G-20 Enerji Bakanları Toplantısı’nda Yaptıkları Konuşma

02.10.2015

Değerli bakanlar,

Dünya enerji sektörünün değerli temsilcileri;

Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyor, toplantımızın ülkelerimiz, G-20 Platformu ve tüm dünya için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

G-20 tarihindeki ilk enerji bakanları toplantısına dönem başkanı olarak ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. Dünyanın en büyük enerji üreticileri ve tüketicilerini biraraya getiren G-20’nin bu toplantısının başarılı geçmesini temenni ediyorum.

G-20 dünya ekonomisinin malum yüzde 85’ini, dünya ticaretinin yüzde 75’ini ve dünya nüfusunun üçte birini oluşturan gerçekten çok büyük ve önemli bir platform. Gelişmiş ve yükselen ekonomilerin aynı masa etrafında biraraya gelerek küresel meseleleri ele almalarına imkân tanıyan bu platformu gayet iyi değerlendirmeliyiz.

2008 yılından bu yana G-20’nin attığı adımlar küresel krizin etkilerinin giderilmesi ve özellikle de küresel finans sisteminin daha dayanıklı hale getirilmesi konusunda son derece faydalı olur.

2008’den bu yana G-20 toplantılarına katılan bir Başbakan, daha sonra bir Cumhurbaşkanı olarak, bugün dünyanın nereden nereye geldiğini de çok yakından izliyor ve biliyorum. Dünyanın önde gelen ekonomileri arasında finansal ve makro ekonomik konularda daha güçlü bir koordinasyon mevcutsa, bunda gerçekten G-20’nin çok büyük bir payı var.

Esas hedefimiz de krizlere sebep olan ortamı önleyecek tedbirleri almak ve küresel ekonomiye ilişkin işbirliğini kurumsal bir yapıya kavuşturmak olmalıdır. Bugün G-20 ülkeleri olarak temel meselemiz; güçlü, sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı küresel büyümedir.

Türkiye olarak G-20 Dönem Başkanlığını üstlendiğimiz zaman önceliklerimizi üç başlık altında topladık; uygulama, yatırımlar ve kapsayıcılık. Hem ulusal ölçekte, hem de küresel düzeyde güçlü bir ekonomik büyüme sağlamanın en etkin yolunun istikrar ve güvenin tesis edilmesi olduğuna inanıyoruz. Son 13 yıllık Türkiye’nin ekonomik performansının altında da bu yatmaktadır. Bunun için verilen taahhütlerin etkin bir biçimde uygulanması gerekiyor. G-20 üyeleri olarak geçtiğimiz yıl kabul ettiğimiz büyüme stratejilerini uygulamaya geçirdiğimiz takdirde, 2018 yılına kadar yüzde 2,1 oranında ilave büyüme sağlanmasını bekliyoruz. Bu da küresel ekonomiye 2 trilyon dolar ilave kaynak girişi anlamına geliyor.

Bu yıl büyüme stratejilerimizi somut bir takvim çerçevesinde nasıl uygulamakta olduğumuzu gösteren bir raporu Antalya’da onaylamayı planlıyoruz. Böylece sözlerimizin arkasında durduğumuzu, kararlarımızın takipçisi olduğumuzu tüm dünyaya göstermiş olacağız.

Değerli misafirler;

Altyapı yatırımlarının teşvik edilmesine duyulan ihtiyacın giderek arttığını görüyoruz. Bunun için dönem başkanlığımızın önceliklerinden biri olarak yatırımlar konusunu tespit ettik. Belki açıklayacağım rakamlar anormal gelebilir, farklı gelebilir, ama bunun nasıl olabileceği konusunda da bir-iki şifreyi burada görmekte fayda görüyorum.

