Tekirdağ Toplu Açılış Töreni'nde Yaptıkları Konuşma

05.05.2015

Sevgili Tekirdağlılar,

Değerli Kardeşlerim,

Hanımefendiler, Beyefendiler;

Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Trakya’nın bereketli şehri Tekirdağ, sizler vasıtasıyla köylerinde, ilçelerinde bulunan tüm Tekirdağlı kardeşlerime sevgileri için, özellikle ahde vefaları için şükranlarımı sunuyorum.

Toplu açılış törenini gerçekleştirdiğimiz toplam yatırım bedeli 226 trilyon olan 42 ayrı eser ve hizmetin Tekirdağ’ımıza, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Kardeşlerim,

Eğitimde Süleymanpaşa Kız Anadolu İmam Hatip Lisesini, Kumbağ Denizcilik Meslek Lisesini, Muratlı Anadolu Lisesinin 200 öğrenci kapasiteli pansiyonunu, Marmaracık Ortaokulunu, Reşadiye Ortaokulunu, Kazandereli Memiş Pehlivan Orta Okulunu, Çerkezköy İmam Hatip Ortaokulunu bugün resmen hizmete açıyoruz. Bunlarla birlikte anaokulundan liseye kadar, her kademeden tam 18 ayrı eğitim kurumunun açılışını yapıyoruz. Namık Kemal Üniversitemiz Fen Edebiyat Fakültesi binası, Mühendislik Fakültesi ek binası, öğrenci yaşam merkezi ve Araştırma Uygulama Hastanesini tamamlandı, bunların da resmi açılışını bugün yapıyoruz.

Çorlu ve Malkara’da Sosyal Güvenlik Kurumu binaları, merkezde Tapu ve Kadastro Müdürlüğü binası, Muratlı ve Hayrabolu’da kaymakamlık binaları, vali konağı, üç adet evsel atık arıtma tesisi işleri tamamlandı. Mürefte, Kebir ve Şarköy Kebir camileri restore edildi. Çocuk ve Halk Kütüphanelerinin binaları onarıldı. Tekirdağ-Muratlı demiryolunun ikinci hattı ile elektrifikasyon işleri 35 trilyonluk bir yatırımla tamamlandı. Bu yatırımların da resmi açılışlarını buradan gerçekleştiriyoruz. Tam 42 ayrı eserden oluşan bu eserlerin ve hizmetlerin Tekirdağ’a, Tekirdağlı kardeşlerime, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu yatırımların şehrimize kazandırılmasında emeği geçen Hükümetimizi, bakanlıklarımızı, kurumlarımızı, tüm yüklenici firmaları, bürokrat, mimar, işçi, hepsini kutluyorum, tebrik ediyorum.

Değerli Kardeşlerim,

Biz, 81 vilayetimizin hepsine, 78 milyon insanımızın hepsine aynı nazarla bakıyoruz. Zira biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü seviyoruz. Ve biz bu milletin hizmetkarıyız. Geçtiğimiz 12 yılda bu anlayışla doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine ülkemizin her karış toprağına emek verdik, yatırım yaptık. Kimsenin kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine bakmadığımız gibi hayat tarzına da karışmadık. Sadece Türkiye’yi büyütmenin, geliştirmenin, kalkındırmanın, zenginleştirmenin gayreti içerisinde olduk. Bunun en yakın şahidi Tekirdağ’dır.

Şöyle 12 yıl öncesine gittiğimiz zaman İstanbul’dan Tekirdağ, Gelibolu, bu hattaki hatta hatta Edirne, bu güzergahtaki yollarımızın halini biliyorsunuz.  12 yılda yaptığımız toplam yatırım ne biliyor musunuz, eski rakamla söylüyorum; yaklaşık 9,5 katrilyon. Bunları Tekirdağ’ına Başbakanlığım döneminde yaptık. Biraz önce Araştırma Uygulama Hastanesi ve Fakülte binalarının açılışını söylediğim, ifade ettiğim Namık Kemal Üniversitesi’ni Tekirdağ’a kim kazandırdı? Biz kazandırdık. Bugün üniversitemizin 26 binin üzerinde öğrencisi var. Bölgemizin önde gelen eğitim-öğretim kurumları arasında yerini aldı.

