Kıymetli Bilim İnsanları,
Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Kıymetli Temsilcileri,
Değerli Misafirler,
Hanımefendiler, Beyefendiler,
Sizleri en kalbi duygularım, muhabbetle selamlıyorum. Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şurası’nın ülkemiz, milletimiz, bilhassa de deprem geçiren ve deprem tehdidi altında olan şehirlerimiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Birikimleriyle, tespit ve teklifleriyle Şuramıza katkı verecek bilim insanlarımıza, uzmanlarımıza, sivil toplum temsilcilerimize, medya mensuplarımıza teşekkür ediyorum.
Komisyonlarda yapılacak tartışmaların ve ortaya çıkacak raporların kentsel dönüşüm çalışmalarımıza ışık tutacağına inanıyorum. Şura boyunca yürütülecek müzakerelerden hazırlıklarına başladığımız deprem yasası için de en geniş şekilde istifade edeceğiz. Amacımız insanlarımızı ve şehirlerimizi tehdit eden deprem gerçeğine karşı elimizdeki en önemli araç olan kentsel dönüşümü en sağlıklı, hızlı ve adil bir şekilde yürütecek hukuki altyapıyı kurmaktır. Sizler de şahit oluyorsunuz, bir kısmı zaten aramızda olan bilim insanlarımız yaklaşan tehlikeye karşı kamuoyunu her gün ikaz ediyor. Yürütme olarak biz her ikaza kulak veriyoruz. Çıkacak kanunla yasama, yani Meclisimiz de üzerine düşeni yapmış olacak. Yargının da bu sürece çalışmaları zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı bir anlayışla dahil olacağına inanıyorum. Kentsel dönüşüm yürütülen yerlerde yaşayan vatandaşlarımızdan beklentimiz, devletin tüm unsurlarıyla sahip çıktığı bu çalışmalara destek vermesidir. Küçük hesaplarla veya netice getirmeyecek taleplerle geciktirilen her kentsel dönüşüm projesinin deprem gerçeğiyle yüzleştiğimizde enkaza dönen binalar, kaybettiğimiz canlar, kararan gelecekler, yıkılan umutlar olarak karşımıza çıkacağını unutmamalıyız.
Bilim insanlarımızın son dönem de sık sık dile getirdiği bir gerçeği daha burada hatırlatmakta fayda görüyorum. Biliyorsunuz ülkemizin deprem haritasında belirli fay hatları var. Uzun yıllar boyunca depremle ilgili çalışmalar bu haritalara göre yürütüldü. Ancak son dönem de bu haritalara göre sarsıntı yaşanmaması gereken pek çok yerde deprem meydana geldi. Dolayısıyla, artık ülkemizin 81 vilayetinin tamamını deprem bölgesi olarak kabul ederek çalışmaları yürütmemiz gerekiyor. Ülkemiz tarihinin en büyük afeti olan 6 Şubat depremlerinde gördük ki, şehirlerimizde yapıların önemli kısmı şiddetli bir depreme dayanacak durumda değildir. Bilhassa 1999 depremi öncesi mevzuata göre yapılan binaların durumu gerçekten vahimdir. Nitekim 6 Şubat depremlerinde yıkılan yapıların yüzde 90’dan fazlası 1999 öncesi inşa edilenlerdir.
Değerli Dostlar,
Can kaybımızın 50 binin üzerinde olduğu 6 Şubat depremlerinin bilançosunu şöyle kısaca hatırlamak bile bize karşı karşıya olduğumuz facianın boyutlarını göstermeye yeterlidir. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 580 bini konut, 170 bini ticari alan olmak üzere 850 bin bağımsız bölüm kullanılamaz hale gelmiştir. Depremden etkilenen nüfus sayısı 14 milyonu, konteyner kentlerde yaşayan depremzede sayısı 1,9 milyonu bulmuştur. İfade ettiğimiz rakamlar Avrupa’daki kimi ülkelerin toplam konut ve ticari alan büyüklüğünden fazladır. Bir başka değişle, biz 6 Şubat depremlerinin ardından adeta orta büyüklükte bir ülkeyi yeni baştan inşa etmekle karşı karşıya kaldık. Şu ana kadar afet bölgesinde 200 bin konutun inşasına bir fiil başladık. Ayrıca 210 bin konut için de yerinde dönüşüm başvurusu aldık. Yerinden dönüşüm projeleri, ruhsattan oturuma kadar tüm aşamalarıyla Bakanlığımızın sıkı denetimi altında yürütülecektir. Hazırlıkları tamamlanan rezerv alanlarda yeni temeller atmayı sürdürüyoruz. Önümüzdeki aylarda inşası tamamlanan konutları hak sahiplerine teslim ederek şehirlerimizin yeniden inşası yolunda yeni bir safhaya geçeceğiz. Amacımız temeli atılan her konutu bir yıl içinde hak sahibine teslim etmektir.