2030 yılına kadar küresel altyapı yatırım ihtiyacı 70 ila 90 trilyon dolar olarak hesap ediliyor. Sadece Asya ülkelerinin 2010-2020 döneminde ihtiyaç duyduğu altyapı yatırımları tutarı yaklaşık 8 trilyon dolardır. Gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmeleri için de yılda yaklaşık 1,5 trilyon dolar altyapı yatırımı gerçekleştirmeleri gerekiyor. Bu fotoğraf, altyapı yatırımlarının küresel düzeyde teşvik edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Bunun için de yeni bir çaba ve işbirliği anlayışı şarttır.

Küresel altyapı yatırımlarının finansman ihtiyacını karşılamak için özel sektörle kamunun el ele vermesi gereklidir. Biz Türkiye’de özel sektörle kamu arasında verimli bir işbirliğinin gayet olumlu sonuçlar doğurduğuna şahit olduk. Eğer bunu ben milli bütçeyle çözeceğim derseniz, çözemezsiniz. Nitekim bizler bu konuda kamu-özel işbirliği uygulamalarıyla hamdolsun milli bütçeyle gerçekleştirilemeyecek birçok altyapı yatırımlarını hayata geçirdik ve geçirmeye de devam ediyoruz.

Özel sektörün dinamizmiyle kamunun yatırım ihtiyaçlarını verimli bir işbirliğiyle biraraya getirebilmemiz halinde, küresel ölçekte altyapı yatırımlarını canlandırabiliriz. Burada kamunun kıskançlık dönemini kapatması, onu ayaklar altına alması lazım. ‘Özel sektör daha fazla niye kazanıyor?’ veya ‘Özel sektörün kazanma hakkı yok’ gibi bir anlayışla buna yaklaşırsa burada netice almak mümkün değil. Bir dayanışma içerisinde, yardımlaşma içerisinde, paylaşım anlayışıyla bunu gerçekleştirmek mümkündür.

Altyapı yatırımları konusundaki asıl mesele, finansman sorunundan ziyade, özel sektörün güveninin kazanılmasıdır. Burada özel sektörde de özellikli olarak finans sektörünün burada kıskanç davranmaması gerekir. Zira özel sektörde biliyorsunuz sürekli olarak reel sektörün içerisindeki yatırımcıyı sıkıştırmak da bunun önünü aslında tıkıyor. Bunların da bu ön tıkamayı bir kenara koyup ülke için yerli ve milli anlayışını teşvik etmesi lazım. Bu anlayışla G-20 ülkelerinden somut ve kapsamlı yatırım stratejilerini geliştirmelerini talep ettik.

Antalya Zirvesi’nde G-20 liderleri olarak altyapı yatırımları stratejilerimizi bir bütün halinde ele alacağız. Bu konuda alacağımız kararlar ekonomik büyümenin daha yüksek bir ivmeye kavuşmasına katkıda bulunacaktır. Altyapı yatırımları kapsamında özellikle enerji alanındaki yatırım ihtiyacının karşılanmasına özel önem veriyoruz. Çünkü küresel altyapı yatırım ihtiyacının çok büyük bir bölümünü enerji yatırımları oluşturuyor, Uluslararası Enerji Ajansı 2035 yılına kadar enerji yatırım ihtiyacını 48 trilyon dolar olarak hesaplıyor. Dünya gelinde enerji talebenin artmaya devam edeceği açıktır. Dünya gelişiyorsa, ileri teknoloji sürekli olarak artıyorsa, bu enerjisiz olmaz ve enerjide de çeşitlenmeye gidilmesi ayrıca şart. Bütün bunlar için sürekli olarak araştırmaların yapılması gerekiyor.

Özellikle gelişmekte olan ülkeler küresel ekonomiye entegre oldukça enerji ihtiyaçları ciddi oranda yükselecektir. Bugün ertelenen yatırım kararlarının gelecekte enerji güvenliği üzerinde olumsuz bir etkide bulunmasını önlemek için şimdiden harekete geçmeliyiz. G-20 Enerji Bakanlarının bu ilk toplantısının gündeminde enerji yatırımlarına yer verilmiş olmasını son derece isabetli bir karar olarak değerlendiriyorum.

