Sevgili Sakaryalılar,
Değerli Kardeşlerim,
Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Bugün bir kez daha bizi coşkuyla bağrınıza bastığınız için sizlere teşekkür ediyorum.
Sözlerimin hemen başında, 10 Ağustos 2014 seçimlerinde yüzde 69,1 gibi Türkiye ortalamasının çok üzerinde bir oy oranıyla şahsıma gösterdiğiniz teveccüh için tüm Sakarya’ya, her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. İnşallah Sakarya’nın verdiği desteğe, gösterdiği itimada layık olacağız.
Cumhurbaşkanı sıfatıyla 16. il ziyaretimi bugün Sakarya’ya yaparak sizlere şahsen teşekkür etmek istedim. Ülkemizin seçimle gelen ilk Cumhurbaşkanı olarak, Sakarya’dan aldığımız güçle yeni Türkiye’nin inşası yolunda çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz.
Sakarya bizi bilir, biz de Sakarya’yı çok iyi biliriz. Sakarya, düşmanın baş eğdiremediği şehirdir. Sakarya, depremin yıkamadığı şehirdir. İşte bu Sakarya bir kez daha Necip Fazıl’ın dediği gibi, ayağa kalkacak ve Türkiye’nin 2023 hedeflerinin öncü şehirleri arasında yerini alacaktır. Yeni Türkiye mücadelemizde, yeni anayasa ve başkanlık sistemi çağrımızda da Sakarya’nın yanımızda yer alacağına, tüm gücüyle bizi destekleyeceğine inanıyorum. Allah birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim etsin. Daha da güçlendirsin diyorum.
Değerli Kardeşlerim,
Bugün Sakarya’da toplam yatırım beledi 183 trilyon olan çeşitli kurumlarımıza ve belediyelerimize ait olan 53 kalem eserin toplu açılışını yapmak üzere buradayız.
Eğitimde; Adapazarı, Serdivan ve Geyve imam hatip liselerini, Hendek ve Ferizli endüstri meslek liselerini, Kocaeli Anadolu Lisesi 300 kişilik öğrenci pansiyonunu hizmete açıyoruz.
Bunlarla birlikte, toplam 46 trilyon lira yatırım bedeli olan, az önce değerli Milli Eğitim Bakanımın ifade ettiği 21 adet anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise, pansiyon, atölye ve spor salonunun resmi açılışını bugün burada yapıyoruz.
Az önce yine Değerli Bakanım ifade etti, hayırsever iş adamımız Haşim Gürdamar tarafından yaptırılarak Sakarya Üniversitemize kazandırılan Bilgisayar ve Bilim Fakültesi Binası’nın açılışını da bugün gerçekleştiriyoruz.
Sağlıkta, Karasu’ya 75 yataklı bir devlet hastanesi, Sapanca’ya 20 yataklı bir devlet hastanesi inşa edildi, bunların açılışını da buradan yapıyoruz.
TOKİ Adapazarı’nda 466 konut, Akyazı’da 384 konutu tamamlayarak, hak sahiplerine teslim etti, bu projelerin resmi açılışlarını da bugün gerçekleştiriyoruz.
Büyükşehir Belediyemizin asfalt, ishale attı, içme suyu, taş parke gibi pek çok altyapı hizmetiyle, Vali Mustafa Büyük Anadolu Kız İmam Hatip Lisesi’nin resmi açılışını da bugün buradan yapıyoruz. Az önce uğradım, dışarıdan gerçekte gayet güzel bir mimariyle güzel bir eser ortaya çıkmış. Allah o güzelliği içindeki kızlarımızla çok daha zengin hale getirsin.
Adapazarı Belediyemiz bir ilkokul, Erenler Belediyemiz çeşitli parklar, Geyve Belediyemiz bir köprü, Kaynarca Belediyemiz kültür merkezi inşa etti, Hendek Belediyemiz asfaltlama çalışmaları gerçekleştirdi, yine Pamukova Belediyemiz kilit parke, yol ve bir köprü, Serdivan Belediyemiz, Fikir Sanat Akademisi ve 14 adet çocuk parkı, Sapanca Belediyemiz, bir köprü, Söğütlü Belediyemiz, kilitli beton parke ve beton yol, Taraklı Belediyemiz de, konak restorasyonu işlerini tamamladı. Belediyelerimiz tarafından Sakarya’mıza kazandırılan tüm bu hizmetlerin resmi açılını da bu vesileyle yapıyoruz.