2002 yılında Tekirdağ’da ne kadar bölünmüş yol vardı biliyor musunuz kardeşlerim? 79 senede Tekirdağ yapılan bölünmüş yol 87 kilometreydi. Biz buna 12 yılda 230 kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Halep oradaysa arşın Tekirdağ’da.

Yine biraz önce ikinci hattının elektrifikasyon işlerinin açılışını yaptığımız Tekirdağ-Muratlı demiryolu şehrimizi Marmaray üzerinden tüm Türkiye’ye bağladı. Şimdi ey Tekirdağlı kardeşlerim; artık raylı sistemle Anadolu’ya gitmek mümkün. Marmaray, dikkat edin Asya’yı Avrupa’ya bağlıyor. Bakın burası çok önemli; birileri laf yapar, biz iş yaparız, dedik. Çünkü biz evladı Fatihanız. Çünkü biz kadırgaları karadan yürüten Fatih’in torunları olarak dedik ki; dedemiz Fatih kadırgaları evet karadan yürüttü, öyleyse biz de metroyu denizin altından yürüteceğiz dedik ve bunu başardık. Şu ana kadar milyonlarca insanımız o metrodan istifade etti.

Ama bitmedi, şimdi inşallah önümüzdeki yıl Avrasya Tünelini bitiriyoruz, o da denizin altından, o da denizin altından. O da bitmedi, şimdi üçüncü proje geliyor. Ama bu arada biz bir başka adım daha attık, nedir o? Boğazın üzerinde iki köprü var, yetmez, dedik biliyorsunuz Başbakanlığım döneminde başlattığımız Yavuz Sultan Selim Köprüsü var. Şu anda Yavuz Sultan Selim Köprüsü inşallah bu yılsonuna büyük ihtimalle yetişiyor. 4 gidiş-4 geliş, ortasından da yüksek hızlı tren geçecek.

Sevgili Kardeşlerim,

Hizmet bu. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Şimdi İstanbul’dan başlayıp Tekirdağ’ından geçerek, Kırklareli ve Edirne’ye uzanacak hızlı tren hattının altyapı çalışmalarını yapıyoruz. Aynı şekilde Tekirdağ’ı Çanakkale’ye, oradan Balıkesir’e bağlayacak otoyolla ilgili hazırlıklar devam ediyor. Bugüne kadar Tekirdağ böyle hizmet gördü mü? İnşallah şimdi bir de tabii köprüyle Çanakkale geçişini yapacağız. Onlar da etüt safhasında, onun da çalışmaları yürüyor.

Bakın bu arada Trakya Gelişim Projesi, duydunuz değil mi? Sulamadan ağaçlandırmaya kadar pek çok alanı kapsayan 10 katrilyon liralık bir yatırım. Ergene’yi tertemiz hale getirecek bu proje adım adım uygulanmaya başlandı.

Sağlıkta az önce değerli Bakanım bazı bilgileri verdi. İnşallah şu anda üniversitemizin hastanesi ve bir de bu ay içerisinde adımı atılacak olan şehir hastanesi, bu iki proje hayata geçtiği anda Tekirdağ merkez 850 yatağa daha kavuşuyor. Bu şehir hastanesi çok önemli. 450 yataklı bir şehir hastanesiyle inşallah Tekirdağ’ımız çok farklı bir konuma yükselecek; farkımız bu. Biz hizmet için yola çıktık. Bugünlere yaptığımız eserlerin, yatırımların üzerinde yükselerek, geldik. Şimdi önümüzde 2023 hedeflerimiz var.