Konut inşaatları bitene kadar depremzedelerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak mekanizmaları da oluşturduk. Bugün itibarıyla bölgede yaklaşık 186 bin konteynerden oluşan 345 konteyner kent kurduk, artık çadır yok, çadırları tamamen kaldırdık ve konteynere dönüştük. Rekor sıcakların yaşandığı bir yıl geçirdiğimiz için konteynerlerimizin 160 bine yakınına klima da taktık. Faaliyette olan konteyner kentlerimizle 580 bin vatandaşımız barınıyor.
Yaptığımız kira yardımından yaklaşık 327 bin hanedeki 1 milyon 310 bin vatandaşımız yararlandı. Bugüne kadar 6 milyar 276 milyon lira kira yardımı ödemesi gerçekleştirdik. Destek, taşınma, vefat, enkaz, yıkım ve diğer başlıklar altında depremzedelerimize 82 milyar lira mali yardımda bulunduk. Bu yardımların yaklaşık yarasını bağışlardan, diğer yarısını bütçeden karşıladık. Konteyner kentlerdeki vatandaşlarımızdan sosyal yardım hakkı olanlar ile emeklilere market alışverişlerinde kullanılmak üzere içine her ay 3 bin lira yüklenen Esen Kart dağıtımına başladık. Bugüne kadar 53 bin 500 vatandaşımıza ulaştırdığımız Esen Kart’ın dağıtımı halen sürüyor.
Temmuz ayındaki ek bütçe ile deprem bölgesine 762 milyar lirayı ayırdık. 2024 yılında afet bölgesi için 1 trilyon liralık kaynak tahsis edeceğiz. Geçen hafta kamuoyumuzla paylaştığımız Orta Vadeli Programda da önceliği deprem bölgesinin yaralarının sarılmasını verdik. Daha burada sayamadığımız pek çok kalem destekle yeni yuvalarına kavuşana kadar vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Böylesine geniş çaplı bir afette dünyanın başka hiçbir yerinde bu derece hızlı, kapsamlı ve sürekli destek, yardım, inşa faaliyeti yürütülmediğine inanıyorum. Allah devletimiz zeval vermesin. Milletimizin birliğini ve beraberliğini daim kılsın, kardeşliğimizi güçlendirsin.
Değerli Misafirler,
Tabii biz deprem bölgesinde sadece konut yapmıyoruz, ticari alanlarıyla, meydanlarıyla, kültür ve sanat yapılarıyla, spor tesisleriyle, parkları ve bahçeleriyle medeniyetimizin şehir anlayışını modern çizgilerle yoğuran geleceğin şehirlerini de inşa ediyoruz. Rantın değil, insanın ön planda olduğu şehircilik anlayışından en küçük bir taviz vermeden deprem bölgelerinden başlayarak 81 ilimizin tamamının çehresini kentsel dönüşümle değiştirmekte kararlıyız. Son dönemde sıkça şikayet aldığımız konut ve kira fiyatlarındaki akılla, mantıkla, ahlakla izah edilemeyecek artışların önünü de böylece keseceğimize inanıyorum.
Sadece felaketler değil, unutmayın imkânlar da bir imtihandır. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim’de, herkes kendi mizaç ve karakterine iş yapar buyurmaktadır. Biz, milletimiz ve ülkemiz için en iyisini yapmanın peşindeyiz. Küçük menfaatler için ellerindeki imkanı milletin ve ülkenin huzurunu kaçıracak şekilde kullananlara karşı gereken idari ve hukuki yaptırımları uyguluyoruz. Bu tür yollara tevessül edenler asıl cezayı ise mahşeri vicdanda yargılanarak alacaklardır.