7 trilyon liralık bir yatırımla tamamlanan Birinci Organize Sanayi Bölgesi Hizmet Binası ve Sosyal Tesisleri’nin açılışını da buradan yapıyoruz.
Bunların yanında, çeşitli kuruluşlarımızca yapılan yatırımlar bulunuyor, onların da açılışlarını bugün buradan yapıyoruz. Toplam yatırım bedeli 183 trilyon lirayı bulan bu 53 ayrı eser ve hizmetin Sakarya’mıza, Sakaryalı kardeşlerime hayırlı olmasını Allah’tan temenni ediyorum.
Bu eselerin şehrimize kazandırılmasında emeği geçen kurumlarımızı, belediyelerimizi, hayırseverlerimizi bir kez daha tebrik ediyorum.
Bu vesileyle, bir müjdeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum, 8 Nisan Çarşamba günü Bakanlar Kurulumuz tarafından alınan bir kararla Hükümetimiz, Karasu Otomotiv İhtisas Endüstri Bölgesi’nin kuruluşu ilan edildi, hem ülkemize, hem şehrimize çok önemli katkıları olacağına inandığım Karasu Otomotiv İhtisas Endüstri Bölgesi’nin bu kararı bana geldi, ben de onayladım, Resmi Gazete’de yayınlandı, hayırlı olmasını Allah’tan temenni ediyorum.
Değerli Kardeşlerim,
Sakarya bizim bu coğrafyadaki bin yıllık varlığımızın adeta özeli, özeti, sembolü bir şehirdir. Ve yine Sakarya son 200 yıldır bu coğrafyada yaşadığımız tüm acıların, tüm ayrılıkların da öznesidir, sembolüdür. Burada Balkan coğrafyasının her köşesinden gelmiş kardeşlerim var, kökleri Bosna’ya, Makedonya’ya, Kosova’ya, Arnavutluk’a, Sırbistan’a, Hırvatistan&’a, Karadağ’a, Yunanistan’a, Bulgaristan’a, Romanya’ya uzanan kardeşlerimiz burada barış içinde, huzur içinde yaşıyor; bir sıkıntı var mı? Aynı şekilde Kafkasya ve Karadeniz Bölgesi’nden gelmiş Çerkez, Laz, Gürcü, Abhaz insanlarımız burada diğer kardeşleriyle yan yana, barış içinde hayatını sürdürüyor; bir sıkıntı var mı? Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere Anadolu’nun çeşitli şehirlerinden gelmiş kardeşlerimiz kendilerini artık Sakaryalı kabul ederek geleceklerini burada kurdular. Böylesine bir zenginliği bünyesinde barındıran bu şehir, bu Sakarya Türkiye’nin geleceği için de çok önemli bir model ortaya koyuyor. Sakarya, etnik farklılıklar üzerinden siyaset yapmak isteyenlere bunun yanlış olduğunun mesajını veriyor. Tasavvufta bir kaide var, ‘kesrette vahdet’, yani çoklukta birlik; işte sizde bu var, onun için sizi alkışlıyorum, onun için sizi tebrik ediyorum. Sakarya, mezhep farklılıkları üzerinden siyaset yapmak isteyenlere yanlış yolda olduklarının mesajını veriyor.
Sanayide, tarımda, ticarette gösterdiği başarıyla Sakarya, çalışmanın, üretmenin, emeğin değerini ortaya koyuyor, bu yönüyle de tüm Türkiye’ye mesajını veriyor. Şimdi Sakarya’nın yeni Türkiye’nin inşasında üstleneceği öncü rolle de ülkemizle birlikte tüm coğrafyamıza mesajını vereceğine inanıyorum.