Kardeşlerim,

Bakınız milli gelirimizi 2002 yılı sonunda göreve geldiğimizde 230 milyar dolardan aldık 800 milyar dolara çıkardık. Önümüzdeki dönemde bu rakamı 2 trilyon dolara yükseltmeyi hedefliyoruz, sene 2023, hedef bu. Milletimizin desteğiyle, Tekirdağ’ın desteğiyle inşallah bu hedefe de ulaşacağız.

Değerli Kardeşlerim,

Türkiye 7 Haziran seçimlerine hazırlanıyor. Tüm partiler bu seçimle ilgili düşüncelerini, projelerini, vaatlerini birer birer milletimizle paylaşıyor. Cumhurbaşkanı olarak ben de hepsini yakından takip ediyor dikkatle inceliyorum. Cumhurbaşkanı seçilirken milletime verdiğim bir söz vardı. Ben anlaşıldığı gibi tarafsız bir Cumhurbaşkanı olmayacağım, demiştim. Ardından da tarafımı ilan etmiştim. Neydi benim tarafım? Ben daima milletimin tarafında olacağım, demiştim. İşte şimdi de milletin tarafında bir Cumhurbaşkanı olarak tüm gelişmeleri bu yaklaşımla, bu değerlendirmeyle şöyle bir bakıyorum, dikkatimi çeken bazı hususlar var.

Birincisi; muhalefet partilerinin çoğunun benzer vaatler, benzer projeler ifade etmeleri. Anladığım kadarıyla 10 Ağustos’ta yaptıkları ittifakın etkisinden hala çıkamamışlar. Biliyorsunuz karşıma 14 parti koalisyonuyla çıkmışlardı. Aslında milletimiz onlara orada gayet güzel bir ders verdi, anlaşılan mesajı da alamadılar, dersi de. Şimdi eski Türkiye koalisyonunu kurmaya çalışıyorlar. Hatırlıyorsunuz değil mi eski Türkiye’yi? 1970’lerin, 90’ların Türkiye’sini, hatırlıyor musunuz?  Gençler o günleri bilmez. Şöyle bir-iki örnekle ben onlara eski Türkiye’yi anlatayım. Hastalandığınızda ne yapıyorlardı biliyor musunuz? İzlediniz mi televizyonlarda? İzlediniz. Ama şimdi aile doktorunuza gidiyorsunuz.

Değerli Kardeşlerim,

O gidilen hastanelerin hali, işte şurada, Kırklareli’nde bir anne-babayı izledim o televizyonda. Yavrusuna maalesef serumu yanlış taktılar ve bunun neticesinde de o kızımızın kolunu kesmek durumunda kaldılar. Ve o zamanın SSK Genel Müdürü de işte malum şu anda muhalefetin başında.  Hastaneler rezalet, hijyen diye bir şey yok ve doktor hakeza. Hatta hatta bir tanesini orada yerde neredeyse benzetiyorlardı, o hale düşürdüler.

Biz bu yola çıkarken eğitim, sağlık, adalet, emniyet diyerek, çıktık. Ulaşımı bunun üzerine bina ettik, enerjiyi bunun üzerine bina ettik, tarımı bunun üzerine bina ettik. Ama bir şey söyledik, dedik ki; halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Ecdadımız Kanuni bir devleti feda ederim diyor bir sağlıklı nefes için, biz böyle bir ecdadın torunuyuz.

Değerli kardeşlerim,

Tabii ki sağlıkta büyük adımlar attık, atmaya devam ediyoruz. Gayretle, koşarak inşallah daha ileri bir Türkiye’yi, daha demokrat bir Türkiye’yi, özgürlüklerin ülkesi olan bir Türkiye’yi inşa etmenin, ihya etmenin gayretindeyiz.  Bakınız, 2002 yılında bizim ihracatımız neydi? 36 milyar dolar. Şimdi ne biliyor musunuz? 158 milyar dolar. Sanayinin, tarımın, ticaretin şehri Tekirdağ, bunun ne anlama geldiğini çok iyi bilir.

