İstikbalin Yüzyılı Tanıtım Programı’nda Yaptıkları Konuşma

01.05.2023

Değerli Kahramankazanlılar,

Savunma Sanayi Kuruluşlarımızın Kıymetli Mensupları,

Saygıdeğer Misafirler,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bu vesileyle öncelikle şehitlerimiz Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Özgür Barçın, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Resul Barutçu kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum. Rabbim kendilerini şehitler safında sevgili Habibi’ne komşu eylesin diyorum.

Değerli Kardeşlerim

Şanlı direnişiyle “kahraman” unvanı alan Kazan’daki bu programımız vesilesiyle 15 Temmuz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, şükranla, minnetle yâd ediyorum.

Bugün savunma ve havacılık alanındaki tarihi günlerimizden birini daha yaşıyoruz. Öncelikle milletimize bugünkü gururu yaşatan TUSAŞ çalışanlarımızın nezdinde bütün işçilerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü tebrik ediyorum. Biliyorsunuz 1 Mayıs’ı Emek ve Dayanışma Günü olarak açıklayan biziz, bizim iktidarımızda bunu yaptık.

Son aylarda savunma sanayimizde ardı ardına milletimizi sevince boğan müjdeler verdik. Bunların arasında TCG Anadolu Gemimizin donanmamıza katılması var. İMECE uydumuzun başarıyla uzaya fırlatılması var. Altay tankımızın test için Silahlı Kuvvetlerimize teslim edilmesi var. Gökbey Helikopterimizin yerli motorla uçması var. İlk defa bir insansız deniz aracımızdan torpido atılması var. Hamdolsun, artık karada, denizde ve denizaltında, havada, uzayda, her alanda varız.

Bugün projelerimizin yeni safhasıyla milletimizin karşısındayız, yarın inşallah çok daha yenilerini göreceğiz. Milletimizin asırlardır peşinde koştuğu, Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren de hep peşinde olduğumuz hayalleri birer birer gerçekleştiriyoruz.

Gazi Mustafa Kemal 1925’te Türk Tayyare Cemiyeti’nin açılışında şunları söylüyor: “İstikbal göklerdedir, çünkü göklerini koruyamayan milletler, yarınlardan asla emin olamazlar.” Aslında Gazi’nin işaret ettiği çalışmalara Vecihi Hürkuş’lar, Selahattin Reşit Alan’lar, Nuri Demirağ’lar, Nuri Killigil’ler teşebbüs etmişti, ama bu vizyoner ve cesur girişimcilerimiz hem içeriden, hem dışarıdan engellendiler. Esasen rahmetli Hocamız Necmettin Erbakan’a her ağır sanayi hamlesi deyişinde yapılan hücumlar da aynı habis zihniyetin ürünüydü. Maalesef bu ülkenin daha pek çok pırıl-pırıl beyninin aynı yöndeki çabaları sinsi yöntemlerle sabote edildi.

Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında yaşadıklarımız, ülkemizin kendi savunma sanayini kurmasının tercihten öte bir mecburiyet olduğunu hepimize gösterdi buna rağmen gereken adımların gerektiği şekilde atılmasının önüne geçildi. Rahmetli Özal’ın özel önem vermesiyle savunma ve havacılıkta bazı kıpırdanmalar yaşanmışsa da, sonrasında gelen koalisyonlar döneminde bunlar da akamete uğratıldı. Ülke yönetimini devraldığımızda önceliklerimizin başına savunma sanayinin geliştirilmesini koyduğumuzda, biz de pek çok görünür-görünmez engelle karşılaştık. Buna rağmen yılmadık, durmadık, hedeflerimizden bir an olsun ayrılmadık. Kamu kurumlarımızla, özel sektörümüzle, üniversitelerimizle dayanışma içinde adım adım ilerleyerek işte bugünlere geldik.

