Gençlerle Buluşma Programı’nda Yaptıkları Konuşma

20.05.2023

Kıymetli Genç Kardeşlerim,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Dikkat ediyorum hepinizde maşallah gülücükler var, bu beni çok mutlu etti. Herhalde müjdeler veriyorsunuz değil mi? Sizlerin şahsında ülkemizin tüm gençlerinin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı can-ı gönülden tebrik ediyorum. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere milli mücadelemizin tüm kahramanlarını rahmetle yâd ediyorum.

Semalarımızda yankılanan ezanlarımızın hiç dinmemesi, nazlı bayrağımızın hep dalgalanması, vatanımızın istiklali, milletimizin istikbali uğrunda mücadele eden şehitlerimize, gazilerimize, kahramanlarımıza Rabbimden rahmet ve mağfiret diliyorum. Aynı kutlu idealler için bir asırdır mücadele eden güvenlik güçlerimize, devlet ve siyaset insanlarımıza, kendi alanında Türkiye’ye katkı vermek için çalışan herkese ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

Bu anlamlı günde sizlerle beraber olmaktan ciddi bir mutluluk duyuyorum. Ve bugünün sevincini sizlerle paylaşmak bana ayrı bir güven, ayrı bir mutluluk veriyor. Rabbime, bana sizler gibi genç, dinamik, yürekli, gözleri ışıl ışıl vatan-millet kokan yol arkadaşları lütfettiği için ayrıca hamd ediyorum. Bugüne kadar hep sizlerin yoldaşlığında geldik. Ülkemizi Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma ve demokrasi hamleleriyle beraber tanıştırdık. Eskinin o köhne düzenini değiştirerek biz farklı modern bir Türkiye’yi inşa etmenin altyapısını oluşturduk. Mutlu, müreffeh ve güçlü yarınlarımızı da inşallah yine sizlerle el ele, omuz omuza inşa edeceğiz. Bunun için sizlerden hayallerinize sıkı sıkıya sarılmanızı özellikle istiyorum. Kimsenin sizinle hedefleriniz arasına girmesine, sizi ideallerinizden koparmasına müsaade etmeyin. Çeşitli mecralardan kasıtlı olarak yayılan umutsuzluk dalgalarına asla prim vermeyin. Özellikle geçmişinde ülkeye ve millete hiçbir hayrı dokunmamış kişilerin sizleri kendi dipsiz karanlıklarına çekme çabalarına karşı uyanık olun. Bunlar koltuklarını korumaktan, siyasi ömürlerini biraz daha uzatmaktan başka hiçbir gayesi olmayan kifayetsiz muhterislerdir. Gençlerimizin önüne bir gelecek vizyonu koymak yerine, kendi beceriksizliklerini, kendi başarısızlıklarını örtmeye çalışan müflis siyasetçiler size asla örnek olamaz.

Türkiye daha önce bu tarz siyasetçi profilleri görmüş, ama hepsi eninde-sonunda unutulmuş gitmiştir. Şimdi onları kimse hatırlamıyor, kimse hayırla anmıyor, eserleri yok. Ziya Paşa’nın güzel bir şöyle beyti var: “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.” Eserleri yok ki anılsınlar, böyle bir durumdalar. Biz ise siyasi hayatımızın tamamında gençlerimize güvendik, gençlerimize inandık, sizlerin her alanda yolunu açmanın gayreti içinde olduk. Bunu da öyle birileri gibi lafta bırakmadık. Seçilme yaşı biliyorsunuz 30’du; bunu önce 25’e, daha sonra 18’e biz indirdik, niye bunlar yapmadı? Çünkü bunlar gençlerine güvenmiyordu ki. Bize aynen şunu söylediler: Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacaksınız? Bunları söylediler. Ama bunlar bilmiyordu ki bizim ecdadımız Fatih 18 yaşında bir çağ kapatıp, bir çağ açtı. Benim ecdadım bunu yaptıysa, demek ki torunları olarak bizler de bunu yapabiliriz ve yapmalıyız. Düşünün, İstanbul’un fethi böyle gerçekleşmiş, öyleyse bunu biz de yaparız, yapmamız lazım. Ve yaptık mı? Yaptık, çünkü gençlerimize güvendik, inandık, inandığımız için onlarla da yolları yürüdük ve yürüyoruz.

