Islahiye'de Bulunan Çadırkent'te Yaptıkları Konuşma

07.10.2014

Islahiye'de Bulunan Çadırkent'te Yaptıkları Konuşma

Sevgili Kardeşlerim,

Esselamu Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi hepinizin, hepimizin üzerine olsun.

Kurban Bayramınız mübarek olsun. Rabbim nice bayramlara inşallah arzuladığımız şekilde bizleri kavuştursun. Rabbim evlerimizde, yurtlarımızda ailemizle ve sevdiklerimizle huzur içinde bayramları bizlere nasip etsin. Allah şu anda Mekke-i Mükerreme’de, Kâbe’nin avlusunda, Mina’da ellerini semaya açarak İslam coğrafyası için dua eden müminlerin duasını kabul etsin. Tüm İslam coğrafyasına huzur nasip etsin.

Kardeşlerim,

Bir bayramı daha evinizden uzak, yurdunuzdan uzak, sevdiklerinizden uzak şekilde yaşıyorsunuz. Bir bayramı daha hasret içinde idrak ediyorsunuz. İnşallah Rabbimizden niyazımız odur ki, bu, evinizden ve yurdunuzdan uzak geçirdiğiniz son bayram olur. İnşallah Suriye’de şartlar düzelir ve hepiniz gönül huzuru içinde evlerinize kavuşursunuz.

Bizler Türkiye olarak yaklaşık 4 yıldır sizleri burada misafir etmenin memnuniyeti, sevinci ve haklı gururu içindeyiz. Sizler “Muhacir” oldunuz, mecburiyet içerisinde yurtlarınızı terk ettiniz, bizler de “Ensar” olduk sizin için tüm imkânlarımızı seferber ettik. Kim ne derse desin sizler bize asla yük değilsiniz. Bizim medeniyetimizde, bizim kültürümüzde, bizim geleneklerimizde; misafir berekettir, misafir şereftir. Siz hem bize “Ensar” olma vasfını bahşettiniz hem de evimizi bereketlendirdiniz, evimizi şereflenirdiniz, evimizi şenlendirdiniz.

İsterdik ki sizleri çok daha iyi şartlarda misafir edelim. Ancak şu an itibariyle topraklarımızda misafir olan, Suriyeli ağırlıklı olmak üzere Iraklı kardeşlerimizle beraber 1,5 milyon mülteci var. Bildiğiniz gibi en son IŞİD önünden kaçan yaklaşık 200 bin Suriyeli de topraklarımıza sığındı. Bu kadar büyük kitleyi arzu ettiğimiz şekilde, en iyi şekilde ağırlamak takdir edersiniz ki mümkün olmuyor. Elimizden geleni azami ölçüde yaptık, yapıyoruz ve yapacağız.

Batı, ne yazık ki buna seyirci. Birleşmiş Milletler Mülteciler Komisyonu bu işe seyirci, sadece konuşuyorlar, iş üretmeye gelince netice yok. Şu ana kadar sadece topraklarımızdaki misafirlerimiz için edeben, edeben diyorum, ama biliniz diye söylüyorum, 4 milyar Doları aşkın kaynak kullandık. Topraklarımızın dışında Suriye ve Irak’a gönderdiğimiz yardımlar yarım milyar Doları aştı. Suriye ve Irak içinde Arap kardeşlerimize, Türkmen kardeşlerimize, Kürt kardeşlerimize, Ezidi ve Süryanilere kadar ulaşıyoruz. Etnik köken, din, mezhep ayrımı yapmadan herkesin yardımına ulaşıyoruz. Bizim dinimizde ayrım yok. “Hayrun nas men yenfeun nas”, ölçü bu. Dikkatinizi çekiyorum Avrupa şu ana kadar sadece 130 bin Suriyeli mülteci kabul etti ve şimdi de kapılarını kapattı. Ama biz 1,5 milyondan fazla kardeşimizi misafir ediyoruz.  Dünyadan bize gelen destek ne yazık ki, 200 milyon doları bile bulmadı. Hemen hemen bütün yardımları kendi kaynaklarımızla sizler için kullanıyoruz.

