Türkiye İhracatçılar Meclisi 30. Olağan Genel Kurulu ve İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

17.06.2023

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Değerli Temsilcileri,

Hanımefendiler, Beyefendiler,

Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Türkiye İhracatçılar Meclisimizin 30. Genel Kurulu sevilesiyle sizlerle beraber olmaktan bahtiyarlık duyuyor, Genel Kurul’un ülkemiz, ekonomimiz ve ihracatçılarımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Bugün aynı zamanda başarıyla temayüz etmiş firmalarımızın ihracat şampiyonları olarak ödüllerini takdim ettik. Yaptıkları ihracatla ödül kazanan sektör birincilerini ve en yüksek ihracat yapan firmalarımız ile temsilcilerini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Türkiye’nin büyümesine, kalkınması, refahına ciddi katkılar sağlayan tüm ihracatçılarımıza şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

Türkiye İhracatçılar Meclisimizin çatısı altında gayret gösteren 115 bin ihracatçı kardeşimin her birine, yatırım ve üretim yapan tüm kardeşlerime, özellikle de çalışanlarımıza emekleri ve fedakârlıkları için teşekkür ediyor, ellerine, yüreklerine sağlıklar diyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak tüm ihracatçılarımızla gurur duyuyorum. Ülkemizin ticaret diplomasisinin akıncıları konumundaki siz kardeşlerimle iftihar ediyorum. Sizler sadece birer iş insanı değildiniz, aynı zamanda milletimizin yüz akı, övünç kaynağısınız. Her biriniz Türk ekonomisinin üretim kapasitesinin giderek artan gücünün sembollerisiniz. Sağladığınız istihdamla, yaptığınız ihracatla yerli ve milli tarifimizin adeta vücut bulmuş halisiniz. Bugün dünyanın en ücra köşelerinde bile Türk malı damgalı ürünlerimiz varsa, bunda en büyük pay sahibi ihracatçılarımızdır.

Türkiye’ye inandığınız, Türkiye’ye güvendiğiniz, Türkiye’nin potansiyelini değerlendirip ekonomimize omuz verdiğiniz için hepinize minnettarlığımı ifade ediyorum. İhracatın ve ihracatçılarımızın ülkemiz ekonomisinde yaptıkları katkıları çok iyi biliyorsunuz. Bu anlayışla, siyasi mücadelemiz boyunca ihracatçılarımızı hep yol ve dava, kader arkadaşlarım olarak gördüm. Hangi görevde olursak olalım sizlerin meseleleriyle yakından ilgilendik. Gönlümüzle birlikte kapımızı da sizlere ve temsilcilerinize hep açık tuttuk. İhracatçılarımızla farklı vesilelerle sık sık bir araya geldik, istişare geldik, gündemimizdeki konuları samimiyetle ele aldık. Türkiye İhracatçılar Meclisimiz bize taleplerini iletti, sıkıntılarını dile getirdi, ufkumuzu ve yolumuzu açacak öneriler sundu. Biz de sizin sorunlarınıza kalıcı çözümler ürettik. Gün oldu tır şoförlerimizin karne sorunlarını çözdük. Gün oldu işçilerimizin vize ücretlerini hal yoluna koyduk. Gün oldu firmalarımızın birikmiş alacaklarının tahsilini gerçekleştirdik. Gün oldu gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması için temaslar yürüttük. Gün oldu serbest ticaret anlaşmalarıyla ticaretimizin önündeki engelleri kaldırdık. Gün oldu sizlerle birlikte yeni pazarlar bulmak için ülke-ülke dolaştık. Gün oldu ülkemize yatırım çekmek için daha önce gidilmedik yerlere gittik. Sizlere yardımcı olmak adına uzak-yakın, gece-gündüz demeden koştuk, çalıştık, ter döktük. Ve bu yeni dönemde de hiç beklemeden adımlarımızı attık ve süratle ziyaretlerimize başladık.

Deprem felaketi sonrasında da dahilde işleme izinlerinde ek süre düzenlemesinden deprem bölgesinde kısa çalışma ödeneği verilmesine, afet bölgesinde yatırım teşvik belgelerinin süresinin 3 yıl uzatılmasından cazibe merkezleri programına dahil edilmesine, KOBİ tanımındaki üst limitin 250 milyondan 500 milyon liraya çıkarılmasından asgari ücret desteğinin uzatılmasına kadar bize ilettiğiniz taleplerinize olumlu cevap verdik.