İşte Pazar günü seçimlerin sonuçlarına göre 28. dönemde Meclise giren en genç 5 milletvekilinin 4’ünün bizim partimizden olması bunun ispatıdır. Meclis’te 30 yaş altı en çok milletvekili bulunan, grup yaş ortalaması en düşük olan parti de yine biziz. Gençlik Kolları Başkanımı, 28 yaşında, İzmir’de bölgesinde ilk sırada aday göstererek, bu konudaki kurumsal tavrımızı da ortaya koyduk. CHP Genel Başkanı ise asla böyle bir adım atmadı, atamaz. Niye? Bu yürek ister yürek. Zihinsel devrimi gerçekleştirmediğiniz sürece bu işi gerçekleştiremezsiniz. Ve biz şu anda bu zihinsel devrimi gerçekleştirmenin gayreti içerisindeyiz. Peki, bu zihinsel devrimi neyle gerçekleştireceğiz? Sizinle sizinle.

Şimdi gençler, şurası düne kadar neydi biliyor musunuz? Burası geçmişi itibariyle meşhur Rami Kışlasıydı. Fakat daha sonra ne oldu? Burası Rami Gıda Çarşısı oldu. Ben bu gıda çarşısında çalıştım, halini bilirim buranın. Ve daha sonra burasının farklı bölgelere taşınma süreci oldu, Bayrampaşa’ya vesaire buralara, ondan sonra Kültür Turizm Bakanımla burayı konuştuk ve sağ olsun işi eline aldı ve şu mezbelelik olan yeri şu anda gördüğünüz hale getirdi. Tabii bir alkış da şimdi bakanımıza yapmanız lazım.

Fakat tabii şimdi Türkiye’nin eski Türkiye ve bugünkü Türkiye olarak mukayesesini yapabilmek için eski Türkiye’yi tanımak lazım. Eski Türkiye’yi tanımadığınız zaman bugünle mukayesesini yapamazsınız. Biz tabii eski Türkiye’yi biliyoruz, ben İstanbul’un Belediye Başkanlığını yaptım. İstanbul susuzdu, çöp, çukur, çamurdu ve İstanbul’u o susuzluktan Başkanınız kurtardı.

Tabii ben şimdi size sorsam, desem ki; ya siz Haliç’in o eski halini bilir misiniz diye, sizin tamamınıza yakını Haliç’in o eski halini bilmez. O kokusundan geçilmeyen Haliç’i bilmez; pislik, rezillik, öyle yüzmek-müzmek falan, öyle bir şey yok orada. Balık filan falan yaşamıyordu, öyle bir hal vardı orada. Ve Cumhurbaşkanınız, o zaman Belediye Başkanı olarak ilk işim oranın bütün o pis suyunu, her şeyini Alibeyköy’deki bir taşocağına, 9,5 kilometre, bir adeta petrol boru hattı gibi boru döşedik ve oranın kirli suyunu nereye aktardık, Alibeyköy’deki o taşocağına aktardık. Ve orada yine bir tülbent gibi pisliği tülbendin üzerinde bırakarak suyunu tekrar geri göndermek suretiyle Haliç’e döndürdük, ama o çamur tabaka nerede kaldı, Alibeyköy’deki o taşocağında kaldı. Yaklaşık 600 bin metrekare orada biz şimdi bir oyun parkı yaptık. Vialand denilen Alibeyköy’deki o oyun parkının olduğu yer işte oydu, bu hale dönüştürdük orayı. Ama ne oldu? Haliç’in o pis kokusundan çevreyi kurtardık ve Boğazın suyunu yine bir tünel hattıyla Haliç’e gönderdik. Haliç’e gönderdiğimiz bu su ile de Haliç’in suyunu temizledik.

Ama burada bir şey daha var, şu anda Haliç Kongre Merkezi denilen yer var ya, orası mezbahaneydi, orada bağırsakçılar vardı ve orada onların tamamen o çalışmalarıyla orası rezaletti. Peki, biz ne yaptık? Dedik ki biz burayı da, çünkü mimarisi çok güzel bir bina, şu andaki Haliç Kongre Merkezi ve Haliç Kongre Merkezi’nin adımını attık, Allah rahmet etsin benden sonra da Kadir Bey orayı bugünkü haline getirdi. Şimdi bunlara sormak lazım; ya sizin İstanbul’da böyle bir eseriniz var mı, yaptınız mı böyle bir şey? Bu CHP’lilere sorun, ya ne yaptınız?

Şimdi bunlar tabii sadece ben şu anda iki örnek verdim, bizim Türkiye genelindeki durumumuz bu değil. Ama İstanbul’da tabi gerek Belediye Başkanlığım, susuzluk diyorum, ta Istranca Dağları’ndan, 110 kilometreden İstanbul’a su getirdik. Veysel Bey’in, onu İSKİ’nin başına getirmiştim, oradan İstanbul’a su getirerek İstanbul’un susuzluğunu giderdik. Onun için ben CHP’yi üç şeyle tanımlarım; çöp, çukur, çamur. Ve çöp dağlarını kaldırdık, çukurları yok ettik, çamurlardan İstanbul’umuzu kurtardık ve susuzluğunu giderdik. Doğal gaz noktasında o zaman 50 bin eve, benden önce CHP vardı malum, 50 bin eve doğal gaz vermişlerdi, ben görevi bıraktığımda 1 milyon 250 bin eve biz doğal gazı getirdik; aradaki fark bu.