Tabii Sakarya’nın benim 40 yılı bulan siyasi hayatımda da çok önemli bir yeri var. Siyaset yolunda attığımız her adımda Sakaryalı kardeşlerimle istişare ettik, onların desteğini, hayır duasını alarak yola revan olduk, uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece dedik ve böyle yürüdük. Bu süreçte elde ettiğimiz her başarıda Sakarya daima bizim yanımızdaydı, girdiğimiz tüm seçimlerde, referandumlarda Sakarya bize Türkiye ortalamasının çok üzerinde bir oy oranıyla destek verdi, çünkü biz Sakarya’yla aynı dili konuşuyoruz. Biz birlik diyoruz, beraberlik diyoruz, kardeşlik diyoruz.
Biz sizlerle gurur duyuyoruz. İşte gençlik burada, millet burada, kardeşlik burada. Ne dedik? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız, bizi bölmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Batıda ne ise, doğuda da o olacağız, kuzeyde neyse, güneyde de o olacağız, 780 bin kilometrekarede Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abhaza’sıyla, Roman’ıyla, Boşnak’ıyla, velhasıl 78 milyonuyla bir olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız ve Türkiye olacağız; Sakaryalı kardeşlerim hep bunu söyledi, bugün de aynısını söylüyor.
Darbe ve vesayet heveslilerinin üzerine giderken, demokrasiyi, hakları, özgürlükleri güçlendirmek için reformları hayata geçirirken, ekonomiyi güçlendirmek, Türkiye’yi büyütmek için çalışırken Türkiye’yi bölgesinde ve dünyada itibarlı bir ülke haline dönüştürmenin çabası içindeyken, Gezicilerden paralellere kadar envai çeşit şer odağıyla mücadele ederken Sakarya hep yanımızdaydı. Bugün de Sakarya, yeni Türkiye mücadelemizde yanımızda mısınız? Maşallah. Sakarya, yeni anayasa teklifimizi kabul ediyor musunuz? Sakarya, başkanlık sistemini istiyor mu? Maşallah. Allah coşkunuzu eksik etmesin. Allah birliğimizi, beraberliğimizi daim etsin.
Eğer birileri bugün başkalık sisteminden endişe ediyorsa, bunun tek sebebi vardır. Ne biliyor musunuz? Bunlar artık bu parlamentoya giremeyeceklerinden korkuyorlar da onun için, sebep bu.
Değerli Kardeşlerim,
Yeni Türkiye yolunun zor olduğunu, meşakkatlerle dolu olduğunu biliyoruz. Bu yolda hem içeride, hem dışarıda önümüze pek çok engeller çıkartılacak, biz bunu da biliyoruz.
Hatırlayın, 12 yıl önce Türkiye’nin milli geliri neydi biliyor musunuz? Kardeşlerim, 230 milyar dolardı, ama şimdi 840 milyar dolar. Buraya durup dururken gelmedik ki ya, çalıştık, koştuk, gayret ettik, buraya böyle geldik. Hatırlayın o Gezi olaylarını ve 17-25 Aralık darbe teşebbüsü bunun ilk işaretleriydi önümüzü kesmek için. Çağlayan Adliyesi’nde Savcımızın şehit edilmesi olayının da gerisindeki hedeflerden biri budur. Allah rahmet etsin, gelin ruhuna birer Fatiha okuyalım.
Ekonomide yaşananlar dalgalanmaların bir kısmı küresel gelişmelerle ilgisiyse, bir kısmı da doğrudan bu amaca yöneliktir. Aynı şekilde çözüm sürecini rayından çıkartmak için gösterilen gayretleri de ben bu kapsamda değerlendiriyorum.
Bakınız, şimdi size bir konuyu anlatıyorum, bugün Ağrı Diyadin’de askerlerimizi hedef alan saldırıda ülkemizdeki barış ortamını dinamitlemeyi, çözüm sürecini baltalamayı amaçlayan bölücü terör örgütü, aziz milletimizin güvenliğini sağlamak için fedakarca görev yapan güvenlik güçlerimize bir saldırıda bulundu. Bu saldırıyı huzurunuzda şiddetle kanıyorum. Şu anda çatışmalar hala devam ediyor, 25 terörist askerlerimize karşı şu anda bir çatışmanın içinde. Şimdi malum siyasi parti işte bu bölücü terör örgütünün bu eylemleriyle oy toplamanın gayreti içerisinde.
