İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile Ortak Basın Toplantısında Yaptığı Konuşma

07.04.2015

Sayın Cumhurbaşkanı,

Değerli Bakanlar,

Milletvekilleri,

Değerli Basın Mensupları,

Değerli Katılımcılar;

Öncelikle sizleri en kalbi duygularla selamlıyorum.  Gerçekten bugün çok anlamlı bir buluşmayı gerçekleştirdik.

Yüksek Stratejik Konsey Toplantımızın ikincisini Tahran’da gerçekleştirmenin mutluluğu içerisindeyiz. Tabii bu toplantıda 8 anlaşma, bir mutabakat metni imzalanmak suretiyle de burada önemli bir adım atılıyor. Gerek siyasi alanda, ekonomik, ticari, kültürel, bütün bu alanlarda neler yapabileceğimizi en geniş anlamda değerlendirme fırsatı bulduk.

Bu arada bölge adeta bir ateşten çember, bunları aramızda konuşma imkânımız oldu. Terörle mücadele konusunu değerlendirme fırsatımız oldu. Tabii siyasi noktada uluslararası alanda ne gibi adımları müşterek atabiliriz, bunları aramızda konuştuk.

Ekonomik alanda ise belli bir hızı ne yazık ki kaybettik. Çok çok iyi giderken, son 2013-2014’te bir düşüş söz konusu. Bir hedef belirlemiştik 30 milyar dolar gibi. Maalesef bu hedefte şu anda geriyiz, 4 milyar dolar yaklaşık bizim ihracatımız, 10 milyar dolar İran’ın Türkiye’ye ihracatı söz konusu. Aramızdaki tabii ticaret açığı da İran lehine çok çok fazla. Tabii burada yaptırımlar oldu vesaire, bütün bunlar maalesef bu tabloyu ortaya çıkardı ve tahrik etti.

Şimdi yeni dönemde çok daha farklı adımları bir dayanışma içerisinde birlikte atalım istiyoruz. Aslında bu adımı atmak için her iki tarafta irade var, ama biraz burada gecikmeler oluyor, bu gecikmeleri aşmamız lazım.

Bu noktada ısrarla üzerinde durduğumuz konu, örneğin enerjide şu anda İran’ın doğalgaz ihracatının çok ciddi bir kısmını, yüzde 90-95 gibi biz alıyoruz; bu tabii önemli bir oran. Fakat fiyatlara gelince, fiyatlar noktasında şu anda en pahalı doğalgazı İran’dan ithal ediyoruz. Aslında bu fiyat şu anda aşağıya çekilmiş olsa, biz tabii ki İran’dan alacağımız doğalgazı çok daha artırırız. Çünkü Türkiye, doğalgaz tüketiminde ilerleyen, özellikle sanayisinde ve bir de artık illerin dışında ilçelere dağılan şebekesiyle, buna ihtiyacı var. Onun için de tabii bir taraftan çeşitlendirmeyi yapıyoruz, ama bir taraftan da bu doğalgaz ihtiyacımızı uygun fiyatlarla karşılayacağız ki, vatandaşımıza da ucuz doğalgaz verebilelim ve vatandaşımız da bu noktada mağdur olmasın. Şimdi dost ve kardeş iki ülke bu noktada birbiriyle dayanışma içerisinde olmazsak, biz kiminle dayanışma içerisinde olacağız. Şimdi bu gerçeği ben burada söylemek durumundayım. Şu anda en pahalı doğalgazı biz İran’dan alıyoruz, bu noktada olmak istemeyiz. Bunu uygun bir yere taşımamız lazım, getirmemiz lazım.

Tabii bir diğer konu da; özellikle bizim enerji noktasında elektrik enerjisi de İran’dan aldığımız düşünülürse, bu noktada da ne denli bir dayanışma içerisinde olduğumuzu bu da gösterir. Fakat biz bu dayanışmamızı hiçbir zaman bir kenara koymak istemiyoruz, bunu tabii ki devam ettireceğiz. Ama asıl hedef; bizim diğer ürünler noktasında da 30 milyar dolarlık hedefi bir an önce yakalamamızdır. Çünkü biz birbirimize seslendiğimizde duyabilecek bir noktadayız, işte Ankara’dan kalktık Tahran’a 2 saatte ulaştık, mesafe bu. Ve aramızdaki eğer işi medeniyet noktasında, inanç noktasında, kadim değerler noktasındaki birlikteliğimizi de buna kattığımızda, demek ki müşterek yapmamız gereken çok şeyler var.

Ulaşımda yaşadığımız sıkıntılar var, bunları aşmamız lazım, büyük ölçüde aştık, fakat bürokrasi bazı yerde işi engellemeye devam ediyor. Tabi bu bürokratik oligarşi bir felakettir, bu bürokratik oligarşiden de bir an önce kurtulmak lazım.

