Değerli Bilim İnsanlarımız,
Kıymetli Hocalarım,
Değerli Misafirler,
Bugünkü toplantımıza teşrifleriniz, bizlerle paylaştığınız tespit ve teklifleriniz için her birinize ayrı ayrı şahsım, milletim adına şükranlarımı ifade ediyorum.
Afetler konusundaki ülkemizin bilim potansiyelinin önemli bir bölümünü temsil eden heyetimizin pek çok konuda ortak paydalar etrafında toplandığını görmekten memnuniyet duyuyorum. Ülkesi ve milleti için dertlenen insanlar olarak tarihimizin en ağır can kayıplarından ve yıkımlarından biri olan 6 Şubat depremlerini inşallah afetler konusunda yeni bir miladın başlangıcı haline getireceğiz.
Sadece ortak akılla değil, onunla birlikte ortak vicdan, ortak ahlak, ortak vizyon birliğiyle Türkiye’yi dünyanın afetlere karşı en hazırlıklı ve afetler sonrasında en hızlı ve etkili tepki verebilen ülkesi haline getirmekte kararlıyız.
Depreme karşı bina stokumuzu yenilemek başta olmak üzere geçmişte mesafe kat etmekte epeyce zorlandığımız sıkıntılarımız elbette oldu. Hatta depremden alnının akıyla çıkan TOKİ projelerimizle alay edenler olduğunu da biliyoruz. Kahramanmaraş depremleri, hayatımızdaki pek çok şey gibi bu algıları da yerle bir etti. İnşallah bundan sonra hem yönetim, hem toplum, hem de bilim dünyası olarak daha süratli, daha pratik, daha sonuç odaklı hareket etmemiz gerektiğimiz hususunda kimsenin şüphesinin kalmadığına inanıyorum.
Türkiye’nin özellikle afet meselesini tek-tek başlıklar yerine bir bütün olarak görme, değerlendirme, tedbirini alma ve sonuçlarıyla mücadele etme seviyesine ulaşmıştır. Esasen biz aynı anda pek çok riskle birlikte mücadele etmek mecburiyetinde olan bir ülkeyiz. Depremi yangından, seli heyelandan, terörü sığınmacı krizinden ayrı göremeyiz, hepsiyle birlikte mücadele etmemiz şarttır.
Bugünkü toplantımızı afet yönetiminde yeni bir paradigma inşası yolunda bir ilk adım olarak görüyoruz. Deprem sahasındaki ve koordinasyon süreçlerindeki pratiklerimizi bilim insanlarımızın ve her alandaki uzmanlarımızın birikimleriyle harmanlayarak, bundan sonraki adımlarımızı atacağız. Bu toplantıda gördüğünüz gibi yaklaşık 110 gerek siyasetçi, gerek bilim adamları bir arada olduk ve bütün yapılan açıklamalar, hepsi kayda alındı ve bu kayıtlar üzerinde çalışmamızı yapacağız. Bu çerçevede ilk yapacağımız işlerden biri de inşallah şu olacak: Cumhurbaşkanlığı bünyesinde hâlihazırda 9 tane olan politika kurullarına 10. olarak Afet Yönetimi Politikaları Kurulu’nu eklemek olacaktır. Böylece farklı alanlarda ve kurumlarda yürütülen tüm çalışmaların Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yakından takibini yapma ve gerektiğinde müdahil olma imkânı bulacağız.
Keşke musibetleri yaşamadan bu çalışmaları arzu ettiğimiz etkinliğe kavuşturabilsek. Ancak tek başına kentsel dönüşüm çalışmalarında önümüze çıkartılan ve hiçbirinin akılcı dayanakları olmayan engeller bile bu dersin öyle kolay çıkartılamadığını gösteriyor. Çok çile çektik, maalesef zaman zaman önümüze çıkan vatandaşlarımıza; ne olur bize yardımcı olun, bakın kiranıza varıncaya kadar her şeyinizi vereceğiz, ama bir an önce şu sağlam olmayan, her an her türlü tehditle karşı karşıya olduğumuz şu binaları boşaltın ki biz buralarda zemin etütlerine varıncaya kadar hepsini tek tek yapalım, işte az önce ekranda da gördüğünüz gibi bu güzel binaları inşa ederek sizleri buralara taşıyalım.
İnşallah artık yeni ve farklı bir döneme giriyoruz, inşallah bu 11 vilayette başımıza gelen bu deprem felaketinden sonra gerek bu 11 vilayet, gerekse ülkemizin genelinde, 81 ilinde inşallah atacağımız planlama ve yeni projelendirmeyle birlikte şehirler ve köy evleri, hepsi ele alınmak suretiyle bir adım atalım.
Az önce tabii Bakanım zannediyorum orayı herhalde unuttu, köylerde bir de bize iş diyor tabi vatandaş. Peki diyorum, büyükbaş, küçükbaş, ne istiyorsun? Ben diyor büyükbaş besliyorum, küçükbaş besliyorum. O zaman tabii köy evlerinde evin brütünün içerisinde aynı zamanda ne olacak? Ahırı da olacak. Bu ahır onun için aynı zamanda ne oluyor? Meslek, iş, oradan ticari kaynağına da ne yapacak? Çünkü benim Anadolu’daki köylüm, vatandaşım peynirini yapacak, sütünü yapacak, yağını yapacak, her şeyini oradan üretecek, yani gözü sağda-solda olmayacak. Gayet güzel bu şekilde köy evleri de olacak. Bakın biz şimdi geleceğe yönelik vaat etmiyoruz, biz bunları yaptık. İşte Manavgat yandı, Manavgat’ta yaptık, aynı şekilde diğer birçok yerlerde, Simav’da vesaire, bütün buralarda bunları yaptık ve şimdi oralarda benim vatandaşım mutlu. Burada da yine aynı şekilde köy evleri ayrı bir planlama, projelendirme, aynı şekilde şehir merkezleri az önce de ifade edildiği gibi zemin+3 benim arzum, isteğim, bunu zaten Bakanıma ve tüm arkadaşlarımıza da söylüyorum, bu şekilde yaparak ve hafif malzeme ile bunları yapmak, herhangi bir tehdit altında da kalmamamız gerekiyor. Bunu da tabii şu anda siz değerli hocalarımız ve inşallah yeni oluşturulan kurulla beraber bunları geliştireceğiz.
Sizlerden ve bugün buraya gelememiş olan tüm hocalarımızdan bize destek olmanızı, birikiminizi bizimle paylaşmanızı, çalışmalarda aktif şekilde yer almanızı bekliyorum. Bakan ve bürokrat arkadaşlarımın da sizlerle daha yakın çalışma konusunda istekli olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman bu tür toplantıyı yapmak ve bununla birlikte de geleceğe mesajımızı halkın da güvenine mazhar olma imkânını yakalamış oluruz diye düşünüyorum.
Ve gelin hep beraber Türkiye için hemen şimdi diyerek ülkemizi afetlere hazırlıklı, afetlere dirençli, afetleri en az kayıpla atlatan, afetler konasında da hızla toplanan bir yer haline getirelim. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.
Her birinize iştirakiniz ve katkılarınız için tekrar şükranlarımı sunuyorum.
Kalın sağlıcakla.