Sayıştay’ımızın Kıymetli Mensupları,
Çok Değerli Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Sayıştay’ın 161. Kuruluş Yıl Dönümünün devletimiz, milletimiz ve Başkanlığımız için hayırlı olmasını diliyorum. Sizlerle birlikte 161. Kuruluş Yıl Dönümü heyecanınızı paylaşmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Böyle anlamlı bir program vesilesiyle bizleri şu güzel atmosferde buluşturan Sayıştay Başkanımıza teşekkür ediyorum.
Divan-ı Muhasebat’tan beri bu çatı altında görev yapmış, ancak artık aramızda bulunmayan kurum mensuplarını rahmetle yâd ediyorum. 161 yıllık köklü bir kurumda çalışmanın gururu ve ağır sorumluluğuyla devletimize hizmet eden siz kardeşlerimi de ayrıca tebrik ediyorum.
Sayıştay’ımız kuruluşundan bu yana geçen sürede devlet organları içinde müstesna bir konuma sahiptir. Biz de anayasamıza göre yargı yetkisiyle donatılmış denetim organı olana Sayıştay’ın bu konumunu çıkardığımız kanunlarla daha da güçlendirdik. Sivil, askeri tüm kamu kurumlarının kamu iktisadi teşekküllerini, belediye şirketleri dâhil kamu kaynağı kullanan her kuruluşu Sayıştay denetimi kapsamanı aldık.
2010 yılında Sayıştay’ın yapısını yeniden düzenleyerek Yüksek Denetim Organı ve Hesap Mahkemesi hüviyetine kavuşturduk. Ülkemizin mali istikrarına katkı vermek üzere gelirlerin ve giderlerin kontrol altına alınmasında Sayıştay’ın yeri doldurulamaz. Sizler Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yürüttüğümüz faaliyetlerle 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu koruyorsunuz. Alın teriyle evine ekmek götüren işçi kardeşlerimizin, çocuklarının rızkından keserek devlete borcunu ödeyen esnafımızın, yazın sıcağına, kışın ayazına aldırmadan tarlasında gece-gündüz çalışan çiftçilerimizin, Türkiye’nin büyümesine omuz veren sanayicilerimizin, vatanına, milletine, medeniyet değerlerine bağlı evlat yetiştirmek için didinen anaların, babaların, hasılı genciyle yaşlısıyla, kadını ve erkeğiyle milletimizin tüm fertlerinin devletine ödediği vergilerin denetimini sizler gerçekleştiriyorsunuz. Beytülmalin ülke ve milletin hayrına kullanılması noktasında sizler önemli mesuliyetler üstleniyorsunuz. Hiç şüphesiz bu, taşıması gerçekten ağır bir yüktür. Bu, kuyumcu titizliğiyle icra edilmesi gereken zor bir vazifedir. Bu, tüm siyasi hesapların, mülahazaların üstünde milli bir görevdir. Şu an burada bulunan her bir kardeşimin bu hassasiyetle vazifesine yaklaştığına ve yaklaşmaya devam edeceğine inanıyorum.
Sayıştay meslek mensuplarımızın devletimize karşı sorumluluklarını en güzel şekilde yerine getirmekte olduklarından asla şüphe etmiyorum. Sizlere Rabbimden muvaffakiyetler niyaz ediyorum.
Değerli Arkadaşlar,
Bu yıl 29 Ekim 2023 tarihinde inşallah Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş Yıl Dönümüne kavuşacağız. 85 milyon olarak tüm farklılıklarımızı bir tarafa bırakarak Cumhuriyetimizin 100. sene-i devriyesini büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Maziden atiye kurduğumuz bir asırlık köprünün ihtişamına hep beraber şahitlik edeceğiz. Cumhuriyetimizin ilk 100 yılını geride bırakırken, aynı zamanda yeni ufuklara yine birlikte yelken açıyoruz. Bu önemli yıl dönümünü gelecek asrımıza damga vuracak yepyeni bir vizyonun başlangıç noktası haline getirmek istiyoruz; bunun adı Türkiye yüzyılıdır.
Türkiye yüzyılı, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne taşıyacak kapsamlı bir yol haritasıdır.
Türkiye yüzyılı, milletimizin asırlık hayallerini gerçekleştirip çok daha büyük hedeflere yürüme azmidir
Türkiye yüzyılı, İstiklal Harbi ruhuyla 85 milyonun sırt sırta verip istikbali inşa etmesinin adıdır. 85 milyon gönül birliği içinde inşallah bu vizyonu adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz.
