Güçlü Sanayi, Güçlü Türkiye İstanbul Buluşması Programı’nda Yaptıkları Konuşma

25.05.2023

Değerli Sanayicilerimiz,

Aziz Kardeşlerim,

Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Sizlerle beraber olmaktan, hasret giderip hasbihal etmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Güçlü Sanayi Güçlü Türkiye İstanbul Buluşması vesilesiyle gönüllerimizi bir araya getiren herkese, tüm kurumlarımıza, iş dünyamızın çatı kuruluşlarına ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Aynı şekilde İstanbul İl Başkanlığımızı bu buluşmaya öncülük ettiği için hassaten tebrik ediyorum.

Sözlerimin hemen başında sizlerin vasıtasıyla İstanbul’daki tüm sanayicilerimize buradan selamlarımı iletiyorum. Türkiye’nin kalkınması, güçlenmesi, ekonomideki hedeflerine ulaşması yolunda emek veren tüm sanayicilerimize şükranlarımı sunuyorum. Yatırımın, istihdamın, üretimin kıymetini en iyi sizler takdir edersiniz. Bunun için ülkenin öncelikli ihtiyacının güven ve istikrar iklimi olduğunu da yine en iyi sizler bilirsiniz.

Biz 21 yıldır ülkemize ve milletimize işte bunu verdik. Biz güveni sağladık, istikrarı sağladık. Milletimiz de çalıştı çabaladı, alın terini, kabiliyetini ortaya koydu. Hep birlikte asırlara bedel demokrasi ve kalkınma atılımları gerçekleştirdik. Bu süreçte önümüze çıkan engelleri birlikte aştık, tuzakları birlikte bozduk, senaryoları birlikte yırtıp attık. Cumhuriyetimizin ilk asrını geride bıraktığımız 2023’ü Türkiye yüzyılına birlikte hazırladık. Şimdi de yeni bir geleceğin kapısında yine sizlerle birlikteyiz.

Biliyorsunuz 14 Mayıs seçimlerinin Meclis aşaması tamamlandı. 14 Mayıs, sıradan bir tarih değil. 14 Mayıs, şöyle gideceğiz 1950 ve onun yeni bir yapılanmasını gerçekleştirdik ve 14 Mayıs’ta milletimizin teveccühünü kazandık, fakat kıl payı da olsa yetmedi. Şimdi Pazar günü ikinci turunu yapıyoruz. Pazar geldi ve Pazar günü inşallah milletimiz 14 Mayıs’ın adeta tamamlayıcısı konumunda olan bu tarihi inşallah farklı bir oranla bu kardeşinize tevdi edecektir diye inanıyorum.

Bunu niye söylüyorum? Her şeyden önce milletimiz Parlamento’da tercihini 323 milletvekiliyle Cumhur İttifakı’ndan yana yaptı. Bu ne demektir? Yani Millet İttifakı olarak sizin Parlamento’da yasama olarak herhangi bir şey yapma şansınız yok. Artık milletimiz bu şansı, bu iradeyi Cumhur İttifakı’na verdi. Cumhurbaşkanlığında da şahsımıza 27 milyondan fazla vatandaşımız yüzde 49,5 oy oranıyla büyük bir teveccüh gösterdi. Ancak sistem gereği seçimin sonuçlanması ikinci tura kaldı. Milletimiz Meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakı’na vererek ülkenin yönetiminde bize olan güvenini tekrar teyit etmiştir. Aynı zamanda bu kararıyla milletimiz muhalefete ve tüm dünyaya da çok net mesajlar göndermiştir. Ülkemizi tekrar koalisyon günlerine döndürme önerilerine, yani eski Türkiye önerilerine hayır diyerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yeniden güvenoyu vermiştir. Terör örgütleriyle gizli-açık iş tutanlara gönlünün kapalı olduğunu sandıkta göstermiştir.

