BM İklim Zirvesi'nde Yaptıkları Konuşma

23.09.2014

BM İklim Zirvesi'nde Yaptıkları Konuşma

Sayın Genel Kurul Başkanı,

Sayın Genel Sekreter,

Ekselansları,

Değerli Katılımcılar,

Öncelikle sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Günümüzün en önemli sorunlarından biri olan iklim değişikliği konusunda, bu Zirve’nin başarılı geçmesini diliyorum. Sayın Genel Sekreter’e, iklim değişikliği konusunda sergilediği çabalardan dolayı şükranlarımı sunuyorum. Buradaki görüşmelerin 2020 sonrası iklim değişikliği rejimine ilişkin, gelecek sene sonunda Paris’te sonuçlandırılması öngörülen anlaşmanın müzakere sürecinde önemli bir sinerji oluşturacağına inanıyorum.

Bilindiği gibi, küresel ısınmanın olumsuz etkileri, dünyanın her bölgesinde farklı şekillerde hissediliyor. Son yıllarda, meteorolojik olaylardan kaynaklanan doğal afetlerin hem sayısında hem de sıklığında ciddi artışlar meydana geldi. Bu bakımdan iklim değişikliğiyle mücadelede, 2020 sonrası dönemde yeni bir rejime ihtiyaç var. Meselenin özüne inerek, bu rejimin unsurlarını doğru tespit etmeliyiz. Yeni sistem, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin temel ilkelerini göz önünde bulunduran, şeffaf, kapsayıcı, adil ve eşitlikçi olmalıdır.

Bu çalışmalarda, günümüzdeki ve yakın gelecekteki ekonomik gerçekler, mutlaka göz önüne alınmalıdır. Salım azaltımına ve iklim değişikliğine uyuma eşit ağırlık verilmelidir. Varılacak anlaşmada, tüm ülkeler adil bir hukuki statüyle yer bulmalıdır. Bağlayıcı olacak bu anlaşma, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ile göreceli kabiliyetler temelinde ülkelere gerekli esneklikleri tanımalıdır.

Küresel iklim değişikliğiyle mücadelede Sanayi Devrimi’nden itibaren tarihsel sorumluluğa sahip gelişmiş ülkeler, salınım azaltımı finansman ve teknoloji desteği konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmelidir. İklim değişikliğinin sebebi olmayan, ancak sonuçlarından en çok etkilenen en az gelişmiş ülkeler ile kalkınmakta olan küçük ada devletlerinin hakları korunmalıdır. Bununla birlikte, salım azaltımı konusunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ayrımı yapılmaksızın, sorumluluk alınması gerektiğine inanıyoruz. Tüm ülkelerin, salım azaltımı ile ilgili ulusal olarak belirlenmiş katkılarını 2015 yılının ortalarına kadar açıklamak üzere çaba göstereceklerinden eminim.

Özellikle finansman konusunda, 2010 yılında Cancun’da gelişmiş ülkeler tarafından taahhüt edilen sözlerin bir an önce yerine getirilmesi şarttır. Teknoloji transferi ve kullanımında fikri mülkiyet hakları, bu noktada kolaylaştırıcı ve teşvik edici tedbirler alınmalıdır. Yeni rejimin müzakerelerinde gerekli güven ortamını tesis etmenin önceliğimiz olması gerektiğine inanıyorum. Bu süreçte ana kirleticilerin sergileyecekleri olumlu tutum, önemli bir rol oynayacaktır.

Sayın Başkan,

Türkiye daha önce de ifade ettiğimiz üzere, kritik kümelenme oluştuğu takdirde iklim değişikliğiyle mücadelede üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf ülkelerin özel şartları, ekonomik ve sosyal kalkınma ile birlikte, çevrenin korunması hedefleri, enerji talepleri, imkan ve kabiliyetlerinin farklılıkları, ülkemizin yapacağı katkının çerçevesini çizecektir.

1990-2012 döneminde, iklim değişikliğiyle mücadelede hayata geçirdiğimiz politikalar sayesinde, salım miktarından yüzde 21 oranında düşüş sağladık. Bu rakama ormanlarla ilgili yaptığımız kapsamlı çalışmalar dâhil değildir. Aynı dönemde ekonomimizdeki karbon yoğunluğu da yarı yarıya azaltıldı. Bu önemli gelişmelerin tamamı, çok büyük oranda ulusal kaynaklarımızla sağlandı.

2011-2023 yıllarını kapsayan İklim Değişikliği Eylem Planımız doğrultusunda, bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu dönemde yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimindeki payını yüzde 30’a yükseltmeyi ve ekonomimizin enerji yoğunluğunu yüzde 20 azaltmayı hedefliyoruz. Yine bu dönemde enerji verimliliğini arttırmayı ve orman alanlarımızı, 1,3 milyon hektar genişletmeyi öngörüyoruz. Salım projeksiyonlarına yönelik çalışmaları, 2015 yılının ilk yarısında tamamlamayı planlıyoruz. Bu çerçevede hayata geçirebileceğimiz ulusal olarak uygun salım azaltım eylemleriyle hangi oranda azaltım sağlayabileceğimizi belirleyebileceğiz. Gelişmekte olan bir ülke olarak, yeni sistem kapsamında alacağımız finansman ve teknoloji destekleri, Türkiye’yi iklim değişikliği ile mücadelede daha güçlü kılacaktır.

Sayın Başkan,

Müzakere sürecinde önümüzde kısa bir süre var. Bu süreçte mümkün olduğunca yapıcı davranmalı ve samimi olmalıyız. Öncelikle Aralık ayında Peru’da gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 20. Taraflar Konferansı’nı başarıyla sonuçlandırmalıyız. Bu toplantıdan yeni rejimin temel unsurları üzerinde uzlaşmış bir şekilde ayrılmalıyız. Takip eden dönemde de ulusal hazırlıklarımızı tamamlayarak Paris’teki 21. Taraflar Konferansı’nda 2020 sonrası iklim değişikliğine ilişkin bağlayıcı nitelikli bir anlaşmayı sonuçlandırmalıyız.

Teşekkür ediyorum.

Başarıyla sonuçlanacak bir İklim Değişikliği Konferansı diliyorum.