O zaman yerli neydi? Yüzde 20 ve bu yerli olan savunma sanayini ne yaptık? Yüzde 80’e çıkardık. Cumhuriyetimizin ilk 80 yılı boyunca kimi iktidarların beceriksizliği, kimilerinin gayri milliliği sebebiyle ilerlemeyen, engellenen ve hatta açıkça dinamitlenen istikbali hamdolsun milletimiz bugün yaşıyor. Gazi Mustafa Kemal’in istikbal göklerdedir diyerek işaret ettiği istikbalin sembolü olan neticelere bugün ulaştık, onun için bugün istikbal diyoruz.

Osmanlı’dan devraldığımız kurumlardan bugüne savunma sanayimizin inşası ve gelişmesi konusunda katkı veren herkese teşekkür ediyorum.

Son 20 yılda birikimleri, azimleri, çalışkanlıkları, kabiliyetleri ve dirayetleriyle ülkemizin savunma sanayinde hızla üst sıralara çıkmasında emeği olan herkese ayrıca teşekkür ediyorum.

Eğer bugün Türkiye yüzyılını konuşuyorsak, bunda hem güvenliğimizin sigortası, hem teknolojik ilerlemenin lokomotifi olan savunma sanayinde elde ettiğimiz başarıların çok büyük payı var. Ülkemizin dostlarına güven, düşmanlarına korku veren savunma sanayi gücü, siyasi, ekonomik ve diplomatik atılımlarımızın en önemli zemini olmaya devam ediyor. Milletimizin canına kasteden DEAŞ’ından PKK, PYD, YPG’sine kadar eli kanlı terör örgütlerinin hiçbirine nefes aldırmıyoruz, aldırmayacağız. Cudi’de aldırdık mı? Gabar’da aldırdık mı? Tendürek’te aldırdık mı? Besler Deresi’nde aldırdık mı? Aldırmadık, aldırmayacağız. Ama ne yazık ki birileri, başta bay bay Kemal olmak üzere Kandil’den görüşmeler yapıyorlar; yazıklar olsun. Kandil bunları destekleyecek, Kandil’in desteğiyle beraber bu ülkede cumhurbaşkanı olacak. Benim milletim Kandil’den aldığı destekle cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez.

Hemen her hafta bir terör elebaşının sınırlarımız içinde veya ötesinde etkisiz hale getirildiğinin haberini alıyoruz. Bölücü örgütün elebaşlarına yönelik başarılı operasyonlarımız zaten uzun bir süredir devam ediyordu, önceki gün ne oldu? DEAŞ’ın sözde lideri Ebu Hüseyin Kureyşi kod adlı teröristi etkisiz hale getirdik. Önümüzdeki dönemde de İstihbarat Teşkilatımızla, Silahlı Kuvvetlerimizle, polisimiz, jandarmamız, güvenlik korucularımızla terör örgütlerinin inlerini başlarına geçirmeyi sürdüreceğiz. Bunun için sizlerden daha çok çalışmanızı, daha çok tasarım ve üretim gerçekleştirmenizi, daha çok alanda ülkemizi söz, etki ve kazanç sahibi yapmanızı istiyorum.

Attığınız her adımda, döktüğünüz her damla terde, geliştirdiğiniz her üründe devletimizin tüm imkânlarıyla sizlerin yayındayız, inşallah Türkiye yüzyılını da birlikte inşa edeceğiz. Kazan’dan yükselen bu ışık dalga-dalga tüm Türkiye’yi, tüm bölgemizi, tüm dünyayı kuşatarak Türkiye yüzyılı yürüyüşümüzde bize yol gösterecektir, rehberlik edecektir.

Değerli Dostlar,

Milletimiz 20 yıldır hayalden gerçeğe dönüşen sayısız projeye, sayısız politikaya, sayısız kazanıma şahit oldu. Bunların başında hiç şüphesiz savunma sanayindeki, özellikle de havacılıktaki başarılarımız geliyor. Türk havacılığında kritik bazı projelerimizde geçtiğimiz günlerde önemli kilometre taşlarını geride bıraktık. Hava Kuvvetlerimizin ana savaş gücü olacak milli muharip uçağımızı hangardan çıkardık ve pist başı yaptırdık. Ülkemizin ilk insanlı süpersonik jet uçağı olan Hürjet’imizin ilk uçuşunu gerçekleştirdik, nasıl buldunuz? Beğendiniz mi? Eyvallah. Bu millet yapar, inandı mı yapar.