Bunların dışında, sizden gelen ülkemiz dış ticaretine ivme kazandıracak her türlü teklifi, her türlü yapıcı eleştiriyi hüsnüniyetle değerlendirdik. El ele, gönül gönle hareket edere Türkiye’yi ihracatta tarihinin en büyük başarılarıyla tanıştırdık.

Değerli Kardeşlerim,

Bundan 21 yıl önce göreve geldiğimizde Türkiye 2001 krizinin ağır şoku altındaydı, finans sektörümüz batan bankalar sebebiyle ciddi bir darboğaza girmişti. Esnafından işçisine, sanayisinden memuruna, emeklisine, ev hanımına kadar toplumumuzun hiçbir kesimi önünü göremiyordu. İhracatıyla, altyapısıyla, üstyapısıyla, istihdamıyla gerçekten kendini güç bela ayakta tutan bir ülke vardı; iş dünyamızla dayanışma içinde çalışarak bu tabloyu tamamen tersine çevirdik, dünyanın en önemli üretim üslerinden biri haline geldik. Yıllık sadece 36 milyar dolar ihracat yapabilen bir ekonomiye sahiptik, bugün bu rakamı 1,5 ayda gerçekleştiren güçlü bir ekonomiye kavuşturduk.

2022 senesi ihracatımız açısından adeta rekorlar yılı olarak kayıtlara geçti. Mal ihracatımız yüzde 12,9 artışla 254,2 milyar dolar oldu. Ülkemizin küresel ticaretten aldığı pay yüzde 1,02 buraya yükseldi. Hizmet ihracatımız yüzde 47,3 artışla 90 milyar doları aştı. Savunma ihracatımız yaklaşık yüzde 37 artış ile 4,3 milyar doları buldu. İhracat yapan firma sayımız da önceki seneye göre yüzde 14 yükselerek, 114 bin 561’e çıktı. Geçen seneyi böyle tamamladıktan sonra bu yıla çok güçlü bir giriş yaptık. Ancak, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler 50 bini aşkın can kaybımızın yanı sıra 11 ilimizi de derinden sarstı. Konutların yanı sıra iş yerleri, fabrikalar, üretim tesisleri, ticarethaneler de depremde ciddi zarar gördü. Dünyada ancak birkaç ülkenin altından kalkabileceği bu devasa yıkım karşısında devlet olarak süratle harekete geçtik. Enkazları kaldırdık, yıkılanın yerine yenisini yapmak için kolları sıvadık. Deprem şehirlerimizdeki üretim çarklarının dönmeye devam etmesi için iş dünyamıza gereken her türlü desteği sağladık. İnşallah şehirlerimizi eskisinden daha güvenli, daha dinamik, daha canlı, daha bayındır bir hale getireceğiz.

Depremin ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkileri de hamdolsun günden güne azalıyor. Asrın felaketini yaşamış olmamıza rağmen ihracatımız güçlü seyrini devam ettiriyor. Mayıs ayında ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14,4 artarak 18,9 milyar dolardan 21,6 milyar dolara yükseldi. Son 12 ayda ihracatımız 254,4 milyar dolara ulaştı. Bu performansta orta-yüksek ve yüksek teknoloji ihracatımızdaki artışın payı bizim için çok çok kıymetli, Orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının imalat içindeki payı 2022 yılı genelinde yüzde 37’ydi, aynı oran 2023’ün ilk 5 ayında yüzde 40,8 seviyesine çıktı.

Büyüme tarafında da benzer müjdeli rakamlara şahit oluyoruz. Ekonomimiz yılın ilk çeyreğinde yüzde 4 büyüyerek, hamdolsun son 11 çeyrektir büyümesini sürdürüyor. Şubat ayında aylık bazda azalan sanayi üretim endeksi hızlı bir şekilde toparlanarak, Mart ayında yüzde 5,5 oranında artış sağladı. Gelen öncü verilen büyümenin ikinci çeyrekte de gücünü koruduğuna işaret ediyor. Büyüme ve ihracat rakamları deprem felaketi sonrası ekonomimizin beklenenden daha hızlı toparlandığını gösteriyor. Salgın, deprem ve seçimlerin yanı sıra küresel ekonomideki sıkıntılara rağmen yakalamadığımız bu ivmeyi inşallah kaybetmeyeceğiz.