Gönül dünyamızın sultanlarından Niyâzî-i Mısrî şöyle buyuruyor:
“Kimseye bâkî değildir mülk-i devlet, sîmu zer,
Bir harap olmuş gönlü tamir etmektir hüner.”
Evet, gönülleri tamir etmenin, gönüller yapmanın şanı, şerifi, itibarı, manevi kazancı ne malla, ne mülkle, ne altınla, ne gümüşle mukayese edilebilir. Milletçe bu ahlaka sahip çıktığımız müddetçe hiçbir felaket, hiçbir kriz, hiçbir saldırı bizi yıkamaz, deviremez, geriletemez. Bu ahlakı kaybettiğimizde ise zaten içi çürümüş, boşalmış, kökleri kurumuş bir ağaç gibi kendi kendine yıkılıp gitmeye mahkumuz demektir. 6 Şubat depreminde gördük ki, milletimiz değerlerine hala sıkı sıkıya bağlıdır. Bu tablo tek başına geleceğimize ümitle bakmamız için bize yeterlidir. Eksikleri, aksaklıkları, yanlışları düzelterek yolumuza devam edecek, Türkiye yüzyılını her alanda olduğu gibi afetlerle mücadele konusunda da hedeflerimize ulaştıracağız. Elbette bunları yaparken dostlarımızı, kardeşlerimizi ve ihtiyaç sahiplerini ihmal etmeyeceğiz.
Türkiye’nin sadece 780 bin kilometrekareden ibaret olmadığını yaşanan her hadisede tekrar tekrar görüyoruz. 6 Şubat depremlerinde dünyanın 100’ü aşkın ülkesinden yardımlar geldi, arama-kurtarma ekipleri afetzedelerimiz için seferber oldu. Biz de hiçbir karşılık beklemeden deprem, yangın veya sel felaketiyle mücadele eden kardeşlerimizin imdadına koşuyoruz.
Köklü tarihi bağlarımızın olduğu Libya, geçtiğimiz günlerde çok büyük bir felaketle sarsıldı. Gerek Libya makamlarının açıklamaları, gerekse bizim sahadan aldığımız bilgiler şu an 12 bin olan vefat sayısının daha da artacağını gösteriyor. Haberi alır almaz AFAD’a, Kızılay’a, Silahlı Kuvvetlerimize ve diğer ilgili birimlerimize gereken talimatları verdik. Uçaklarımız, gemilerimiz şu anda Libya’daki bu felaket için tüm imkânlarımızla oradayız. Libya’ya insani yardım kapsamında şu an itibariyle 3 uçak ve 3 gemi görevlendirdik. Deniz Kuvvetlerimize ait Sancaktar ve Bayraktar gemilerimiz dün akşam itibariyle Libya’ya intikale başladı. Bu gemilerimiz aralarında 10 ambulans, 30 kurtarma ve müdahale aracı, 12 tırın da olduğu toplam 122 aracı Libya’ya ulaştırıyor. Gemilerimizde ayrıca 360 personel, 3 sahra hastanesiyle muhtelif iaşe, barınma ve sıhhi malzemeler gönderiyoruz. Bu zor günleri kısa sürede atlatmaları için Libyalı kardeşlerimize yardımlarımız aralıksız devam edecek. Bir kez daha Libya halkına geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Türkiye’nin yardım eli olarak sahada fedakârca çalışan görevlilerimize ve sivil toplum kuruluşlarımızın mensuplarına teşekkür ediyorum.
Rabbim bizleri ve tüm insanlığı bu tür afetlerden korusun diyorum.
Bu duygularla bir kez daha Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şuramızın hayırlara vesile olmasını diliyor, şurayı düzenleyen ve katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum.
Depremde kaybettiğimiz canlarımızı rahmetle yad ediyorum.
Şehirlerimizin yeniden inşasına ve özellikle kentsel dönüşüm projelerimize destek veren, verecek olan herkese şükranlarımı sunuyorum.
Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Kalın sağlıcakla.