Atak Taarruz helikopterimizin abisi diyebileceğimiz ağır sınıf taarruz helikopterimiz Atak-2’yi ilk kez havalandırdık. Dünyanın ilk uçan insansız savaş uçağı Kızılelma’dan sonra Anka-3 muharip insansız savaş uçağımız da ilk yürüyüşünü yaptı, izlediniz mi? Adı Kaan. Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bu gelişmelerin coşkusunu bugün burada sizlerle topluca yaşamak istedik. Gelin bu uçuşların görüntülerini hep birlikte izleyelim.

Evet, bugün burada görüntülerini izlediğimiz iftihar verici gelişmeleri taçlandıracak yeni adımlar atacağız. Bunlardan biri milli muharip uçağımıza vereceğimiz isimdir ki bu ismi verdik, milli muharip uçağımızın ismi artık Kaan’dır. Rabbime bize bugünleri gösterdiği için hamd ediyorum. İsim babası da Devlet Beydir.

Tabii şimdi bunlar birilerini çok rahatsız edecek. TCG Anadolu’ya, Altay’a, İMECE’ye, diğer projelerimize neler dediler biliyorsunuz, bunlara da herhalde maket diyeceklerdir. Dikkat ederseniz, ülkemizin savunma sanayinde elde ettiği her başarıdan bunlar, bir de suyun öte tarafındakiler rahatsız oluyorlar. Hiç kusura bakmasınlar, biz bunları da, suyun öteki tarafındakileri de rahatsız etmeyi sürdüreceğiz. Biz Türkiye’yiz, biz Türk milletiyiz. Bizi gerçeklikten kopmakla itham edenleri, umutlarını bağladıkları hayallerden uyandırmaya tek başına Kaan ve Hürjet bile yeter.

Bugün buradaki coşku, gurur birilerini tedirgin ediyorsa, ne mutlu bize, demek ki doğru yoldayız. Öyleyse, durmak yok yola devam diyerek daha fazlasını yapmak için daha çok çalışacağız.

Değerli Arkadaşlar,

İster sulhta olsun, ister harpte kahraman ordumuzun arkasındaki en büyük güç, milletimiz ve onun alın terinin mahsulü olan savunma sanayimizdir. Uzunca bir süre bu gücün sanayi tarafından mahrum bırakılan Türkiye, artık yeni bir devrin eşiğindedir. Milli silahlarımız, milli uçaklarımız, İHA’larımız, SİHA’larımız, Akıncı’larımız, Kızılelma’larımız, milli gemilerimiz, milli uydularımız, milli tankımız, tüfeğimiz, daha niceleri için çok çalıştık ve başardık. Daha çok çalışmaya, daha da büyük başarılar kazanmaya devam edeceğiz.

Bugün burada ilk uçuşunu yapan, motorlarını çalıştıran uçaklarımız var, İHA’larımız var, helikopterlerimiz var. Daha da önemlisi; bunları yapan yürekli mühendislerimiz, gözü pek pilotlarımız, çalışkan işçilerimiz, gecesini gündüzüne katan savunma sanayimizin neferleri var. Sizlerle milletim adına gurur duyuyorum.

Kahramankazan, bu sürecin tüm safhalarını yaşamış bir yerdir. İlçemizle de gurur duyuyoruz.

Burada çalışan mühendislerimizden, işçilerimizden yıllarca şu serzenişi duyduk: Geçmiş on yıllarda yabancıların uçaklarını, helikopterlerini satın alırken, burada onların çizimlerini üretirken hep iç geçirirdik, hep biz daha iyisini yapamaz mıyız, bizim neyimiz eksik diye söylenip dururduk. Biz Hükümete geldiğimizde mühendislerimizin, işçilerimizin, kahraman askerlerimizin bu serzenişlerine kulak verdik ve artık yeter dedik. Bizim kendi mühendisimiz tasarlayacak, kendi işçimiz üretecek, kendi pilotumuz uçuracak dedik. Bu iradeyi ortaya koyarak, diğer alanlarla birlikte havacılıkta da az zamanda çok yol aldık. Vakıf ve özel sektörden ana yüklenicilerimiz bu platformları hayata geçirirken, yüzlerce yüklenicimiz ve KOBİ’miz de alt sistemleri milli olarak geliştirerek ve üreterek sistemdeki yerini alıyor. Üniversitelerimizin araştırma-geliştirme çalışmalarına verdiği desteği de biliyoruz.