Şimdi burada şimdi bir konuyu özellikle vurgulamak istiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu TRT’deki açıklamasında; bizim terör örgütleriyle görüşmeler yaptığımızdan bahsediyor. Sayın Kılıçdaroğlu, bunu ispatlayamazsan namertsin. Bizim terör örgütleriyle, temsilcileriyle herhangi bir yerde herhangi bir görüşme yaptığımızı ispatlamak hukukun dili itibariyle müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. İspatlayamazsan, tekrar ediyorum; namertsin. Biz terör örgütleriyle görüşme değil onları inlerinde vurmakla görevli olduk. Cudi’de bunları vurduk, Gabar’da bunları vurduk, Tendürek’te bunları vurduk, Bestler Deresi’nde bunları vurduk ve hala bunları vurmaya devam ediyoruz. Sen ise Kandil’den talimat alarak, Kandil’den aldığın talimatla bunların parti binalarına bile değil Parlamento’daki odalarına gidip, bunlarla görüşmeler yapıyorsun ve bunlarla görüşmeler yapmak suretiyle de beraber yol haritasını çiziyorsun.

Asla bizim terör örgütleriyle bir araya gelmemiz, kozmik odalarda toplantılar yapmamız, böyle bir şey söz konusu değildir. Ve yine söylüyorum; ispat sana aittir. Erdoğan’ı ve arkadaşlarının terörle mücadelede nerede olduğunu benim milletim çok iyi bilir. Bu konuda Cudi’nin, Gabar’ın, Tendürek’in, Bestler Deresi’nin dili olsa da konuşsalar, o zaman bu işi sen çok daha iyi öğrenirsin. Ama sen tam aksine, sınır ötesinde bile teröristlerle nasıl adımlar atılacağının görüşmelerini ne yazık ki şu anda dirsek dirseğe beraber yürüdüğün HDP ile bu çalışmaları yaptın. Nerede yaptın? Meclis’teki odalarında yaptın. Bunu artık bütün konvansiyonel medya zaten ortaya koydu, her şey açık ortada. Sen kalkıp da, zaten akşam yalan-sabah yalan, hayatın bununla geçiyor, bir de utanmadan sıkılmadan bizi televizyona çağırıyorsun. Senin derdin başka, şöhret olmak istiyorsun. Sana yalan şöhretliği yeter, bunun dışında sana ayrıca bir şöhret minderi vermeye bizim vaktimiz yok. Çünkü hayatları yalan üzerine kurulu olanlar mesajı yanlış anlayıp bir anda bambaşka mecralara savrulmuş olsalar da, milletimizin duruşu gayet açıktır ve değişmemiştir.

Seçim sonuçlarını hazmedemeyip depremzede vatandaşlarımız başta olmak üzere milletimize etmedik hakareti bırakmayanların Pazar günü hangi yüzle onlardan oy isteyeceğini açıkçası biz de merak ediyoruz. İşte buyurun, her şey açık ortada, Hatay’da gitti, orada Defne’ye niye gitmedi, hadi bir de Defne’ye gitseydin. Defne’de yüzde 90 oy aldın, biz yüzde 8 aldık. Ama biz burada CHP yüzde 90 oy aldı diye biz orada Defne’de hastane yapma olayını bir kenara koymadık. Tam aksine, şu anda ortakların iki ayda-üç ayda hastane mi yapılırmış derken, biz ne dedik? Evet, biz iki ayda-üç ayda Defne’de bu hastaneyi yapacağız. Yaptık mı? Yaptık. Açılışını yaptık mı, onu da yaptık. Hadi Hatay’a gittin, bir de Defne’ye gitseydin ya, gidip bir de hastaneyi görseydin. Bay bay Kemal, biz Profesör Doktor Murat Dilmener Hastanesi’ni 45 günde Atatürk Havalimanı’nda yaptık. Aynısını yine Sancaktepe’de aynısını yine 45 günde aynı projeyi Pakize Öz Hastanesi olarak orada da yaptık. Biz yaparız, bizim bir farkımız var. Biz yapamayacağımız hiçbir eseri konuşmayız, yapacağımızı konuşuruz. 

Ama artık ortada masa filan da kalmadı, nereye vuracaksın? Muhalefet cenahında ortalık adeta toz duman. CHP Genel Başkanı hem kendi partisi içindeki sıkıntılarıyla, hem ilkesizlik üzerine kurulu savrulmalarıyla o bildik siyasetini kendi başına sürdürüyor. Kendi partilileri dahil kimsenin bu kişiyi taşıyacak mecali kalmadı. Karar Pazar günü, inşallah Pazar günü seçimlerin ardından Kılıçdaroğlu’nun çektiği eziyete de son vereceğiz milletçe. Kolay değil, yani 15 seçim bizimle yarışa girdin, hepsini kaybettin. Şimdi artık cumhurbaşkanı adayı olarak tekrar giriyorsun.