Değerli misafirler, Dönem Başkanlığımızın bir diğer önceliği de kapsayıcılıktır. Türkiye Dönem Başkanlığı olarak sağlam, sürdürülebilir ve dengeli bir büyümenin yanı sıra, kapsayıcı büyümeyi de G-20’nin temel hedeflerinden biri olarak ele almıştır. Özellikle artan eşitsizliklerin giderilmesine, kadınlar ve gençler başta olmak üzere dezavantajlı grupların ekonomik refah artışından daha fazla pay almalarına özel önem veriyoruz.

Geçtiğimiz yıl G-20’nin kadınların işgücü piyasasına katılımını artırmak için tespit ettiği hedefe ilaveten, bu yıl genç işsizliğini azaltma hedefi üzerinde de uzlaşma sağladık. Bu çerçevede G-20 ülkeleri düşük beceri seviyesine sahip veya kayıt dışı sektörde istihdam edilen gençlerin sayısını 2025 yılına kadar yüzde 15 oranında taahhüt ediyor. Bunun ekonomilerimizi daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyümeye kavuşturmak bakımından önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.

Aynı şekilde, kadınların ekonomi içerisindeki rolünü kuvvetlendirmeye dönük çalışmalar gerçekleştirmek üzere, benim de kuruluşunu teşvik ettiğim Kadın-20 isimli G-20 Açılım Grubu’nu hayata geçirdik. Kapsayıcılık dediğimiz zaman sadece G-20 ülkelerinin içerisinde daha kapsayıcı bir ekonomik yapı oluşturmaktan bahsetmiyoruz; aynı zamanda küresel ölçekte de kapsayıcı olmayı kastediyoruz.

Dönem Başkanlığımız süresince dünyanın çeşitli bölgelerindeki düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkeleri çalışmalarımıza dâhil etmek için özel gayret gösterdik. Bugün Afrika ülkelerinin önemli bir bölümünün yakalamış olduğu büyüme hızı gelişmiş, hatta bazı yükselen ekonomilerin dahi üzerindedir. Ancak bu ülkelerin karşı karşıya olduğu sınamalar devam ediyor. Enerjiye erişim bu sıkıntıların başında geliyor. Enerjiye erişim sağlanmadan; kalkınmadan, yatırımdan, büyümeden, sağlıktan, beslenmeden ve ısınmadan bahsedebilmemiz mümkün değildir.

Dünya genelinde, az önce değerli arkadaşlarım da ifade ettiler, 1,3 milyar insanın elektrikten mahrum olarak hayatını sürdürüyor olması vahim bir durumdur. ‘Nasıl olsa bizim elektriğimiz var, ısınıyoruz. Gece istediğimiz anda elektrikler yanıyor, hatta gündüz de yanıyor; öyleyse bizim böyle bir telaşa kapılmamıza gerek yok, ihtiyaç yok.’ diyemeyiz. Ve bu insanların 650 milyonu Sahra Altı Afrika’da yaşıyor, bir başka ifadeyle, bu kıtanın nüfusunun yarıdan fazlasının elektriğe erişimi yok. Bu nedenle, G-20 enerji işbirliği ilkelerinin ilk sırasında yer alan enerjiye erişim konusuna özel önem veriyoruz.

Sahra Altı Afrika’daki durumun aciliyeti nedeniyle çalışmalarımızı bu bölgede yoğunlaştırdık. Enerji konusunda Afrikalı ortaklarla Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Enerji İnisiyatifi Koordinatörlüğü’nde yakın bir işbirliği yaptık. Afrika ülkelerinden bakanlar, yatırımcılar ve uluslararası örgütlerin katılımıyla dün gerçekleştirilen konferansın Afrika’nın sahip olduğu potansiyelin anlaşılması bakımından faydalı olduğunu ümit ediyorum. İş dünyasıyla Afrika ülkelerini biraraya getiren bu konferansın bölgedeki olumsuz risk algısının ortadan kaldırılmasına katkı sağlamış olmasını diliyorum.

