Türkiye, 6 Şubat sabahına ardı ardına yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerle uyandı. Binlerce artçı sarsıntıyla hala etkisi süren bu depremler, ülkemizin 14 milyon vatandaşının yaşadığı 11 ilimizde çok büyük can kaybına ve yıkımlara yol açtı. Hatay bu kayıpları en ağır şekilde hisseden şehirlerimizin başında geliyor.
Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Bu afette binlerce yıllık tarihiyle nice medeniyetlerin gözde yerleşim yeri olan Antakya’mız çok büyük yaralar aldı. Yıkılan ve ağır hasar alan binalarının yol açtığı görüntüsüyle gençlik yıllarımızdan beri onlarca defa geldiğimiz Antakya’yı tanımakta doğrusu zorlandık.
Depremin ağır kış şartlarının hüküm sürdüğü günlerde meydana gelmesi işleri daha da zorlaştırdı. Buna rağmen, devlet ve millet el ele vererek bakanlıklarımızla, belediyelerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla, gönüllülerimizle depremzedelerimizin imdadına koştuk. Evet, o sabahtan itibaren askerimiz buradaydı, jandarmamız buradaydı, polisimiz buradaydı, gönüllülerimiz buradaydı, hep birlikte el ele verdiler, dayanışmayla sivil arama-kurtarma ekipleriyle bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürdüler.
Şartların en güç olduğu yer olan Hatay’a ulaşmak için gerçekten büyük mücadele verildi. Tabii bu tür afetlerde trafik bütün bunların hakikaten yollar açılarak yoluna konulması öyle zannedildiği gibi kolay değil. Biz bunları Van’da yaşadık, biz bunları Bingöl’de yaşadık, biz bunları ülkemizin diğer yerlerindeki afetlerde yaşadık, ama bunları yaşamayanlar sadece fitne-fesat, buna benzer şeyleri uydurarak bütün vatandaşların, milletin hafıza kayıtlarına girmeye çalışırlar. Hamdolsun, kısa sürede zorlukları aşarak arama-kurtarmadan gıda ve giyim yardımına, acil barınma ihtiyacının giderilmesinden kalıcı konutlara kadar tüm çalışmaları yoluna koyduk.
Geçici barınma alanlarının inşası bu süreçteki en önemli ihtiyaçlardan biri olarak karşımıza çıktı. Evleri yıkılan, hasar gören veya sarsıntılar sebebiyle evlerine giremeyen insanlarımızı dışarıda bırakamazdık, ilk etapta çadırla işe başladık. Tabii geçmişten bugüne şöyle işi masaya yatırdığımızda çadırda bile kalite neydi, bugün çadırda geldiğimiz kalite ne? Bunu bile yeterli görmüyoruz, inşallah çadırlarda da bundan sonra çok daha farklı adımlar atacağız. Örneğin şu anda burada değerlendirdiğimiz NATO’nun göndermiş olduğu çadırlar var, aynı şekilde İsviçre’nin göndermiş olduğu çadırlar ve bütün bu çadırların kaliteleri çok çok farklı. Şimdi aynısını bizler çok daha kalitesini inşallah yapacağız.
Konteynerlerde de şu anda bakın ülkemizde üretilen konteynerler var, aynı şekilde Katar’ın Dünya Kupasında kullandığı ve o zaman yaptırdığı konteynerler var ve şu anda bu konteynerleri biz ülkemizde ne yapıyoruz, kullanıyoruz. Ve sağ olsunlar, gördük, memnun kaldık, 10 bin konteyner sözü verdiler ve bu 10 bin konteyner peyderpey geliyor. Süleyman Bey, şu ana kadar ne kadar geldi?
Evet, bini geldi, 4 bini yolda ve bir ay içinde de 10 bine tamamlanacak. Bunlarla da tabii vatandaşlarımız bu geçici konutlarda, geçici iskânda çok daha konforlu bir süreci yaşama fırsatını bulacaklar. Konteyner kentler elektriğiyle, suyuyla, kanalizasyonuyla, yoluyla, hizmet birimleriyle adeta birer şehir altyapısı üzerine inşa ediliyor.
Ve bin konteynerlik bir yer demek, 5 bin nüfuslu bir ilçe kurmak demektir. 2 ay içinde 100 bin konteyneri faaliyete geçirdiğimizde 500 bin nüfuslu bir şehrin altyapısını da inşa etmiş olacağız. Böylesine büyük bir işin böylesine kısa bir sürede tamamlanabilmesi, dünyada benzeri olmayan bir başarıdır.
Depremin ilk anından itibaren dünyadaki dostlarımızı da yanımızda görmekten ayrıca memnuniyet duyduk. Katar, her zaman olduğu gibi depremde de alicenaplığını göstererek hem ciddi bir maddi yardımda bulundu, hem de 10 bin konteyner gönderme sözü verdi. Geçtiğimiz aylarda Katar’da düzenlenen Dünya Kupası için hazırlanan yüksek standartlı konteynerler gemilerle ülkemize geliyor. Bugün burada ilk 3 geminin ülkemize getirdiği 715 konteynerle kurduğumuz ilk geçici barınma merkezindeyiz. Sevkiyatlar ulaştıkça böyle onlarca konteyner şehir kurarak Hataylı kardeşlerimizin hizmetine vereceğiz.
Bu arada kalıcı konutların inşasına da başladık, inşallah bir yıl içinde 244 bin konutun ve 75 bin köy evinin inşasını tamamlayarak, acil ihtiyacı gidereceğiz. Geçmişte yaşanan depremlerde, yangınlarda, sellerde nasıl verdiğimiz sözleri tutup insanlarımızı kısa sürede evlerine kavuşturduysak, inşallah bunda da aynını yapacağız. Sizlerden bir yıl sabretmenizi istiyorum, sizlerden bize bir sene müsaade etmenizi bekliyorum. Evi yıkılan veya kullanılamaz hale gelen hiçbir vatandaşımızın mağduriyetine meydan vermeden herkesi sağlam, güvenli, huzurlu yuvalarına kavuşturacağız. Az önce sahra hastanemizi ziyaret ettik ve sahra hastanemizin de konforu, her şeyi bizleri ayrıca mutlu etti.
Şehirlerimizin yeniden inşası ve ihyasını yaparken sadece barınma değil, ticaretten eğitime ve sağlığa kadar her konuda hizmetlerin kesintisiz sürmesini temin edecek altyapıyı da kuruyoruz. Yine bu inşa ve ihya faaliyetlerini coğrafyamızın tarihi ve kültürel değerlerini koruyarak yürütecek bir planlama içindeyiz. İnşallah bir yıl sonra Antakya’da sizlerle kalıcı konutların tesliminde buluştuğumuzda bu sözlerin hepsinin de hayata geçtiğini beraberce göreceğiz.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.