CHP Genel Başkanı öyle çaresiz durumda ki kafası zehir gibi çalışan gençlerimizin şu anda yaptığı bir video üzerinden kaset kumpas geçmişinin üzerini örtmeye çalışıyor. Hadi kendisinin o koltuğa nasıl monte edildiğini bir kenara bıraktık, CHP’den ayrılarak cumhurbaşkanı adayı olan birisine daha dün yaptıkları ortada. Kandil’deki terör örgütünün elebaşlarının neredeyse her gün kendisi için yaptıkları destek çağrıları, 14 Mayıs’tan sonra da kesintisiz devam etti. Benim onlarla ilişkim yok diyor. Ya nasıl yok? İşte bak, konvansiyonel medya dahil hepsinden sana destek mesajları yayınlanıyor. Dikkat et, Erdoğan’a böyle bir destek mesajı yayınlanmıyor, haşa. Zaten onlardan gelen desteği biz kabullenmeyiz. Bize milletimizin desteği yeter. Farkımız bu.

Avrupa’daki terör örgütü yandaşlarının kendisine oy vermeyenlere yönelik saldırıları sandıklar kapanana kadar sürdü. İşte sandıklarda şu anda özellikle Cumhur İttifakı’na oy verenlere karşı veya oy verecekleri bildikleri kişilere karşı nasıl saldırdıklarını duyuyorsunuz, görüyorsunuz herhalde.

Yurt dışındaki tefecilerin; bay bay Kemal biliyorsunuz 300 milyar doları Londra’daki tefecilerden alıp getirecekmiş. Aramızda burada finansçılar var, bankacılar var, onlar da oralardan buralara paralar nasıl getirilir onu gayet iyi bilirler. Ya böyle de yalan mı olur? Yetti artık, bıktık. Londra’nın tefecilerinden, herhalde bunlar olsa olsa esrar, eroin kaçakçılarıdır, buna galiba demişler ki, ya hiç oyalanma git, biz seçimden sonra bu işi de getirirsen sana buralardan bir şeyler göndeririz. Bay bay Kemal, sana delikli 2,5 kuruş bile vermezler, göndermezler. Yok böyle 25 kuruşa simit yok, kimi aldatıyorsun?

Ülkemize parmak sallayanların hezeyanları da henüz bitmiş değil. Tek vasfı sığınmacı düşmanlığı, yabancı yatırımcı düşmanlığı olan birini yanına alarak tüm bu gerçekleri ters yüz edebileceğini düşünen bir zihniyetle karşı karşıya bulunmamız da ayrı bir facia.

Değerli Kardeşlerim,

Bakın biz şu anda Kuzey Suriye’de briket evler yaptık, bunu sadece devlet olarak değil sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte yaptık. Ayrıca, Katar destekli 1 milyon mülteciyi alabilecek yine Suriye’de konutlar yapma çalışmaları devam ediyor ve dün İçişleri Bakanım bunun temel atma törenini başlattı. Ve bununla birlikte de biz Türkiye’deki Suriyelilerin buralara gönüllü bir şekilde gidişinin altyapısını oluşturduk, oluşturuyoruz, ani bunları kovarak değil, bunları cebren ve hile ile göndererek değil. Almanya’sı, Fransa’sı, Amerika’sı bu tür mültecileri nasıl ülkelerine davet ediyorsa, aynı uygulamanın bir değişik benzerini biz de yapalım istedik ve bunu yapıyoruz. Çünkü yaptığımız işin insani, vicdani ve bir diğer taraftan da İslami bir yönünün olması gerekir diye inanıyoruz.

Şimdi isterseniz CHP Genel Başkanının unutturmak istediği o skandal açıklamalara şöyle videodan bir bakalım. Kılıçdaroğlu’na PKK desteği nasıl oluyor, buyurun görelim.

Değerli Kardeşlerim,

Her şey ortada mı? Belge ortada mı? Deliller ortada mı? Başka bir şey anlatmaya gerek var mı? Hala diyor ki, bizim teröristlerle iş birliğimiz yok; işte ortada, hayatın yalan hayatın. Fazla söze hacet yok. İnşallah Pazar günü işte bu delillerin, bu tabloların hesabını benim milletim bu teröristlerle el ele, omuz omuza olacaklardan soracaktır diye inanıyorum. 14 Mayıs’ta yarım kalan işi tamamlayacak, ardından da hep birlikte Türkiye yüzyılının inşası için gece-gündüz çalışacağız.