Milletimiz 14 Mayıs’ta bunun ilk adımını Meclis’te zaten atmıştı, 28 Mayıs’ta cumhurbaşkanı seçiminde verdiği kararla Türkiye yüzyılını sahiplendiğini de ortaya koydu. On yıllardır haksız eleştirilere maruz kalan Türk demokrasisi, tartışmasız bir şekilde bu seçimin en büyük kazanını oldu. Buradan bir kez daha iradesine ve geleceğine sahip çıkan aziz milletimin tüm fertlerine teşekkür ediyorum.
Yüzde 52,18 oy oranıyla şahsımıza 5 yıl daha ülkemize hizmet imkânı sunan her bir kardeşimin sorumluluğunu yüreğimizde taşıyoruz. Tercihini hangi yönde kullanırsa kullansın sandığa giden vatandaşlarımıza karşı mesuliyet duygusuyla hareket ediyoruz. Nasıl 21 yıldır milletin emanetine sadakatle sahip çıktıysak, inşallah bundan sonra da bu emanete gölge düşürmeyeceğiz.
Türkiye’yi hedeflerine ulaştırmadan, gelecek nesillere üzerinde mutlu, müreffeh yaşayabilecekleri bir ülke bırakmadan huzura ermeyeceğiz. Bunun için, yürütmesi, yasaması, yargısıyla devletin organları arasında uyumlu bir iş birliğinin tesisi çok mühimdir. Özellikle bizim gibi bunun sıkıntısını çekmiş bir ülke için bu durum hayati derecede önemlidir.
Çok partili demokrasiye geçtiğimiz 1950’den beri Türkiye’nin temel sorunlarından biri erkler arası rekabetin, hatta zaman zaman kavgaya varan çekişmelerin yaşanmasıdır. Tarihimize şöyle bir baktığımızda bunun çok sayıda örneğini görüyoruz. Hepsini de rahmetle andığımız Menderes’ten Demirel’e, Erbakan’dan Özal’a kadar siyasetçilerimizin tamamı bu acı gerçekle yüzleşti. Ülke ve milletin hayrını düşünerek attıkları adımların ekseriyeti, farklı sebepler önce sürülerek engellendi. Kendini milli iradenin üstünde gören zihniyetin yargıdaki, yürütmedeki, bürokrasideki temsilcileri hukukun kendilerine verdiği yetkiyi ülkenin önünü açmak için değil, statükoyu korumak için kullandı. Merhum Ecevit’in önüne fırlatılan anayasa kitapçığı bunun adeta sembolü olarak hafızalarımıza kazanmıştır. Bu yasakçı ve statükocu tavırdan hak ve özgürlükler dahil Meclis’te milli iradenin takdiriyle geçen reformlar da payını almıştır.
Türkiye, maalesef bu süreçte altın değerinde yıllarını kaybetmiştir. Milletimiz ekonomik maliyeti onmilyarlarca doları bulan faturalarla karşı karşıya kalmıştır. İşçisinden kamu görevlisine, üreticisinden esnafına kadar toplumumuzun tüm kesimleri ciddi sıkıntılar yaşamıştır. Türk demokrasisi, aynı dönemde yarışa başladığı diğer pek çok ülkeden geriye düşmüştür. Terörün, vesayetin, yoksulluğun, bölgeler arasında oluşan gelişmişlik farkının yıllarca çözülmemesinin sebeplerinden birisi maalesef budur.
Değerli Arkadaşlar,
2002 yılında ülkeyi yönetme görevini devraldığımızda biz de aynı zihniyetin devlet içindeki uzantılarıyla hep mücadele ettik. Anayasanın ve kanunların verdiği yetkilerin kötüye kullanılması dolayısıyla aylarca bürokrat atayamadığımız dönemler oldu.
İktidar partisi olarak tamamen gazete kupürleriyle hazırlanmış dosyalar üzerinden kapatılmak istendik.
Meclis’ten 411 milletvekilinin güçlü iradesiyle geçen reformlarımız aynı şekilde engellendi, mahkeme kapısında nöbet tutularak iptal ettirildi.
6 Şubat depremleriyle ehemmiyetini daha iyi anladığımız kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili hukuki düzenlemelerimiz akim bırakıldı.
17-25 Aralık’ta yargı-emniyet darbe girişimine, 15 Temmuz’da 252 insanımızın şehit edildiği kanlı bir darbe teşebbüsüne maruz kaldık.
Bunların dışında gizli-açık birçok antidemokratik operasyonun hedefi olduk.