Hamdolsun, verilen emeklerin hepsinin de karşılığını aldık, alıyoruz. Artık Akıncı’dan Aksungur’a, Bayraktar TB2’den Anka’ya, her çeşidinden SİHA’mız dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor. Birçok ülkeyle ortak havacılık projeleri yürütüyoruz; Pakistan’dan Endonezya’ya, Endonezya’dan Batılı ülkelerden birçok mühendis TUSAŞ’taki görevleri sebebiyle şu anda aramızdalar. Savunma sanayi ürünlerimizi onlarla beraber tasarlıyor, beraber üretiyoruz. Ama daha gidecek çok yolumuz var. Önümüzdeki yıllarda ordumuzu bu uçaklarla, İHA’larla, helikopterlerle donatarak dosta güven, düşmana korku salmaya devam edeceğiz. Türkiye güçlendikçe, bölgemizde ve dünyada barışın, adaletin, hakkaniyetin kökleştiğini de hep birlikte göreceğiz.

Tabii bunun için başlattığımız hiçbir işi yarım bırakmamamız gerekiyor. Geçmişteki pek çok projenin başına gelenlerin, bu ürünlerin başına gelmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü çok emek verdik, çok fedakârlık yaptık. İlk uçuşunu yapan Hürjet’imize bakar mısınız? Hepimiz farkındayız, bu işler öyle kolay değil. Yüzlerce mühendis, pilot, teknisyen, bütün bu arkadaşlarımız gecesini gündüzüne katıp bize bu gururu yaşatıyor.

İlk jet motorlu süpersonik savaş uçağımız Hürjet, kahraman pilotlarımızı yetiştirecek ve gerektiğinde silahla donatıp harp sahasına da gidebilecek. Bu özelliğiyle Hürjet, kendi silahlarımız ve kendi radarlarımızla donatılarak kısmen F16’larımızın yerine de geçebilecek. Çok yakında Hürjet’imiz, Hava Kuvvetlerimiz envanterine katılacak. Ayrıca, akrotim gösteri uçaklarımız da Hürjet filosundan oluşacak. Hürjet’i inşallah TCG Anadolu gemimize de konuşlandıracağız.

Milli muharip uçağımız Kaan, bütün ihtişamıyla işte gözlerimizin önünde, çok yakında o da uçacak. Öyle bir uçak düşünün ki, harp ortamında radarlara görünmeden düşmanın inine girecek. Silah yuvasını açıp füzesini, bombasını düşmanın üzerine bırakacak, sonra da geldiği gibi sessizce üssüne geri dönecek. Üstelik bu uçağı ülkemizin kendi mühendisleri yapacak, ülkemizin kendi pilotları uçuracak. Kaan, işte bu uçağın adıdır.

Ana görev sistemlerinin tamamı yerli ve milli olacak. Kaan, kendi silahlarımızla, kendi radarımızla, kendi haberleşme uçuş, kontrol ve görev bilgisayarlarımızla donatılacak. Bu tablo karşısında duygulanmamak mümkün mü? Birkaç yıl içinde tüm testlerini tamamlayıp üstün performansıyla Kaan’ı Hava Kuvvetlerimize teslim edeceğiz. Dünyada bu tipte beşinci nesil savaş uçağı üreten beş ülkeden biri olacağız.