Kardeşlerim,

Bu Selo kim? Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin canına giren teröristtir. Şimdi ne diyor? Selo’yu eğer çıkarmak istiyorsanız oyu bize vereceksiniz diyor. Kim diyor bunu? Kılıçdaroğlu. Benim milletim bir teröristti çıkarmak için gayret eden Kılıçdaroğlu’na oy vermez, ben buna inanıyorum. Çünkü benim milletim millidir, yerlidir, benim milletim vatanseverdir, asla sizlere yol vermez ve bunların hesabını Pazar günü soracaktır.

Rabbim insana ancak çalıştığı kadarı vardır buyuruyor. Biz ülke ve millet olarak tek çaremizin çalıştığımızın karşılığının olduğunu ve karşılığını da alarak yol yürümek olduğunu gayet iyi biliyoruz. Pazartesi gününden itibaren de bu şekilde mücadeleye devam edeceğiz.

Değerli Kardeşlerim,

Sizler iş insanları olarak hesabı, kitabı çok iyi bilirsiniz. Az önce bakanım da ifade etti, düşünün ya, yüzde 1’i bile bulmuyor toplam bunların oy oranı, fakat 40 tane milletvekilliği aldılar. Bunu oy oranına vurduğunuz zaman, ya sen hesap uzmanıydın, bir hesap uzmanı olarak sana kalan milletvekili sayısı bunlarla mukayese edilemeyecek derece az, yok oldun ya. Sen şimdi Pazartesi gününden sonra haline bak, senin halin nice olacak. Ben de hayatının bir döneminde ticaretle uğraşmış bir kardeşinizim, hayatı başkaları gibi sırça köşklerde değil, Kasımpaşa’da öğrendim, Türkiye’nin özeti olan İstanbul’da öğrendim. Bu şehirde ayakta kalmanın, bu şehirde onuruyla, şerefiyle, başı dik bir şekilde yaşamanın manasını biz çok iyi biliriz. İstanbul’da öğrendiklerimizi siyasi hayatımızın her safhasında kendimize rehber edindik. Ne yaparsak yapalım önce dönüp milletimize baktık. Ülkenin ve milletin menfaatlerini asla pazarlık konusu haline getirmedik.

4,5 yıl net İstanbul’a Belediye Başkanlığı yaptım ve İstanbul’a Belediye Başkanlığım yaptığım dönemin de kadr-u kıymetini en iyi İstanbullular bilir. Ve düşünün, İstanbul, hep öyle tarif ederim CHP’yi, çöp-çukur-çamur, üç Ç. Çöp var mıydı? Dağlar vardı. Çukurlar, vardı. Çamur, vardı. Ama bunların ötesinde bir de İstanbul susuzdu. Ve biz 110 kilometreden Istranca Dağları’ndan İstanbul’a suyu getirdik ve İstanbul’u susuzluktan kurtardık.

Onu da geçiyorum, İstanbul’da Belediye Başkanlığını CHP’li Nurettin Sözen’den aldım ve o dönem de 50 bin haneye doğal gaz getirmişlerdi. Göreve geldik ve cezaevine gittiğim zaman 1 milyon 250 bin haneye doğal gazı getirmiştim ve o şekilde de cezaevine gitmiştim. Biz bunlarla övünüyoruz. Bay bay Kemal, senin geçmişinde ne var ya, referansın ne, bunu söyle? Bizim referansımız ortada, bunlar. O günden bugüne, işte şurada Haliç, Haliç’in hali neydi? İstanbullular Haliç’in halini bilir, kokudan geçiliyor mu oradan? Geçilmiyordu. Ama Haliç’ten biz 9,5 kilometre Alibeyköy’deki bir taşocağına Haliç’in bütün o pisliklerini, çamurunu adeta bir petrol boru hattı gibi oraya bunu deplase ettik. Ve Alibeyköy’deki o taşocağı şimdi çocuklar için bir oyun parkı, devasa bir alan kazandırdık.