Tüm bu girişimleri son 21 yılda hep hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde kalarak bertaraf etmeye çalıştık. Ne baskılar karşısında boyun eğdik, ne de hukuk devleti ilkesinin yara almasına müsaade ettik. Ne anayasamızın vermediği bir yetkiyi kullandık, ne de milletin emanetinin gasp edilmesine göz yumduk. Yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki fay hatlarını kapatarak tüm alanlarda tarihi nitelikte reformlara, eserlere, yatırımlara imza attık. Son 21 yılda ülkemizde büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik. Uzun uğraşlar sonucunda devletin tüm kurumlarının hedef birliği, anlayış ve gaye birliği içerisinde ahenkle çalışmasını temin ettik. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, düsturunu yıllar sonra yeniden devletimizin hâkim paradigması haline getirdik. Türkiye’nin son 21 yılda yazdığı başarı hikayesinin sırrı işte budur.
Türkiye, prangalarından kurtuldukça her alanda büyük bir ivme yakaladı. Vatandaşımız yıllar sonra hasretini çektiği hizmetlere böyle kavuştu. Demokrasimiz bugün tüm dünyanın gıptayla baktığı olgunluk seviyesine böyle ulaştı. On yıllar boyunca insanımızın canına kast eden eli kanlı terör örgütleriyle başarılı mücadele böyle verildi. Türkiye küresel siyasette dikkatle takip edilen ülke konumuna böyle geldi. Dünyada yaşanan krizlere rağmen ekonomimiz her yıl ortalama yüzde 5,5 oranında büyümeyi böyle sağladı. İstihdamdan turizme, ulaşımdan eğitime, sağlıktan savunma sanayine kadar her alanda Türkiye başarıdan başarıya işte böyle koştu.
Değerli Arkadaşlar,
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte tüm bu kazanımlarımızı tahkim edebileceğimiz bir yönetim modeline kavuştuk. Yeni sistemin avantajlarını başta salgın dönemi olmak üzere son yıllarda yaşadığımız tüm krizlerde bizzat müşahede ettik. 50 binden fazla canımızı toprağa verdiğimiz 6 Şubat depremleriyle mücadelemizde de yeni yönetim sisteminin katkılarını tekrar tecrübe ettik. Bu gerçeğin insanımız tarafından da kabul ve takdir edildiğini görüyoruz.
14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin sonuçlardan biri de cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin milletten yeniden güvenoyu almış olmasıdır. Bu seçimler eski sistem tartışmalarına son noktayı koymuştur. Ülkemiz üç ayda, beş ayda bir hükümetin değiştiği koalisyon dönemlerini bir daha gelmemek üzere rafa kaldırmıştır. Türkiye’nin fuzuli tartışmalarla kaybedecek ne vaktinin, ne de enerjisinin olduğunu düşünüyoruz. Siyaset müessesesinin de sandıktan çıkan iradeyi doğru okuyacağına dair ümidimizi koruyoruz.
Biz, her halükârda buradan geriye gidişe izin vermeyeceğiz. 5 yıllık tecrübelerin ve uygulamaların ışığında sistemin işleyişini daha da iyileştirecek adımları elbette atacağız. Türkiye’nin şahlanış dönemine liderler edecek kurumsal bir yapıyı mutlaka tesis edeceğiz, ama bunları yaparken ülkemizin, milletimizin ve demokrasimizin uğruna bedel ödeyerek elde ettiği kazanımlara halel getirmeyeceğiz.
Türkiye’nin 2002’den beri unuttuğu siyasi istikrarsızlık ikliminin yeniden hortlatılmasına müsaade etmeyeceğiz. Toplumumuzun farklı kesimlerinin de desteğini ve katkısını alarak Türkiye yüzyılı vizyonumuzu inşallah hayata geçireceğiz. Tüm kamu kurumlarının bu süreçte etkin rol oynaması, Türkiye yüzyılını sahiplenmesi hiç şüphesiz başarımızı da garantileyecektir. Her organın kendi yetki alanında kalması şartıyla önümüzdeki dönemde uyum ve eşgüdüm içinde çalışacağız. Devletimizin diğer organları gibi Sayıştay’ımızın da yeni dönemde üzerine düşeni hakkıyla ifade edeceğine inanıyorum.
Her birinize emekleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum. Bu duygularla, bir kez daha Sayıştay’ımızın 161. Kuruluş Yıl Dönümünü tebrik ediyorum. Sayıştay Başkanımızın şahsında kurumun tüm mensuplarına Rabbimden başarılar diliyorum.
Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.