Tekirdağ’ın hemen bir adım ötede hangi ülke var? Yunanistan. Kardeşlerim, Yunanistan’ın şehirleri arasında adeta asırlık fark vardı. Şimdi Tekirdağ’ın, Edirne’nin, Çanakkale’nin, Balıkesir’in oralardan eksik hiçbir şeyi olmadığı gibi, tam tersine şimdi fazlası var; bak nereden nereye geldik. Bunların hepsi şu son 12 yılda yaşandı. Ben partilerin vaatlerinde, projelerinde Türkiye’nin işte tüm bu kazanımlarının üzerine ne koyacaklarını görmek istiyorum.

Bakın şimdi asgari ücrette bir açık artırma başladı, birisi bakıyorsunuz iktidar hesabı yapmış bin diyor, öbürü bin 400 diyor, birisi çıkmış 1bin 500, birisi çıkmış bin 800, birisi de diyor ki 5 bin. Herhalde oyları asgari ücret 5 bin diyen alacaktır.

Değerli Kardeşlerim,

Siyaset dürüstlük ister. Bakın bunlar asgari ücretin ne anlama geldiğini de bilmiyor. Asgari ücret, devletin bir koruma, bir çerçeve anlaşmasıdır, yani siz o belirlenen asgari ücretin altında işçi çalıştıramazsınız, bu demektir ve o asgari ücret üzerinden bütün SGK primlerini vesairesini oradan öderseniz. Bunun ucu açıktır, ister bunu bin 500 yaparsın, 2 bin-5 bin, ne yaparsan yap, ama onun altına inemezsin, bu bir koruma rakamıdır.

Değerli Kardeşlerim,

Bu bakımdan asgari ücreti bu şekilde belirlerken, bir de bunun getirisi-götürüsü var. Siz asgari ücreti kalkar da böyle bin 500-2 bin, bu şekilde ortaya koymaya yönelirseniz, bir de istihdamda bu ne getirir, ne götürür, bunu götürmek zorundasın. Sadece kötüleme, sadece hakaret, sadece istismar üzerinden maalesef bir seçim kampanyası yürütülüyor.

Bakınız, ben şu anda Anadolu’yu dolaşıyorum, açılışlar yapıyorum ve gittiğim yerlerde de söylüyorum, diyorum ki, belediye, vali, buraların hepsini ziyaret etmek Cumhurbaşkanı olarak benim bir nezaket kuralımdır, yapmam gerekir. Ve tabi burada şu parti, bu parti diye bir şeyi de ayırt etmiyorum. Mesela Karabük’te gittim MHP belediyesi, sağ olsun, ilgi, alaka gösterdiler, gittim ziyaret ettim, brifing aldım. Çanakkale’de aynı şekilde gittim, CHP’li belediye, brifing aldım ve aynı şekilde orayı da ziyaret ettim. Bugün Tekirdağ’da aynı şekilde. Ve son Siirt, Mardin, Diyarbakır, Batman, buraları ziyaret ettim, buralardakiler de herhalde Kandil’den talimat almışlar, önce geleceğiz dediler, ama sonra gelemediler. Tabi böyle olunca dedim ki, onlar devlet protokolüne saygı göstermezse, bu nezaketi göstermezse, milletin bana vermiş olduğu yetkiye ben ihanet edemem ve oraları da ziyaret edemem, dedim, gitmedim.

Değerli Kardeşlerim,

Tabii onların yapamadığı işi Türkiye’nin önüne yeni bir vizyon koyma görevini üstlenmek zorunda kaldım. Şimdi bunun için ne diyorum, yeni Türkiye diyorum, bunun için yeni anayasa diyorum, bunun için başkanlık sistemi diyorum.

Şimdi ben buradan tüm Tekirdağlı kardeşlerime soruyorum, Tekirdağ yeni Türkiye’ye hazır mı? Tekirdağ yeni anayasayı istiyor mu? Tekirdağ başkanlık sistemini destekliyor mu? Maşallah.