Kardeşlerim,
Ben diyorum ki, eğer demokrasi diyorlarsa, eğer temel hak ve özgürlük diyorlarsa bunun yolu silahtan geçmez, bunun yolu sandıktan geçer, bu kafayla, bu mantıkla da hiçbir zaman bunlar bir yere varamaz. Kimileri hala eski alışkanlıklarını sürdürerek şiddete ve silaha sarılarak halkımızın iradesine ipotek koymaya çalışıyor. Bu tür girişimlere, kamu düzenini bozmaya yeltenenlere, vatandaşlarımızın özgür iradesine ipotek koymaya kalkışanlara asla müsamaha gösterilemez. Güvenlik güçlerimiz askeriyle, polisiyle, istihbaratıyla gece-gündüz teyakkuz halinde, halkımızın huzur ve güvenliğini sağlamaya devam edecektir, bundan hiç endişeniz olmasın ve bütün gücümüzle bunların karşısında duracağız.
7 Haziran seçimleri öncesinde Türkiye’yi karıştırmak isteyenler her fırsatı kullanıyor, kullanmaya devam edecek. Bu coğrafyada yaşadığımız, bu coğrafyanın mirasına sahip çıktığımız sürece, bu tür hadiselerin yakamızı bırakmayacağını biliyoruz.
Üstat ne diyor: “İnsan bu, su misali kıvrım kıvrım akar ya.
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.”
İşte bizim milletimizin alın yazısı da bu coğrafyanın bin yıldır kendisine yüklediği vazifeyi yerine getirmektir. Bu kutlu davanın hep birlikte neferleri olmaktan asla yüksünmedik, yüksünmeyeceğiz. Selahaddin Eyyubi’nin, Kılıç Arslan’ın, Alparslan’ın, Osman Gazi’nin, Fatih’in, Yavuz Sultan Selim Han’ın izinden gidiyor olmak bize ancak şeref verir şeref. Malazgirt Ovası’ndaki savaşa beyaz kefeniyle çıkan Alparslan ne hissediyorsa, Çanakkale’de düşmanın üzerine aslan gibi atılan Mehmetçik de aynısını hissediyordu. Yahya Kemal’in “bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle” diye ifade ettiği heyecan neyse, 23 Nisan 1920’de dualarla Gazi Mustafa Kemal’in başında olduğu o Parlamento üyelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarken tekbirlerle duyduğumuz heyecan aynıydı. İnanın kardeşlerim, geçtiğimiz 12 yıl boyunca Türkiye’yi geliştirmek, kalkındırmak, büyütmek yolunda elde ettiğimiz her başarıda bizimde duyduğumuz heyecan aynıydı. Şimdi de yeni Türkiye hedefi dün de ifade ettiğim gibi bizim yeni kızıl elmamızdır, ilayı kelimetullahın bugünkü somutlaşmış halidir.
Değerli Kardeşlerim,
Kendi tarihinden, kendi kültüründen, kendi medeniyetinden kopuk olanlar bunu bilemez, bunu anlayamaz, çünkü bunlar köksüz, onlar başka yerlerden, başka kaynaklardan besleniyor, bu milletle bunların kan uyuşmazlıkları var. Artık geçmişte yıllarca yaptıkları gibi milletimizi zehirlemelerine izin vermediğimiz, buna engel olduğumuz için bize kin besliyorlar, bize diş biliyorlar. Bunlar 70 yılı bulan çok partili siyasi hayatımızın 40 yılını koalisyonlarla, darbelerle, ara dönemlerle, terörle, çatışmayla heba etme pahasına gizli iktidarlarını sürdürmüşlerdi. Şimdi milli iradenin söz sahibi olmasına tahammül edemiyorlar. Saldırdıkları, düşmanlık besledikleri Tayyip Erdoğan değil, bizatihi milletin ta kendisidir. Cumhurbaşkanlığı makamında vesayetin temsilcisinin değil, bizatihi milletin kendi temsilcisinin bulunuyor olmasından rahatsızlar.
