26. Geleneksel Tüketici Ödülleri Zirvesi’nde Yaptıkları Konuşma

11.10.2023

İş Dünyamızın Kıymetli Mensupları,

Saygıdeğer Misafirler,

Sevgili Öğrenciler,

Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Ticaret Bakanlığımızın düzenlediği 26. Geleneksel Tüketici Ödüllerinin heyecanını sizlerle paylaşmaktan memnuniyet duyuyorum. Bu anlamı program vesilesiyle bizleri bir araya getiren herkese, programı teşrif eden siz kıymetli katılımcılara teşekkür ediyorum.

Biraz sonra ödüllerini takdim edeceğimiz bilinçli tüketicilerimizi, resim ve karikatür yarışmasında dereceye giren öğrenci kardeşlerimizi, özel sektör ve medya kuruluşu temsilcilerimiz ile akademisyenlerimizi tebrik ediyorum. Ödül törenimizi biliyorsunuz mutat olarak her yıl Mart ayında yapıyorduk. Ancak, 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi sebebiyle birçok etkinlik gibi ödül törenimizi de ileri bir tarihe erteledik; 7 aylık gecikmeyle de olsa törenimizi bugün gerçekleştiriyoruz.

Bu vesileyle, bir kez daha depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah rahmet, aziz milletimize başsağlığı diliyorum. 11 ilimizde yaşayan 14 milyon insanımızı doğrudan etkileyen bu büyük felaketin yaralarını sarmak için gece-gündüz demeden çalışıyoruz. Kabine toplantılarımızın ilk gündem maddesini daima deprem bölgesinde yürütülen inşa ve ihya faaliyetleri oluşturuyor.

Orta Vadeli Programda olduğu gibi ekonomiyle ilgili hazırladığımız yol haritalarında da önceliği daima bölgenin ayağa kaldırılmasına veriyoruz. Meclisimize sunduğumuz ek bütçede bölgeye 762 milyar liraya ayırmıştık, 2024 yılında deprem bölgesi için 1 trilyon liralık kaynak tahsis edeceğiz. Önümüzdeki 3 yıl boyunca depremzede şehirlerimizin ihyası için toplam 3 trilyon lira tutarında bir kaynak kullanacağız. Deprem konutlarımızın inşa hızla sürüyor. Depremde yıkılan iş yerlerimizi ve ticarethanelerimizi yeniden yapıyoruz. Konutlar haricinde deprem bölgesinde ticari alan vasfına sahip 170 bin bağımsız bölüm inşa edeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da depremzedelerimizi sırf siyasi tercihlerinden dolayı onlara hakaret edenlerin insafına bırakmayacağız. Devlet-millet dayanışmasıyla inşallah bu zor günlerin üstesinden anlımızın akıyla hep beraber geleceğiz.

Kıymetli Misafirler,

Koronovirüs salgınıyla birlikte küresel ekonomi, daha önce alışık olmadığı bir girdaba sürüklendi. Hemen her alanda üretim aksadı, tedarik zincirlerinde kırılmalar oldu, küresel ticaret aylar boyunca neredeyse durma noktasına geldi. Türkiye, salgın krizini istihdam, ticaret, üretim, turizm dahil tüm boyutlarıyla en başarılı şekilde yöneten ülkelerden biri olmuştur. Bu kritik süreçte muhalefetin tüm baskısına rağmen ekonomide vahim sonuçları olabilecek fevri adımlardan uzak durduk. Geniş bir yelpazede verdiğimiz destek ve teşviklerle çarkların kesintisiz dönmesini sağladık. Aynı tavrı Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği küresel ekonomik krizde de gösterdik.

Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla ülkemizi büyütmeye dayalı bir ekonomi modeli uyguladık. Elbette tüm dünyada son 60-70 yılın en yüksek rakamlarına ulaşan enflasyon oranları bizleri de olumsuz etkiledi, halen de etkiliyor. Avrupa’dan Amerika’sına herkes istihdam kaybına yol açmadan enflasyonu dizginlemeye dönük politikalar uyguluyor. Biz, bu muhataralı süreci son dönemde biraz daha ağır yaşadık. Küresel sıkıntılara tamamen tamahkarlıktan ve fırsatçılıktan kaynaklı fiyatlama davranışları eklenince bizim yükümüz daha da arttı. Ortada ekonomik hiçbir gerekçeyle açıklanamayacak afaki rakamlar gördük. Farklı bahanelerin arkasına gizlenerek vatandaşın malına, rızkına, lokmasına kasteden açgözlülerle karşılaştık.