“Drama Köprüsü bre Hasan gecemi geçtin

Ecel şerbetini bre Hasan ölmeden içtin

Anadan, babadan bre Hasan nasıl vazgeçtin.”

Ne Tekirdağ bizden vazgeçer, ne biz Tekirdağ’dan vazgeçeriz. Biz Tekirdağ’a, Tekirdağlılara meftunuz, biz bu millete meftunuz, biz bu milletin dertlisiyiz. Bu sevginin önünde kimse duramaz. Tekirdağ bu işe tamam diyorsa yeni Türkiye’nin yolu açıktır. Allah birliğimizi, beraberliğimizi daim kılsın.

Değerli kardeşlerim,

Eski Türkiye koalisyonu, dedik, şimdi bunu biraz açmamız lazım. Bu koalisyonunun önünde Ana Muhalefet var, arkasında da iki tane örgüt var, biri bölücü örgüt, ötekisi paralel örgüt. Aralarında iş bölümü yapmışlar, biri batıdaki, güneydeki vatandaşlarımızı hayat biçimleri üzerinden istismar ediyor, oylarına ipotek koymaya çalışıyor, öteki de doğudaki, güneydoğudaki vatandaşlarımızı tehditle, baskıyla, sindirmeyle kendine oy vermeye zorluyor. Paralel örgüt de bunlara hem akıl hocalığı yapıyor, hem de lojistik destek sağlıyor. Bir yanda Pensilvanya, bir yanda Kandil, maalesef önlerinde de Ana Muhalefet. Bu koalisyondan Türkiye’nin hayrına, milletimizin hayrına, Tekirdağ’ın hayrına bir şey çıkması mümkün mü?

Vaatleri ne? 8 yıllık kesintisiz eğitimi geri getirmek. Ne diyor muhalefetin başı, 1+8+4. Bu ne demek biliyor musunuz? Meslek liselerinin, imam hatiplerin orta kısmını tekrar kapatmak. Şimdi Kayseri’de sıkıştı, Kayseri’de sıkışınca ben böyle demedim dedi. Biz seni zaten tanıyoruz, akşam başka konuşursun, sabah başka konuşursun. Ama bunlar kayıtlarda var, kayıtlarda var.

Kardeşlerim,

Bunlar biliyorsunuz orta kısmı kapattılar ve imam hatiplerin öğrenci sayısı 600 binden 60 bine düştü. Ama şimdi ne oldu? Açılınca imam hatiplerin orta kısımları, üniversitelere giriş serbest hale gelince, kotalar, katsayı, bunların hepsi kalkınca şimdi nereye çıktı? 1 milyona çıktı. Bu, bunları rahatsız ediyor. Sen benim eğitim-öğretim özgürlüğüme niye müdahale ediyorsun? Ben çocuğumu nereye istersem oraya gönderirim, öyle mi? Buna senin karışmaya hakkın yok.  Verdiği cevap ne? Türkiye’nin bu kadar imama ihtiyacı yok. Bir defa mesele imam, müezzin meselesi değil. Mesele, istiyor ki anne-baba, benim evladım imam hatip okuluna giderse meslek dersleriyle, her şeyiyle hem Kur'an-ı Kerim’i öğrensin, hem sevgili Peygamberimizin hayatını öğrensin, fıkıh öğrensin, hadis öğrensin, bunun yanında da fizik, kimya, matematik, edebiyat, Türkçe, bütün bunları da öğrensin. Ve ondan sonra da istediği üniversiteye imtihanını kazanabiliyorsa girsin, bundan niye rahatsız oluyorsun? Evet, hazmedemiyorlar, sıkıntı burada, sıkıntı burada.