Siz onların demokrasiyi özgürlükleri, insan haklarını ağızlarından düşürmediklerine bakmayın, onların demokrasiden anladıkları sadece kendilerinin iktidarda olabilmesidir, millet yetki verirse. Onların özgürlükten anladıkları, sadece kendi hayat biçimlerinin egemen olmasıdır.
Kardeşlerim,
Onların insan haklarından anladıkları, herkesin kendi çizdikleri sınırlar içinde kalmasıdır. Bunları tüm millet adına talep ettiğinizde hemen işin rengi değişir, işte o zaman demokrat gözükenlerin bir anda en azılı faşist kesildiklerini görürsünüz. Özgürlük sevdalısı olarak ortada dolaşanların ellerinden gelse size nefes dahi aldırmak istemediklerine şahit olursunuz. İnsan hakları, diyenlerin aslında despotlukta en ileride bulunduklarını fark edersiniz. Hamdolsun, milletimizin desteğiyle bunların güç aldıkları tüm kanalları kapattık.
Kardeşlerim,
Darbenin, vesayetin, terörün, krizin, kaosun olmadığı yerde bunlar hayat bulamazlar, inşallah bulamayacaklar. Kurdukları her tezgah kendi başlarına geçti, sarıldıkları her kurtarıcı kendi kendini imha etti, şimdi tüm umutlarını ya bir doğal afete, ya bir ekonomik krize, ya bir dış kaynaklı gelişmeye bağladılar. Dikkat edin, dünyada Türkiye aleyhine, milletimiz aleyhine ne oluyorsa, ne söyleniyorsa, ne yapılıyorsa, hemen ona sarılıyorlar. Eğer böyle bir gelişme yoksa, bizzat kendileri mektup yazarak, lobi yaparak, adamlarını göndererek bunun altyapısını oluşturmaya çalışıyorlar; yazık, çok yazık. Hayra vesile olduğunuz, hayırlı bir iş yaptığınız yok, hiç değilse şerrinizi milleten uzak tutun.
Buradan, Sakarya’dan bir kez daha ikaz ediyorum, bir kez daha ifade ediyorum, bu yol millete çıkmaz, bu yol milletin desteğini alarak iktidara çıkmaz, bu yol ancak ve uçuruma çıkar. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, şöyle Türkiye’nin son 20-25 yılına bir bakın, bu uçurumun dibinde yatan pek çok isme, pek çok partiye rastlarsanız. 7 Haziran seçimlerinin bir kez daha herkes için bir ders, bir ibret vesilesi olacağına inanıyorum. Milletimiz kendi safında duranlarla kendisine karşı pozisyon alanları bu seçimde bir kez daha ortaya koyacaktır.
Değerli Kardeşlerim,
Türkiye 7 Haziran’da sadece önümüzdeki 4 yılda ülkeyi yönetecek kadroları seçmekle kalmayacak, bu seçimde aynı zamanda Türkiye’nin 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonu da onaylanacak ve oylanacak. Ülkemizde 10 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla mevcut sistem artık bekleme odasına alındı, şimdi yeni döneme geçişin sancılarını yaşıyoruz. Unutmayın, her kutlu doğum sancılı olur, yeni Türkiye’nin inşası da bu şekilde oluyor.
Yeni anayasa ve başkanlık sistemi artık bir tercih olmaktan çıktı, bir zorunluluk haline dönüştü, mevcut sistem Türkiye’yi daha fazla taşıyamaz, taşıyamıyor. Bunun en yakın şahidi benim; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımdan itibaren bilhassa 12 yılı bulan Başbakanlık dönemimde yaşadıklarım bana bunu söylüyor. Hani Nasrettin Hoca’ya geldiler ya, damdan düştü, doktor aramaya başladılar. Nasrettin Hoca o acılı haliyle ne dedi? Bana doktor getirmeyin, bana damdan düşen birisini getirin, dedi, çünkü onun derdinden o anlardı.