Hazırlanan G-20 enerjiye erişim eylem planının yürütülen çalışmalarının daha iyi koordinasyona ve Afrika ülkelerindeki enerji yatırım ortamını geliştirmeye yönelik önemli katkı sağlayacağına inanıyorum. Sizlerin biraz sonra ele alarak kabul edeceğini umduğum bu plana liderler olarak bizler de Antalya’da onayımızı ve desteğimizi vereceğiz. Bu vesileyle, birkaç gün önce Birleşmiş Milletler’de kabul edilen sürdürülebilir kalkınma için 2030 gündeminde enerjiye erişim hedefinin de yer almasını önemli gördüğümü burada belirtmek istiyorum.

2030 gündemi önümüzdeki 15 yıl için küresel kalkınma gündemini belirleyecek en önemli belge niteliğinde olacaktır. Sizlerin bugün görüşerek liderler toplantısına sunacağınız eylem planı, esasen G-20’nin 2030 kalkınma gündemine önemli katkılarından biri olacaktır.

Diğer taraftan, kapsayıcılık bağlamında üzerinde önemle durduğumuz bir diğer husus olan KOBİ’lerin küresel ekonomiye entegre olmalarını sağlamak için de önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Uluslararası Ticaret Odası’yla birlikte Dünya KOBİ Forumu’nun İstanbul’da kurulmasına öncülük ettik. Bu konudaki katkılarınızdan ötürü sizlere müteşekkirim. Bu forum sayesinde KOBİ’ler küresel ölçekte seslerini daha güçlü şekilde duyurma imkânına kavuşacaktır.

Değerli misafirler,

Geçtiğimiz yıl kabul ettiğimiz G-20 enerji işbirliği prensipleri, G-20 içindeki başaralı işbirliğine enerji konularını dahil etmek bakımından da gerçekten önem taşıyor. Bu toplantıda G-20 enerji prensiplerini ileri taşımak amacıyla 2015 yılı içinde kaydedilen gelişmeleri ele almak suretiyle yeni ve somut işbirliği alanları ortaya koyacağınızı düşünüyorum.

Bugün de birarada olmaktan büyük memnuniyet duyduğumuz gerek B-20, gerekse G-20’nin ilk resmi açılım grubu olarak bu sürece en başından beri katkı veriyor. Enerji alanında başarılı işler yapmanın, -özellikle açık ve net bunu ortaya koymam lazım- yatırımlarını artırmanın yolunun kamu ve özel sektörün işbirliğinden geçtiğini biliyoruz. Buna da inanmamız gerekir. İş dünyasıyla enerji bakanları arasındaki temas ve işbirliğinin gerek G-20 çalışmaları, gerek küresel ekonomi açısından yararlı sonuçlara vesile olacağına inanıyoruz.

Bu sene dönem başkanlığı olarak enerjiye erişim, yenilebilir enerji, enerji piyasalarının şeffaflığı, verimsiz fosil yakıt sübvansiyonları ve enerji verimliliği gibi konular üzerinde durduk. Bununla birlikte, küresel enerji meselelerini çok boyutlu bir yaklaşımla ele almamız gerektiğine inanıyorum. Bilhassa, enerjinin yatırım ve finansman boyutu çok önemli. G-20 ülkelerinin bu alanda işbirliğini geliştirmeleri için zemin, bana göre müsaittir. Afrika odaklı G-20 enerjiye erişim eylem planı temelinde bu alandaki çalışmaların önümüzdeki yıllarda Asya gibi diğer bölgeleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekiyor.