Değerli Kardeşlerim,

Çeşitlendirme eğitim de bu ülkede bir zenginliktir, meslek liseleri bir zenginliktir. Ve biz bakın geldiğimizden bu yana düz liselerde ciddi manada Anadolu liselerini, fen liselerini, hep artırmaya gayret ettik. Niye? Kaliteyi arttıralım. Bugün Avrupa’da, Batı’da meslek liselerinin oranı yüzde 60-70 arasındadır, düz liseler yüzde 30. Ama bunlar hiçbir zaman eski Türkiye’de konuşulmadı ve biz geldiğimizden bu yana 400 bin derslik yaptık, 400 bin derslik.

Kitap bulamıyorduk kitap, eski Türkiye’de bunlar yoktu. Biz ders kitabı bulamazdık, teksir kağıtlarıyla okumaya çalıştık.  Ah gençler, ah yavrular; biz oralardan geldik. Ama şimdi her eğitim-öğretim yılının başında sıraların üzerine birinci hamur kuşe kağıttan ders kitaplarını koyuyoruz yavrularımızın böyle bir sıkıntısı olmasın diye, bunları yaptık. Niye? Eğitim öncelikli bizim problemimizdi. Aynı şekilde kredi, aynı şekilde burs verdik, hala veriyoruz.

Bak şimdi bir de bir şey daha konuşmaya başladı bu malum terör örgütünün arkasında olduğu parti. Ne diyor? ‘Diyanet’i kapatacağız’ diyor.  Başka bir şey daha söylüyor, ‘biz burada olduğumuz sürece’ diyor -şahsımla alakalı-‘bu ülkede başkan olamaz’ diyor. Ya ben bir sistemi konuşuyorum, ben şahsımı konuşmuyorum ki.

Sizler zaten Cumhurbaşkanlığı seçiminde de muhalefetteki partiler ‘Çankaya’nın o dik yokuşlarında yorulur, kalır, oraya çıkamaz’ diyordunuz, sonra ne oldu? Millet bizi oraya gönderdi, bu arada da Beştepe bitmiş oldu, hayırlı olsun, dedik, Başbakanımızı Çankaya’ya, biz de Beştepe’ye gittik. Ama onu da hazmedemediler, dediler ki, bakın çok enteresan, kaynak nerede diye soruyorlar Ana Muhalefetin başındaki zata, ‘kaynak saray’ diyor. Çıkarıyor rakamı, 50 milyar dolar... Sarayın maliyeti ne? Ben biraz da şöyle üst tonda atayım, 1 milyar dolar olsun saray. Şimdi kardeşim, tamam da, şimdi saray oldu, bitti, sen şimdi her yıl bu sarayları nerede bulacaksın? 50 milyar, diyorsun. Böyle saçmalık olur mu? Biz yatırım yapıyoruz, yatırım ve bu yatırım anlık değil, kalıcı yatırım.

Şimdi az önce Belediye Başkanlığımızı ziyaret ederken, Belediye Başkanımız yeni Belediye Başkanlığı binasının yapılacağını söyledi; bu bir müjdedir. Buna biz kalkıp da niye yapıyorsun diyebilir miyiz ya? Aslan yattığı yerden belli olur, bunu böyle bileceğiz. Bunlar şahsa değil, bugün Kadir Bey var, yarın başkası olabilir, bugün Erdoğan var, yarın başkası olabilir, biz faniyiz, biz gelip geçiciyiz, kalıcı olan sadece Allah’tır, bunu böyle bilmemiz lazım.  Ve şu ifadeyi kullanıyor, ne diyor? Bak bu da çok enteresan, ‘bizim Kabe’miz Taksim’dir’ diyor bir tanesi. Hani terör örgütünün arkasında olduğu parti var ya, onların Kabe’si Taksim’miş; şu hale bak.

Değerli kardeşlerim,

Çok enteresan, bunları geçmişte CHP söylüyordu. Nasıl söylüyordu? ‘Kabe, Arap’ın olsun, bize Çankaya yeter’ diyordu. Şimdi bu da aynısını söylüyor, ‘Kabe Arap’ın olsun, bize Taksim’ diyor. Al birini vur öbürüne, aynı.

