırakma özgürlüğü’ yoksa; neticesi bu sonuçlara çıkan zararlı alışkanlıklarla ilgili özgürlük de olamaz.
Asıl olan, sigara içenin değil, sigara içmeyenin özgürlüğünü korumaktır. Çünkü sigara içmeyen kişi tamamen kendi iradesi dışında bir tehlikeye, bir tehdide maruz kalmaktadır. Devlet hırsıza karşı nasıl mal sahibini, teröriste karşı nasıl masum vatandaşı korumak mecburiyetindeyse, tütüne, alkole, uyuşturucuya karşı da vatandaşını o şekilde kollamak zorundadır. Bu çerçevede yürütülen tüm çalışmaların hem devletin en üst temsil makamı olan Cumhurbaşkanlığı adına, hem de şahsi olarak sonuna kadar arkasındayım, sonuna kadar destekçisiyim.
Bugüne kadar kimin cebinde bir sigara paketi gördüysem hemen pakete el koydum, kendisine de sigarayı bırakması için telkinde bulundum. Salonumuzun bir köşesinde bugüne kadar sigarayı bırakmasını tavsiye ve hatta ısrar ettiğim kişilere ilişkin resimler, sigara paketleri ve bakanlığımızın konuyla ilgili çalışmalarından oluşan sergimiz bulunuyor.
Hani Ziya Paşa diyor ya; “Bir katre içen çeşme-i pür hûn-ı fenadan / Başın alamaz bir dahi bârân-ı belâdan.” Yani “Faniliğin kan dolu çeşmesinden bir yudum içen bir daha başını bela yağmurlarından kurtaramaz.” Başta tütün olmak üzere zararlı alışkanlıkların tamamı da böyledir. Bir defa bu illetlere bulaştınız mı başınız bela yağmurundan kurtulmaz, gerçekten oldukça da çok güç… Burada bulunan sizler işte bu başarıyı göstermiş kişilersiniz. Tütün alışkanlığının pençesinden kurtularak hem kendinize, hem ailenize, hem de topluma fayda sağladığınız için her birinizi bir kez daha kutluyorum, darısı halen kendisini bu illetin pençesinden kurtaramayanların başına diyorum.
Değerli kardeşlerim,
Gelişmiş ülkelerde sigara içme alışkanlığı giderek azılırken, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu oranın arttığını görüyoruz. Sigara endüstrisinin gelişmiş ülkelerde kaybettiği pazar payını diğer yerlerde telafi etme peşinde olduğu anlaşılıyor. Açıkçası sigara ve alkol gibi bağımlılığa yol açan alışkanlıkları teşvik eden müzik, film, roman, şiir tarzı eserlerin arkasında aynı endüstrinin büyük finans gücünün yattığına da inanıyorum. Ülkemizde de bu yönetimin özellikle bir dönem yaygın olarak kullanıldığını biliyoruz. Dikkat ederseniz, 1960’ların, 1970’lerin filmlerinin neredeyse tamamında sigara ve alkolün ön planda olduğunu görürsünüz.
Bununla birlikte Türkiye sigarayla mücadele konusunda önce 1989 yılında, ardında 2008 yılında çıkartılan kanunlarla ciddi bir mesafe kaydetti. Veriler sadece geçtiğimiz 4 yılda 15 yaş üzeri nüfusta sigara kullananların sayısının 2,2 milyon azaldığını gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2013 yılında ülkemizi tütün kontrolü politikalarında lider ülke olarak ilan etmesi bu gelişmeyi destekliyor.
Ancak, pek çok ülkeye göre bu konuda hala yeterli bilinç ve uygulama düzeyine ulaşamadığımıza inanıyorum. Bugün gelişmiş ülkelerin önemli bir bölümünde sigara içenler adeta toplumdan dışlanıyor, hatta ikinci sınıf insan muamelesi görüyor. Burada sadece kanunların yasaklayıcı gücü, cezalar söz konusu değildir. Daha önemlisi burada çok güçlü bir toplumsal bilinç vardır. Bizim de işte böyle bir anlayışa ihtiyacımız bulunuyor.
Geçtiğimiz yıl Yeşilay toplantısında da ifade etmiştim; hani ‘mahalle baskısı’ dedikleri şey var ya, sigara ve diğer zararlı alışkanlıklar konusunda tam da işte o baskı gereklidir. Bu bakımdan bir STK olarak Yeşilay’ımızın üzerindeki görev çok büyük önem arz ediyor.