Bir süredir tüm dünya ile birlikte bizim de başımızı ağrıtan enflasyon meselesini tekrar tek haneli rakamlara düşüreceğiz. Seçim belirsizliğinin de ortadan kalkmasıyla artık bu konuda elimiz daha güçlü. Yeni ekonomi kadromuzun da birinci önceliğini bu meselenin çözümü oluşturuyor. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme ekseninde hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Dış ticarette en büyük sıkıntımız olan enerji yükünü Karadeniz gazı, Gabar petrolü, Akkuyu Nükleer Santrali ve yenilenebilir kaynaklarla asgariye indireceğiz. Güçlü Türkiye yolunda sizlerden aldığımız güçlü ihracatımızı rekordan rekora taşıyacağız.

Değerli Dostlar,

Biz bugüne kadar hep kendimizle yarıştık, her başarımızdan sonra çıtayı sürekli yukarı çıkardık. Geriye gidişe tahammülümüz olmadığı gibi, durmaya, duraksamaya, yerinde saymaya da müsamahamız yoktur. İhracattaki yükseliş elbette olumludur, bizim için önemli bir başarıdır, ama Türkiye yüzyılı vizyonumuz açısından asla yeterli değildir. Olumsuz küresel ekonomik görünüme rağmen ihracatımızı bu yılsonunda 265 milyar dolara, gelecek sene ise 285 milyar dolara ulaştırmak istiyoruz. 2028 senesi için de hedefimiz 400 milyar dolar ve üstünü yakalamaktır. Bu amaçla sürdürülebilir artış için yeni nesil desteklerimizle ihracatı tabana yayarken, katma değerli ihracatı güçlendirmek için çalışacağız.

Elektronik ticaretin küresel ticaret içindeki rolünün artmasıyla firmalarımızın bu dönüşüme en hızlı şekilde adapte olmaları gerekiyor. 2028 ihracat hedeflerimiz kapsamında ihracatımızdan yüzde 1,5 pay alan elektronik ihracatımızın payını yüzde 10’a çıkarmayı hedefliyoruz.

İhracatımızın geliştirilmesi, çeşitliliğinin ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için ülke-ülke girişimlerimizi artıracağız, çok dolaşacağız, dünyayı gezip onlarla birlikte neler yapacağımızı planlayacağız. Türkiye’nin son 21 yılda dış politikada attığı adımlar ihracatımızda da çarpan etkisi yapmıştır. Mesela Afrika’da büyükelçilik sayımız 12’den 44’e yükselirken, ticaret hacmimiz de 4,3 milyar dolardan 40 milyar dolara çıktı. Latin Amerika’daki büyükelçilik sayımız 6’dan 18’e ulaşırken, ticaret hacmi 800 milyon dolardan 17,4 milyar dolara yükseldi. Yeniden Asya girişimimizi ilan ettiğimiz 2019’dan beri kıtayla ticaretimiz yüzde 40 arttı.

Diplomatik ilişkilerimizin kurulduğu veya güçlendiği her coğrafyada aynı durum söz konusudur. Türkiye’nin diplomatik temsil ağı genişledikçe ihracatı da sürekli yukarıya gitmiştir. Göreve başlama törenimize iştirak eden devletlerin sayısına, temsil düzeyine ve çeşitliliğine baktığımızda bu gerçeği tekrar görüyoruz. Birbiriyle kavga eden, hatta çatışan tarafları bile aynı çatı altında buluşturan bir ülke olmamız bizlere dış ticarette de avantajlar sunuyor. Seçim zaferimiz sonrasında Afrika’dan Asya’ya, Latin Amerika’dan Avrupa’ya geniş bir bölgede sokaklara taşan sevgi seli de şahsımızla birlikte ülkemize ve milletimize yönelik teveccühün ispatıdır.

Türkiye, şu an yüzmilyonlarca insanın gündemindedir. Demir tavında dövülür prensibince, bu bilgiyi vakit kaybetmeden ihracat, turizm ve yatırım noktasında fırsata dönüştürmemiz gerekiyor. Fuarlarla, ticaret heyetleriyle, saha araştırmalarıyla, teknolojinin sağladığı imkanlardan da istifadeyle ihracatımızı artırmanın yollarını aramalıyız. Hiç şüpheniz bu gayretlerinizle yurt dışındaki ilk temas noktanız ticaret müşavirleriniz ve ataşelerimiz olacaktır. Yabancı ortaklara ulaşma, potansiyel pazarlar hakkında bilgi alma ve karşılaştığınız sorunlara çözüm bulma hususunda bu görevlilerimiz her zaman sizlerin emrindedir. Ticaret müşavirliklerimiz ve diplomatik temsilciliklerimiz vasıtasıyla sizlere her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz. Bu konuda ihmali veya kastı olanlardan da kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.