Ve yine Haliç’in kenarındaki şu anda Haliç Kongre Merkezi olan yer, temelini attık, Allah rahmet etsin, Kadir Topbaş kardeşimiz görevi devraldığında o da bugünkü eseri meydana getirdi. Ya biz buyuz. Oradan geçilmezdi, çünkü orada bağırsakçılar vardı, orada kurbanlar kesilirdi, böyle bir yerdi. Ama yaparsak, biz yaparız dedik ve yaptık. Bakın bugün-yarın aynı şekilde CHP de o kongre merkezinde toplantılar yapıyor; bak biz yaptık işte. Size kalsa böyle bir şeyi zaten yapmanız mümkün değildi, böyle bir dediniz yok zaten.

Aynı şekilde Atatürk Kültür Merkezi, bütün o sözde sanatçılar burası yıkılırsa yapılmaz diyorlardı. Muhsin Ertuğrul’la ilgili de burası yıkılırsa yapılmaz diyorlardı, Belediye Başkanıyım. Şu gördüğünüz İstanbul Kongre Merkezi 40 metre derinliktedir, bu kısım 17 metre, ama altında bir de bunların otoparklar filan var. Ve burası da yine Belediye Başkanlığımız döneminde yapıldı ve o sözde sanatçılar bunlar burada tiyatroyu yapmayacaklar dediler; yaptık, daha büyüğünü yaptık, daha güzelini yaptık. Ya farkımız bu farkımız bu. AKM, Atatürk Kültür Merkezi muhteşem bir şekilde yapıldı ve şu anda hizmet veriyor. Biz yapamayacağımız hiçbir şeyi söz vermedik, yaptık ve şimdi oradan tüm sanatseverlere hizmetler veriliyor.

Türkiye’nin bekası söz konusu olduğunda kimseyi gözümüz görmedi, bu uğurda gerektiğinde dünyanın en güçlü lobilerine meydan okuduk, PKK’sından FETÖ’süne tüm terör örgütleriyle mücadele ettik. Hatırlayın 15 Temmuz gecesini, uçaklara, tanklara, ölüm kusan silahlara göğsümüzü siper ettik. Gerektiğinde her türlü riski alarak canımızı ve siyasi ikbalimizi tehlikeye atmaktan çekinmedik, ama hiçbir zaman ülkemizin, milletimizin ve umudunu bize bağlamış yüzmilyonlarca mazlum ve mağdurun hakkını kimseye yedirmedik.

Birleşmiş Milletler’den NATO’ya, G20’den diğer yapılara kadar tüm uluslararası platformlarda Türkiye’nin çıkarlarını cesaretle savunduk. Rusya-Ukrayna krizi dahil dünyanın en zorlu sınamalarından ülkemizi sahili selamete başarıyla çıkardık. Türkiye’yi bölgesindeki çatışmaların tarafı haline getirmeye çalışanların oyunlarına gelmedik. Savaş ateşine benzin taşıyan değil, akan kanı ve gözyaşını durmanın çabasını sergileyen bir ülke olduk.

Doğu Akdeniz’den mavi vatana hiçbir yerde geri adım atmadık. Ne bizim olmayana el uzattık, ne de başkalarının milletimizin lokmasına en uzatmasına rıza gösterdik. Siyasette kalbi Türkiye için çarpan herkesle ortak bir paydada buluşmaya çalıştık. Önce ülkem ve milletim diyen tüm vatandaşlarımıza kapımızı da, kollarımızı da sonuna kadar açtık, elbette bunun için gerektiğinde herkesle görüştük, istişare ettik.

Haklı eleştirilere kulak verdik, kimden gelirse gelsin Türkiye’nin hayrına olacak her teklifi değerlenirdik, ama siyaseti asla bir at pazarlığı olarak görmedik. Ne vereyim abime anlayışıyla siyaset yapmadık. Seç-beğen-al ucuzluğuna kendini kaptıranlardan olmadık, dün de böyleydik, bugün de böyle davranıyoruz.

Cumhur İttifakı, günlük çıkarlar değil bir ortak değerler ittifakıdır. Cumhur İttifakı, Türkiye ortak paydasında buluşanların adresidir. Cumhur İttifakı, vatanın bekasını her şeyin önünde görenlerin çatısıdır. Bunun dışındaki her şey lafügüzaftır.