Bir diğer önemli adım, hava taşımacılığında, biz olayı sadece Tahran, Tebriz, İsfahan, Meşhed, buralarda bırakmak istemiyoruz, yani İran’la aramızdaki bu kültürel turizmi, inanç turizmini çok daha yaygınlaştıralım ve bizim özellikle turizmdeki birikimimiz, tecrübemiz gerçekten çok çok ileri, bunu paket turizmle İran’la da paylaşmak isteriz. Biz göreve geldiğimizde 12 yıl önce Türkiye’ye gelen turist sayısı 13 milyondu, ama hamdolsun şu anda Türkiye’ye gelen turist sayısı 40 milyonu aşmış vaziyette. Bütün bunlarda tabii turizmin de çeşitlendirilmesi söz konusu, sadece hava, kum, deniz turizmde yeterli bir olay değildi, biz bunları çeşitlendirdik. Bunun içine kültürü kattık, inanç turizmini kattık, termal turizmini kattık, eğitim turizmini, kongre turizmini, bütün bunlarla bunu çeşitlendirmek suretiyle, mevsim noktasında kış turizmini, golf turizmini, bütün bunları da katmak suretiyle tabi bir çekim alanı oluşturmuş olduk; bunları daha da geliştireceğiz, daha da bunlar üzerinde çalışıyoruz. Hamdolsun otellerimiz vesaire, bunlar tabi geleni gerçekten rahat ettirebildiğimiz mekânlar olarak da cezbediyor. Bu bakımdan İran’la müşterek çalışmaların içerisine girmemiz mümkün, bunları bundan önceki toplantımızda da zaten görüşmüştük.

Bir diğer bu noktada atmamız gereken adım, ona da tabi gerçekten çok çok önem veriyoruz, o da, döviz kuru noktasında biz başka paraların baskısı altında kalmayalım. Yani ekonomide İran’ın yerli parasıyla, Türkiye’nin yerli parası bizim alış veriş noktasındaki aracımız olsun, biz ne doların baskısı altında kalalım, ne avronun baskısı altında kalalım. Ve bu konuda daha önce merkez bankalarımız, milli bankalarımızı da görüştürdük, ama hala adımı atamadık. Biz alımlarımızı İran’ın yerli parasıyla yapalım, İran Türkiye’den alımlarını yine aynı şekilde Türkiye’nin yerli parasıyla yapsın, o zaman biz böyle bir kur baskısı altında kalmayız ve çok daha güçlü bir şekilde hem bölgeye örnek oluruz, hem uluslararası camiaya örnek oluruz ve bunlar bize ayrı bir güç katacaktır diye düşünüyorum.

Bölgesel sorunlara gelince, Irak’taki sorunları ele aldık, bunları dertleştik. Irak bizim için hakikaten aslında kan ağladığımız bir yer. Bizim 300-350 kilometre sınırımız var, ama şu ana kadar orada yüz bini aşkın, yüzbinlerce insan maalesef öldü, tarih adeta katledildi, kültür katledildi, hala katledilmeye devam ediyor.

Aynı şekilde Suriye’de şu ana kadar 300 bin insan öldü. Ölen kim? Müslüman ve insan. Ve kim kimi öldürüyor diye baktığımız zaman, ben burada mezhebe bakmıyorum, beni ne Şia ilgilendirir, ne Sünni ilgilendirir, beni burada Müslüman ilgilendiriyor. Ve ben insan odaklı olarak bakmak durumundayım, çünkü bizi yaratan Allah, ‘eşrafı mahlûkat’ derken orada bu Müslüman’dır, Hıristiyan’dır diye bir tasnif yapmıyor, ‘yaratılmışların en şerefli insan’ diye böyle bir orada tanımlama yapıyor. İnsan yaratılmışların en şereflisi, ama yine insan çok acımasız ve bu kadar insan öldürülüyor, bunu kabullenmek mümkün değil. Öyleyse bizim biraraya gelerek, oturarak, konuşarak, bu işin müzakeresini, müşaveresini yaparak, artık bu kana, bu ölüme hep birlikte bir son vermemiz lazım. Bu, birbiriyle vuruşanları biraraya getirelim ve bu arada bizler ne kadar bu işi kolaylaştırabiliyoruz, ne kadar arabuluculuk yapabiliyoruz, bunların üzerinde duralım ve buradan Rabbimizin de yardımıyla bir netice alalım, diye düşünüyorum.

Değerli Cumhurbaşkanımız Ruhani kardeşime özellikle geldiğimiz andan itibaren gösterdikleri misafirperverlik sebebiyle de çok çok teşekkür ediyorum ve sizlere de ilginizden dolayı şükranlarımı ifade ediyorum.