Değerli Arkadaşlar,

İhracatçımızın daha düşük maliyetli finansman imkânlarına kavuşmasının hedeflerimize ulaşmamızı hızlandıracağını biliyorsunuz. Bakanlığımız yanında Türk Eximbank ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Türk Eximbank, Türk bankacılık sektöründe en büyük kredi hacmine sahip 9’uncu banka ve Türkiye’nin en büyük alacak sigortası kuruluşudur. Eximbank’ın destek sağladığı ihracatçı sayısı 16 bine ulaşmıştır. Bu yıl Eximbank’ın KOBİ’lerimize sağladığı kredi hacim oranı yüzde 25,8’e yükselecektir.

Finansman meselesinde sadece Eximbank ile de yetinmiyoruz, 2022 yılının Mart ayında faaliyete geçirdiğimiz İhracatı Geliştirme Şirketiyle ihracatçımıza finansman konusunda nefes aldırdık. Türk Eximbank ve İhracatı Geliştirme Şirketi kefalet sistemiyle teminat sorununa çözüm getirdik. İhracatçımız artık gayrimenkulünü bankaya ipotek vermek mecburiyetinde kalmıyor. İhracat desteklerine yönelik prefinansman modeli sayesinde firmalarımız önce ödeme alıp sonra harcama kolaylığına kavuştular.

Bunun yanında, biliyorsunuz 2 ay önce açılışını yaptığımız İstanbul Finans Merkezi’yle Türkiye’yi finans alanında bir üst lige çıkaracak tarihi bir adım attık. Toplam 65 milyar liralık yatırım değeriyle ülkemizin en prestijli projesini hayata geçirmenin gururunu yaşadık. Yerli ve yabancı finans kuruluşlarının bölgede faaliyet göstermeye başlamalarıyla merkezimiz asıl fonksiyonunu daha etkin icra edecektir. İstanbul Finans Merkezi, uluslararası sermaye akışını kolaylaştırarak yatırım çekeme potansiyelimizi artıracaktır.

İstanbul Finans Merkezi’nin fintek ve katılım finans alanlarında küresel bir çekim merkezi haline geleceği kanaatindeyim. Şu an itibarıyla henüz istenen, belirlenen hacme ulaşmış değiliz. Türk ekonomisinin tüm sektörleri gibi ihracatçılarımızın da İstanbul Finans Merkezi’nin oluşturduğu ekosistemden istifade edeceğine inanıyorum.

Büyük hedeflerimizin olduğu bir diğer alan sağlık hizmeti ihracatıdır. Sağlık turizminde ülkemizi küresel bir merkez haline dönüştürmeyi arzu ediyoruz. Özellikle şehir hastanelerimizin birer birer devreye girmesiyle yabancı hasta sayımız da her yıl katlanarak artıyor. Şifasını ülkemizde arayan bu hastalar, turizmden gıdaya, ulaşımdan bakım hizmetlerine kadar pek çok alanda ciddi katma değer oluşturuyor. Gerek hastanelerimiz, gerek termal tesislerimiz, gerekse diğer sağlık hizmetlerimizle 10 milyar dolarlık bir turizmi hedefine şu an itibarıyla sahibiz. İnşallah 2023 yılında 2 milyon sağlık turisti ve 3 milyar dolar ihracata hep birlikte şahit olacağız. Aynı şekilde bu sene lojistik ihracatında 40 milyar dolara ulaşmayı hedefliyoruz. Bir diğer markamız olan müteahhitlik ve teknik müşavirlik sektörünün yurt dışındaki başarılarını ileriye götürecek çabaları teşvik edeceğiz.

Değerli Arkadaşlar,

Tüm bu hedeflerimize ulaşacağımızdan asla şüphe duymuyoruz. Millet olarak artık geleceğimize daha güvenle ve umutla bakıyoruz. Dünyada yıldızı giderek parlayan bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. İçimizdeki kimi gafiller anlamasa da, yurt dışından ülkemizi takip edenler bu hakikati daha net görüyor. 2023’ün Türkiye’sini halen 80’lerin, 90’ların kalıplarıyla okumaya çalışanlar idrak edemese de ülkemiz gümbür-gümbür geliyor.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleriyle Allah’a hamdolsun ihtiyacımız olan azmi, cesareti, kararlılığı ve iradeyi tekrar elde ettik. Her iki seçimde de ezici bir zafer kazanarak yasaması ve yürütmesiyle ülkemize 5 sene daha hizmet etme şerefine nail olduk. 28 Mayıs gecesi sandıkların kapanmasıyla birlikte Türkiye yüzyılının ilk adımını atmış bulunuyoruz. Kabinemizi de süratle oluşturarak, hedeflerimiz doğrultusunda çalışmaya başladık. İnşallah önümüzdeki 5 sene boyunca hiç durmadan çalışarak Türkiye yüzyılı vizyonumuzu inşa edeceğiz. Ülkemiz hizmetlerle, eserlerle, müjdelerle dolu-dolu geçireceği ilave bir 5 yıl daha kazanmıştır.