Ayrıca, başka insansız savaş uçaklarımız da bulunuyor. Bayraktar Kızılelma, dünyanın ilk insansız savaş uçağı olarak havalandı. Aynı şekilde çok önemli görevler üstlenecek Anka-3 muharip insansız savaş uçağımız da inşallah önümüzdeki günlerde ilk uçuşunu yapacak; işte onu da burada görüyorsunuz. Kızılelma ve Anka-3, Kaan ile otonom şekilde kol uçuşu yapacaklar. Hepsi de yerli mühimmatlarımızla görev icra edecekler. Böylece silahlı insansız hava aracı standartlarını dünya çapında en üst düzeye çıkarmış olacağız.

Dost ve müttefik ülkeler için de üretimine başladığımız Hürkuş, şimdiden uluslararası bir platforma dönüştü. Yakında Nijer ve Çad’a ilk ürünleri veriyoruz.

Milli helikopterimiz Gökbey’den de mutlu haberler alıyoruz. Gökbey, artış kendi mühendislerimizin tasarladığı türbinli motorla uçuyor. Biliyorsunuz 10 ton ağırlığındaki Atak-2 helikopterimizle dünyada bu sınıfta helikopter üretebilen üç ülkeden biri haline geldik.

Burada ardı ardına sıraladığımız savunma sanayi projelerini dünyada yapabilen o kadar az ülke var ki, yaşadığımız tarihi dönüşümün çok iyi farkında olmalıyız. Türkiye olarak nereden nereye geldiğimizi ve nereye gittiğimizi görmeden siyasetten ekonomiye, güvenlikten enerjiye pek çok başlıkta maruz kaldığımız sinsi saldırıların sebebini anlamalıyız. Yıllarca bize uçak, helikopter, motor satanlar, bunları artık kendimizin tasarlaması, üretmesi, ihraç etmesi karşısında elbette sessizce beklemeyecek, çünkü biliyorlar ki yakında biz bu ürünlerimizi onlara da satacağız. Hâlihazırda zaten birçok ülkenin uçakları, helikopterleri için parça üretiyoruz, sistem geliştiriyoruz, yazılım yapıyoruz. Türk Hava Yollarımızın kullandığı uçakların bile birçok parçasında ülkemizin imzası var. Hava araçlarına modernizasyon yapabilme konusunda da çok ileri kabiliyetlere sahibiz. Silahlı Kuvvetlerimizin radar uçaklarını, keşif ve gözetleme uçaklarını, F-16 uçaklarımızın elektronik sistemlerini hep yerli ve milli sistemlerle donattık,

Uydu alanında da benzer adımlar atıyoruz. TUSAŞ’taki Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi dünyanın en seçkin uydu geliştirme merkezleri arasına girdi, Göktürk uydularını burada kendimiz geliştirdik ve ürettik. Sırada yeni TÜRKSAT uydumuz ile diğer yeni nesil uydularımız var.

Bütün bunları şunun için söylüyorum: Savunma sanayi asla sadece savunma sanayi değildir. Savunma sanayi demek elbette öncelikle kendi ordumuzun ihtiyaçlarını karşılayabileceğimiz tasarım ve üretim altyapısını kurmak demektir. Ama bunun ötesinde, savunma sanayi ülkemizin yüksek teknoloji alanında dünyada söz sahibi olmasını sağlayacak ekosistemin lokomotifidir.

Kardeşlerim,

Asırlık hayalleri gerçekleştirmenin gururuyla bir kez daha bugün istikbal diyorum. Bu duygularla Kaan ve Hürjet uçaklarımızda geldiğimiz son noktayı bizlerle paylaşan Savunma Sanayi Bakanlığımıza ve TUSAŞ çalışanlarına, Savunma Bakanım, Savunma Sanayi Başkanlığı, hepsine tekrar tekrar teşekkür ediyorum.

Şimdi hep beraber, hazır mıyız? Biliyorsunuz Kandil’dekilerin bayrağı yok, ezanı yok, vatanı yok, onlara bunlara bir cevap vermemiz hazım.

Tek millet… Tek bayrak… Tek vatan… Tek devlet…

Bir olacağız… İri olacağız… Diri olacağız… Kardeş olacağız… Hep birlikte Türkiye olacağız…

Kalın sağlıcakla.

Teşekkür ediyorum.