Şimdi son 21 yılda ülkemize kazandırdıklarımızı kısaca şöyle videodan bir izleyelim.

Evet, 21 yılda biz laf üstüne laf koymanın değil, taş üstüne taş koymanın mücadelesini yürüttük. Allah’a hamdolsun, ülkemizi her alanda tarihinin en iyi başarılarıyla tanıştırdık. Seçim kampanyası döneminde de eser ve hizmet yolculuğumuzu kesintisiz bir şekilde sürdürdük.

Peki, biz bunlarla uğraşırken CHP Genel Başkanı ne yaptı? Ülkemizin önünü açacak, milletimizin derdine derman olacak hangi teklifi getirdi? Elbette hiçbir şey Dahası, bu süreçte CHP Genel Başkanının girdiği iş birlikleri gerçekten çok sancılı, sıkıntılıdır. Bu kişi daha yola çıkarken ilk düğmeyi yanlış ilikledi. Siyasetin omurgası olan, taşıyıcı sütunu olan değerleri göz ardı etti. Ülke millete dair meselelerin al gülüm-ver gülüm malzemesi yapılamayacağı, yapılmaması gerektiğini aklına getirmedi. Cumhurbaşkanı yardımcılıklarının sayısında bunu yaptı, bakanlıklarla ilgili hususlarda bunu yaptı, hiçbir hesaba-kitaba dayanmayan sözleriyle bunu yaptı, Batılı büyükelçilerle münasebetlerinde bunu yaptı. İlkeleri, prensipleri, ahlaki ve milli değerleri bir kenara bırakıp, sadece kendi kişisel hesabıyla hareket ederek siyaseti kirletti, siyasetin dilini zehirledi. Ağzını her açtığında hesap uzmanıyım diyen bu zat, toplam oyları yüzde 1’i dahi bulayan 4 partiye neredeyse 40 vekil ikram etti.

Masadan 3 günlüğüne kalkmanın bedeli Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlarına verilen cumhurbaşkanı yardımcılığı oldu. Hale bak ya, yani bu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı 4 yıldır görevde, İstanbullular olarak acaba İstanbul’a ne yaptı, çok büyük hizmetler var diyebilir misiniz? Aynı şekilde Ankara, Ankara’ya ne yaptı? 4 yılda Ankara’da, yaşıyoruz, görüyoruz hiçbir şey yok.

Kapısını çaldığı her partiye tepside bir koltukla gitti. Burada çok ve net söylüyorum, şimdiye kadar CHP Genel Başkanıyla masaya oturup da istediğinden daha fazlasını almadan kalkan hiç kimse yoktur. Bunlar belki bize de bir şey düşer, diye gelen herkes, cebinde mebzul miktarda milletvekilliğiyle, cumhurbaşkanı yardımcılığıyla, 3’er, 5’er bakanlık sözüyle çıktı. Elinde boş senetle CHP’nin kapısına dayanan herkes, CHP Genel Başkanından imzayı koparmış, üzerine rakamı da bizzat kendileri yazmıştır.

Bunun en güzel örneğini dün yaşadık, CHP Genel Başkanı sırf koltuğunu korumak için son 4 ay içinde tarihte eşi benzeri görülmemiş tutarsızlıklara imza attı. Sadece partisine değil, Türk siyasetine de çok büyük bir leke bulaştırdı. Kendi tutarsızlıklarını, kendi ilkesizliklerini örtmek için yalan yanlış ithamları ortaya dökenlerin derdinin ne olduğunu biliyoruz. Ne yaparsanız yapın, terör örgütleriyle iş birliğinizi unutturamayacaksınız bay bay Kemal.

Şahsi ikbaliniz için partinizin milletvekilliklerini pazara çıkardığınızı, önüne gelene makam, mevki sözü verdiğiniz unutturamayacaksınız. Ne yaparsanız yapın, bu ülkenin çıkarlarını uluslararası arenada pazarlık meselesi haline getirdiğinizi unutturamayacaksınız. Milletimiz 28 Mayıs’ta bunların hepsinin hesabını inanıyorum ki sizden soracak.