Aynı şekilde küresel bir sorun olan iklim değişikliğiyle mücadele noktasında da enerji politikaları büyük önem taşıyor. 2015 iklim değişikliği müzakereleri bakımından kritik bir yıl. Bunun için yenilebilir enerji ve enerji verimliliğinin arttırılmasını öncelikli konularımız arasına aldık. Yenilenebilir enerji kullanımını artırabilmek için önümüzdeki dönemde G-20’nin yapabileceği çalışmalara ışık tutan bir seçenekler listesi hazırlandı. Yenilebilir enerji maliyetlerinin düşmeye devam etmesi ve yenilebilir enerji teknolojilerinin enerji sistemlerine daha iyi entegre edilebilmesi geleceğimiz bakımından önemlidir. G-20 enerji verimliliği eylem planı çerçevesindeki çalışmaların sonuç somutlar üretmeye başlaması son derece ümit vericidir. Bu alanda hep birlikte çalışmaya devam etmeliyiz.

Değerli misafirler,

Gündemimizdeki konu başlıklarından kaydedeceğimiz ilerlemeler hem küresel ölçekte enerji işbirliğinin gelişmesine, hem de enerji güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunacaktır.

Enerji konularına stratejik bir bakış açısıyla yaklaşmak mecburiyetindeyiz. Enerji dünyası son yıllarda farklı aktörlerin yer aldığı büyük bir değişim ve dönüşüm sürecine sahne oluyor. Bilhassa ‘enerji güvenliği’ küresel gündemin üst sıralarına tırmanıyor. Yaşanan değişim süreci enerji güvenliğinin sağlanmasında üretici, transit ve tüketici, -yani bizim Türkiye’de 3-T diye ifade ettiğimiz tedarik, transit ve tüketici- ülkeler arasında etkin bir işbirliği ve diyalog gerektiriyor. Tedarikçi ülke olmadıktan sonra, transit ülke olmaktan sonra, tüketici olmadıktan sonra, bu ciddi bir boşluğu doğurmaktadır. Bunların 3’ü de birbirinin tamamlayıcısıdır.

Sorunların küreselleştiği bir dünyada dayanışma, diyalog ve işbirliğine öncelik vermezsek, karşılaştığımız meselelere uygulanabilir çareler üretemeyiz. Örneğin bir Nabucco olayı yaşadık. Nabucco’da Türkiye sadece transit ülke ve tüketici ülke sıfatıyla vardı. Ama tedarikçi ülke sıfatıyla yoktu. Netice ne oldu? Avrupa Birliği Nabucco’yu hayata geçirmedi. Ama diğer tarafta bakıyorsunuz TANAP meselesinde, TANAP tabii tedarikçi ülke olarak var. Transit ülke olarak bir ülke de burada biziz ve aynı zamanda tüketici ülke konumundayız. Böyle olunca iş süratlendi, temeli attık ve şu anda TANAP hızla devam ediyor, yürüyor.

Bütün bunlar bir şeyi gösteriyor, burada bir dayanışmanın olması, gerek Azerbaycan’ın, gerek Gürcistan’ın, gerek Türkiye’nin, gerek Avrupa Birliği üyesi ülkelerin, gerekse TANAP’a ortak ülkelerin dayanışması, el ele vermesi TANAP’ın yatırım sürecini hızlandıracaktır. Buna ihtiyacımız var mı? Var. Bunları da başarılı bir şekilde yürütmemiz gerekiyor.

Geçtiğimiz yıl kabul ettiğimiz G-20 enerji işbirliği ilkeleri bu alandaki işbirliğimizin genel çerçevesini oluşturuyor. Hedefimiz, bu ilkelere içerik kazandırmak ve aramızdaki işbirliğini derinleştirmek olmalıdır.

Türkiye olarak ilkini düzenlediğimiz G-20 Enerji Bakanları Toplantısı’nın bir sonraki Dönem Başkanı Çin tarafından da sürdürülecek olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu ilk G-20 Enerji Bakanları Toplantısının enerji alanında tüm dünyada kazan-kazan ilkesiyle hareket edilmesi anlayışının önemli bir adımı teşkil edeceğine samimiyetle inanıyorum.

Bu düşüncelerle çalışmalarınızda başarılar diliyor, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.