Şimdi çıkmış Sayın Kılıçdaroğlu şunu söylüyor Kayseri’de, ne diyor biliyor musunuz? Ben Kenan Evren gibi Kur'an-ı Kerim’i istismar etmişim. Bunu da neye dayanarak söylüyor, Diyanet İşleri Başkanlığımız Kürtçe Kur’an meali yayınladı, ben de Güneydoğu’da o Kürtçe Kur’an mealini gösterdim, bunu diyor ki, istismar. Ve ben burada tabii Diyanet İşleri Başkanlığımızı övüyorum. Niye? Sadece Kürtçe değil, her farklı dilde Kur’an meali yayınlaması aslında Diyanet’in bir başarısıdır, fakat istismar diyor.

Sayın Kılıçdaroğlu, önce istismar kelimesinin ne anlama geldiğini öğren. İstismar, yaşamadığınız halde bir şeyi yaşar gibi görünmektir. Ben hamdolsun Kur’an’la büyüdüm, Kur’an’la bugüne geldim ve Kur’an’la yaşıyorum, ama senin ne tür bir yaşam içinde olduğunu bilemem.

Ve bugün de bir tane gazete maalesef bu noktadan hareketle bunu bir mezhep mensuplarına karşı bir tavır olarak, saygısızlık olarak, o mealde bir şeyler söylemiş. Bunların işi gücü bu, acaba bir yerden ne çıkartabiliriz? Ben şimdi buradan söylüyorum, biz bu noktada eğer samimiysek, dürüstsek, gelelim Kur’an üzerinde böyle bir telaşa girmeye gerek yok Kılıçdaroğlu, sen de gel buna böyle sahip çık, saygılı ol, istismarını yapma. İstismarını yapmaksa, sen yaparsın, biz yapmayız, biz yaşarız, farkımız bu.

Değerli Kardeşlerim,

Öteki vaatlerini zaten ciddiye almıyorum. Yalnız şunu söyleyeyim: Bekara karı boşamak kolay misali her kesime boldan atıyorlar. Bugüne kadar milletimizin hayrı için biraraya gelmemiş olanlar, şimdi can ciğer, kuzu sarması olmuşlar, Türkiye’yi eski günlerine döndürmek için ittifak kurmuşlar.

Türkiye’nin milli gelirini 800 milyar dolardan daha yukarı taşımak için bir projeleri var mı? Yok. Tekirdağlı kardeşimin refah seviyesini yükseltmek için bir projeleri var mı? Demokrasiyi geliştirmek, hak ve özgürlükleri genişletmek için bir projeleri var mı?  Bunların yerine ne var? Bolca hakaret var, bolca tehdit var, bolca sağa-sola göz kırpma var.

Bunlar daha dün yolda birbirlerini görse selam vermezlerdi, ama şimdi bakıyorsunuz yoldaş olmuşlar gidiyorlar; ama bu yol yol değil. Benim milletim bu oyuna gelmez, Tekirdağ bu oyuna gelmez. Yeni Türkiye’nin karşısına dikilen bütün engelleri ben inanıyorum ki hep birlikte aşacağız, bunu aşmamak için de hiçbir sebep yok.

40 yıldır siyasetin içinde olan bir kardeşinizim, Bilhassa 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinden bu yana hep kamuoyunun gözü önünde oldum, bu ülkede 12 yıl Başbakanlık yaptım, söylediklerim de, yaptıklarım da ortada. Ben Tekirdağ’da ne diyorsam Van’da da aynısını diyorum, Trabzon’da hangi dili kullanıyorsam Mersin’de de o dili kullanıyorum, gönlümüzde ne varsa dilimizde de o var.

Değerli Kardeşlerim,

İnşallah yeni Türkiye’nin karşısına dikilen bu eski Türkiye anlayışını aşacağız.  Bir defa şunu çok iyi bilmemiz lazım: Cumartesi, Pazar dolaştığım bu yerlerde, Diyarbakır’da, Batman’da, Siirt’te, Mardin’de, Pazar günü İstanbul’da Rizeli kardeşlerimle biraraya geldim, hepsine de aynı şeyi söyledim, bugün Tekirdağ’da yine aynı şeyi söylüyorum. Bilmiyorum hazır mısınız?