Seçimlerden sonra yeni Kabinemizin en öncelikli meselelerinden birisi, bilhassa belli sektörlerde oluşan bu balonu söndürmekti. Attığımız kararlı adımlarla otomobil fiyatlarından başlayarak birçok alanda ciddi mesafe aldık. Alınan tedbirler, kesilen cezalar ve diğer engellemeler sayesinde otomotiv piyasasında yaşanan spekülatif fiyat artışları ortadan kalkmaya başladı. Daha bir ay öncesine kadar güya araç kıtlığından dolayı fiyatlar sürekli artarken, bugün artık indirimleri, hatta kampanyaları konuşuyoruz.

Benzer bir tablonun konut ve kira fiyatlarında da yaşanacağına inanıyoruz. Konut ve kira sektöründe piyasanın dengesini bozan, fahiş fiyat artışlarına yol açan kişi ve kurumlara yönelik ağır yaptırımlar uygulayacağız. Adil, dürüst, özenli ve makul şekilde hareket etmeyerek fırsatçılık peşinde koşanlara kesinlikle nefes aldırmayacağız.

Aynı şekilde çimento ve hazır beton sektöründeki dengesiz fiyat artışlarını da yakın takibimize aldık. Devletimiz, asrın felaketini yaralarını sarmaya, bir an önce vatandaşlarını güvenli yuvalarına kavuşturmaya çalışırken, birilerinin aşırı kar hırsıyla farklı işlere tevessül etmesine asla tahammülümüz yoktur. Denetimler sonucunda şayet burada da bir sorun, sıkıntı, fırsatçılık tespit edersek, gereği neyse onu yapmaktan çekinmeyeceğiz. Milletimizi haksız fiyat artışlarından, stokçuluktan, güvensiz ürünlerden ve aldatıcı ticari uygulamalardan korumaya kararlılıkla devam edeceğiz.

Kıymetli Dostlar,

Türkiye yüzyılı hedefimize ilerlerken, bilinçli tüketicilerin sağlıklı bir ekonominin temel olduğu düsturuyla hareket ediyoruz. Ticaret Bakanlığımızın görevleri arasında tüketicilerimizin ekonomik çıkarları ile sağlık ve güvenliklerinin korunması vardır. Esasen Batılı ülkeler tüketici haklarının önemini 1960’lı yıllarda kavrayıp, evrensel tüketici haklarını ilan etse de bizim kültürümüzde Ahilik Teşkilatı aracılığı ile yüzyıllar önce tüketicinin hakları korunmaktaydı. Ahilik sisteminde tüketiciyi aldatan, yanıltan ve onların haklarını gözetmeyenler, pabucunun dama atılması suretiyle yaptırıma tabi tutulur ve Ahilik Teşkilatı’ndan dışlanırdı. Çünkü bizim nazarımızda tüketici hakkı, aynı zamanda bir kul hakkı ve en temel insan hakkıdır. Bizi aldatan bizden değildir, bu hadisi şerifle esnaf, tüccar ve üreticinin uyması gereken ilkeler yüzyıllar önce belirlenmiştir. Tüketicinin korunmasıyla ilgili tüm taraflara önemli görevler düşüyor. Esnafımızın müşteri memnuniyetini ön planda tutması, rekabet ortamını koruması, tüketiciye kaliteli mal ve hizmet sunması gerekiyor. Tüketicilerimizin de bilinçli alışveriş yapması ve haklarını bilmesi, lüzumu halinde bu haklarını kullanması önem arz ediyor. Satın aldığı mal ve hizmetle ilgili tüketiciye “Git nereye şikâyet edersen et” diyen bir anlayışın ticari hayatta kalıcı olması mümkün değildir.

Bir dönem yaygın alan “satılan mal geri alınmaz” tabelalarının birçok yerde kaldırıldığını, kanunda tanınan hakların tüketicilere verildiğini görüyoruz. Müşterisinin hakkını gözeten tüm işletmelerimize, ülkem ve milletim adına buradan teşekkür ediyorum.

