Başkan Biden’a bu önemli konuyu gündemde tutma konusundaki kararlılığı ve foruma daveti için şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle deprem felaketiyle mücadelemize verdiğiniz destekler için müteşekkir olduğumuzu tekrar belirtmek istiyorum.
Depremin ardından aynı bölgede meydana gelen sel felaketi, iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle bizleri bir kez daha karşı karşıya bıraktı. Depremin etkilediği şehirlerimizi tarihiyle, kültürüyle, demografisiyle, sanayisiyle, altyapısıyla bir bütün olarak ayağa kaldırıyoruz. Ülkemizi bütün afetlere karşı daha dirençli hale getirmek için Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’ni devreye aldık. İnşallah bir sene içerisinde afetzedelerimizi içinde huzurla oturacakları yeni yuvalarına kavuşturacağız.
İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik olarak adlandırılan üçlü gezegen kriziyle mücadelede çözüm küresel dayanışmadan geçiyor. Bu kapsamda Mısır’ın Şarm El-Şeyh şehrinde düzenlenen 27. Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’nda güncellenmiş ulusal katkı beyanımızı açıkladık. 2053 yılı net sıfır emisyon hedefimiz doğrultusunda 2030 senesine kadarki emisyon azaltma hedefimizi iki katına çıkardık. Önümüzdeki dönemde iklim kanunumuzu Meclis’imizden geçirmiş olacağız. 31. Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’na ev sahipliğine adaylığımızı da ilan ederek konuya verdiğimiz önemin altını bir kez daha çizdik. Sadece karbon emisyonlarının azaltılmasına odaklanmıyor, küresel ısınmaya sebep olan diğer sera gazlarına yönelik çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Bu kapsamda hidroflorokarbon emisyonlarının kademeli olarak azaltılması için ulusal strateji belgemizi 2024 yılına kadar hazırlayacağız.
Diğer yandan eşim Emine Erdoğan tarafından himaye edilen Sıfır Atık Projesi’ni Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda geçtiğimiz Aralık ayında kabul edilen kararla küresel ölçeğe taşıdık. Türkiye’nin mimarı olduğu bu kararla 30 Mart günü Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan edildi. Karar uyarınca konuya dair farkındalığın artırılması amacıyla Birleşmiş Milletler çatısı altında eşimin başkanlığında danışma kurulu tesis edildi. Bu süreçteki değerli katkılarınız için de teşekkür ediyorum.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Biyoloji Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 16. Taraflar Konferansı’na 2024 yılında ev sahipliği yapacak. Bu şekilde sözleşmenin Dönem Başkanlığını 2 yıl süreyle üstlenecektir. Ortak evimiz dünyanın geleceği için yeşil dönüşüme yönelik çabalarımız da devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde kullanıma sunduğumuz elektrikli otomobilimiz TOGG’u da bu hedefimizin bir parçası olarak görüyoruz. Yenilenebilir enerji kapasitemizin toplam kurulu güç içindeki payını yüzde 55’e çıkardık. Bu bakımdan dünyada 12. ve Avrupa’da 5. sırada yer alıyoruz. Jeotermal kurulu gücünde Avrupa’da ilk sırada, hidroelektrik santrali kurulu gücünde ise Avrupa’da 2. sırada bulunuyoruz.
Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanında attığımız adımlar sayesinde yıllık 90 milyon ton karbon eşdeğeri sera gazı emisyonu engellenmiştir. Hidrojen teknolojileri stratejimizi ve yol haritamızı bu yılın başında yayınladık. Türkiye olarak, tüm çevre sorunlarının sürdürülebilir kalkınma ve yeşil dönüşüm odaklı çözümü için çaba göstermeye devam edeceğiz.
Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, iklim değişikliğiyle mücadelede finans ve teknoloji transferinin önemine yeniden dikkat çekmek istiyorum.
Forumun hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Kalın sağlıcakla.