Değerli Kardeşlerim,

Cumhuriyetimizin yeni asrına girmeye az bir zaman kaldı. Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, geçtiğimiz asır boyunca maalesef çok büyük sıkıntılardan geçtik. Ülkemiz neredeyse her 10 yılda bir darbe girişimlerine maruz kaldı. Darbeler, bir taraftan demokrasiyi, bir taraftan da kalkınma hamlelerini sekteye uğrattı. Ülkemizin demokrasisiyle özellikle sanayisi de büyük darbe yedi. Sürekli yıkılıp yeniden kurulan koalisyon hükümetleri yüzünden atılan kalkınma adımları hep yarım kaldı. Ülkemizin son 21 yılının kıymetini en iyi sizler biliyorsunuz. Güven ve istikrar ikliminde neler başarılabileceğinin en güzel örneği sizlersiniz. Bu dönemde sanayicimiz uzun dönemli planlar yapabilme imkânına bizimle ulaştı. Tüm stratejini ülkede bir korku iklimi yayma üzerine kuranların ilk hedefinin sanayicilerimiz, yatırımcılarımız olması boşuna değildir. Hamdolsun sizler bu oyuna gelmediniz. Sizlerin kovid 19 salgını döneminde dünya ekonomisi derinden sarsılır, enerji ve gıda krizi tüm dünyada fiyatları dalgalandırırken bile sizin dik duruşunuza biz şahit olduk. Böyle bir dönemde ihracatımızı 254 milyar doların üzerine çıkarttığınızı, istihdamı 32 milyon sınırına dayadığınızı biliyoruz. Sizleri canıgönülden tebrik ediyorum.

Elbette dünyada yaşanan krizlerde olduğu gibi ülkemizdeki siyasi iklimin zehirlenmesi sürecinde yaşadığımız sıkıntıların da farkındayız. Finansal taleplerinizin, yeni yatırım alanı ihtiyaçlarınızın, iş gücüyle ilgili beklentilerinizin hepsini biliyoruz. Bugüne kadar her meselenizi nasıl biz hal yoluna koymuşsak, bunların çözümünü de yine biz sağlayacağız. Bizim yapamadığımızı SGK’yı batırmaktan başka mahareti olmayan birinin yapabilmesi zaten mümkün değildi. Girdiği her seçimi kaybedip sadece kendi koltuğunu koruyabilen birinin herhalde sizlerin derdine derman bulabilmesi de hayalden ibarettir. Biz Türkiye yüzyılında ülkemizi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına birlikte yükselteceğimize inanıyoruz.

Şimdi isterseniz önümüzdeki döneme dair planlarımıza şöyle bir bakalım.

Evet, sizlerin de katkısıyla bunları tek-tek hayata geçireceğiz. Bunun için sanayicilerimizi, KOBİ’lerimizi, esnafımızı, sanatkârımızı, çalışanlarımızı desteklemeye devam ediyoruz.

Ülkemizde organize sanayi bölgesi olmayan ilimiz kalmadı. Bugün itibariyle ülkemizdeki organize sanayi bölgesi sayısı 353’e ve istihdam da 2,5 milyona çıktı. Sadece 2022 yılında 21 yeni organize sanayi bölgesi kurarak, bu alanda da bir rekor kırdık. Salgının ardından hayata geçirdiğimiz mikro ve küçük işletmelere destek programı kapsamında bu yıl itibariyle 9,6 milyar lira destek ödemesi yaptık. Programın ikinci ayağını da yakında devreye almaya hazırlanıyoruz. Geçtiğimiz yıl düzenlediğimiz 5 bin 455 yatırım teşvik belgesiyle 261 milyar lira tutarında sabit yatırımın ve 110 bin ilave istihdamın önünü açtık. Yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi için makine, mobilite, üretimde yapısal dönüşüm, sağlık, kimya ve dijital dönüşüm alanlarında 178 projeyi destekleme kararı aldık. Bunlar gibi daha nice desteği, programı uygulamaya geçirdik. Bizim sanayicilerimize, küçük ve orta boy işletmelerimize verdiğimiz değeri kimseyle tartışmayız. Katma değerli üretimle kalkınan Türkiye yüzyılını da sizlerle beraber inşa edeceğiz.

Bunun için sizlerden Pazar günü sandığa yeniden ve daha sıkı şekilde sahip çıkmanızı istiyorum. Türkiye’nin güven ve istikrar ikliminin devamı için hep birlikte bir kez daha milli iradenin üstünlüğünü dost-düşman herkese göstereceğimize inanıyorum.

Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.