Tek millet dedim, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.

Gür seda ile Allah aşkına, muhalefet partilerinin liderlerinden böyle bir samimiyeti duydunuz mu, gördünüz mü? Bakın biz hep birlikte buradan Türkiye’ye sesleniyoruz,  tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.

Şimdi ben buradan Kürt kardeşlerime de sesleniyorum, ey benim Kürt kardeşim, bakın bunların toplantılarında bir tane Türk Bayrağı göremezsin, çünkü bunlar bayrağımızın karşısındaki ihanet şebekeleridir, bu kadar açık konuşuyorum. Evet, aynı şeyi maalesef Ana Muhalefetin Hakkari ziyaretinde de görmüştük biliyorsunuz. Buralarda dik durmaya mecburuz. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Bölücü örgütün güdümündeki parti batıda demokrasi ve özgürlük havarisi kesiliyor, bölgede ise silahla tehdit ediyor; işte Van’da billboardlarda olanları gazetelerde gördünüz değil mi? Onların belediyelerinin musluklarından kan akıyor, kan. Ama hamdolsun, bizim musluklarımızdan berrak su akıyor, bereket akıyor. Ve biz, o Van ki, Van’ın suyunu belediye getirmedi, Başbakanım, Devlet Su İşlerine talimat verdim ve Van’a suyu o zaman ben getirdim.

Aynı şeyi Van depreminde de yaptılar, kayboldular ortadan. Biz Van depreminden sonra 1,5 yılda hamdolsun Van’ı bugünkü haline getirdik ve her şeyiyle şu anda farklı bir Van var. Fakat, biz durmadan, yılmadan bu çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Değerli kardeşlerim, her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu, gaspı yapıp, sonra da haram yemedik diye suç bastırmaya çalışıyorlar. Ama unuttukları bir şey var, bu millet 1940’ların tek parti zulmüne boyun eğmedi, bu millet 1960 cuntacılarının, 1980 darbecilerinin zulmüne eyvallah etmedi, bu millet 28 Şubat’çıların tehditlerine dönüp bakmadı, aynı şekilde bu millet çift anahtar gösterenlere, onlar ne veriyorsa benden 5 fazlası diyenlere, pop müzik starı edasıyla meydanlara dolaşanlara da itibar etmedi. Çünkü bu millet biliyor ki, seçimlerde oy verdiği partiye geleceğini emanet ediyor, kendi geleceğiyle birlikte evlatlarının geleceğini de emanet ediyor. Biz bu milletin evvel Allah irfanına, basiretine, ferasetine her zaman güvendik, güveniyoruz. Geçtiğimiz 12 yılda bu badireleri hamdolsun aşmasını bildik. 7 Haziran seçimlerinde de bu milletin yine ferasetini göstereceğine yürekten inanıyorum. Milletimizin tercihinin, Tekirdağ’ın tercihinin yeni Türkiye’den yana olacağına yürekten inanıyorum.

Kardeşlerim tabi ki bütün bunları yaparken, birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı bozmayacağız.

Şimdi hep birlikte sizden bir şey istiyorum; bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız, bir birbirimizi Yaratandan ötüre seveceğiz.

Günümüz kutlu olsun, geleceğimiz aydınlık olsun diyor, sizleri Allah’a emanet ediyorum.

Evet, öncelikle bu sene gruplarında şampiyon olan Tekirdağspor’u ve Çorluspor’u yeni ligde kutluyorum, kendilerine şimdiden başarılar diliyorum.

Tüm açılışını yapacağımız eserlerin resmen Tekirdağ’ımıza, Tekirdağlılara hayırlı olmasını Allah’tan diliyor ve bu temenniyle kurdeleyi kesiyoruz.