Kardeşlerim,
Belediyede idareciliği İstanbul gibi bir şehirde yaşadım, İstanbul’u nereden alıp nereye getirdiğimizi biliyorsunuz değil mi? Komşu, gayet iyi biliyorsunuz. Suyu akmayan bir İstanbul nereden nereye geldi, çöp dağlarıyla her tarafı berbat bir İstanbul nereden nereye geldi, hava kirliliği, maalesef maskelerin dağıtıldığı bir İstanbul nereden nereye geldi. Ve biz kimden Belediyeyi almıştık ve o günden bugüne de hamdolsun aynı izle devam eden bir belediyecilik var. Niye? İstanbul halkı memnun onun için; Türkiye’de de durum aynı.
Şimdi Türkiye’de değerli kardeşlerim, ben sadece şurada birkaç örnek vermek isterim. Bakınız, ihracatımız bizim 36 milyar dolardı göreve geldiğimizde, ama şu anda 158 milyar dolar. Devletin borçlanma faizi yüzde 63’tü, ama şu anda tek haneli rakamda.
Değerli Kardeşlerim,
Enflasyon, hatırlayın çift haneli rakamdaydı, yüzde 30, şimdi o da tek haneli rakamda. Yine ülkemizin gayrisafi milli hasılaya olan borç oranı yüzde 73’tü, şimdi yüzde 36’ı; bakın nereden nereye geldik. IMF’ye olan borç 23,5 milyar dolardı, ama şimdi borç yok, tam aksine borç verecek duruma geldik. Şu anda artık borç isteyen bir ülke yok, artık borç veren ülke var; buna bakacağız. Ama yeterli mi? Değil, daha iyi olacağız.
Bakın burada size bir örnek daha vermek istiyorum. Sakarya 2003-2014 arası toplam ne kadar yatırım aldı biliyor musunuz? 13 katrilyon 829 trilyon yatırım aldı, bizim bu Sakarya’ya yaptığımız yatırımlar 12 yıl 13 katrilyon 829 trilyon, Sakarya’yı biz yalnız bırakamazdık. Ve Sakarya aynı şekilde büyüme, gelişmeye devam ediyor ve edecek.
Değerli Kardeşlerim,
Şunu da söyleyeyim, o da çok önemli: Göreve geldiğimiz ana kadar Sakarya’nın bölünmüş yolu ne kadardı biliyor musunuz? 63 kilometre. Ve biz geldikten sonra, yani 79 senede 63 bölünmüş yol yapıldı, biz 12 sende buna 199 kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Aynı şekilde Türkiye geneline bakıyorsunuz, Türkiye genelinde de 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldı; kaç senede? 79 senede. 12 yılda biz ne yaptık? 17 bin 600 kilometre yol yaptık; farkımız bu. Şimdi yüksek hızlı tren Sakarya’dan geçiyor mu? Ankara-İstanbul, elhamdülillah. Biz geldiğimizde Türkiye’de yüksek hızlı tren diye bir şey var mıydı? Kara tren vardı; nereden nereye.
Kardeşlerim,
Mevcut sistemle buraya kadar getirdik, ama bu sistemin sorunlu olduğu gerçeği ortadan kaldırmıyor. Dün bırakın sistemi değiştirmeyi, bunu konuşmaya bile imkan yoktu, ama artık bugün buna imkan da var, fırsat da var. Az önce sizlere sordum, sizler de kamuoyu araştırmasıyla cevabı verdiniz, öyle değil mi? Yeni Türkiye’ye evet mi? Yeni anayasaya evet mi? Başkanlık sistemine evet mi? Buyur, en büyük kamuoyu araştırması burası. Öyleyse eskide ısrar niye?