Gençler,

Özellikle seçilme ihtimali olmayan yerlerden ve sıralardan CHP aday gösterdi. Peki, neden? Çünkü bu zat gençlere güvenmiyor. Bu zat, gençlerin Meclis’te olmasını, tecrübe kazanmasını, ülkeye ve millete hizmet etmesini istemiyor. Gençlerimizin ümitvar olmasından, özgüven sahibi olmasından rahatsızlık duyuyor. Aslında bu şahıs gençleri kendisine en büyük rakibi olarak görüyor. Gençlerimizin karar mekanizmalarında yer almasına tahammül dahi edemeyenlere en iyi cevabı yine ben sizlerin vereceğine, hem de 28 Mayıs’ta vereceğine inanıyorum. Tabii 28 Mayıs’ın bir önemi daha var. Şimdi 28 Mayıs’ta bu cevabı verirseniz, ertesi gün 29 Mayıs, çok önemli.

İlk defa oy kullanan 5 milyonu aşkın genci yok sayan aynı zat, gitti toplam oyları yüzde 1’i bile bulmayan partilere 40’a yakın vekil hediye etti ya. Bir de ne diyor? Ben hesap uzmanıyım diyor. Bunun ben hesap uzmanlığına şaştım. Ya sen nasıl hesap uzmanısın ki bu kadar böyle bu partilere bunları dağıttın?

Onun için gençler, sizin üzerinizde önemli bir görev daha var. Ne biliyor musunuz? Bunu siyasette mezara gömmek için işte 28 Mayıs’ta kararı ona göre verin. Ve bu zaten hesap uzmanlığından emekli olmuştu, siyasetten de gelin bunu emekli edin. Ve CHP’de siyaset yapan Gazi’nin hürmetine CHP’ye oy veren gençlerimize ben bu neticeyi bırakıyorum. Gençlerimizin diğer pek çok şeyle birlikte 28 Mayıs’ta bunun hesabını da sandıkta soracaklarına inanıyorum.

Sadece bununla kalmayacak 28 Mayıs’ta aynı zamanda ben gençlerimizi kendi başarısızlıklarına ortak etmeye çalışanlara da esaslı bir ders vereceklerine inanıyorum. Siyasi ömürlerini 3-5 gün daha uzatmak için milletin sinir uçlarıyla oynayanları inşallah sizlerin desteğiyle siyasetten emekli edeceğiz. Çirkinleşen ve hatta çirkefleşen bir siyaset dilinin sahiplerinden bu ülkeyi hep birlikte kurtaracağız. Düşünün, yani şu 11 şehir deprem bölgesi bu deprem bölgesindeki insanlara bu denli hakaretler edilir mi? Sen kalkıp bunlara gönderdiğin 3-5 kuruşun affedersin çirkin bir şekilde propagandasını yapmaya kalkıyorsun. Otellerden onları kovuyorsunuz.

Şimdi nasip olursa bu hafta sonu zaten 4 vilayetimize, inşallah ardından Salı günü yine 2 vilayetimize daha gitmek suretiyle 6 tane deprem şehrimizi Devlet Bey’le birlikte ziyaret edeceğiz, oraları dolaşacağız ki ne sıkıntı varsa bu sıkıntıları inşallah hep birlikte giderelim istiyoruz. Çünkü oralarda yaşayan insanlar bizim kardeşlerimiz, onlar bizim canımız, ciğerimiz. Biz buralarda yok bize az oy çıktı, yok şöyle oldu, böyle oldu diyemeyiz. Sevgililer Sevgilisi Peygamberimizin, hayrun nas men yenfeûn nas, insanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olandır. Biz buradan hareketle ayrıma tabi tutmadan insanların en hayırlısı olmaya azmettiysek, en çok faydalı olan olmak durumundayız ve bunun için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Ve 14 Mayıs seçimlerinde özgür iradelerine sahip çıkan gençlerimiz daha büyük bir başarıyı inşallah 28 Mayıs’ta da sergileyecekler.

Koltuklarını koruyabilmek için sizi korkutmaya çalışanlara, sizi karamsarlığa sürmek isteyenlere, hayallerinizi elinizden alma peşinde koşanlara, yani kendi ikballeri uğruna sizleri kullanmak isteyenlere gençlerimizin artık yeter diyeceğinden şüphe duymuyorum.

Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyor, şimdi de sizleri dinlemek istiyorum.