Tüketici hakkının bir kul hakkı olduğu düsturundan hareketle, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde Zabıta Tüketici Hakları Amirliği’ni ilk defa biz kurduk ve çok güzel çalışmalar yaptık. İstanbul’da başlayan bu uygulama, bugün birçok belediyemizde Zabıta Tüketici Hakları Birim Amirliği kurulmasına da vesile oldu. Bu tavrımızı hükümete geldiğimizde de devam ettirdik. 85 milyon vatandaşımızı sağlıksız ve güvensiz ürünlerden, satıcı ve sağlayıcıların haksız uygulamalarından, aldatıcı vaat ve reklamlarından korumak maksadıyla birçok adım attık. Tüketicinin korunması hakkında kanunu, güncel bir bakış açısıyla 2014 yılında tümüyle yenileyerek geliştirdik. Vatandaşlarımızdan gelen şikâyetler ve talepler doğrultusunda bu hukuki çerçeveyi idari düzenlemelerle sürekli güçlendiriyoruz. Bu süreçte teftiş ve kontrol faaliyetlerimizi de arttırarak sürdürüyoruz. Bu denetimler içerisinde yıllık hacmi 800 milyar liraya ulaşan ve genel ticarete oranı yüzde 17,7’ye yükselen elektronik ticaret alanında faaliyet gösteren firmalar da yer alıyor. Burada ne serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz verecek, ne de piyasada tek elleşmelerin ortaya çıkmasına göz yumacağız. Özellikle sayı itibariyle ticaret hayatımızın çoğunluğunu temsil eden esnaf, tüccar, KOBİ’lerimizi agresif ticaret hamleleri karşısında koruyacağız.

Reklam Kurulumuz vasıtasıyla ticari reklam ve haksız ticari uygulamaları denetliyor, gerekli idari yaptırımları uyguluyoruz. Türkiye genelinde 211 noktada bulunan tüketici hakem heyetlerimiz de, vatandaşlarımızın yaşadığı tüketici sorunlarının çözümü noktasında önemli roller üstleniyor. Sadece 2022 yılında 600 bin tüketicimizin satıcılarla yaşadığı sorunlar, tüketici hakem heyetleri vasıtasıyla kolayca çözüme bağlandı. Böylece yargımızın iş yükü de hafifletilmiş oldu.

Değerli Misafirler,

Üzerinde hassasiyetle durmamız gereken bir diğer konu, yerli üretimin korunması ve israfın önlenmesidir. Türkiye’de üretilen malların ve hizmetlerin kullanımı ülke ekonomisine ciddi katkı sağlarken, istihdamımızı arttırıyor, en can sıkıcı meselemiz olan dışa bağımlılığı azaltıyor. Yerli üretimin önemi, hamdolsun milletimiz tarafından günden güne çok daha iyi anlaşılıyor. Yurt içinde üretilen ürünleri tercih ettiğini belirten tüketicilerin oranı, 1 yıl içerisinde yaklaşık 7 puan artarak yüzde 69,2’ye yükseldi. Temennimiz, milletimizin yurt içi üretime yönelik teveccühü daha iyi bir noktaya gelmesidir. Hükümetimizin israfın önlenmesine, sıfır atık politikasına ve yurt içi üretimin teşvik edilmesine yönelik hamlelerine hem özel sektörün hem de vatandaşlarımızın dahil olmasını bekliyoruz. Türkiye olarak üretmekten, ihraç etmekten, katma değeri yüksek ürünlerle ticaretimizi güçlendirmekten başka bir çıkış yolumuz görünmüyor. Önümüzdeki 3 yıl içinde ihracatımızı 300 milyar dolara, turizm gelirlerimizi 70 milyar doların üstüne, ekonomik büyüklüğümüzü 1,3 trilyon dolara, fert başına milli geliri yaklaşık 15 bin dolara çıkartmayı istiyorsak 85 milyon hep birlikte daha çok çalışacak, daha çok tasarruf edecek, özellikle israfı asgari seviyeye düşüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle Tüketici Ödülü kazanmaya layık görülen tüm bilinçli tüketicilerimizi kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum. 26. Geleneksel Tüketici Ödülleri Töreninin düzenlenmesine öncülük eden Ticareti Bakanımızı ve ekibini canı gönülden tebrik ediyorum. Yeniden buluşmak dileğiyle sizleri Allah’a emanet ediyorum.

Kalın sağlıcakla.