Bakınız, Kasım ayında Antalya’da G-20 toplantısı yapacağız, yani dünyanın en ileri 20 ülkesi Antalya’da toplanacağız. Bunun ilk 10 sırasında yer alan ülkeler hangi sistemle yönetiliyor biliyor musunuz? Başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Bunlar akıllarını mı yedi de başkanlık sistemiyle yönetiliyor? İdeal olan o da onun için. Peki biz niye o zaman böyle bir adımı atmıyoruz? Dert başka, çekiniyorlar, korkuyorlar. Şimdi Amerika’da diktatörlük mü var, Meksika’da diktatörlük mü var, Brezilya’da diktatörlük mü var, Arjantin’de diktatörlük mü var, Fransa’da diktatörlük mü var; niye işinize gelmiyor? Ha, Türkiye’de Tayyip Erdoğan’a her türlü hakareti yapacaklar, ailesine her türlü hakareti yapacaklar ve buna rağmen Tayyip Erdoğan diktatör olacak. Şimdi şu seçime 31 tane parti katılıyor, kurulu partilerin sayısı neredeyse 80’i aştı, nasıl oluyor da diktatör oluyoruz? Bakıyorsunuz hala eski Türkiye daha iyiydi diyecek kadar izandan yoksun olanlar bulunduğunu görüyorsunuz. Eski Türkiye’nin neyi daha iyiydi Allah aşkına; darbeler mi daya iyiydi? 10 senede bir darbe olan bir Türkiye; öyle mi? Ve 16 aylık hükümetlerle yönetildik.
Şimdi çıkmış, bugün bir gazete gördüm, Türkiye’nin hani sanayici ve iş adamlarının içinde toplandığı sivil toplum örgütü yeni Başkanı, al birini vur öbürüne, o da çıkmış özellikle şu andaki Hükümetin attığı adımlar ve 12 yılda gelinen bu süreci maalesef bir geri gidiş olarak akla hayale gelmeyecek tanımlarla ifade ediyor. Aslında bunlar maalesef haddini bilmiyor. Niye haddini bilmiyor bunlar? Çünkü onlarda insaf yok. Sermayeleri 1’e 5 katladı bu dönem içerisinde, onun şımarıklığı içerisinde bunları yapıyorlar.
Bir defa şunu çok açık, net söylüyorum, işte bu tür STK’lar şunu bilmeleri gerekir: Siz bu ülkenin huzuruna, mutluluğuna değil, ancak bu ülkenin birliğine, beraberliğine dinamit atarsanız, yapılan budur.
Şimdi soruyorum onlara; terör mü daha iyiydi? Kesintisiz devam eden ekonomik krizler mi daha iyiydi? Dünyadan ve bölgesinden adeta tecrit edilmiş Türkiye mi daha iyiydi? Bütün bunlar birileri için iyi olabilir, ama şunu iyi bilsinler ki; bunlar bizim için asla iyi değildi.
Türkiye’yi bugün geldiği yere rağmen hala ısrarla mevcut sorumlu sisteme mahkum etmek isteyenlerin derdi asla millet değil, ülkenin geleceği değil, mesele güç temerküzü meselesi olsa bizim bugünkü sisteme sıkı sıkıya sarılmamız gerekir, ama bizim derdimiz bu değil. Biz Türkiye’nin yarınlarını, gelecekteki hedeflerini düşünüyoruz, mevcut sistemle bu hedeflere ulaşmak çok zor görünüyor. İnşallah 7 Haziran’da yeni Türkiye’nin yolunu açacak yeni anayasayı ve başkanlık sistemini hayata geçirme imkanı verecek bir sonuç ortaya çıkacak, ben buna yürekten inanıyorum. Ama ben sizlerden daha gayret istiyorum, daha çok gayret istiyorum, yeni Türkiye için istiyorum, yeni anayasa için istiyorum, başkanlık sistemi için istiyorum.
Kardeşlerim,
Bu düşüncelerle biliyorum ki Sakarya ayağa kalkacak. Ne diyor: “Mehmet’im sevinin başlar yüksekte,
Ölsek de sevinin, eve dönsek de.
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte,
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir.
Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir.”
Bu düşüncelerle açılışını yaptığımız yatırımlarla, kuruluşunun müjdesini verdiğimiz Karasu Otomotiv İhtisas Endüstri Bölgesi’nin bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Bu hizmetlerin Sakarya’mıza kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Coşkunuz, sevginiz, muhabbetiniz için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.
Hepinizi Allah’a emanet ediyorum, sağ olun, var olun.