Biliyorsunuz, bizim inancımızda da “emri bil maruf ve nehyi anil münker” ilkesi vardır. Yani iyiliği emretmek ve kötülükten men etmek. En yakınımızdakilerden başlayarak bu illetin pençesine düşmüş olan herkesi uyarmalı, bırakmaya teşvik etmeliyiz, bunda ısrarcı olmalıyız. Bunu sevdiğimiz için yapıyoruz. Bir insan sevdiğinin ölümüne veya sevdiğinin ciddi manada bu tür hastalıklara duçar olmasına evet diyebilir mi? O zaman yardımcı olacağız.
Bilhassa Batı toplumlarının çok büyük tahribatlar sonucunda ulaştıkları noktaya biz aynı bedelleri ödemeden gelebilme başarısını göstermeliyiz. Sigara, alkol, uyuşturucu, obezite gibi sorunlar hayat biçimiyle ilgilidir. Milletçe hayat tarzımızı değiştirmeden bu sorunlara karşı güçlü bir direnç kazanamayız. Ama bunun için kamu kurumlarıyla, siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla dayanışma içinde hareket etmemiz gerekiyor.
Meclis’in alkollü içecek satışını sınırlama için çıkardığı kanunu Anayasa Mahkemesi’ne götürerek toplumu tehdit eden zararlı alışkanlıklarla mücadeleye destek vermiş olmazsınız, tam tersine yapılan işe köstek olursunuz.
Hiçbir ideoloji, hiçbir düşünce sigarayla, alkolle, uyuşturucuyla mücadele için atılan adımlara destek olmaya engel değildir. Bu tür durumlarda toplumun geleceği için, sağlıklı nesiller için, kendi kişisel tercihlerinizi, kişisel zaaflarınızı bir kenara bırakmanız şart. Aksi takdirde çok büyük bir vebalin, çok büyük bir sorumluluğun altına girersiniz.
Sigara, alkol, uyuşturucu, obezite gibi sorunlar, tıpkı küresel düzeyde tehdit teşkil eden virüslerle mücadele gibi ele alınması gereken konulardır. Ülkemizde yılda 100 bin kişinin ölümüne yol açtığı hesaplanan bu bağımlılıkla mücadelede elde ettiğimiz veya edeceğimiz her ilerleme önemlidir. Geçtiğimiz 6 yılda yapılan 11,5 milyon denetim ve kesilen 132,5 milyon lira ceza, kapatılan bine yakın iş yeri uygulamadaki kararlılığın birer işaretidir.
Bununla birlikte, uygulamada hala birtakım eksikler, gevşeklikler olduğunu biliyorum. Sigara, nargile ve puro gibi tütün mamulleriyle daha etkin mücadele konusunda gözüm ilgili tüm kurumların üzerindedir. Denetim yapan görevlilerimiz kimsenin gözünün yaşına bakmayacaktır, bakmamalıdır. Aksi taktirde, milletçe kaybettiklerimizin arkasından daha çok ağlarız.
Ancak, nikotin bağımlılığıyla mücadelenin ticari amaçlarla istismarına da izin vermemeliyiz. Sigara alışkanlığının terk edilmesi, tıpkı kilo verme gibi hem irade, hem de belirli yöntemler izlenmeyi gerektiren bir durumdur. Aldatıcı pazarlama taktikleriyle vatandaşlarımızın bu illetten kurtulma çabalarının baltalanmasına mutlaka engel olunmalıdır.
Biraz önce de ifada ettiğim gibi, hayat biçimimizi değiştirerek hem zararlı alışkanlıklardan, hem de obezite gibi sağlık sorunlarından kurtulma hususunda milletçe bir seferberlik başlatmalıyız. Sağlık Bakanlığımızın kampanyalarını bu doğrultuda atılmış birer adım olarak değerlendiriyorum.
Tüm vatandaşlarımızı ‘Hayat Sigarasız Güzel’ çağrımıza kulak vermeye davet ediyorum. Bu, içenler için sigarayı bırakma, içmeyenler için de sigara içenleri bıraktırmaya teşvik etme çağrısıdır. Türkiye’nin tamamını ‘dumansız hava sahası’ haline getirene kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Her günümüzü 9 Şubat olarak kabul edelim ve o şekilde çalışalım.
Sigarayı Bırakma Günü’nün anlam ve önemine binaen, gündeme ilişkin değerlendirmelerimi yarınki muhtarlar toplantımıza özellikle bırakıyorum. Bir kez daha sigarayı bırakma iradesini gösteren siz kıymetli kardeşlerimi tebrik ediyorum. Halen sigara içmeye devam eden herkes bu güzel manzaraya iyi bakmalıdır. Sizlerin hikayesi, isteyince, azmedince, sabredince başarılı olunacağının en güzel, en somut örneğidir.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni, milletin evini teşrifleriniz için tekraren sizlere teşekkür ediyor, hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, sağlıcakla kalın diyorum.