Kardeşlerim,

Suriye’de çatışmalar başlamadan önce Şam rejimine çok samimi şekilde uyarılarımızı yaptık. Bağdat yönetimine de aynı şekilde uyarılarımızı yaptık. Ne yazık ki ne Esed ne de Maliki bizim samimi uyarılarımızı dinlemediler. Şimdi soruyorum, 250 bin Suriyeli kardeşimizi katleden zalim Esed bunun hesabını hem bu dünyada hem ebedi âlemde nasıl verecek? Evlerinden, topraklarından, yurtlarından şu anda kovulmuş olan siz kardeşlerimizin yani Suriyeli vatandaşların acaba bu çektikleri çilenin hesabını nasıl verecek? Ben inanıyorum ki sizin beddualarınız onun için bir felah olmayacaktır.

Şimdi Batı’ya sesleniyorum: Havadan bombalamak suretiyle bu sorunlar çözülmez. İşte bir IŞİD terör örgütü çıktı, bu Suriye’de güç buldu. Bunlar İslam adına Allah-u Ekber diyerek, Allah-u Ekber diyenleri öldürüyorlar. Müslüman, Müslüman’ı bu şekilde öldürebilir mi? Müslüman’ın Müslüman’a canı, kanı, malı, ırzı haramdır.

Kardeşlerim,

Şunu çok iyi bilmemiz lazım: Cardiff’te de bunu Batılı devlet başkanlarına söyledim. Sadece havadan bombalamak suretiyle bu terörü sona erdiremezsiniz. Bununla ilgili olarak yerde, kara harekâtında bu görevi ifa edenlerle işbirliği kurulmadıkça hava harekâtıyla bu iş bitmez. İşte aylar geçti herhangi bir netice yok. Şu anda Ayn el Arap da, diğer adıyla Kobani de buyurun düştü, düşüyor.

3 şey istedik: Bir, uçuşa yasak bölge ilan edilmesi lazım. İki, o bölgeye paralel güvenli bölge ilan edilmesi lazım.

Ve eğit-donat anlayışıyla Suriye ve Irak’ta oradaki ılımlı muhalif kesimin hem eğitilmesi hem donatılması lazım.

Kardeşlerim,

Sizleri burada en iyi şekilde ağırlamanın gayreti içerisindeyiz. Buradan İslâhiye’den tüm dünyaya bir kez daha duyurmak istiyorum; Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur. Türkiye, kendisine yönelik her türlü tehdit karşısında müteyakkızdır, hazırlıklıdır, donanımlıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi şu anda hükümetine, Silahlı Kuvvetler’e gerekli olan yetkiyi bir yıl süreyle vermiştir. Özellikle Suriye içindeki toprağımız olan Süleyman Şah Saygı Karakolu’na yönelik bir tehdide anında karşılık vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Sınırımızın yanıbaşındaki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Ayn el Arap, yani diğer adıyla Kobani olmak üzere Kürt kardeşlerimizin yaşadığı kasaba ve şehirlere yönelik saldırıları da dikkatle ve endişeyle takip ediyoruz.

Değerli Kardeşlerim,

Şu anda ne yazık ki bakıyoruz Kobani ile ilgili konuşanlar, bir yandan tezkereye karşı çıkıyor hem de Kobani’yi Türkiye’nin iç siyaset malzemesi Çözüm Süreci’nin de şantajı haline getirmeye çalışıyorlar.

Şunu da İslâhiye’den söylemek istiyorum: Türkiye IŞİD terör örgütüne karşı olduğu kadar aynı şekilde PKK terör örgütüne de karşıdır. Biz bu bölgede huzur istiyoruz. Bu topraklar kardeşlerinizin toprağıdır. Bu topraklar sizi büyük bir muhabbetle bağrına basan Ensar misali cömert insanların toprağıdır. Elbette 1,5 milyon insan içinde zaman zaman olumsuz işlerin içine girenler olabilir. Bunu tüm Suriyeli misafirlerimize teşmil etmek yanlıştır. Zaman zaman bazı haddini bilmeyenler, Ensar olma ruhunu anlayamamış bazıları olumsuz hareketler de sergileyebilirler. Bu da tüm milletimize teşmil edilmemelidir. Siz kendi arzunuzla topraklarınıza dönünceye kadar biz sizi misafir etmeye devam edeceğiz. Özgür, bağımsız, herkesin eşit temsil edildiği bir Suriye’nin kurulması için birlikte mücadele edeceğiz.

Rabbim sabrımızı artırsın. Rabbim sabrımızı inşallah zaferle neticelendirsin.

Allah yar ve yardımcımız olsun. İnşallah bir sonraki bayram ve bayramlar bugünkünden farklı neşeli, huzurlu olur.

Tekrar hepinizin Kurban Bayramı’nı kutluyor, sizleri Allah’a emanet ediyorum.