Türkiye, sadece 21 yıllık değil, asırlık kazanımlarını tehlikeye atacak büyük bir kuşatmayı da parçalamıştır. Son seçim sonuçlarının milletimizin istikbal yolculuğu açısından önemini zamanla daha iyi idrak edeceğiz. Milletimizin verilmiş sadakasının olduğunu gün geçtikçe çok daha net göreceğiz. Sırf iktidara gelmek uğruna kimlerin kimlerle, hangi pazarlıklara giriştiği, kapalı kapılar ardında ne tür sözlerin verildiği, vatanın bekasının işporta malı gibi nasıl tezgaha konulduğu zamanla ortaya saçılacaktır. Ve hepsinden öte, terör örgütleriyle ne gibi pazarlıklar yapıldığı ortaya çıktıkça gerçekten verilmiş sadakamız varmış diyeceğiz.

28 Mayıs’tan bu yana muhalefet cephesinde yaşananlar ülkemizin nasıl bir felaketin eşiğinden döndüğünü zaten anlatıyor. Ve güya milleti barıştırmaktan bahsedenlerin seçim akşamı başlayan kavgası, o günden bugüne hiç durmadı. Millete demokrasi vaat edenler, iş koltuktan kalkamaya gelince bir gecede nasıl diktatör oldukları anlaşıldı.

Ve çok daha ilginci, Halil İbrahim Sofrası, diyerek demokrasi mücadelesinin yapıldığı yeri böyle bir yemek sofrasına dönüştürmenin de ne kadar anlamsız olduğu ortaya çıktı. Millete pazarladıkları masanın tam anlamıyla bir kurtlar sofrası olduğu ortaya çıktı.

İşte milletimiz o engin basiret ve ferasetiyle bunların asıl yüzünü görmüş, kendisinin ve evlatlarının geleceğini riske atmamıştır. Aynı tavrı muhalefetten de bekliyoruz; muhalefetin de hatalarını görüp kendilerini düzeltmelerini ümit ediyoruz. Millete karşı siyaset yapmak yerine ülke ve millet için siyaset yapmaları hem kendileri, hem de demokrasimiz açısından daha faydalı olacaktır.

Türkiye, geride bıraktığımız 21 yılda pek çok açığı kapatmıştır. Demokrasiden hak ve özgürlüklere, altyapı yatırımlarından millet iradesinin kullanılmasına kadar nerede bir açık varsa onun üzerine gittik, ama ülkemizin en kronik sorunlarından olan muhalefet açığını maalesef bir türlü kapatamadık. Son seçim sonuçlarının Türkiye’deki muhalefet açığının kapanması için de bir fırsat teşkil ettiğine inanıyorum.

Türkiye, artık her hayırlı işe karşı çıkan, mahkeme kapılarında nöbet tutan, istemezükçü bir muhalefet anlayışını hak etmiyor. Milletimiz iktidara gelebilmek uğruna terör örgütleriyle iş tutacak kadar muvazeneyi yitirmiş bir muhalefet pratiği görmek istemiyor. Evlatlarımız, umut vermek yerine sürekli yalan söyleyen, felaket tellallığı yapan, ülkeyi kötüleyen bir muhalefet söylemine maruz kalmak istemiyor.

Parti içi çekişmelerden, baba-oğul arasında yaşanan taht kavgalarından bağımsız olarak Türkiye’nin yeni bir muhalefet anlayışına ihtiyacı var. Türkiye yüzyılında inşallah bunun da gerçekleşmesini temenni ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle tüm dünyada ülkemizin bayrağını dalgalandıran siz ihracatçılarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin 30. Olağan Genel Kurulunun başarılı geçmesini, hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Ödül alan arkadaşlarımızı ve firmalarımızı tekrar tebrik ediyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Kalın sağlıcakla.